• Sonuç bulunamadı

C. MEVZUATINDA SOKAK HAYVANLARINA YÖNELİK YAPILANMA

Belgede DEĞİŞEN DÜNYADA BİYOETİK (sayfa 132-140)

HAYVAN HAKLARININ DÜŞÜNSEL EVRİMİ VE GÜNÜMÜZDE OLMASI GEREKLİ DURUM

T. C. MEVZUATINDA SOKAK HAYVANLARINA YÖNELİK YAPILANMA

Prof. Dr. Abdullah ÖZEN(∗)

Sadece Türkiye Cumhuriyeti mevzuatı değil, hemen tüm Türk tarihindeki mevzuatın bilinen kısmı ele alındığında, sokak hayvanlarına yönelik düzenleme bulmak için 2000’li yıllara kadar aramak gerekiyor. Çünkü sokak hayvanlarını da konu alan, yü-rürlüğe girmiş ilk düzenleme, 2003 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından imzalanmış “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi”dir.(1) Bu ta-rihten önce, Türk tarihinin farklı dönemlerinde, hayvanların korunmasına ilişkin bazı düzenlemelere veya fermanlara rastlamak mümkündür. Sözgelimi Osmanlı Devleti dönemine ait belediye ihtisab kanunlarından 1502 tarihli Bursa İhtisab Kanununda yer alan

“…ve eskiden kanun öyle imiş ki bir nalbant, hayvan ayağına mıh değirip sakatlarsa iyi oluncaya kadar tımarını nalbant yapar ve yemini kendi yanından verirmiş. Bu eski karar aynen kabul edildi.”

şeklindeki ifadelerden yola çıkıldığında -her ne kadar 1502 tarihinden öncesine iliş-kin düzenlemelerin kesin kayıtlarına henüz ulaşılamamışsa da- 1502 yılından önce de mevzuat içerisinde hayvanları korumaya yönelik düzenlemeler yer aldığı anlaşıl-maktadır. Ancak, gerek bu düzenlemenin, gerekse benzer düzenlemelerin bilinen ör-neklerinden olan İstanbul ve Edirne İhtisab Kanunlarının, 1630 tarihli “Kanunname-i Osmani”nin, 1680 tarihli Kanunnamenin, 1722, 1766, 1800 yıllarına ait fermanların içerikleri incelendiğinde sözü edilen düzenlemelerin tamamının çalışan hayvanlarla ilgili olduğu görülecektir. Sözü edilen bu metinlerin hiçbirisinde sokak hayvanlara ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.

Sokak hayvanlarına ilişkin tartışmaların izleri takip edilecek olursa, ulaşılabilen bel-geler, bizi en erken Sultan II’nci Mahmut’un saltanat dönemine (1808-1839) kadar götürmektedir. Ancak II’nci Mahmut döneminde rastlanan bu tartışmalar, “hayvanları koruma” odaklı olmaktan olabildiğince uzaktı. Bu dönemde, İstanbul’un başına bela olduğu düşünülen sokak köpeklerinin, topluca bir adaya sürülmelerinden gaz odala-rında itlaf edilmelerine kadar değişen çeşitlilikte itlaf seçenekleri gündeme gelmişti. Hatta itlaf sonrasında elde edilecek deri, kıl, kemik, yağ, kas ve benzeri hayvan mad-delerinin değerlendirilmesi sonucu elde edilecek gelirin hayır işlerinde kullanılması bile gündeme gelmişti. Ancak, gerek 18, gerekse 19’uncu yüzyılda, sokak köpekle-rinden kurtulma düşüncesiyle en çok kabul gören yöntem toplu sürgün yöntemiy-di. II’nci Mahmut’un bu amaçla çıkarmış olduğu ferman, patlak veren Osmanlı-Rus savaşı nedeniyle uygulamaya konulamamıştır. Benzer bir süreç Sultan Abdülaziz (1861-1876) zamanında da yaşanmış; ancak sonrasında İstanbul’da çıkan büyük yangının, sokak köpeklerinin toplatılmasının yarattığı uğursuzluktan kaynaklandığı şeklindeki yaygın inanç toplu sürgünden vazgeçilmesine neden olmuştur. Tüm bu uğursuzluk algısı, toplumun köpek sevgisi ve itlaf konusundaki dirence rağmen 1909 yılında İstanbul’daki köpeklerin kökünün kazınmasına karar verildi. Mesele büyük bir hızla halledilerek tarihte “hayırsız ada sürgünü” olarak bilinen vahim sürgün yaşandı (1910). Bu itlaf projesi sonucunda, bazı kaynaklara göre seksen bine yakın köpek

