• Sonuç bulunamadı

İdari Yargı Sisteminin Varlığı

1.1. Anayasal Direktif Olarak İdari Rejim

1.1.2. İdari Rejimin Temel Unsurları

1.1.2.3. İdari Yargı Sisteminin Varlığı

Unsurlardan üçüncüsü, idarenin ve faaliyetlerinin hukuka uygun olarak yürütülmesini teminen adli yargıdan bağımsız, kendine özgü usul ve esasları bulunan idari yargı sisteminin varlığıdır. İdarenin alacağı kararların re’sen yürütülme gücüne sahip olması ve bu kararları gerekirse zor kullanarak uygulama ayrıcalığı üstün ve güçlü bir yetkidir. Bu yetkinin kanunlara ve düzenleyici işlemlere uygun olarak yerine getirilmesi, bu gücün anayasal koruma altında olan temel hak ve özgürlüklerle dengelenmesi, keyfi ve baskı unsuru olacak şekilde kullanılmasının önlenmesi, hukuka aykırı kullanıldığında durdurulması ve elbette bu gücün kullanımının denetlenmesi gerekmektedir. Her ne kadar kanunlar, öngördükleri hükümlere aykırı olarak yapılan işlem ve eylemlere uygulanacak yaptırımları hükme bağlamışsa da kamu gücü ayrıcalığıyla donatılmış idare karşısında zayıf durumda olan kişinin daha bağımsız, tarafsız ve özlük hakları teminat altına alınmış kişilerce yapılan bir denetim sistemine ihtiyacı vardır. Bunu da ancak idari yargı mercilerinde yapılacak yargı denetimi sağlayabilecektir79. Adli yargı ile idari yargının konu, amaç, taraf ve

araçlarındaki esaslı farklılıklar, ilke ve kurallar arasında farklılaşmayı gerekmektedir. Özel hukuk ilişkilerinin aksine idari yargının önüne gelen ihtilafların tarafları arasında eşitsizlik esastır. Anayasa’nın “Yargı Yolu” kenar başlıklı 125. maddesi

“İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır… Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz… Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı

78 Duran, İdare Hukuku Ders Notları, age, s.4-9. 79

27

verilemez…” hükmünce idarenin idari işlevine konu işlem ve eylemleri yargı

mercilerince80 yapılacak hukuka uygunluk denetimine tabidir.

İdari işlev çerçevesinde idarenin yükümlendiği görevlerin, özellikle de kamu hizmetlerinin ve kolluk faaliyetlerinin, yerine getirilmesi idari işlem ve eylemler aracılığıyla olmaktadır. Kanunları doğrudan ve re’sen uygulayan idare, işlevine konu faaliyetlerde bulunmak için yetkilerini kullanırken işlemler yaparak kişilerin hukuki durumlarında değişiklik ve yenilik yaratan irade açıklamalarında bulunmaktadır81

. Bu irade açıklaması hukuk düzeninde idari işlem olarak adlandırılmakta ve idarenin kamusal amaçları gerçekleştirmek için kamu gücü yetkisini ve ayrıcalığını kullandığı görev alanında, idari işlevinin ve kanunları icra etmesinin aracı olarak kabul edilmektedir82 83. İdari rejim gereği egemenlik, yürütme fonksiyonunun

80 125. madde idarenin yargısal denetimini öngören temel ilkeyi belirlemektedir. Kural olarak idarenin

idari işlevi kapsamında kabul edilen işlem ve eylemleri ile sözleşmelerinin hukuka uygunluk denetimi aksi kanunla düzenlenmediği sürece idari yargı mercilerince yapılacaktır. Anayasa’nın 142. maddesi hükmünce “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla

düzenlenir”. Yasama fonksiyonuna verilmiş olan bu düzenleme yetkisinin, idare işlevi kapsamındaki

işlem ve eylemlerin adli yargı mercilerince denetlenmesi sonucunu doğuracak şekilde kullanılmaması gerektiği kanaatindeyiz. Zira, idari faaliyetlerin denetlenmesinde uzman ve ayrı bir yargı denetimi idari rejimin gereği olduğu kadar, kişileri idarenin hukuka aykırı kararlarından korumanın da etkin yoludur. İdari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğunun denetimi, Anayasa, kanun, kanunlara eşit düzeydeki kaynaklara, düzenleyici işlemlere ve idare hukukunun genel ilkelerine uygunluğunun denetlenmesi suretiyle mümkün olacaktır. İdari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğunun denetlenmediği ihtilaflar hariç olmak üzere, denetimin adli değil idari yargı yerlerinin görev alanında olması gerekmektedir. Metin Günday, “İdari Yargının Görev Alanının Anayasal Dayanakları”,

