• Sonuç bulunamadı

2. Haber Ulaştırma Yöntemi Olarak Şiir, Hutbe ve Hitâbet Usulü

2.4. Hitâbet ve Hutbe Yöntemi

2.4.1. Cahiliye Döneminde Hitâbet ve Hutbe

Arapça aslı “Ha-ta-be” olan “Hitâbet” kelimesi sözlükte; “bir kadına evlenme teklif etmek, bir şahsa veya topluluğa karşı söz söylemek” demektir.664 Ayrıca “hutbe okuma, güzel söz söyleme ve nasihat etme” gibi anlamlara da gelir.665 Terim olarak ise; “bir topluluğa bir maksadı anlatmak, bir fikri açıklamak, öğüt vermek, bir görüşü benimsetmek, bir eyleme teşvik etmek, dünya ve ahirette kendileri için hayır olana yönlendirmek gibi amaçlarla yapılan güçlü ve etkileyici söz söyleme veya güzel konuşma sanatıdır” 666 diye tarif edilmektedir. Yine terim olarak; “söz söyleme sanatı, bir topluluğun veya herhangi bir yayın vasıtasından yararlanarak kitlelerin karşısında onlara maksadı anlatmak, bir fikrî aşılamak, faydalı bir bilgi, bir öğüt vermek, bir topluluğu bir fikre inandırmak, bazen olağan üstü hallerde onları heyecanlandırmak ve duygulandırmak için yapılan ölçülü ve etkileyici konuşma sanatına

661 İbnü’l-Esîr, Kâmil, III/85.

662 Hasan İbrahim Hasan, İslâm Tarihi, I/343–344.

663 Yıldırım, Kadri, Cahiliye ve İslâmî Dönem Şiir Mevzûlarının Mukâyesesi, s.149.

664 İbn Manzûr, Lisânu’l-Arap, I/360; Fîrûzabâdî, el-Kâmûsi’l-Muhît, s.76; Zebîdî, Tâcü’1-Arûs, s.466. 665 Kaya, Mahmut, “Hitâbet”, DİA., XVIII/156.

verilen addır.” 667 diye de tarif edilmiştir. Hutbe ise “konuşma ve hatip olma” manalarına gelmektedir.668 Bir sözün etkili ve güzel olması hitâbetin esaslarındandır. Bir sözün şiir ya da nesir olmasından ziyade hangi alanda olursa olsun etkili ve güzel söylenmesi önemlidir.

İnsanlık tarihi, çoğu zaman büyük hitabelerin etkisi altında önemli ve dramatik hadiselerin sahnesi olmuştur. Eski Yunan ve Roma’dan günümüze gelinceye kadar, hitâbet ve devlet adamlığı el ele yürümüştür. Kılıcı çok iyi kullanan insanların pek çoğu aynı zamanda belâğatli sözleriyle kitleleri harekete geçirmesini de bilmişlerdir. İlk etapta umumî yerlerde ve törenlerde, önemli olaylar üzerine yapılan konuşmalar, zamanla toplulukların da gelişmesi ile farklılık arz ederek gelişme göstermiştir. Bu konuşmalara duyulan ihtiyacın artması da hitâbetin ilerlemesinde etkili olmuştur. Halk önünde iyi ve tesirli konuşan hatipler kanun yapıcı ve lider insanlar konumuna yükselmişlerdir. Yunan Medeniyeti zirvesine ulaştığı zaman, hitâbet hükmetme ve kültürün bir güzel sanatı halinde ele alınmıştır. Hitâbet önemine binaen bugün de dünyada bir güzel sanat olarak anılmaktadır.669

Arap toplumunda da cahiliyye döneminde şâirler önceleri birinci derece söz sahibi durumunda iken daha sonraları şâirler yavaş yavaş çoğalarak para için şiirler yazmakla birlikte dilenci durumuna düşüp sanatlarının kıymetini azaltmışlardır. Hatiplerin gördüğü takdir ise artmıştır. Zira o dönemde şâirin sözü pek fazla kıymet arz etmekte olup, şâirler ve hatipler kabilelerin sözcüsü durumunda ve kabilelerin övülmesi ile birlikte diğer kabilelere üstünlük sağlamada ve kendi kavminin başına gelebilecek olumsuz durumlara karşı lîsânı, fesâhati, beyânı ve iktidarı nedeniyle çok önemli bir görevi görmekteydiler.670 Kabile sözcüsüne “hatip” denilmekte olup kâhin ve seyyid gibi hatip de kabilenin önde gelenlerinden sayılmıştır.671

