• Sonuç bulunamadı

BİR İNDEKS OLGU-ONUR HAMZAOĞLU OLAYI - ÜZERİNDEN AKADEMİK ÖZGÜRLÜK VE TOPLUMSAL SORUMLULUK

Belgede DEĞİŞEN DÜNYADA BİYOETİK (sayfa 33-38)

Prof. Dr. Cem TERZİ (∗)

Bilime yapılan saldırılar gibi, bilim insanlarına yönelik taciz ve saldırılar günümüze ait bir fenomen değildir. Dr. Irving Selikoff, bugün çok ünlü olan, asbestin insan sağlığı üzerine etkileri ile ilgili çalışmalarını 1964 yılında yayınlamaya başladığında, endüstri tarafından başlatılan ve uzun yıllar süren hem kişiliğine ve hem de çalışmalarına yö-nelik saldırılara maruz kaldı. (1) Dr. Selikoff, endüstri kaynaklı bu tacize karşı koydu ve bilimsel gerçeklik eninde sonunda üstün geldi. Günümüzde, bazı ülkelerde hala kullanılmasına karşın, saygın bilim insanları, asbestin insan sağlığı üzerine tahripkâr etkileri konusunda hemfikirdir.

Bugün de Türkiye’de bir bilim insanı, çalışmaları nedeniyle benzer biçimde taciz edi-liyor, daha ötesi hava kirliliği ve bunun insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda kamuoyunu bilgilendirdiği için hapis cezasına çarptırılma tehditi ile karşı karşıya. Kocaeli ili, Türkiye’nin ikinci en büyük sanayi havzasıdır. Dilovası ise çevre ve sağ-lık problemlerini beraberinde getiren çok yoğun sanayi yatırımlarına sahip bir ilçe. Toplumsal sorumluluklarının farkında bir hekim olarak Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, bu bölgedeki ölüm nedenlerini araştırdı. Prof. Hamzaoğlu, araştırmalarında Kocaeli bölgesinde uzun yıllardır karşılaşılan ciddi çevre ve insan sağlığı sorunlarına odakla-nan bir bilim insanı ve Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı (AD) başkanıdır. Geçtiğimiz on yılda Hamzaoğlu ve arkadaşları bu bölgedeki çevre kirliliğinin halk sağlığına etkileri konusunda pek çok makale yayınladılar. (2-8) Prof. Hamzaoğlu ve ark., Dilovası’nda 10 yıl ve daha uzun süre yaşayanlarda kan-serden ölüm riskinin daha kısa süre yaşayanlara göre 4.4 kat fazla olduğunu ve bu durumun kişilerin tütün kullanma alışkanlığından ve yaşından bağımsız olduğunu ortaya koydu. (3)Kansere bağlı ölümler üzerine yapılan bu ilk çalışmanın ardından, Hamzaoğlu ve ark. sonuçları bilim insanları ve yerel yetkililerle paylaştı. Bu süreçte konu büyük ilgi topladı. 2006 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) konunun araştırılması için bir komisyon kurdu. Prof. Hamzaoğlu araştırma sonuçlarını ve ken-di görüşlerini komisyona aktardı. Komisyonun TBMM’de Şubat 2007’de görüşülen raporunda, sanayi bölgesinin genişlemesinin önlenmesi, var olan fabrikalardaki eski teknolojilerin modernizasyonu ve halk sağlığını korumaya yönelik çözümlerin sağlan-ması gibi öneriler bulunmaktaydı. Bu rapor da kamuoyu ile paylaşıldı. (9)

Bu sırada Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı, KOÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD’den Dilovası bölgesindeki ölüm nedenleri üzerine yeni bir araştırma yapmasını istedi. Yürütücülüğünü Prof. Hamzaoğlu ve arkadaşlarının Kocaeli İl Sağ-lık Müdürlüğü ile birlikte yaptığı araştırmada, 2000–2006 yılları arasında Dilovası’nda her 100 ölümden 30.4’ünün kanser nedeniyle olduğu sonucuna ulaşıldı. (7) Bu araş-tırmanın sonuçları da üniversite, yerel yönetim ve Sağlık Bakanlığı ile resmi olarak paylaşıldı.

Bütün bu sonuçlara rağmen, bölgede iyileştirici önlemler alınmadığı gibi, aksine sa-nayi kapasite artışına devam etti.

