• Sonuç bulunamadı

İslâm’ın Şiir Yolu ile Müdafaası ve İslâm’ın Meşhur Şâirleri

2. Haber Ulaştırma Yöntemi Olarak Şiir, Hutbe ve Hitâbet Usulü

2.2. Hz Peygamber (s) Döneminde Şâir ve Şiir

2.2.3. İslâm’ın Şiir Yolu ile Müdafaası ve İslâm’ın Meşhur Şâirleri

Bir şiir topluma doğru yolu gösteriyor, hak ve adâletin hâkim olması için kullanılıyor, taşıdığı gerçekler bakımından toplumun ufkunun açılmasına vesile oluyor ise makbuldür; aksine haksız yere insanları kötülüyor, hicviyeler, zalim ve ehil olmayana dalkavukluk gayesiyle düzülüyor, iffetli ve masum kadınlara dil uzatılıyor, yalan ve iftira dolu hükümler gibi mevzulara şâmil oluyor ise elbette ki din nazarında kabul edilemez. Yukarıdaki başlıklar altında da ifade edildiği üzere incelediğimiz dönemler açısından şiir, müthiş bir propaganda aracı olmuştur. Bu sebeple Hz. Peygamber (s), aleyhteki propagandaların önüne geçmek için tedbirler alırken, lehte olmak üzere şiir vasıtası ile propaganda yapmak ya da bu yol ile İslâm hakkında insanların nezdinde olumlu düşünceler oluşturmak için faaliyetler sergilemiş, bu yüzden Müslümanların şiir ile meşgul olmalarına ses çıkarmamış, hatta onları şiir söyleme konusunda teşvik etmiştir.

İslâm’ın tebliğe başlandığı ilk günlerden itibaren de Müslümanlar tarafından şiir yolu ile İslâm’ın ve Hz. Peygamber (s)’in müdafaa edildiğini görmekteyiz. Ebû Tâlib Hz. Peygamber (s)’i Kureyş müşriklerine karşı uzunca bir şiirle savunmuştur.639 Bir defasında da Kureyş müşrikleri Müslümanların Habeş ülkesinde emniyet ve sükûnete kavuşmuş ve orada yurt yuva edinip yerleşmiş olduğunu öğrenince, aralarında yaptıkları toplantıların akabinde, eski dinlerine döndürülüp kendilerine iade edilmeleri üzere Amr b. el-Âs’ı Necâşi’ye hediyelerle elçi olarak gönderdiklerinde640 Ebû Tâlib, şiirli bir haberle şunları ifade etmiştir;

“Keşke Câfer ile Amr’ın ve akrabalardan düşmanlarının, uzaklarda gurbette ne halde

ve nasıl olduklarını bir bilseydim.

Acaba Necâşi’nin ikramları Câfer ve Amr’a ulaştı mı? Yoksa bir arabozucu buna engel mi oldu?

Şüphesiz sen asaletli ve cömert bir zatsın!

638 İbn Hişâm, Sîre, IV/144–145; İbn Seyyid, Uyûn, II/208; İbn Kesîr, Bidâye, IV/369; Beyhakî, Delâil, V/208. 639 İbn Hişâm, Sîre, I/300; Ahmed b. Hanbel, I/7.

Senin himayende olanlar sıkıntı çekmezler,

Muhakkak ki Allah sana geniş bir saltanat ve pek çok iyilikler vermiştir. Sen yaşadıkça Allah’ın bu bağışları sende kalacaktır.

Senin bağışlarından dostlar da düşmanlar da yararlansın.”641

Ebû Tâlib’in ve daha sonraki İslâm ve Müslümanlar lehine şiirle müdafaa ve propaganda yapanların bu işlerinde Hz. Peygamber (s)’in manası güzel olan, İslâm’ı müdafaa kastıyla söylenen şiirler ve şâirler hakkında takdir dolu ifadeleri etkili olmuştur. Hz. Peygamber (s), zamanın ünlü şâirlerinden Hassân b. Sâbit’e, Kureyş’i hicvetmesini, Cibril’in bu konuda kendisine yardımcı olacağını söylemiş,642 şiirin bir kısmının da hikmet olduğunu ifade etmiştir.643 Kureyş’in Abdullah b. Ziba’ra, Ebû Süfyân b. Hâris, Dırâr b. Hattâb vb. gibi ünlü şâirleri, şiirleri ile İslâm’ı ve Müslümanları hicvettiklerinde, onların bu faaliyeti tüm civara yayılıyor ve İslâm ve Müslümanlar aleyhine tesirler meydana getiriyordu.644 Bu durumda Hz. Peygamber (s); “Mü’min kılıcı ile de, dili ile de cihad eder”, 645 “Rasûlüllah’a

