• Sonuç bulunamadı

İdarenin Bağlı Yetkisine Tâbi Sınır Dışı Etme Sebepleri

D. Sınır Dışı Etme Yetkisinin Kötüye Kullanılması Yasağı

II. İdarenin Bağlı Yetkisine Tâbi Sınır Dışı Etme Sebepleri

A. Türk Ceza Kanunu'nun 59. Maddesi Kapsamında Sınır Dışı Etme Kararı Alınması

YUKK'un 54. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, TCK'nın 59. maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler hakkında sınır dışı etme kararı alınacağı düzenlenmiştir184. YUKK'un 54. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi

184

Fransız hukukunda da suç işleyen yabancı hakkında ülkeden uzaklaştırma tedbirinin uygulandığı görülmektedir. Yabancıların Giriş, İkâmet ve Sığınma Hakkına İlişkin Kanun'un 541-1 maddesinde düzenlendiği üzere, Fransız Ceza Kanunu'nun 131-30, 131-30-1 ve 131-30- 2 maddeleri uyarınca bir suçun veya cürümün faili olan yabancı, Fransa'dan uzaklaştırılır. Diğer uzaklaştırma tedbirlerinden farklı olarak bu karar, ceza mahkemesi tarafından verilir.

Söz konusu düzenleme için bkz.

<https://www.legifrance.gouv.fr/affichCode.do?cidTexte=LEGITEXT000006070158&dateTex te=20171018> (Erişim Tarihi: 18.10.2017). Alman hukukunda ise, suç işleyen bir yabancı hakkında doğrudan sınır dışı etme kararı alınmasına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ülke dışına çıkarma, Alman İkâmet Kanunu'nun 53. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin 1. fıkrası uyarınca, kamu güvenliği, kamu hukuku ve kamu düzenine, demokratik özgür düzene veya Almanya'nın diğer önemli menfaatleri bakımından tehlike arz eden bir yabancının, ülkeden gönderilmesi ile ülkede kalması arasındaki menfaat dengesinde, kamu menfaati yabancının ayrılmasına üstün geliyorsa yabancı ülkeden çıkarılır. Yabancıların ülkeden çıkarılmasına ilişkin kamu menfaati ise, Kanun'un 54. maddesinde yer alan kriterler esas alınarak belirlenmektedir. Maddenin ilk paragrafına göre, bir yabancının, kasten bir veya birden çok işlemiş olduğu suçtan ötürü kesinleşmiş en az iki yıllık hapis cezası veya çocuk için gözetim kararı veya en son kesinleşmiş mahkûmiyet kararıyla bağlı olarak tazyik hapsine hükmedilmesi, yabancının çıkarılmasında bilhassa ciddi kamusal menfaatin olduğunu göstermektedir. Kamusal menfaatin olduğu varsayılan bir başka durum ise, bir yabancının kolluk kuvvetlerine mukavemet suçunu, kasten bir veya birden çok defa hayata, fiziksel bütünlüğe, cinsel seçime ya da mülkiyete karşı şiddet, yaşama veya uzva karşı tehdit ile veya hileyle işlemesi ve hakkında en az bir yıllık kesinleşmiş hapis cezasına, gözetim kararına hükmedilmesi hâlidir. Hatta fail şiddet, tehdit veya hile kullanmamış olsa bile mülkiyete karşı işlenen seri suçlarda da, yabancının çıkarılmasında özellikle ciddi menfaatin olduğu kabul