Bu durum karşısında Prof. Hamzaoğlu yeni bir araştırma planladı. Hamzaoğlu’nun yürütücülüğünde 2009’da KOÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ile Tıbbi Genetik Anabilim Dalları’ndan öğretim üyelerinin de katıldığı bir çalışma başlatıldı. (10) Bu çalışma Kocaeli Üniversitesi tarafından finanse edildi. Bu proje kapsamında, çevre kirliliği ciddi boyutlara ulaşan Dilovası ile yine Kocaeli’nde bulunan, ancak en-düstriyel faaliyetlerin hemen hiç görülmediği Kandıra ilçesinin hava kirliliği yönünden karşılaştırılması amaçlandı. Ayrıca her iki bölgede yaşayan gönüllü, sağlıklı hamile kadınların gebelikleri süresince izlenmesi, annelerin doğumdan sonraki ilk süt (ko-lostrum) ve bebeklerin ilk kaka (mekonyum) örneklerinde ağır metallerin varlığı ve miktarının incelenmesi planlandı. Projenin son bölümünde ise, bebeklerin gelişimle-rinin 18 ay izlenmesi ve çalışmanın 36 ay içinde tamamlanması öngörüldü.

Dilovası ve Kandıra ilçelerinde gerçekleştirilen bu araştırmada, annelerin ilk sütünde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından tanımlanmış sınır değerlerin üzerinde ağır metal saptandı. Söz konusu kirliliğin etkisi fetüste başlıyordu: Laboratuvar analizleri, kurşun, cıva, kadmiyum, arsenik ve alüminyum gibi ağır metallerin yeni doğanların ilk kakasında bulunduğunu gösterdi. Bütün laboratuvar analizleri Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) laboratuvarlarında yapılmıştır.

Ekim 2010 tarihinde Kocaeli’ne, şehir merkezine çok yakın bir bölgeye ilin dördüncü demir çelik fabrikasının kurulacağı haberi yayıldı. Doğa ve bölge halkı üzerinde yeni fabrikanın yaratacağı olası olumsuz etkiler, endişelerin daha da artmasına yol açtı. Konuyla ilgilenen bir gazeteci, Ocak 2011 tarihinde, bölgenin mevcut durumu ve kuru-lacak yeni fabrikanın insan sağlığına yönelik yaratacağı etkilerle ilgili Hamzaoğlu’yla bir röportaj yaptı. Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, gazeteciyle, yürütmekte olduğu araştır-ma projesinin o zaaraştır-mana kadar elde edilmiş ölçüm ve test sonuçlarına göre havada ağır metallerin bulunduğunu, anne sütü ile bebeklerin kakasında da bu ağır metalle-rin saptandığı bilgisini paylaştı.

Bu bilgiler basında yer alır almaz hem il hem de bakanlık yöneticileri tarafından hızlı bir inkâr kampanyası başlatıldı. Bu kampanyada önce böyle bir kirlilik yok dendi. Ardından henüz tamamlanmamış bir araştırmanın verileriyle toplumun yanlış bilgi-lendirildiği suçlaması yapıldı. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı medyada Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nu “şarlatan”lıkla itham etti.

Kısa bir süre sonra Dilovası Belediye Başkanı ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Baş-kanı, Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’na Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun yargılanması istemiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda Hamzaoğlu’nun “Kan ve dışkı örneklerinin yanı sıra, anne sütünde de çinko, demir, alüminyum, kurşun ve kadmi-yum tespit edilmiştir; bu nedenle büyük bir tehlike söz konusudur.” şeklindeki açıkla-masına dayanılarak ‘halkı paniğe sürüklediği’ iddia edildi.

Türkiye hukuk sistemine göre potansiyel bir suç eğer bir üniversite üyesinin akade-mik faaliyeti ile ilgiliyse, savcılık davanın açılması için üniversiteden izin almak zorun-dadır. Savcılık bu nedenle dosyayı KOÜ Rektörlüğü’ne göndererek Hamzaoğlu’nun aktivitelerinin bilimsel özerklik çerçevesinde olup olmadığını sordu. Kocaeli Üniver-sitesi bu başvuru üzerine bir ceza soruşturması başlattı ve halen bu soruşturma devam etmektedir.

Üniversite savcılığa izin verirse Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Türk Ceza Kanununun 213. maddesi uyarınca 2-4 yıl arasında hapis cezası istemiyle yargılanacaktır. Aynı günlerde, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Da-iresi Başkanlığı tarafında kendilerine gönderilen resmi bir yazıyı, değerlendirilmesi

ve gereğinin yapılması için Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü’ne iletti. Üniversite bunun ardından Hamzaoğlu ile ilgili bir de disiplin soruşturması başlattı. Bu çerçevede gö-rüşünü almak üzere dosyayı Kocaeli Üniversitesi Etik Kuruluna gönderdi.