silahı ile yardımda bulunmuş olan bir kavmin, ona dilleri ile yardımda bulunmalarına ne mani var”,646 “Siz de Kureyşileri hicvediniz, çünkü bu onlara ok atmaktan daha ağır gelir”647 vb. cümlelerle şiir söyleyerek karşılık verilmesini istemiştir. Hassân b. Sâbit, Abdullah b. Revâha, Ka’b b. Mâlik de648 şiirleri ile müşrikleri hicvetmişler, bu propaganda da tüm civar toplumlara ulaşmıştır. Haberlerin şiirler ile her tarafa ulaşacağından dolayı bu işlemin çok dikkatli ve siyasî olarak yapılması da gerekmekte idi. Zira Hz. Peygamber (s), Hassân b. Sâbit Kureyş’lilere hicivler söyleyeceğinde, onların içinde nesebinde olanlar, akrabası bulunanlar olduğunu söylemiş, O da tereyağından kıl çeker gibi akrabalığa zarar vermeden bu işi gerçekleştireceğini ifade etmiştir.649 Ama yine de onu, Hz. Ebû Bekir’e Kureyş nesebini iyice öğrenmek, kimi hicvedip kimi hicvetmeyeceğini bellemesi için göndermiş, Hz. Ebû Bekir de

641 İbn Hişâm, Sîre, I/357; İbn Kesîr, Bidâye, III/76–77. 642 Buhârî, Edeb, 91; Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe, 153. 643 Buhârî, Edeb, 90; Tirmizî, İsti’zân, 102.

644 Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ’, II/368; Hâkim, Müstedrek, III/488. 645 Ahmed b. Hanbel, III/456; İbn Abdi’l-Berr, İstîâb, III/1325

646 İbn Abdilber, İstîâb, I/344; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, II/5.

647 Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe, 157; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ’, II/375.

648 İbn Abdi’l-Berr, İstîâb, I/344, III/1324; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, II/6, IV/488; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-

Nubelâ’, II/375, Hâkim, Müstedrek, III/488; Buhârî, Meğâzî, 30, Edeb, 91; Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe, 153.

649 Buhârî, Edeb, 91, Menâkıb, 16, Meğâzî, 33; Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe, 156–157; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-

neseb bağlarını tek tek sayıp, şunu hicvet, şunu geç diye bilgi vermiştir.650

Ebû Süfyân, kendi emanı altında bulunan Ebû Uzeyhir adlı Yemenli bir adamı öldüren Mekkeli bir kabile reisinin bu cinayetini görmezlikten gelmiş ve katilin cezalandırılması yönünde herhangi bir talep ve girişimde bulunmamıştı. Haber Medine’ye ulaştığında Hz. Peygamber (s) bu fırsatı değerlendirmek istedi. Hassân b. Sâbit’i çağırarak Ebû Süfyân’ı korkaklık ve ödleklikle hicvetmesini ve maktulün akrabalarını onun intikamını almaya teşvik etmesini içeren bir manzume yaymasını istedi. O devirde şiirler bugünkü medya kadar etkiliydi. Hele hele hiciv ve intikam gibi unsurlar taşıyorsa etrafa çok kolay yayılıyordu. Hassân b. Sâbit’in hicivleri de beklenen tesiri gösterdi, maktulün Yemen’deki akrabaları Yemen’de seyahat etmekte olan Mekkelilerden intikam almak amacıyla ticaret yollarını kapatıp ekonomik açıdan onları felce uğrattılar. Ayrıca Ebû Süfyân, Hassân b. Sâbit’in hicivlerinin sebep olduğu tahribât karşısında çok zor bir duruma düştü ve kabilesini güçlükle yatıştırabildi.651 Başka bir seferde de Mekke müşriklerinden Ebû Süfyân b. Hâris’in Hz. Peygamber (s)’i hicveden şiirine karşı, Hz. Peygamber (s)’in emri ile Hassân b. Sâbit uzunca bir şiirle cevap vermiştir. Söylediği şiirde Hz. Peygamber (s)’in amcaoğlu olan Ebû Süfyân b. Hâris’i hicvedeceğinde Hz. Peygamber (s)’in; “Benim onunla akrabalık bağımı nasıl

yapacaksın?” diye endişesini dile getirmesi üzerine “Sana ikramda bulunan Allah’a yemin olsun ki, ben seni onların arasından tereyağından kıl çeker gibi ayırırım” demiş ve büyük bir

ustalıkla uzunca söylediği beyitlerine şu satırlarla başlamıştır; “Şerefin zirvesi Hâşim hânedanlığıdır,