Arap edebiyatı, şiir ile ilgili başlık altında ifade ettiğimiz gibi sözlü kültür halinde ve çok az olarak yazıyla başlayıp sonraki dönemlerde yazıya ağırlık verilerek gelişmiştir. Daha çok nazım yani şiir türü eserlere rastlamak mümkündür. Şiir Arapların kültüründe çok önemli bir yer tutmaktadır. Ama nazmın yanında nesir de bir sanat olarak işlenmiştir. Fakat nesir şiire nispetle çok az kalmıştır. Çünkü nesir, bir dereceye kadar aynen muhafaza ve tekrarını

667 Türk Ansiklopedisi, “Hitâbet”, XIX/301; Kaya, Mahmut, “Hitâbet” Maddesi, DİA., XVIII/156. 668 İbn Manzûr, Lisânü’l-Arap, II/361.

669 Muallimoğlu, Nejat, Bütün Yönleri ile Hitâbet, s.597.

670 Cevâd Ali, el-Mufassal fî Târîhi’l-Arap Kable’l-İslâm, VIII/771; Furat, Ahmet Subhi, Arap Edebiyatı Tarihi,

I/ 96.

gerektiren nazım kadar bozulmalara karşı dayanıklı değildir. Bununla beraber günümüze kalan örnekler, İslâmiyet’ten önce kelimelerin seçiciliğinden ifade tarzına kadar bazı zevk ve sanat endişelerinin mahsulü olmakla konuşma dilinden ayrılan bir edebî nesrin birkaç yönde gelişmiş olduğunu göstermektedir.672 Darb-ı meseller (atasözleri), bu yönlerden biridir. Darb-ı meseller cereyan etmiş veya benzeri yaşanabilir bir kıssanın, çoğunlukla ne gibi sonuçlar doğurabileceğini anlatmak için nakledilir. Darb-ı meselde çoğu zaman bir kıssa ile o kıssanın ana fikrini anlatmaya yarayan bir cümle, hatta bazen bir tabir şeklinde yaşayabilecek olan bir ibare bulunur. Çoğu temsil, teşbih ve mecaza dayanan bir îcazın hâkim olduğu bu sözler, bir hükmün, bir fikrin kısa bir cümlede tam tesirli ifadesini sağlayan bir üslubun örneği olmuştur.673 Darb-ı mesellere çok önem verilip tedvinine çok eski tarihlerde başlanarak bunların nesilden nesile aktarılması sağlanmıştır. Bunların yazılı olarak toplandığı eserlere “Mecelle” adı verilmiştir. Bu alanda yazılan bazı müstakil eserler; Mufaddal ed-Dâbbî’nin Emsâlu’l-Arap, Ebû Ubeyd el-Herevî’nin Kitâbu’l- Emsâl’i vb.dir.

Cahiliyye devri hitâbetinin başlıca konularından birisi karşılıklı övgü ve yergidir. Münâfere ve müfâhare lafızlarıyla ifade edilir. Bu iki lafız aynı anlamdadır. Bir topluluk içinde geçmişlerin erdemleri, cömertlikleri, güzel ahlakları, yüksek mevkileri, yaptıkları işlerin yüceliği gibi özelliklerinin dile getirilmesidir. Bu övünme uygulamaları aynı zamanda ciddi bir haberleşme zemini oluşturmuş olmaktadır. Zira usta hatipler hitâbetleri ile hem kendi kavimlerine coşku ve teşvik vermekte hem de karşı kavimleri kendilerinin üstünlüğü karşısında korkuya sevk etmektedirler. Ya da topluluklarının kötü gidişatına karşı onları yola getirici, düşünmeye sevk eden etkili konuşmalarla onları durumlarını düzeltmeye dâvet ederlerdi. Bu tür meşhur hatiplerinden birisi Me’mun el-Harişi’dir. Kavminin meclisinde oturur, gözlerini semaya çevirir, uzun uzun düşünür ve şöyle der:

“Bana kulak verin. Gönlünüzü bana çevirin. Böylece vermek istediğim öğütler size

ulaşsın. Taşkınlıklar çoğaldı. Kalpleri keder bürüdü. Cehalet karanlığı çöktü. Bütün bu gördüklerinizde anlayanlar için ibretler vardır. Alçaltılmış yeryüzü, yükseltilmiş gök, doğup batan güneş, akıp kaybolan yıldızlar, ay, erken ölen gençler, kalan yaşlılar, gidip dönmeyenler, durup ileri gitmeyenler, ölçüyle inen yağmurlar (birer ibrettir). İnsanlar yaşar, ağaçlar yapraklanır, meyveler çıkar, çiçekler biter. Sert kayadan sular fışkırır, yeşil dallarda tomurcuklar açar. Canlılar yaşatılır, sürüngenler doyurulur, hayvanlar otlatılır. Bütün bunlarda Müdebbir, Mukaddir, Bârî ve Mûsavvir olana ulaştıran en açık deliller vardır.

672 Çetin, Nihat M., “Arap”, DİA., III/291. 673 Çetin, Nihat M., “Arap”, DİA., III/292.

Ey nefret eden akıllar! Kaçan kalpler! Nasıl çevriliyorsunuz? Hangi tereddütler içinde bocalıyorsunuz? Hangi gayeye koşuyorsunuz? Kalpler üzerinden örtüler kalksa, gözlerden perdeler inse şüpheler gider, gerçek ortaya çıkar, sapıklığa batmış kişi cehalet sarhoşluğundan uyanır.”674

Cahiliyye dönemi hatipleri, nikâh hitabeleri dışındaki konuşmalarını ayakta, yüksek bir yerde veya binek sırtında yaparlardı. Topluluğun karşısına düzgün bir kıyafetle çıkmak, elinde baston, kılıç veya mızrak bulundurmak, başa sarık sarmak, irticalen ve rahat bir şekilde konuşmak bu dönem hitâbetinin kurallarındandır.675

Arap nesrinin gelişmesinde en etkili amil “Eyyâmu’l-Arap”a dair rivayetlerdir. Çoğu Cahiliyye devrinde, çok az bir kısmı İslâmî dönemde cereyan etmiş, kabileler arası küçük veya büyük mücadelelerin bu vesilelerle söylenmiş şiirlerle birlikte nakledilen menkıbe rivayetleri “semer” denilen yani saraylarda ve bedevi konak yerlerinde yapılan gece sohbetlerinde pek rağbette olan hikâyeler olmuştur. Araplara dair eski bilgiler (ahbâr) nakledenler ve daha sonra bu sahanın âlimleri Eyyâmu’1-Arap hakkındaki rivayetleri toparladılar. Mesela Ebû Ubeyde (210/825) zamanına kadar gelen bilgileri, biri 75, diğeri 1200 güne dair iki eserde toplamıştı. Bugün elimizde olmamakla beraber, eser daha sonraki âlimlere kaynaklık etmiştir. Bunların haricinde uzun zaman destanî rivayetler halinde hayallerde işlenerek yaşanmış kahramanlık menkıbelerinin de sayısı az değildir. Bunların en tanınmış olanlarından biri Sîretu Antere’de (Antere’in hayat ve şahsiyeti) Cahiliyye devri şâirlerinden Antere’nin yiğit ve savaşçı bedevi şahsiyeti, İslâm’dan önceki Arap tarihine ait rivayetlerden İslâmî devirdeki birçok fetihten haçlı seferlerine kadar geniş bir zaman dilimini içine alan eser dünyanın en büyük kahramanlık destanlarından sayılmaktadır.676

Cahiliyye devrinde başlıca hitâbet konuları olarak ise öncelikle, karşılıklı övgü ve yergiyi ele alabiliriz. Bir hatip kendi kabilesinin kahramanlık, cömertlik gibi erdemlerini dile getiren bir konuşma yaptığında, rakip kabile hatipleri hemen bunun karşılığında bir konuşma yapmışlardır. Kabileler arasında yapılan intikam konuşmaları, arabulma ve barışa çağrı konuşmaları da Cahiliyye döneminde yapılan önemli hitâbet örneklerindendir.677 Nişan ve düğün merasimlerinde yapılan konuşmalara “Hıtbetü’l-Imlâk” denilmektedir. Eski Arap

674 Safvet, Ahmet Zeki, Cemheret-ü Hutabi’l-Arap fî Usûri’l-Arabiyyeti’z-Zâhire, I/41–42. 675 Elmalı, Hüseyin, “Hitâbet”, DİA., XVIII/158.