Etik Kurul “…. Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun henüz tamamlanmamış çalışmanın/ araştırmanın kısmi bulgularına dayanan bilgileri medya aracılığıyla toplumla paylaş-masının; konunun yerel ve küresel duyarlılık gerektiren bir konu olması nedeniyle etik açıdan gerekli özenin gösterilmediği sonucunu ortaya koyduğuna oy birliği ile karar verilmiştir.” sonucuna vardı.

10 Ekim 2011’de Etik Kurul’un kararı doğrultusunda disiplin soruşturması sonuçlan-dırıldı: Hamzaoğlu’nun suçlu olduğu ve kınama cezası alması yönünde öneri Rek-törlüğe sunuldu. Rektör, cezayı kınamadan uyarıya indirdi ve kararı Hamzaoğlu’na tebliğ etti. Hamzaoğlu ise, avukatları aracığı ile 17 Ekim’de karara itiraz etti, dava halen devam ediyor.

Maalesef Rektörün ve Etik Kurul’un aldığı bu kararlar, çok zalimane bir bilim çarpıt-ma stratejisidir. Sonuçlançarpıt-mamış projenin medya üzerinden kamuoyu ile paylaşılçarpıt-ması gibi, son derece zayıf bir dayanakla, ‘bilimsel suiistimal’ gerekçesi kullanılarak Prof. Hamzaoğlu’nun itibarı sarsılmaya çalışılıyor. Buna karşın O, sadece basit bir soruya cevap verdi: Kocaeli’nde halk sağlığı açısından tehlikeli bir durum var mıdır? Verdiği cevap açık: Evet. Zaten Hamzaoğlu’nun daha önceki çalışmaları ve pek çok başka bilim insanının araştırmaları da bunu doğruluyordu. (11) Şimdi de Hamzaoğlu’nun devam eden çalışması yeni sağlık tehlikelerini ortaya çıkarıyordu ve elinde çok ra-hatsız edici laboratuar sonuçları vardı. Ötesi Prof. Hamzaoğlu medyaya yaptığı açık-lamadan bir ay sonra Ekim 2011’de Trabzon’da gerçekleştirilen Ulusal Halk Sağlığı Kongresi’nde son çalışmasının sonuçlarını sunmuştur. (8)

Prof. Hamzaoğlu istenmeyen bir araştırma yapmıştır. Yerel yönetim ve Sağlık Bakan-lığı çalışmanın sonuçlarından memnun değildir. Bu kesimler, Kocaeli’nde dördüncü demir çelik fabrikasının kurulmasını istiyorlardı, Hamzaoğlu’nun araştırmasını da-yanak olarak alabilecek itirazları engellemek üzere üniversiteye baskı yaptılar. So-nuçta, şu ana kadar Rektör, otoritenin isteklerine uygun davranmış, üniversitesinin akademisyenini ve araştırmasını savunmamıştır.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Prof Hamzaoğlu’nun dosyasını son derece değerli ve etik konusunda uzman, bağımsız bir gruba incelemesi için gönderdi. Aralarında Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı ve UNESCO Felsefe ve İnsan Hakları Kürsüsü hamili Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’nin de bulunduğu heyet raporunda, Prof. Hamzaoğlu’nun etik ihmalkârlık/özensizlik göstermediğini, aksine araştırmasının sonuçlarının dikkat çe-kici ve önemli bir amaca hizmet ettiğini belirtti. (12)

Tüm bu gelişmeler üzerine Türkiye’deki üniversitelerden birçok akademisyen Prof. Hamzaoğlu’nun yaptığının, toplumsal sorumluluk gereği yapılması gereken olduğu konusunda hemfikir olduklarını açıkladı. Kendisini desteklemek için açılan internet sitesindeki (13) 12.000’den fazla imza, Hamzaoğlu’nun yalnız olmadığını göstermek-tedir. Destekleyenler “Dilovası halkı bizim canımızdır, Hamzaoğlu bizim onurumuz-dur, biz analarım sütünü ve bebeklerin kakasını savunuyoruz” demektedirler. Türkiye’deki kamuoyunun yapılanlara cevabı gerektiği gibi olmuştur; Prof. Hamzaoğ-lu, bu yıl, aralarında Türk Tabipleri Birliği’nin en saygın ödülü olan Nusret Fişek Halk Sağlığı Ödülü de olmak üzere pek çok ödül almıştır.

Özetle bir tarafta ekonomik ve politik çıkarlarını halk sağlının üzerinde tutanlar var. Diğer tarafta ise bizler, Prof. Hamzaoğlu’nun yanında yer alan toplum sağlığını

koru-maya ve iyileştirmeye çalışan bilim insanları var.