edilmiştir. Söz konusu düzenleme için bkz. <https://www.gesetze-im-

internet.de/englisch_aufenthg/englisch_aufenthg.html#p0989> (Erişim Tarihi: 11.07.2018). İsviçre hukukunda da, bir kimsenin almış olduğu mahkûmiyet kararına dayanarak hakkında sınır dışı etme kararı alınacağına ilişkin doğrudan bir hükme yer verilmemiş olmakla birlikte, Yabancılara İlişkin Federal Kanun'un 64. maddesinin 1. paragrafında, ikâmet izni iptal edilen ya da uzatma başvurusu reddedilen yabancı hakkında olağan çıkarma kararının alınacağı hükme bağlanmıştır. Bir kimsenin ikâmet izninin iptal edilebilmesi için gerekli olan şartlardan birisi de söz konusu Kanun'un 62. maddesinin ilk paragrafında gösterildiği üzere, uzun süreli hapis cezası alınmış olması ya da İsviçre Ceza Kanunu'nun 59-61 ve 64. maddeleri uyarınca cezai tedbire konu olunmasıdır. Dolayısıyla, İsviçre hukukunda dolaylı bir şekilde, hakkında hapis cezasına hükmedilmiş olan bir yabancı hakkında ülkeden çıkarma işlemi

63 uyarınca TCK'nın 59. maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler, işlediği suç nedeniyle hapis cezasına mahkûm edilip, koşullu salıverilmeden yararlanan ve her hâlde cezasının infazı tamamlanan yabancılardır. Bu durumda olan yabancılar, sınır dışı işlemleriyle ilgili olarak değerlendirilmek üzere derhâl İçişleri Bakanlığına bildirilir185.

TCK'nın söz konusu maddesi, 5328 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un186 1. maddesi ile 2015 yılında değişikliğe uğramış ve şimdiki hâlini almıştır187. Düzenlemenin değişiklikten önceki hâlinde, işlediği suç nedeniyle iki yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm edilen bir yabancının, bu cezanın infazından sonra derhâl sınır dışı edileceği öngörülmüştü. Bu açıdan, suç işlemenin sınır dışı etme sebeplerinden birisi olarak görülmesi, uygulamada bazı tutarsızlıklara yol açtığı gerekçesiyle eleştirilmekteydi188. Zira suç işleyen bir yabancı hakkında iki yıl ve daha uzun süreli hapis cezasına hükmedilmesi hâlinde, bu cezaya bağlı olarak sınır dışı etme kararı da verilmesi gerekiyordu. Dolayısıyla, sınır dışı etme kararı verilmesinde mahkemenin veya idarenin takdir yetkisi bulunmamaktaydı. Buna bağlı olarak, suça ilişkin verilecek olan ceza

uygulanabilmektedir. Söz konusu düzenleme için bkz.

<https://www.admin.ch/opc/fr/classified-compilation/20020232/index.html#> (Erişim Tarihi: 11.07.2018).

185

YUKK'un yürürlüğünden önce, söz konusu hükme benzer şekilde, mülga YİSHK'nın 22.

maddesinin 1. fıkrasında, ağır ceza mahkemesinin görevine giren bir suçtan dolayı Türkiye'de mahkûm olup, cezasını çekenlerin sınır dışı edileceği ve bir daha Türkiye'ye dönemeyecekleri; ancak İçişleri Bakanlığının izniyle durmaksızın transit geçiş yapabilecekleri düzenlenmişti. Ağır hapis cezasından daha hafif bir suçtan mahkûm olan yabancılar ise, ancak YİSHK'nın 19. maddesi uyarınca umumî güvenlik ve siyasi icaplar uyarınca sınır dışı edilebilirlerdi:

AYBAY/DARDAĞAN KİBAR, s. 238. İlave olarak mülga 647 sayılı Ceza İnfaz Kanunu'nun

18. maddesinde de yabancıların sınır dışı edilmesine ilişkin bir hüküm bulunmaktaydı. Buna göre, hakkında hürriyeti bağlayıcı bir ceza verilmiş olup bu cezası çektirilen veya hakkında verilen ceza, kısmen veya tamamen affedilen ya da şartlı tahliye edilen yabancılardan ülkede kalmaları sakıncalı görülenler, Cumhuriyet Savcılığının talebi ve hükmü veren mahkemenin kararıyla sınır dışı edilebilirlerdi. Bu kişiler hakkında beş yıllık ülkeye giriş yasağı kararı da alınırdı. Düzenleme hakkında detaylı bilgi için bkz. AYBAY/DARDAĞAN KİBAR, s. 239;

ÇİÇEKLİ, ÇİÇEKLİ, Bülent: Yabancılar Hukuku, Ankara 2007, , s. 167-168 (Yabancılar

Hukuku 2007); DEĞİRMENCİ/KARAKURUMER, s. 143; LEVİ, s. 34.

