• Sonuç bulunamadı

2. TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARININ KORUNMASINA

2.7. İlke Kararları

2.7.2. İlke Kararlarında Temel Çerçeve

Mevcut koruma mevzuatında varlığını sürdüren ilke kararı başlığı altındaki düzenlemeler, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından belirlenen temel ilke ve kuralları içermektedir. Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına yönelik uygulama ilkelerinin belirlenmesi ihtiyacı, korumayı yöneten idari yapıların ayrıştırılmasından önceki dönemde ortaya konulan iradelerle yürütülmeye devam etmektedir. Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonunda uyulması gereken mesleki teknik ilkelerin belirlenmesine yöneliktir. İlke kararları, kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonuyla ilgili olması gerekirken, kararların içeriğine bakıldığında, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonuna ilişkin konuların dışında pek çok konuda düzenlemeler getirildiği görülecektir.

İlke kararlarında düzenlenmemesi gereken bazı konular, düzenleme konusu yapılmış olduğu yönünde, Çolak eleştiriler getirmektedir(Çolak, 2015, s.136). Çolak özellikle 21 ve 710 sayılı ilke kararlarına yönelik olarak, ilke kararı kapsamının dışına çıkıldığı görüşündedir. Bu kapsamda 21 ve 710 sayılı ilke kararlarını incelememiz gerekmektedir.

2.7.2.1. (21) Sayılı İlke Kararı138

4.3.1988 tarih ve 21 sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma yüksek kurulu kararı, kurul kararlarına karşı idari yargıda dava açılması durumunda, bu dava

138T.C. Kültür Bakanlığı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararı Toplantı

No. Ve Tarihi : 3 4.3.1988, Karar No. Ve Tarihi:21 4.3.1988 Kurul Kararlarına Karşı İdare Mahkemelerinde Açılan Davaların Sonuçlandırılmasından Önce, Kurula Yapılan Başvuruların Değerlendirilmemesiİdare Mahkemelerinde iptal davası açılan kurul kararlarının, İdare Mahkemelerinde görüşülmesi sonuçlanmadan, koruma kurullarınca ele alınmasının yargı organının henüz kararını ortaya koymaması nedeni ile, uygun bulunmadığına, kurulların kararlarında ısrar etmesi halinde bu tutumun bir yerde yargı organını etkileme anlamını da taşıyabileceğine, bu nedenle İdare Mahkemelerine intikal eden konular için ayrıca ilgilisince yapılacak yeniden görüşme isteklerinin gündeme alınmasının İdare Mahkemesinin kararı alınıncaya kadar ertelenmesine, bu aşamada sadece İdare Mahkemesince istenmesi halinde tekrir-i müzakere yapılabileceğine prensip olarak, karar verildi.

sonuçlanana kadar, konuya ilişkin görüşme taleplerinin koruma bölge kurulları tarafından gündeme alınamayacağını düzenlemiştir. Bir idarenin ortaya koymuş olduğu iradenin hukuka uygunluk karinesinden yararlanması nedeniyle, ancak bir yargı kararı ile yürütmesinin durdurulmasına veya iptaline karar verilmesi durumunda uygulanması durdurulabilir. İdari kararlara karşı dava açılmış olması, kararın uygulanmasını otomatik olarak durdurmaz. Bu durumda, Koruma Yüksek Kurulu tarafından alınan bir ilke kararıyla, idari dava açılmış olmasına yürütmenin durdurulması veya iptal sonucu bağlanması Anayasa ve 2577 sayılı Yasa’ya uygun olmayacağı gibi koruma gereklerine de uygun düşmeyecektir. Koruma Yüksek Kurulu, kendini kanun koyucu yerine koyarak, koruma bölge kurulu kararlarına karşı dava açılmış olması durumunda, davaya konu taşınmazla ilgili taleplerin gündeme alınamayacağını karara bağlamıştır. Kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurulu kararlarına karşı idari yargıda iptal davası açılmış olması nedeniyle, davaya konu taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili konuların gündeme alınamayacağına ilişkin bu düzenleme, ilke kararı alma yetkisinin sınırları dışında olduğu gibi, kültür ve tabiat varlıklarının korunması gereklerine de açıkça aykırıdır.

Taşınmaz kültür ve tabiat varlığının korunması ve restorasyonu öncelikli bir konudur. Koruma bölge kurulu kararına karşı dava açılmış olmasından hareketle, taşınmaz kültür ve tabiat varlığına ilişkin taleplerin koruma bölge kurulu gündemine alınmaması, kültür ve tabiat varlıklarının korunması faaliyetlerinin aksaması sonucunu doğuracaktır. 21 sayılı İlke Kararıyla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu, kendisine verilen görevin tam tersi bir karar almış ve düzenleme kapsamında olmayan, ancak kanunla düzenlenecek bir konuda ilke kararı belirlemek suretiyle, yasamanın görev alanına giren bir konuda karar almıştır. 21 sayılı İlke Kararında yer alan düzenleme, kurulların çalışmalarına ilişkin olarak çıkarılmış bulunan ve ancak yürütmenin durdurulması kararı verilmesi durumunda, yargı kararını sonuçsuz bırakacak şekilde karar alınmamasını öngören Yönetmelik hükmüne de aykırılık oluşturmaktadır.