İnanılması gerçekten güç olduğu için bir kez daha belirtmek istiyorum: Kocaeli ve Dilovası Belediye Başkanları ile Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı, bir halk sağlığı profe-sörünü, kendi bölge insanına hava kirliliği ve bu kirliliğin halk sağlığı üzerindeki ciddi sonuçları hakkında bilgilendirdiği için hapse göndermeyi istiyorlar.

Bilim camiasının, Türkiye’de gerçekleşen bu trajik örnek başta olmak üzere, bütün bilimsel taciz vakaları üzerine bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Profesörler, öğretim üyeleri, tıbbi, sosyal, ekonomik veya teknolojik karmaşık sorun-ların çözümü için uğraşan kamusal kaynaklardır.

‘Toplum yararı için bilim’ ilkesine sadık bir üniversite, eşitsizlikleri inceleyerek, has-talıkların nedenlerini araştırarak, yeni teknoloji ve endüstrilerin etkilerini öngörerek toplum yararını kollayan öğretim üyeleri yetiştirir. Böyle bir üniversite toplum için bir risk söz konusu olduğunda kendi görevini toplum çıkarı için ‘ajan provokatörlük’ yap-mak olarak tanımlayabilir. (14)

Kaynaklar

1. McGarity OT, Wagner We. Bending science: How Special Interest Corrupt Public Health Research. Harvard University Press, Cambridge, 2008, p. 157. 2. Erdoğan MS, Yavuz CI, Etiler N, Çağlayan C, Hamzaoğlu O. Kocaeli’nde

sana-yi kuruluşlarından kaynaklanan tehlikeler. 8. Uluslararası Halk Sağlığı Kongre-si, Diyarbakır, Eylül 2002, s. 425-432.

3. Erdoğan MS, Yavuz CI, Çağlayan C, Etiler N, Hamzaoğlu O. An analysis of the environmental threats posed by industry in Kocaeli. MEQ. 2005;16:26-36. 4. Hamzaoğlu O, Çağlayan C, Yavuz CI, Sevin E. Blood lead levels in candy sel-lers working working near an international road in Kocaeli, Turkey. Archives of Environmental & Occupational Health. 2007;62:13-18.

5. Çağlayan C, Hamzaoğlu O, Yavuz CI, Yüksel S. Traffic accidents resulting in death and injury on an international road passing through a city in Kocaeli, Turkey. Archives of Environmental & Occupational Health. 2010;65:59-64. 6. Hamzaoğlu O, Etiler N, Yavuz CI, Çağlayan C, Erdoğan MS. Endüstri yoğun

bölgede ölüm nedenleri: Dilovası örneği. IX. Ulusal Halk Sağlığı Günleri, Kızıl-cahamam, Ankara, 28 Eylül – 01 Ekim 2005, s. 191.

7. Hamzaoğlu O, Etiler N, Yavuz CI, Çağlayan C. The causes of deaths in an in-dustry-densed area: Example of Dilovası (Kocaeli). Turkish Journal of Medical Sciences. 2011;41:369-375.

8. Hamzaoğlu O, Erkoç M, Turker G, Savlı H. Bir Sanayi Kentinin Farklı İki İlçe-sinde Hava Kirliliği ile Kolostrum ve Mekonyumda Ağır Metal Düzeyleri: Ön Rapor Sonuçları. 14. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi. Trabzon, 4-7 Ekim 2011. 9. http://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAKLAR/TBMM/d19/c073/

tbmm19073046.pdf

Be-beklerde Ağır Metal Maruziyeti İle Büyüme ve Gelişme Durumu”, Proje no: 2099/003, Proje Yürütücüsü, Haziran

2009-11. Türk Tabipleri Birliği Dilovası Raporu, Türk Tabipleri Birliği Yayınları, Ankara, Kasım 2011.

12. http://www.onurumuzusavunuyoruz.org/index.php?option=com_content&view =article&id=157&Itemid=196?lang=en;short:http://goo.gl/S1fv2.

13. http://www.onurumuzusavunuyoruz.org

14. Krimsky S. Science in the Private Interest: Has the lure of profits corrupted biomedical research? Rowman & Littlefield Publishers, Lanham, 2003, p. 178.

*Bu yazı, orijinali International Journal of Occupational and Envirolmental Health

dergisinde 2012 yılında Vol. 18, No. 2’de yayınlanan ‘Editorial’ makalenin çevirisidir

Belgede DEĞİŞEN DÜNYADA BİYOETİK (sayfa 33-38)