• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

3.3. Kaynak Kullanım Tarzı

3.3.1. İkincil/Tali Kaynaklardan Alıntı Yapma

Leknevî kaynakları kullanırken bazen doğrudan bazen de dolaylı alıntılar yapmaktadır. Dolaylı alıntı yaptığı yerlerde Leknevî’nin iki şekilde davrandığı görülür. Kimi zaman alıntıyı ikincil kaynaktan yapıp alıntı yaptığı ikincil kaynağı zikrederken kimi zaman da alıntıyı ikincil kaynaktan yapmasına rağmen bunu ifade etme gereği duymaz. Bu durumda okuyucunun Leknevî’nin alıntıyı ikincil kaynaktan yaptığını anlaması zorlaşır. Leknevî’nin alıntıyı ikincil kaynaklar üzerinden yapıp bunu ifade ettiği yerlerden biri şöyledir:

Leknevî, ferd konusunu işlerken İbn Tâhir el-Makdisi (v. 507/1113)’nin Etrâfü’l-Ğarâib isimli kitabındaki bir bilgiden yararlanması gerekir. Ya elinde o eserin mevcut olmaması ya da başka bir sebepten ötürü Leknevî, alıntıyı ikincil bir kaynak üzerinden yapar ve alıntı yaptığı kaynağı da belirtir. İfadeleri aynen şöyledir:

“Irâkî, İbn Tâhir’in Etrâfü’l-Ğarâib isimli eserinden şöyle nakletmiştir: “Bekir b. Vâil hadisinden gelen tariki garibdir. Ondan rivayet etmede Vâil b. Dâvud teferrud etmiştir. Vâil b. Davud’dan da Süfyan b. Uyeyne’den başkası rivayet etmemiştir.” 501

Yukarıdaki ifadelerden de açıkça göründüğü gibi Leknevî, Bekir b. Vâil hadisinin durumuyla ilgili İbn Tâhir’in Etrâfü’l-Ğarâib’inde yer alan bilgiyi Irâkî’nin Elfiye şerhiden almış ve aradaki vasıta olan Irâkî’yi zikretmeyi ihmal etmemiştir.

Günümüz ilmi üslubu açısından bir nâkısa gibi görünse de Leknevî, kimi zaman istifade ettiği kaynağı zikretmeksizin de ikincil kaynaklardan alıntı yapabilmektedir. Böyle durumlarda tâli kaynaktan alıntı yaptığını anlamak çoğu

zaman imkansız derecesinde zor olabilmektedir. Bu durumun örneklerinden biri İsmâili’nin Medhal’inden alıntı yaptığı sırada gerçekleşir. Hedyü’s-Sâri’den alıntılarla izah ettiği bir konuda İbn Hacer’in sözlerinin sona erdiğini söyler ve ardından İsmâilî’nin Medhal’inde şu ifadeler yer alır diyerek okuyucuya İsmâili’nin Medhal’indeki ifadeleri sunar.502 Okuyucu, Leknevî’nin İsmâilî’nin Medhal’inden

konuyu alıntıladığını zanneder. Fakat Hedyü’s-Sâri’den biraz önce alıntı yaptığı ifadelerin birkaç satır altında İsmailî’nin Medhal’inden yapılan alıntının birebir aynısı

yer almaktadır.503 Yani Leknevî, alıntıyı aslında Hedyü’s-Sâri’den yapmıştır fakat

bunu okuyucuya ifade etme gereği duymamıştır. Abdülfettah Ebu Gudde, Leknevî’nin alıntıyı aslında Hedyü’s-Sâri’den yaptığını zikreder ve dipnotta ifadenin Hedyü’s- Sâri’deki şeklini okuyucuyla paylaşır.504

Tâli kaynaklardan alıntı yapmasının bir başka örneği muzdarib hadis

konusunu işlerken vaki olur. “Su, iki kulleye ulaştığında hiç birşey onu necis kılmaz”505

hadisini muzdarip hadise örnek olarak incelemeyi uygun gören Leknevî, hadisin farklı tariklerini ele alır. İbn Dakîk el-Îd’in el-İmâm fi Ma’rifeti Ehâdîsi’l-Ahkâm’ında bu hadisin sened, metin ve mana yönünden ıztırabıyla ilgili uzun uzun açıklamalarda bulunduğunu söyledikten sonra “bunların hulasası şöyledir” diyerek İbn Dakîk’in sözlerini özetler. Okuyucu onun İbn Dakîk’in el-İmâm isimli kitabından alıntı yaptığını düşünür zira başka herhangi bir kitabın ismi geçmemektedir. Hatta dört sayfa süren özetin sonunda “İşte bu İbn Dakîk el-Îd’in uzun uzun izahlarının hulâsasıdır”

der ve alıntıyı ona nisbet etmeyi sürdürür. 506 Abdülfettah Ebu Gudde “Bu ifadeler

Zeyleî’nin Nasbu’r-Râye’ isimli eserinden alınmıştır” 507 demek suretiyle okuyucunun

muhtemel yanlış anlamasının önüne geçmiştir. Zeylâî’nin Hidâye üzerine yazmış olduğu Nasbu’r-Râye isimli eserindeki ilgili kısma göz attığımızda bu hadisle ilgili yaklaşık yedi sayfa kadar değerlendirmelerde bulunmuş ve orada İbn Dakîk el-Îd’in