186

RG 31.03.2005/25772 M.

187

TCK'nın 59. maddesinin değişiklikten sonraki hâlinin, mülga YİSHK'nın 22. maddesini

zımnen yürürlükten kaldırdığı yönünde bir görüş için bkz. ÇİÇEKLİ, Yabancılar Hukuku 2007, s. 170.

188

TCK'nın 59. maddesindeki değişikliğin önceki hâli ve sakıncaları hakkında detaylı bilgi için bkz. LEVİ, s. 30 vd.

64 bakımından hâkimin takdir yetkisi de sınırlanmaktaydı. Şöyle ki, hâkim, sırf yabancıyı sınır dışı etmek amacıyla normalde iki yıllık hapis cezası öngörmeyeceği bir suç için iki yıllık hapis cezasına hükmedebildiği gibi, yabancının sınır dışı edilebilmesinin önüne geçmek amacıyla iki yıl ve üzeri hapis cezası gerektiren bir suç için iki yıldan az bir ceza da öngörebilmekteydi189. Buna ilave olarak, suçun ceza sınırının düşük olması nedeniyle, taksirli veya basit nitelikteki suçların dahi sınır dışı etme sonucunu doğurmasına yol açabileceği hususu düzenlemeye yönelik eleştirileri arttırmaktaydı190.

TCK'nın 59. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte, hâkimin hapis cezasına hükmederken yaşadığı, sınır dışı etme bakımından da etki doğuracak olan bu ikilem bertaraf edilmiş ve kendisinin sınır dışı etme kararı konusunda herhangi bir etkisinin bulunmasına izin verilmemiş191; söz konusu yetkinin yalnızca idarî tedbir mahiyetinde olduğu kabul edilmiştir192. İlave olarak, sınır dışı etmeye ilişkin hapis cezasının süreyle ilgili sınırlaması da tamamen kaldırılmıştır. Böylece yabancının, kamu düzenini etkilemeyecek basit bir suçtan veya taksirli suçlardan dolayı aldığı hapis cezası nedeniyle sınır dışı edilmesinin önüne geçilmiştir. Dolayısıyla, TCK'nın 59. maddesi, yapılan bu değişiklikten sonra, objektif niteliklere sahip, çağdaş insan hakları ve ceza hukuku anlayışına uygun bir düzenleme hâline gelmiştir193.

Daha önce de belirtildiği gibi, YUKK'un 54. maddesinin 1. fıkrasının lafzından, düzenleme kapsamında yer alan sınır dışı etme sebepleri için idarenin bağlı yetkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen, düzenlemenin (a) fıkrasında yer alan söz konusu sınır dışı etme sebebi bakımından, TCK'nın 59. maddesinin açık hükmüne istinaden, İçişleri Bakanlığının gerçekleştirmesi gereken bir değerlendirme işleminin zorunlu kılındığı görülmektedir. Buradan

189

AYBAY/DARDAĞAN KİBAR, s. 238; LEVİ, s. 38. 190

AYBAY/DARDAĞAN KİBAR, s. 238; ÇİÇEKLİ, Yabancılar Hukuku 2007, s. 170; LEVİ,

s. 30-31.

191

DEĞİRMENCİ/KARAKURUMER, s. 145. 192

KOCA, Mahmut/ÜZÜLMEZ, İbrahim: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2015, s.

628; ÖZGENÇ, İzzet: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2015, s. 839.

