• Sonuç bulunamadı

İSLAM ÂLİMLERİNİN SÖZLERİ

KUR’AN’DA ZENGİNLİK, FAKİRLİK VE İSLAM DİNİNİN YASAKLADIKLAR

3.2. İSLAM DİNİNİN YASAKLADIKLAR

3.1.3. İSLAM ÂLİMLERİNİN SÖZLERİ

“Gerek Kur’ân-ı Kerim’de ve gerekse sahih hadislerde câh terimi kullanılmamıştır. Ancak insanları dünya tutkusuna karşı uyaran ayetlerle Hz. Peygamber’in zühd hakkındaki açıklamaları başta Gazâlî olmak üzere ahlak âlimleri ve mutasavvıfların mevki, şan ve şeref tutkusuna karşı tavır almalarına yol açmıştır.”356

350

Buhari, Cenâiz 37; Vesâya 3; Nafakât 1 351

Hâkim, Müstedrek 1/527 352

Nesâi, İstiâze 14,16 p ;Ahmed 2/305,325,345 353

Müslim, Zikr 72; Tirmizi, Da’avât 72; İbn Mâce, Dua,2

354

Tirmizi, Da’avat, 124, Bu hadis’in Garib olduğunu söyler.

355

Ebu Davud, Vitr, 32; Nesai, İstiaze, 19-20 356

“Fakirlik ve yoksulluk bazı günahların işlenmesine yol açabilir. Onun için fakirlik, küfre yaklaştıran bir durumdur, fakirlik iki dünyada da yüz karasıdır, denilmiştir.”357

“ Kurtubi (v.h. 671) tefsirinde servetle ilgili düşüncelerini ortaya koyarken şöyle der; Kişinin mal elde etmedeki amacı övülmek ve kibirlenmek ise bu kötü bir amaçtır. Ancak kendisinin ve ailesinin şerefini korumak, muhtemel felaketleri göğüslemek, kardeşlerine genişlik vermek, muhtaçları zenginleştirmek için mal toplamaktan dolayı sevap alır. Selef malı övmüş, felaketleri karşılamak ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için mal yığmışlardır. Saib b. Müseyyeb ‘Mal kazanmayan kişide hayır yoktur. Onunla dini görevlerini yerine getirir, onurunu ve itibarını korur. Eğer ölürse, kendisinden sonrakilere miras bırakır.’derdi. Süfyan es-Sevri ise ‘Mal bu zamanda silahtır’ diyordu.”358

“Ebu Ali ed-Dekkak zenginliğin fakirlikten daha faziletli olduğu meselesine teolojik bir yorum getirir. Onun ifadesiyle Ğina/zenginlik Halıkın/Allah’ın sıfatıdır; fakirlik ise mahlûkun sıfatıdır. Dolayısıyla, Hakk’ın sıfatı, halkın sıfatından daha üstündür.”359

“Maverdi’nin işaret ettiği gibi, esas itibarıyla dünya şu altı şeyle mamur olur; Uyulan ve gereğine göre hareket edilen din, duruma hâkim olan devlet, yaygın adalet, genel emniyet, sürekli bolluk ve geniş heves.”360 Bu noktaya daha önce de değindiğimiz için burada tafsilatına girmeye gerek duymadım.361

“Ehli Suffe’nin sabrı nerede; malının büyük bir kısmını hayır yolunda harcayan Osman b. Affan (ra)’ın şükrü nerede? Hatta Osman (ra) Tebük savaşı’nda askere yardım ettiğinde, Resulullah (sav) ‘Bugünden sonra ne yapsa Osman’a zarar

357

Acluni, İsmail b. Muhammed, Keşfu’l Hafa, Müessesetü er-Risale, Beyrut 1997, c. 2, s.114 358

Ali Soylu, age, s.94 359

İbn Hacer, Fethu’l Bari, 11,230; akt. Cemal Ağırman, age, s. 125 360

Süleyman Uludağ, İslam’da Emir ve Yasakların Hikmeti, TDVY, 3. Baskı,1992 Ankara, s.191 361

vermez.’ buyurduktan sonra, ‘ Ey Osman! Allah senin gizli ve aşikâr yapmış olduklarını affetmiştir.’ buyurdu.”362