Mahzûm’un kızının oğullarıdır. Senin atan ise köledir.”652

O dönemle ilgili rivayetlerden öğrendiğimiz kadarıyla Araplar övünmek ve kendileri hakkında diğer insanlar nezdinde kalıcı iz bırakmak için şiiri bir metot olarak kullanmışlardır. Örneğin, Temîm kabilesi Medine’ye geldiğinde mescitte Hz. Peygamber (s) ve Müslümanları şiir ile karşılıklı âdeta bir düelloya dâvet etmişlerdi. Hz. Peygamber (s) kendisinin şiirle veya övünme ile gönderilmediğini ifade etti ise de ısrarları üzerine onların temsilcileri Zibrikân b. Bedir ve Utârid b. Hacib’ın karşısına Ensar’dan Sâbit b. Kays b. Şemmâs ve Hassân b. Sâbit’i çıkarttı ve karşılıklı şiir ve hitâbette bulundular. En sonunda Benî Temîm heyeti başkanı Akra’

650 Zehebî Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ’, II/368–369; İbn Abdi’l-Berr, İstîâb, I/341–342; Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe,

156–157; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, II/5.

651 Hamîdullah, Muhammed, İslâm Peygamberi, II/1039–1040. 652 Buhârî, Menâkıb, 16; Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe, 156.

b. Hâbis bu şiir ve hitâbetler karşısında yenildiklerini ifade etmiş ve belki de bu haberin her tarafta duyulacağını da hesap ederek Müslümanlığı kabul etmişti.653 Bu olay şiirin o gün için karşılıklı haberleşme ve civar toplumların kulağına kadar gidecek büyük bir iletişim vasıtası olarak kullanıldığının açık bir göstergesidir.

Umretü’l-Kazâ diye bilinen, Hudeybiye antlaşmasından bir yıl sonra gerçekleştirilen umre yolculuğunda da Mekke’ye girmezden evvel, Hz. Peygamber (s) ashâbına; “Kavminiz

olan Kureyş müşrikleri sizi görmek isteyeceklerdir, sizi mutlaka güçlü ve dayanıklı görmelidirler!” diyerek gösterişli bir girişle Mekke’ye girmeyi arzu etmiştir. Lebbeyk sesleri

arasında Hacun tepesinden Mekke’ye girişte de devesinin üzerinde olduğu halde, Abdullah b. Revâha devesinin yularından tutmuş ve herkesin duyabileceği yüksek bir sesle şiir söyleyerek şehre girmiştir.654 Abdullah b. Revâha söylediği şiirle âdeta kulaktan kulağa yayılacak, hiç unutulmayacak, insanlara tesir edecek sözlerle haberler veriyordu:

“Ey İnkârcıların çocukları! O’nun yolundan çekiliniz!

Çekiliniz, zira Rahman olan O’na Kur’an’ı indirmiştir! Her hayır ve iyilik Rasûlüllah’ta ve O’nun yanındadır! En hayırlı ölümde O’nun yolunda çarpışarak ölmektir!....”655

Hatta Abdullah b. Revâha tavafta bile şiirler söylemeye devam edince Hz. Ömer, ona “Sen Rasûlüllah’ın önünde, Allah’ın hareminde bu şiiri hâlâ söyleyip duracak mısın!” diye itiraz edince Hz. Peygamber (s); “Ona engel olma! Varlığımı Kudret elinde bulunduran

Allah’a yemin ederim ki; onun sözleri, bu Kureyş müşriklerine ok yağdırmaktan daha çabuk, daha çok tesir eder!,656 İbn Revâha! Devam et! Ve deki:

“Allah’tan başka hiçbir ilah ve tapılacak yoktur!

Vaadini gerçekleştiren O’dur! Bu kuluna yardım eden O’dur! Askerlerini güçlendiren O’dur!

653 İbn Hişâm, Sîre, IV/206–212; Vâkıdî, Meğâzî, III/975–979; İbn Sa’d, Tabakât, I/294; Taberî, Târîh, III/150–

154; İbnü’l-Esîr, Kâmil, II/287; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, I/128; Ayrıca Konu ile ilgili Hucurât Suresi Tefsîrlerine bakılabilir.

654 Vâkıdî, Meğâzî, II/734; İbn Sa’d, Tabakât, II/121; İbn Kesîr, Bidâye, IV/23; Diyarbekrî, Târîh, II/62.

655 İbn Hişâm, Sîre, IV/13; Vâkıdî, Meğâzî, II/736; İbn Sa’d, Tabakât, II/121; Taberî, Târîh, III/106; İbnü’l-Esîr,

Kâmil, II/227; İbn Kesîr, Bidâye, IV/228; İbn Hacer, Fethu’l-Bâri VII/383; Diyarbekrî, Târîh, II/63.

Toplanmış olan kabileleri bozguna uğratan da O’dur!” buyurmuştur. Abdullah b.

Revâha bunları söyledikçe arkasındaki Müslümanlar da yüksek sesle aynı şeyleri söylemişlerdir.657