yok edildi. Aslında onbinlerce köpeğin öldürülmesiyle sonuçlanan bu itlaf süreci, İs-tanbul halkının katı muhalefetine rağmen tamamlanmıştı. Bu süreci tetikleyen ise Avrupa ülkelerinin İstanbul’da yaşayan temsilcilerine hoş görünme çabası ve batıya öykünme sevdası idi. Nitekim bu öykünme süreci, üyeleri arasında itlaf projesine alkış tutan insanların da bulunduğu, Himaye-i Hayvanat Cemiyetinin kurulması gibi bir sonuç da doğurdu. Ancak bu topluluk, 1930’lu yıllara kadar geçen sürede bir iz bırakamadı. Cumhuriyet’in ilanından sonra, yapı ve yönetim değişikliği ile bera-ber Cemiyetin hedefleri de çeşitlendi. Başıboş ve terk edilmiş hayvanlar için barınak yapmak bu hedefler arasındaydı. Bunların yanında, 1932 yılında “Hayvanları Nasıl Koruyabiliriz?” başlıklı bir yasa tasarısı kaleme alınarak İktisat Bakanlığı tarafından meclise sunulması sürecine katkı yapılmıştı ve bu Türk tarihinde bir ilkti. Hayvanlara aşırı yük yüklemek, vurmak, yaralamak, sakat bırakmak gibi bilinen fiilerin yanında, kedi, köpek ve akla gelebilecek her türlü hayvana taş atmak, her nasıl olursa olsun işkence etmek gibi fillerin bir düzenlemeyle yasaklanması hedeflenmişti. Ama yasa Meclis tarafından ilgi görmedi. Nitekim biri Çevre Koruma Genel Müdürlüğü diğeri İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlığı tarafından hazırlanan iki ayrı “Hayvan-ları Koruma Yasa Tasarısı”nın bu tarihten tam 63 yıl sonra, yani 1995 yılında bile Meclisin ilgisini çekmeyip yasalaşmadığı dikkate alınırsa 1932 yılındaki tıkanıklık daha hoş görülebilir hal almaktadır. Sonuç olarak, 2004 yılına ulaşıncaya kadar Türk topraklarında yaşayan sokak köpeklerini koruyan bir düzenleme yürürlüğe girmedi. Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde sokak hayvanlarının korunma-sıyla ilgili hükümleri içeren mevzuatın çatısını 2003 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından imzalanmış “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa

Sözleş-mesi ile 5199 sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu” (2) oluşturmaktadır.

Her ne kadar “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi” sokak hay-vanlarıyla ilgili ilk düzenleme olsa da, başıboş hayvanların bu sözleşmedeki varlığı, hayvanlardan çok halk sağlığının korunması gayesi taşımaktadır. Bu durumda, Türk mevzuat tarihinde, hayvanları koruma gayesine hizmet eden ilk müstakil düzenle-menin 5199 sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu” olduğunu söylemek yanlış olmaya-caktır. Bu kanunun “Birinci Kısım”ının “İlkeler” başlıklı 4’üncü Maddesinde yer alan

a) Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu Kanun hükümleri çerçevesinde yaşa-ma hakkına sahiptir.

b) Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğü-ne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir.

d) Hiçbir maddî kazanç ve menfaat amacı gütmeksizin, sadece insanî ve vicdanî sorumluluklarla, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlara ba-kan veya bakmak isteyen ve bu Kanunda öngörülen koşulları taşıyan gerçek ve tüzel kişilerin teşviki ve bu kapsamda eşgüdüm sağlanması esastır.

j) Yerel yönetimlerin, gönüllü kuruluşlarla işbirliği içerisinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri ve hastaneler kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlamaları ve eğitim çalışmaları yapmaları esastır.

şeklindeki ifadeler sokak hayvanlarıyla ilgili olarak doğrudan koruma çerçevesi oluş-turan hükümlerdir. Bu ilkelere ek olarak Madde 6’da yer alan altı paragraf da doğ-rudan sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlara yöneliktir. Sözü edilen bölüm aşağıda aktarıldığı gibidir:

Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması

MADDE 6. - Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 3285 sayılı

Hay-van Sağlığı Zabıtası Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır.