“Hz. Ömer (23/644), Ebu Musa el-Eşari’ye ‘mal ve asalet sahibi olmayanları kadı tayin etme; hasep ve şeref sahibi olanlar mahcubiyetten korkar; mal sahibi olan kişiler ise, başkalarının malına tenezzül etmez.’ derken; Muhammed İbn Şihab ez- Zühri (124/742) ve İmam Şafii (204/819) gibi bazı selef âlimlerinden de, ‘Evinde unu olmayana fikir danışma’ tavsiyesi nakledilmiştir.”363

“ Ebu Zer el-Gıfâri gibi sahabiler özel mülkiyetin son derece daraltılmasından yana tavır alırken, Abdurrahman b. Avf ve Osman gibi, zamanın ölçülerine göre oldukça zengin sahabîler de vardır.”364 “Zübeyr b. Avvâm öldüğünde 50.000 dinarlık bin at, köleler ve diğer cins mallar bırakmıştı.”365 “Abdurrahman b. Avf’ın 100 atı,1000 devesi ve 10.000 koyunu vardı. Servetinin ¼’ i 84.000 dinar tutuyordu. Sadece bir arazisini 40.000 dinara satmış ve fukaraya tasadduk etmişti. ( İbn Sa’d, Tabakat, 3/ 132-33) Zeyd b. Sabit, sadece altın ve gümüşleri 100.000 dinar tutan bir servet bırakmıştı… Mesleme b. Abdulmelik’in kaynakları o denli geniş idi ki, kendine üç milyon dirheme mal olan bir kanalın inşasını tek başına üstlenmişti.”366

Muhammed b. el- Münkedir demiştir ki : “Aç bir müslümanı doyurmak, af ve mağfireti gerektiren iyi amelledendir.”367

Muhammed b. Mukatil şöyle der: “İnsanın yediği ekmeğin nereden geldiğini bilmesi, onun görevidir.” 368

“Ebu İshak es-Sebii demiştir ki, ‘ Selef-i salihin, zenginliği dine yardımcı görürlerdi.’ Muhammed b. el-Münkedir demiştir ki: ‘Muttaki olan zengine servet ne

362

İbn Kayyım el-Cevziyye, Sabredenler ve Şükredenler, (orijinal ismi; Uhdetu’s Sabirin ve Zahiretü’ş Şakirin),(Ter: Zeynelabidin Tatlılıoğlu), İnsan Yay. 10. Baskı 2007 İstanbul, s.283 363

Maverdi, Edebü’d Dünya ve’d Din, 145; akt. Muhittin uysal, agm, s. 118-119 364

Faruk Beşer, age, s.74 365

Faruk Beşer, age, s.92 366

Faruk Beşer, age, s.45 367

İbn Kayyım El-Cevziyye, age, s.285 368

büyük yardımcıdır.’Süfyan-ı Sevri demiştir ki, ‘Zamanımızda mal mü’minin silahıdır.’”369

Sıbâi’ye göre ‘Ümmetin menfaati gerekli kıldığı zaman mülkiyeti tahdit, caiz olmak bir yana farzdır. Bu hususun İslam fıkhındaki delilleri, İslam tarihinde de delilleri mevcuttur.370

Tüm bu rivayetleri incelediğimizde şu açıkça ortaya çıkıyor ki İslam dini, mal, mülk ve serveti toplumun menfaatine kullanıldığı ölçüde müsbet olarak değerlendirmiştir. Eğer bu vesilelerle kişi hem kendini hem de başkalarını günahlardan uzak tutuyorsa İslam, müslümanın servet elde etmesini ve biriktirmesini teşvik etmiştir. Çünkü burada toplumsal bir refah ve kalkınma söz konusudur. Fakat konu kişinin manevi gelişimi olduğunda, yani fert bazında düşünüldüğünde İslam, müslümana müstağni olmayı, dünyaya meyl etmemeyi ve dünyalığa kul köle olmamayı emretmektedir. Buna rağmen geçimliğini kendisinin kazanması gerektiğini de vurgulamış ve bu vesileyle, çalışıp kazanmanın, zenginleşmenin yolunu açmıştır.

3.2. İSLAM DİNİNİN YASAKLADIKLARI

Allah (cc) bizlere birtakım şeyleri helal kılarken birtakım şeylerden de kaçınmamızı emretmiştir. Namaz kılmayı, oruç tutmayı vs. emrederken fuhuşu, faiz yemeyi, içkiyi vs. yasaklamıştır. İşte bu noktada mal-mülk kazanmayı ve geçimimizi helal yoldan sağlamayı bizlere emrederken bazı şeyleri de yasaklamıştır.