2.7.2.2. 2863 Sayılı Kanuna Muhalefetten Açılan Davalara ilişkin 710 Sayılı İlke Kararı139

Kültür ve tabiat varlıklarını koruma yüksek kurulu, bu ilke kararıyla, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda yer alan yükümlülüklere aykırı davranmak suretiyle kültür ve tabiat varlıklarının zarar görmesine yol açan kişilere karşı yürütülen ceza soruşturması ve kovuşturmasının, koruma bölge kurullarının çalışmalarını etkilemeyeceğini hükme bağlamıştır.

Kültür ve tabiat varlıklarına zarar verdiğinden dolayı cezai soruşturma açılması ve ceza kovuşturması sonucunda ceza verilmesi, kültür ve tabiat varlıklarına karşı işlenecek suçları önlemeye yönelik yaptırımlardır. Kültür ve tabiat varlıklarına zarar verenlerin cezalandırılmasına yönelik hükümlerin, varlık nedeninin tam tersine yorumlanması ve ceza kovuşturması nedeniyle koruma uygulamalarının durması gibi bir yaklaşım söz konusu olamaz. Ceza yargılamasına konu olmuş bir kişisel eylemin, koruma çalışmalarını etkilemesi hukuken mümkün değildir. Buna rağmen, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun bu yönde bir ilke kararı oluşturması gereksiz bir düzenleme olmuştur. Kültür ve tabiat varlıklarının korunması sürecinde uygulanacak temel mesleki gereklilikleri ve uygulama standartlarını düzenlemek durumunda olan ilke kararları, bazı konularda, ilke kararı çıkarma yetkisi verilmesi gerekçesinin dışına çıkarken, kimi konularda da düzenleme ihtiyacını göz ardı etmektedir. Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasında, alan ölçeğinde koruma sağlayan sit alanı ilan edilmesi ve uygulama esaslarının belirlenmesi konusunda, koruma yüksek kurulu tarafından alınan ilke kararları ihtiyaçları karşılamaktan uzaktır. Sit alanlarının karma nitelik taşıması, başka bir ifadeyle doğal sit ve arkeolojik sitin veya farklı sit gruplarının bir arada olması gibi durumlarda nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunu belirginleştirme görevini yerine getirmemektedir. Karma sit alanlarından sadece kentsel arkeolojik sit alanı tanımlaması ve uygulama esasları belirlenmiştir.

139Kültür Ve Turizm Bakanlığı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu Toplantı No. Ve

Tarihi:70-20.12.2005 Toplantı Yeri: Ankara Karar No. Ve Tarihi: 710- 20.12.2005; 710 Sayılı İlke Kararı: 2863 Sayılı Kanuna Muhalefetten Açılan Davalar: 5226 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine aykırı hareket edenler hakkında aynı Kanunun 65 inci maddesi gereğince ceza mahkemelerinde açılan yasal soruşturmanın sonucu ne olursa olsun, mahkemelerce verilen kararlar kişisel ceza davası ile ilgili olup, yasal soruşturmanın esasını oluşturan korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili alınmış koruma bölge kurulu kararlarım etkilemeyeceğine, Kurulumuzun 19.04.1996 gün ve 438 sayılı ilke kararının iptaline, karar verildi.

Oysa diğer sit türlerinin de bir arada bulunması ve farklı nitelikteki değerlerin aynı alan içerisinde korunması gerekliliği ile de karşılaşılmaktadır. Koruma yüksek kurulu farklı karma sit alanları statüsü belirleme ve bu doğrultuda kullanma ve koruma esasları oluşturmak durumundadır. Öyle ki koruma yüksek kurulu Boğaziçi alanına ilişkin Kanuni düzenlemede getirilmiş bulunan kentsel doğal tarihi sit tanımını dahi yapmamıştır140.

Kültür ve tabiat varlıklarını koruma yüksek kurulu, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonuyla ilgili birçok ilke kararı almıştır. Alınan ilke kararları, koruma yüksek kuruluna verilen yetkinin kullanılması olarak ortaya çıkmış olmakla birlikte, kapsam ve içerik olarak, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonu faaliyetlerine yeterince katkı sağladığı tartışmalıdır. İleriki bölümlerde irdeleneceği üzere, kültür ve tabiat varlıklarını koruma yüksek kurulunun oluşumu, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonuna ilişkin işlerin teknik ve mesleki ayrıntısını ortaya koymaya çok elverişli değildir. Koruma ve restorasyon konusunda mesleki teknik konuların ayrıntıların düzenlenmesi ihtiyacının karşılanmasına yönelik bir düzenleme çalışmasının gerektirdiği uzmanlık, koruma yüksek kurulunda sağlanamamıştır.

Kültür ve tabiat varlıklarını koruma yüksek kurulu tarafından çıkarılan ilke kararları, Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle duyurulmak zorundadır.