502 Leknevî, Zaferu’l-Emânî, s. 118 503 İbn Hacer, Hedyü’s-Sârî, C. 1, s. 12

504 Leknevî, Zaferu’l-Emânî, s. 118, (2. Dipnot) 505 İbn Mâce, Taharet, 75; Ebu Davud, Taharet, 32 506 Leknevî, Zaferu’l-Emânî, s. 404

el-İmam isimli eserindeki değerlendirmelerini özetlemiştir.508 Leknevî de bu eserdeki bilgileri alıntılamış fakat alıntıyı Nasbu’r-Râye’den yaptığını belirtmemiştir. Durumun daha açık ve anlaşılır hale gelmesi için Zeylâi ve Leknevî’nin ifadelerini karşılaştırmak yeterli olacaktır.

Zeylâî’nin Nasbu’r-Râye’deki ifadeleri şöyledir:

و ثيدلحا اذه قرط عجم "ماملإا باتك" في ديعلا قيقد نب نيدلا يقت خيشلا داجأ دق و

في هركذ نع برضأ كلذلف ،هل هفيعضت اهنم صخلت ةلاطإ كلذ في لاطأ و ،هظافلأ فلاتخا و هتاياور

نم هيف عقو ام ينبأ و ًررمح ًاصخلم هلاق ام ركذأ انأ و .هيلإ هجايتحا ةدش عم ‘مالملإا باتك’

. ًنيعم و ًاظفل بارطضلإا

“Şeyh Takıyyuddin b. Dakîk el-Îd, “el-İmâm” isimli kitabında bu hadisin tariklerini, rivayetlerini ve lafız ihtilaflarını çok iyi şekilde bir araya getirmiştir. Özetinden İbn Dakîk’in hadisi zayıf bulduğu neticesi çıkacak uzun bir açıklama yapmıştır. Bu sebepten çok ihtiyaç olmasına rağmen “el-İlmâm” isimli kitabında bu hadisi zikretmemiştir. Ben onun söylediği şeyleri özetle zikredecek ve lafzen ve manen izdırap vaki olan yerleri açıklayacağım”509

Zeyleî bu açıklamayı yaptıktan sonra uzun bir şekilde İbn Dakîk’in sözlerini özetler. Leknevî de Nasbu’r-Râye’deki bu hulasayı özetleme yoluna gider. Bütün özeti burada alıntılamayı konu açısından gereksiz görmekle birlikte üstte yer alan ifadelerin Leknevî’nin Zaferu’l-Emânî’sindeki şeklini sunmanın okuyucunun konuyu anlaması için yeterli olacağı kanaatini taşıyoruz. Zaferu’l-Emânî’deki ifadeler şunlardır:

508 Zeylâî, Nasbu’r-Râye li Ehâdîsi’l-Hidâye, Haz. Muhammed Avvâme, Dâru’l-Kıble li’s-Sekâfeti’l-

İslamiyye, Müessesetü’r-Rayyân, Cidde, Tarihsiz, C. 1, s. 104- 112

،ديعلا قيقد نباب فورعلما دممح نيدلا يقت ملاسلإا خيش ثيدلحا اذه في ملاكلا طسب دق و

و ًاظفل ًادنس :ةثلاث هوجو نم هيف بارطضلإا تبثأ و ،ماكحلأا ثيداحأ ةفرعم في ماملإا هباتك في

ركذ هيف مزتلا يذلا ماكحلأا ثيداحأب مالملإا باتك في هركذي لم كلذل و ،هفعض ليإ راشأ و ،ًنيعم

.... هيف هركذ ام ةصلاخ .ةحيحصلا ثيداحلأا

Bu hadis konusunda İbn Dakîk el-Îd diye maruf Şeyhulislam Takıyyüddin Muhammed, el-İmâm fi Ma’rifeti Ehâdîsi’l-Ahkâm isimli eserinde uzun uzun açıklamalarda bulunmuş ve seneden lafzen ve manen hadiste ızdırab olduğunu ortaya koymuş ve hadisin zayıf olduğuna işaret etmiştir. O sebepten sadece sahih hadisleri içine almayı iltizam ettiği el-İlmâm bi Ehâdîsi’l-Ahkâm isimli eserinde bu hadisi zikretmemiştir. Orada bu hadisle ilgili zikretmiş olduğu şeylerin özeti şudur…”510

Yukarıda yapmış olduğumuz alıntılardan anlaşıldığı gibi Leknevî aslında İbn Dakîk’in sözlerini Zeylâi’den alıntılamakta fakat sanki İbn Dakîk’in kendi kitabından naklediyormuş gibi kelamı sevketmektedir. Sonrasında Zeylâî’nin ihtisaren aktardığı ifadeleri bir kez de Leknevî ihtisar ederek eserinde nakletmektedir. Bu da Leknevî’nin kimi zaman alıntıyı asıl değil de tali kaynaklar üzerinden yapmayı tercih ettiğini ve bunu da okuyucuyla paylaşmadığını gözler önüne sermektedir.