193

AYBAY/DARDAĞAN KİBAR, s. 239; DEĞİRMENCİ/KARAKURUMER, s. 147; LEVİ,

65 anlaşılmaktadır ki, YUKK'un 54. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında haklarında karar verilecek olan yabancılar için, söz konusu karardan önce TCK'nın 59. maddesi uyarınca yapılması gereken bir değerlendirme işlemi bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle, görünüşte idarenin gerçekleştirdiği tek bir işlem var gibi görünse de, işlemin temelinde idarenin gerçekleştirmesi gereken iki ayrı işlem bulunduğu tespit edilmiştir. Bu anlamda kanun koyucu, ilk olarak idareye, TCK'nın 59. maddesinde belirtilen yabancıların, ülkenin kamu düzeni için tehlike teşkil edip etmeyeceği değerlendirmesini yapması maksadıyla takdir yetkisi tanımıştır194. İdare, TCK'nın 59. maddesi uyarınca kendisine bildirilen yabancılar hakkında sınır dışı edilip edilmeyeceklerine karar vermek üzere bir değerlendirme işlemi yapacaktır. İşte bu değerlendirmede idare takdir yetkisini kullanmaktadır. İdarenin ikinci işlemi ise, hakkında sınır dışı etme karar alınması gerektiğini değerlendirdiği yabancılar bakımındandır. Söz konusu yabancılar bakımından idarenin sınır dışı etme kararı alması zorunludur195.

Bu aşamada, adı geçen işlemleri gerçekleştirecek idarî makamlar bakımından bir değerlendirme yapmak yerinde olacaktır. YUKK'un 53. maddesinin 1. fıkrasında, sınır dışı etme kararını vermek üzere valilikler yetkilendirilmiştir. Aşağıda ayrıntılarıyla ele alınacağı üzere, valilikler bu kararı re'sen veya Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün talimatı üzerine verebilirler. Ancak TCK'nın 59. maddesi, sınır dışı edilecek kimseler bakımından yapılacak değerlendirme için İçişleri Bakanlığını yetkilendirmiştir. TCK'nın 59. maddesinin değişikliğe uğradığı 2005 yılında

194

BAYRAKTAROĞLU ÖZÇELİK, s. 218; DARDAĞAN KİBAR, Karşılaştırma Denemesi,

s. 57; DEĞİRMENCİ/KARAKURUMER, s. 147; ERTEN, Rıfat: "Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Hakkında Genel Bir Değerlendirme", GÜHFD, 2015, C. 19, S. 1,, s. 30-31. Takdir yetkisinin bütünüyle idareye ait olmasının çağdaş hukuka tam olarak uygun olabilmesi için, ilgiliye durumun bildirilmesi ve sınır dışı edilme gerekçeleri karşısında itiraz edilmesi olasılığı verilmesi gerektiği yönünde bkz. AYBAY/DARDAĞAN KİBAR, s. 239. Trabzon Göç İdaresi tarafından, silahlı terör örgütüne üye olmaktan kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunan ve kamu güvenliği bakımından tehdit oluşturması nedeniyle hakkında 11.01.2016 tarihinde sınır dışı etme kararı verilen yabancının, bu karara karşı Trabzon İdare Mahkemesinde açtığı dava neticesinde mahkeme, kamu düzeni açısından tehlike oluşturan bir suçtan kesin hüküm giyen yabancıların sınır dışı edilmesinde idarenin takdir yetkisi bulunduğunu belirterek 25.02.2016 tarihinde talebi reddetmiştir. Söz konusu olaya ilişkin bireysel başvuru kararı için bkz. AYM, İkinci Bölüm, 15.02.2017 Tarih ve 2016/4405 Başvuru

No.'lu karar. Karara erişim için bkz.

<https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2016/4405> (Erişim Tarihi: 16.10.2018).

195

66 yürürlükte olan sınır dışı etme işlemine ilişkin düzenlemeler, mülga YİSHK kapsamında olup, söz konusu Kanun'da sınır dışı etme işleminde yetkili makam, İçişleri Bakanlığı olarak gösterilmiştir. Kanaatimizce, her ne kadar TCK'daki bu belirleme, o dönem itibariyle isabetli olsa da, YUKK'un yürürlüğü ile birlikte sınır dışı etme işlemine ilişkin TCK'nın 59. maddesi kapsamındaki değerlendirmeyi yapacak olan makamın, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü olarak kabulü isabetli olacaktır. Zira Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, YUKK'un 103. maddesi gereğince, yabancıların Türkiye'den çıkışları ve sınır dışı edilmeleri ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek için İçişleri Bakanlığına bağlı olarak kurulmuştur ve münhasıran yetkilendirilmiştir196.