Güçten düşmüş hayvanlar ticarî ve gösteri amaçlı veya herhangi bir şekil-de binicilik ve taşımacılık amacıyla çalıştırılamaz.

Sahipsiz hayvanların korunması, bakılması ve gözetimi için yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde, yerel yönetimler yetki ve sorumlulukları-na ilişkin düzenlemeler ile çevreye olabilecek olumsuz etkilerini giderme-ye yönelik tedbirler, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile eşgüdüm sağlanarak, diğer ilgili kuruluşların da görüşü alınmak suretiyle Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetim-lerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunlu-dur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak mü-şahede yerlerinde tutulması sağlanır. Mümü-şahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.

Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların toplatılması ve hayvan bakı-mevlerinin çalışma usul ve esasları, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Hayvan bakımevleri ve hastanelerin kurulması amacıyla Hazineye ait araziler öncelikle tahsis edilir. Amacı dışında kullanıldığı tespit edilen arazilerin tahsisi iptal edilir. Hiçbir kazanç ve menfaat sağlamamak kaydıyla sadece insanî ve vicdanî amaçlarla sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlara bakan veya bakmak is-teyen ve bu Kanunda öngörülen şartları taşıyan gerçek ve tüzel kişilere; belediyeler, orman idareleri, Maliye Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi Baş-kanlığı tarafından, mülkiyeti idarelerde kalmak koşuluyla arazi ve buna ait binalar ve demirbaşlar tahsis edilebilir. Tahsis edilen arazilerin üzerinde amaca uygun tesisler ilgili Bakanlığın/İdarenin izni ile yapılır.

Yasada yer alan bu ifadelerden başka yasanın “Yasaklar” (Madde 14) başlıkla

mad-desinin “a” ve “j” fıkraları, “İl Hayvanları Koruma Kurulunun Görevleri” madmad-desinin (Madde 16) giriş paragrafı, “Denetim” maddesinin (Madde 17) üçüncü paragrafı ile “Yerel Hayvan Koruma Görevlilerinin Sorumlulukları” maddesinde (Madde 18) de sahipsiz hayvanlarla ilgili hükümler yer almaktadır.

Hayvanları Koruma Kanunu 2004 yılında kabul edilip yürürlüğe girdikten sonra, ya-sanın amir hükümlerinin uygulamaya yansıması için ikincil mevzuatın oluşturulması beklenmiş; yaklaşık iki yıl sonra, yürürlüğe giren “Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği” (3) ile yasanın amir hükümlerinin uygulamaya aktarılması için gerekli mevzuat desteği oluşturulmuştur. Bu yönetmeliğin sahipsiz hayvanlarla ilgili kısımları aşağıdaki gibidir:

“Madde 5 - (1) İl Müdürlüğü;

    b) Yerel hayvan koruma görevlileri ve gönüllü kuruluşlar ile işbirliği yapa-rak sahipsiz hayvanların kontrolünü takip etmekle,

   e) Sahipsiz hayvanların kayıt altına alınması ile ilgili faaliyetleri, belediye-lerle ve gönüllü kuruluşlarla eşgüdüm sağlayarak yaptırmakla,     g) Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlar ile ilgili olarak belediyelerce

geçici bakımevlerinin oluşturulmasını sağlatmakla, görevli ve sorumludur.

İl hayvan koruma kurulunun görev ve sorumlulukları

    Madde 6 - (1) İl hayvan koruma kurulu;

    d) Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların, il müdürlüklerince izin verilen geçici ve özel geçici bakımevlerine götürülmesi kararlarını almak ve uygulanmasını sağlamakla,

    e) Hayvanların korunması ile ilgili olarak çeşitli kişi, kurum ve kuruluş-ların il düzeyindeki faaliyetlerini izlemek, yönlendirmek ve bu konuda gerekli eşgüdümü sağlamakla,

      f) Yerel hayvan koruma görevlilerinin, müracaatlarını değerlendirmek ve bu görevlilerin hayvan refahı konusunda gerekli eğitimi almaları hususunda il müdürlüğü ile işbirliği yaparak her türlü koordinasyonu sağlamakla,

    görevli ve sorumludur.     Belediyelerin alacağı tedbirler

    Madde 7 - (1) Belediyeler;

    a) Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların toplatılması, kısırlaştırıl-ması, aşılankısırlaştırıl-ması, gerekli tıbbî bakımlarının yapılması ve işaretlenme-si, alındığı ortama geri bırakılması, sahiplendirilenlerinin kayıt altına alınmasıyla,