Anayasa Yargısı Dergisi, 1997, Cilt: 14, s.347, 354. İdari yargının yargılama usul ve kuralları ile

adli yargının usul ve kuralları birbirinden tamamen farklıdır, idari yargıda re’sen araştırma yetki ve görevine haiz olan hakim hukuk muhakemesinde pasiftir, hakimin uygulayacağı maddi ve şekli hukuk kuralları gözetildiğinde, idarenin hukuka uygun davranıp davranmadığının tespitinin adli yargı yerlerine verilmesi hukuk devleti ve kamu yararını sağlamaya imkan vermeyecektir. Metin Günday, “Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun Hükümlerinin İdari Yargıda Uygulanma Alanı”, İdari Yargının

Yeniden Yapılandırılması ve Karşılaştırmalı İdari Yargılama Usulü (Sempozyumu), 11-12

Mayıs 2001, Ankara: Danıştay Yayınları, 2003, s.79-80. Anayasa Mahkemesi’nin aynı görüşe yer veren iptal kararları için bkz Anayasa Mahkemesi t.16.02.2012, E. 2011/35, K. 2012/23 (RG t.19.05.2012, S.28297); Anayasa Mahkemesi t. 01.03.2006, E.2005/108, K. 2006/35 (RG t. 22.07.2006, S. 26236), http://www.anayasa.gov.tr/Kararlar/KararlarBilgiBankasi/ (28.03.2015). Düzenlemelerin Anayasa’ya aykırı olmadığı ancak isabetli olmadığı yönündeki farklı görüş için bkz Kemal Gözler ve Gürsel Kaplan, “İdarî Eylemlerden Kaynaklanan Zararlara İlişkin Davalar Adlî Yargının Görev Alanına Sokulabilir mi? (HMK m.3 ve TBK, m.55/2 Hakkında Eleştiriler)”, Terazi

Hukuk Dergisi, Kasım 2011, Yıl: 6, S. 63, http://www.idare.gen.tr/gozler-kaplan-hmk-m3.htm

(28.03.2015), s.36-41.

81 Duran, İdare Hukuku Ders Notları, age, s.9, 15-19, 380-385.

82 Bahtiyar Akyılmaz, İdari Usul İlkeleri Işığında İdari İşlemin Yapılış Usulü, Ankara: Yetkin

Yayınları, 2000, s.31.

83 Tek taraflı (tek yanlı) ve icrai idari işlemler birel idari işlemler ve düzenleyici idari işlemler olarak

ikiye ayrılmakta ise de tez konumuz kapsamında birel idari işlemlerden hareket edilerek inceleme yapılmaktadır. İdari işlemin kimliğinin tespitinde, dn 26’da Danıştay kararlarına konu edilişi bakımından da detaylıca yer verildiği üzere, “idari makam ya da makamlarca yapılmış olma”, “tek taraflılık” ve “icrailik” unsurları önem arz etmektedir. Tek taraflılık, idari işlemin muhatabının, ilgilisinin iradesine, rızasına bakılmaksızın, işlemi tesis eden idari organın tek taraflı iradesi ile tesis

28 organlarından biri olan idarenin elinde kamu gücü halini alarak, kamu gücü ayrıcalıklarının en önemlisi kabul edilen kendi iradesiyle re’sen harekete geçerek tesis edeceği re’sen yürütüm gücüne sahip tek taraflı idari işlem ve eylemlerle somutlaşmaktadır. Bu suretle günlük hayatın bir parçası olarak yetki haline dönüşen idari işlem ve eylemler çoğu zaman temel hak ve özgürlüklerle (temel hak ve özgürlüğün kullanılması, bazı şartlarla kullanılması, kullanılmaması ya da kanunla konulmuş sınırlar dışına çıkılmamasını sağlama şeklinde) yakın ilişki içerisindedir84

. Bu çerçevede ve başta işlem ve eylemleri hukuka uygun olma zorunluluğunu öngören hukuk devleti ilkesi olmak üzere Anayasa85

emrince temel hak ve özgürlüklerle yakın ilişki içerisinde olan idari işlev konusu faaliyetlerin hukuka uygun olarak yürütülmesi, kanuna uygun olarak tesis edilmesi gerektiği açıktır.