676 Çetin, Nihat M., “Arap”, DİA., III/293.

677 Elmalı, Hüseyin, “Hitâbet”, DİA., XVIII/158; Şevki, Dayf, Târîhu’l-Edebî’l-Arabi el-Âsru’l-Câhilî, s.410-

âdetlerine göre evlenecek olan erkeğin yakınlarından hitâbeti güçlü biri damat adayının erdemlerini sayan bir konuşma yapar, buna kız tarafından bir kişi cevap verirdi. Hz. Peygamber (s)’in Hz. Hatice ile evlenmesi münasebetiyle Ebû Tâlib’in yaptığı konuşma bu türün en zengin örneğidir.678 Ebû Tâlib’in yaptığı bu konuşma hitâbet yolu ile ilânda bulunma ve övgü ifadelerinin topluma yayılması konusunda verilebilecek güzel bir misaldir:

“Bizi İbrahim ve İsmail’in soyundan kılan, bize haram olan beldeyi ve haccedilen evi

veren, bizi insanlara hâkim yapan Allah’a hamdolsun. Kardeşim Abdullah’ın oğlu Muhammed’le Kureyş gençleri içinde iyilik, fazilet, cömertlik, akıllılık, yücelik ve zekâ bakımından boy ölçüşecek kimse yoktur. Her ne kadar malı az olsa da, mal geçicidir. Geri alınmak üzere verilen bir emanettir. O’nun Hatice’ye Hatice’nin de O’na bir rağbeti vardır. Ne kadar mehir isterseniz vermeye hazırım.”679

Cahiliye Arapları arasında hitâbet alanında özellikle İyâd ve Temîm kabileleri üstünlükleriyle tanınmaktadırlar. İyâd kabilesinden Kuss b. Sâide, Zerkâ ile Lakîd b. Ma’bed; Temîm’den Eksem b. Sayfî, Hâcib b. Zürâre ile Kays b. Âsım; Kinâne’den Hz. Peygamber (s)’in dedelerinden Ka’b b. Lüeyy, Hâşim b. Abdü’l-Menâf ve oğlu Abdülmuttalib ile Utbe b. Rebîa hitâbetleri ile meşhur kimseler olmuşlardır. Bununla beraber konuşmalarında insanları putları terk etmeye ve Allah’a ibadet etmeye çağıran “emmâ ba’dü” şeklindeki başlangıç sözünü ilk kullanan yükseğe çıkıp âsâ ve kılıç tutan ilk kişi olan Kuss b. Sâide, Cahiliye hatiplerinin en ünlü isimlerindendir.680

Cahiliyye devri Araplarını hitâbete iten faktörler, edebî zevkleri, fesâhat ve belâğate düşkün olmaları, aralarında savaş ve anlaşmazlıkların çok olması, ümmilik sebebiyle yazıdan çok, konuşmaya önem vermeleri ve hitâbet sahasının genişliği olmuştur.681 Savaşlarında hikmetin yerini hamaset, hilmin yerini öfke aldığı zaman hatipler, şâirler savaşa teşvikte birbirleriyle yarışmışlar, artık hatipler kabilelerine bir takım değerleri hatırlatarak dünyadan vazgeçmeye ve savaş için saf tutmaya çağırmışlardır.682 Bu büyük bir ilân niteliğinde olup toplumları harekete sevk eden bir haber işaretidir.

678 Saffet, Ahmet Zeki, Cemheretü Hutabi’l-Arap fî Usûri’l-Arabiyyeti’z-Zâhire, I/77. 679 Safvet, Ahmet Zeki, Cemheretü Hutabi’l-Arap fî Usûri’l-Arabiyyeti’z-Zâhire, II/77. 680 Câhız, el-Beyân ve’t-Tebyîn, I/197; Elmalı, Hüseyin, “Hitâbet”, DİA., XVIII/158. 681 Kehhâle, Ömer Rıza, el-Edebu’l-Arabî, s.172.