Bizlere bu uğurda yani kendi ayaklarımız üzerinde durmayı, çalışıp didinmeyi emretmiş, bu çalışmamızın karşılığında kazandıklarımızı tasarruflu kullanmamız gerektiğini emrederken, israf etmememiz gerektiğini ya da malımızı bir başkasına verip de onu boşa kullanmamamız gerektiğini bildirmiştir. Bunun yanında malımızdan fakirin hakkı olanı ona vermemizi ve böylece malımızı temizlememiz gerektiğini bizlere bildirmiştir. Ayrıca bizlere serveti yığmanın, onu yastık altında saklayıp ekonomiye kazandırmamanın yasak olduğunu bildirerek malımızı işletmemiz gerektiğini haber vermiştir. Bu vesileyle insanları ticarete ya da değişik

369

İbn Kayyım El-Cevziyye, age, s.292 370

vesilelerle mallarını artırmaya ya da kullanmaya da yönlendirmiştir. Müslüman bir kişi elindekini işletip ondan kazanç elde etmeli ve böylece hem kendi maddi imkanlarının iyileşmesini hem de ekonominin gelişmesini sağlamalıdır. Tüm bunları yaparken de haramlardan, faizden ve tefecilik gibi uygulamalardan kaçınmalıdır.

“Gazâlî, malın ve servetin ortaya çıkarmış olduğu afetleri, yılanın öldürücü zehrine benzetmektedir. Bundan kurtulabilmek için mal ve servet ile alakalı olarak şu görevlerin yerine getirilmesini istemektedir:

Birinci görev: Kişinin maldan maksadın ne olduğunu, mal ve servetin niçin

yaratıldığını, neden mala ihtiyaç duyulduğunu bilmesi gerekir. Bunu bilen insan mal ve

serveti ona göre kazanır, ihtiyacından fazlasını kazanmamış ve lüzumsuz yerlere harcamamış olur.

İkinci görev: Kişi malın giriş noktalarına da dikkat etmesi gerekir.

Üçüncü görev: İnsan kazanacağı miktarı iyi tayin etmesi gerekir. Bunu ne

artırmalı ne de azaltmalıdır. Bunun ölçüsü giyim, barınma ve yiyecekten oluşan ihtiyaçtır. Kişi malının miktarını en aşağı seviyede tutmak kaydıyla bu ihtiyaçlara göre

belirlemelidir.

Dördüncü görev: Kişi malının çıkış noktasına da dikkat etmelidir. Harcama

noktasında ne cimri olmalı ne de müsrif. Özellikle mal ve servetini harama harcamamalıdır.

Beşinci görev: Malı alırken, terk ederken, infak veya imsak ederken insanın iyi

niyete sahip olması gerekir. Serveti kazanırken ibadetine yardımcı olmasını, terk ederken zühdünü ve malı hakir gördüğünü niyet etmelidir.

Kişi malın ve servetin ne olduğunu, nereden geldiğini ve nereye harcandığını bilmeli, ihtiyacı kadarıyla faydalanmalı ve bu esnada iyi bir niyete sahip olmalıdır. Gazâlî’ye göre malı ve serveti konusunda bu beş görevi yerine getiren kimse malının afetinden kurtulmuş olmaktadır.”371

“Ancak Gazâlî’nin saymış olduğu diğer görevler İslâmî anlayışa ters görünmektedir. Çünkü İslâm, insanlara faydalı olmayı emreder. Kişi ahlaki kurallar

371

ve dini çizgiler içerisinde daha çok çalışmalı ve böylece hem ailesinin geçimini temin etmeli hem de arta kalanı ile -başta zekat ve sadaka olmak üzere- diğer insanlara yardım etmelidir. Fakat anlayabildiğimiz kadarıyla Gazâlî, asli ihtiyaçların dışında (yeme, içme, giyinme ve barınma ) kazanç elde etmeyi Allah’a giden yolda bir engel görmekte ve bundan insanları uzaklaştırmaya çalışmaktadır.”372

İşte bu noktada biz bu bölümde İslam’ın mal-mülk ve servetle ilgili olarak; malı zayi etme, israf ve servet yığma konularına değineceğiz. Bunlar İslamın zenginliğin olumsuz yönlerine karşı almış olduğu tedbirlerin önaşaması olarak da değerlendirilebilir. Aslında bu konular ortak bir noktada buluşmaktadır. Bu yüzden ayrı ayrı düşünmemiz gerekmiyor. Fakat aralarındaki ufak farklılıklardan dolayı ayrı ayrı ele aldık. Şimdi isterseniz bu konuları değerlendirelim.