      b) Geçici bakımevine gelen hayvanları öncelikle Ek-2 deki Sahipsiz Hayvan Kayıt Defterine kaydederek müşahede altına almakla, gerekli tedavilerin yapılmasını, kısırlaştırıp aşılanmasını ve işaretlenmesini müteakip alındığı ortama bırakmakla, geçici bakımevlerine gelen

hay-vanların sahiplenilmesi için yerel hayvan koruma görevlileri ve gönüllü kuruluşlar ile işbirliği yapmakla,

    c) Geçici bakımevinde bulunan tüm hayvanların sahiplendirilmesi için belediye ilân panoları ile belediyenin internet ortamı ve diğer tüm ya-yın organlarında duyuru yapılmasıyla,

    ç) Bölge ve mahallerindeki, özellikle köpekler ve kediler olmak üzere, sahipsiz hayvanların bakımları, aşılarının yapılması, işaretlenmesi ve kayıtlarının tutulmasının sağlanması, kısırlaştırılması, alındığı ortama geri bırakılması ve sahiplendirilmelerinin yapılması için hayvan geçici bakımevlerine gönderilmesi gibi yapılan tüm faaliyetlerde yerel hay-van koruma görevlileri ve gönüllü kuruluşlar ile belediye veteriner he-kimlerinin koordinasyonunun sağlanmasıyla,

    d) Sahipsiz hayvanların beslenmesi amacıyla, bölgesinde bulunan lo-kanta, işyeri ve fabrikaların sahiplerinin uygun görmesi halinde işlet-melerinde ve mutfaklarında oluşan hayvan beslemeye elverişli besin maddelerinin toplanmasıyla,

    e) Geçici bakımevlerinde kaldıkları süre içerisinde; kanunî istisnalar ile bulaşıcı, tedavi edilemez veya tedavi sonrası iyileşme ihtimali olma-yan bir hastalığa sahip olduğuna, alındığı ortama bırakıldığında insan ve çevre sağlığını önlenemez derecede tehdit edeceğine geçici ba-kımevi veteriner hekimince karar verilerek rapor tutulan hayvanların en az acı veren ve en hızlı şekilde ölümünü sağlayan yöntemlerle öldürülmesiyle,

    f) Geçici bakımevlerinden kedi ve köpek almak isteyen kişi, kurum ve ku-ruluşlar için Ek-4 deki Sahipsiz Hayvan Edinme Formunu doldurmak, geçici bakımevi sorumlusu ya da sorumlu veteriner hekimin de onayı ile sorumlu veteriner hekimce düzenlenen sağlık karnesini vererek sa-hiplendirme yapılmasıyla,

      ğ) Geçici bakımevlerinde ticarî amaçla hayvan üretiminin engellenme-siyle,

    ilgili hususlarda gerekli tedbirleri alır.

Yerel hayvan koruma görevlilerinin yetki ve sorumlulukları

    Madde 11 - (1) Yerel hayvan koruma görevlileri;

    a) Bölge ve mahallerindeki sahipsiz hayvanların özellikle kedi ve köpek-lerin bakım ve aşılarının yapılması, aşılı hayvanların işaretlenmesinin sağlanması, bölgedeki hayvanların kısırlaştırılması ve aşılandıktan sonra geri bırakılmak veya sahiplendirilmek üzere belediye tarafından kurulan geçici bakımevlerine gönderilmesi gibi yapılan tüm faaliyetler kapsamında yerel yönetimlerle eşgüdüm sağlamakla,

mad-delerinden sahipsiz hayvanların faydalanmasını ilgili belediye ile işbir-liği içinde gerçekleştirmekle,

    d) Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanları koruma amacına yönelik ola-rak geçici bakımevi yararına sosyal etkinlikler düzenlenmesine yar-dım etmekle,

    e) Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması ile ilgili konularda halkı aydınlatmak amacıyla dergi, broşür ve benzeri yayınların çıkarıl-masında yerel yönetimlere yardımcı olmakla

    görevli ve sorumludur.

    Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların toplatılması

      Madde 20 - (1) Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlar aşağıdaki esaslara göre toplatılır:

    a) Belediyelerde sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların toplatılması için ihtiyacı karşılayacak bir toplama ekibi kurulur.

    b) Belediyeler tarafından, hayvan toplama ekiplerinin kurulması, bu ki-şilerin ehil kişilerden oluşması ve dönemsel olarak sorumlu veteriner hekimce eğitime tutulmaları sağlanır.

    c) Eziyet edilmeden toplanılacak veya toplattırılacak sahipsiz hayvanlar, nakliye araçlarında kafesler içerisinde geçici bakımevlerine kısırlaş-tırılıp ve aşılattırıldıktan sonra tekrar geri bırakılmaları için nakledilir. Toplanan hayvanların nakil esnasında herhangi bir zarar görmemesi için tüm önlemler alınır.

    ç) Gönüllü kuruluşlar, belediye ile işbirliği yaparak bu Yönetmelik hüküm-lerine uygun olarak sahipsiz hayvanları toplayabilir.

    d) Sahipsiz hayvanlar öncelikle kafes ve ağ ile yakalanır. Bu metotlarla yakalamanın mümkün olmadığı durumlarda yakalama sopasıyla da yakalama yapılabilir. Uyuşturucu tüfek uygulamaları ile yakalama an-cak veteriner hekim kontrolü altında yapılır.

    Toplanılan sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların bakılması

    Madde 21 - (1) Toplanılan sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlar aşağıdaki esaslara göre bakılır:

    a) Toplama ve geçici bakımevlerine nakil esnasında alınan gerekli tüm önlemlere rağmen ölen sahipsiz hayvanlar derhal diğerlerinden ay-rılır ve veteriner hekim kontrolünde bu gibi durumlar için belediyece belirlenmiş yerde açılmış derin çukurlara gömülerek üzeri toprak ile kapatılır.

    b) Geçici bakımevlerine getirilen hayvanların yaşı, cinsiyeti, ırkı, davra-nış şekli Ek-2 deki Sahipsiz Hayvan Kayıt Defterine yazılır ve sağlık,

gebelik durumu ve parazit açısından bir ön muayeneden geçirilir.     c) Ön muayenede gebelikleri tespit edilen hayvanlar kısırlaştırılmadan

kaydedilerek ayrı bölümlere alınır. Hayvan sağlığına zarar vermeye-cek ve cenin oluşumunu tamamlamamış şekildeki gebelikler sonlan-dırılır. Doğan yavruların sütten ayrılıncaya kadar geçici bakımevinde gerekli bakımı yapılır. Geçici bakımevinde bulunan tüm hayvanların sahiplendirilmesi için belediye tarafından belediye ilân panoları ile be-lediyenin internet ortamında ve diğer tüm yayın organlarında duyuru yapılır ve sahiplendirilme teşvik edilir.

    ç) Sahipsiz hayvanlar kısırlaştırıldıktan ve gerekli tıbbî müdahaleler ya-pıldıktan sonra sahiplenme talebinde bulunan ve 5199 sayılı Kanun ve bu Yönetmelikte öngörülen şartları taşıyan kişilere teslim edilir ve belediyece kayıt altına alınır. Belediyeler sağladıkları bu hizmetten dolayı belli bir ücret talep etmez.

      d) Geçici bakımevlerinde on gün süre ile gerekli duyurular yapıldığı halde sahiplendirilemeyen hayvanlar kontrolleri, aşıları ve tıbbî mü-dahaleler ile kısırlaştırılmaları yapıldıktan ve operasyon yaraları ka-pandıktan en az yedi gün sonra kayıt altına alınıp, müdahale görmüş olduklarını gösteren işaretleri üzerlerinde olacak şekilde veteriner he-kimin onayıyla alındıkları ortama geri bırakılır. Bu ortamlarda beledi-yeler, gönüllü kuruluşlarla işbirliği içerisinde besleme odakları kurar ve hayvanların beslenmesine yardımcı olur. Hayvanlar, hiçbir suretle ilgili belediye sınırları dışındaki bir ortama, ormanlık alana veya diğer yaban hayatı yaşam alanlarına bırakılmaz.

      e) Geçici bakımevlerinde kaldıkları süre içerisinde; kanunî istisnalar ile bulaşıcı, tedavi edilemez veya tedavi sonrası iyileşme ihtimali ol-mayan bir hastalığa yakalanan ve alındığı ortama bırakıldığında in-san ve çevre sağlığına önlenemez derecede tehdit vereceğine geçici bakımevi veteriner hekimince karar verilen hayvanların dışında hiçbir hayvan öldürülmez. Öldürme işleminde hayvanlara en az acı veren ve süratle ölümünü sağlayan yöntemler uygulanır.

    f) Kuduz olduğu tespit edilen hayvanlar ise 3285 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek gerekli tüm müdahaleler veteriner he-kim kontrolünde yapılır.

    g) Sahipli veya sahipsiz hiçbir hayvan belediye, gönüllü kuruluş veya di-ğer üçüncü şahıslarca belediye sınırları dışında yaban hayatı yaşam alanlarına bırakılmaz.

    Geçici bakımevleri kurulacak arazinin seçimi

    Madde 22 - (1) Geçici bakımevleri kurulacak arazilerin seçiminde

dik-kat edilecek hususlar;…”

Hayvanları Koruma Kanunu ve bu kanuna bağlı olarak oluşturulan ikincil mevzua-tın Türk tarihinin diğer dönemlerine kıyasla önemli bir adım olduğu ve yasal açıdan

oldukça geniş kapsamlı bir koruma potansiyeli taşıdığı ileri sürülmektedir. Ancak, her şeye rağmen bu potansiyelin uygulamaya aktarılması ve hayvanlar için koruma çerçevesi oluşturulması, yürütmenin konuya yaklaşımına bağlıdır. Nitekim bu yazının kaleme alındığı günlerde yaşanan tartışmalar kanunun taşıdığı potansiyelin uygula-maya aktarılamadığına ve/veya içeriğin yetersiz kaldığına kanıt olarak gösterilebilir. Bu yazının sonuç bölümünü oluşturmaya çalıştırdığım dakikalarda (28 Eylül 2012) Ankara’da Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Ahmet Özyanık, bir basın toplantısı düzenlemekte ve 5199 Sayılı Hayvanları Koru-ma Kanununda Değişiklik YapılKoru-masına Dair Kanun Tasarısı hakkında detaylı bilgi vermekteydi. Sözü edilen basın toplantısının, yani kanun tasarısının içeriği ise hay-van koruma gönüllüleri diye tanımlayabileceğim kitleler tarafından eleştirilmekte ve bu eleştirilerin duyurulması amacıyla 30 Eylül günü birçok ilde eylem yapılmaktaydı. Tarafların kendince haklı gerekçelere dayanarak seslerini yükselttiği bu tartışma or-tamı bana bütün bunlar yaşanmadan önce yazmış olduğum sonucu değiştirmeme gerek olmadığını düşündürmekteydi.  

Sonuç şöyleydi: Sahipsiz hayvanların rehabilitasyonu ve korunması başta olmak üzere, hayvan koruma konuları, sadece Avrupa Birliği adaylık sürecindeki mevzuat uyumu gibi Batı ile ilişkilerin dayatmış olduğu çerçevesinde değerlendirildiğinde, ba-tıya öykünerek gündeme alındığında ve uygulamaya aktarılışında –mış gibi davra-nıldığında ilerleme sağlamak mümkün olmamıştır ve bundan sonra da olmayacağını söylemek akla uzak değildir.

Kaynaklar:

1. Resmi Gazete: 20 Ekim 2003 tarih ve 25265 sayı. 2. Resmi Gazete: 1 Temmuz 2004 tarih ve 25509 sayı. 3. Resmi Gazete: 12 Mayıs 2006 tarih ve 26166 sayı.

Diğer Kaynaklar:

1. Anonim (2012). Hayvanları Koruma Yasa Tasarısı ne getiriyor. Erişim: http:// bianet.org/bianet/hayvan-haklari/141113-hayvanlari-koruma-yasa-tasarisi-ne-getiriyor, Erişim tarihi: 30 Eylül 2012.

2. Melikoğlu, B (2012). The historical development of the first society for animal protection in Turkey. (Ed. R. Tamay Başağaç Gül) In: Some Essays on

Veteri-nary History. Ankara University Press, Ankara.

3. Menteş Gürler A, Osmanağaoğlu Ş (2009). Türkiye’de Hayvanları Koruma Ka-nununun tarihsel gelişimi. Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 15 (3): 325-330.

4. Pinguet, C. (2009). İstanbul’un Köpekleri. (Çeviren: Saadet Özen) Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

5. Sungurbey, İ. (1992). Hayvan Hakları. İstanbul Üniversitesi Basımevi, İstanbul. 6. Yaşar A, Yerlikaya H (2004). Dünyada ve Türkiye’de hayvan haklarının tarihsel

Belgede DEĞİŞEN DÜNYADA BİYOETİK (sayfa 132-140)