Son olarak, koşullu salıverilmeden yararlanan ve cezası infaz edilen yabancılar hakkında alınan sınır dışı etme kararının hangi aşamada uygulanabileceği hususu üzerinde durulmalıdır. Cezası infaz edilen bir yabancı hakkında sınır dışı etme işleminin uygulanması bakımından herhangi bir tereddüt bulunmazken, koşullu salıverilmeden yararlanan bir yabancının, cezasının henüz infazı tamamlanmadığından sınır dışı edilip edilmeyeceği konusunda tereddüt bulunmaktadır. Zira koşullu salıverilme, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un197 107. maddesinde düzenlenmiş bir ceza infaz türü olup, mahkûm olunan cezanın bir kısmının infaz kurumunda çekilmesinden sonra, kalan kısmının adı geçen Kanun'da belirtilen şartlarla cezaevi dışında, özgür bir şekilde geçirilmesini sağlamaktadır198. Bu şekilde, koşullu salıverilmeden yararlanan bir hükümlü, infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin yarısı kadar bir zaman denetim

196

Cezaevinden salıverilen yabancıların sınır dışı edilmeleri hakkında gerekli işlemlerin

yürütülmesine ilişkin olarak Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Yabancılar Dairesi Başkanlığının 08.05.2015 tarih ve 2015/15 Bakanlık Genelge No.'lu Genel Kolluk Birimleri ile İl Göç İdaresi Müdürlükleri Arasında Sınır Dışı İşlemlerinin Yerine Getirilmesinde Çalışma ve İşbirliği Esaslarını Düzenleyen Uygulama Talimatı'nın (YUKK Talimat) 5. maddesinin 1. fıkrasında bir düzenlemeye yer verilmiştir. Düzenlemenin (a) fıkrasına göre, il göç idaresi müdürlükleri, illerindeki cezaevlerinden, yabancıların tahliye işlemlerini ve tarihlerini takip eder; yabancı henüz cezaevinde iken YUKK'un 54. maddesi uyarınca sınır dışı etme kararını müteakip Türkiye'yi terke davet veya idarî gözetim kararlarından birini alır. Adı geçen Talimat için bkz. <https://kms.kaysis.gov.tr/Home/Goster/140226> (Erişim Tarihi: 30.10.2018).

197

RG 29.12.2004/25685.

198

67 süresine tâbi tutulur ve bu sürenin sonunda cezası infaz edilmiş kabul edilir199. Kanaatimizce bu yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak bu kararın uygulanabilmesi için, koşullu salıverilme neticesinde cezasını dışarıda çeken yabancının öngörülen denetim süresini tamamlaması, bir diğer deyişle cezasının infazının gerçekleşmiş olması gerekmektedir200.

B. Terör Örgütleri ile Bağlantılı Olma

1. Terör Örgütü Yöneticisi, Üyesi, Destekleyicisi Olma

YUKK'un 54. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi olanlar hakkında sınır dışı etme kararı alınacağı hükme bağlanmıştır201. Temelde bir terör örgütünün yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olan kimselerin sınır dışı edilmeleri, bu kimselerin ülkenin kamu düzeni için tehdit oluşturmaları sebebiyle gerçekleşmektedir202. Gerçekten de terör olayları, günümüzde kamu güvenliğini tehdit eden başlıca unsurlardan birisidir. Bununla

199

AKBULUT, Berrin: Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2015, s. 647-648; KOCA/ÜZÜLMEZ, s. 576; ÖZGENÇ, s. 742, 744.

200

Aynı yönde bkz. AKBULUT, s. 629.

201

Fransız hukukunda da terörist faaliyetlerle ilgisi olan yabancıların sınır dışı edilmelerine ilişkin birtakım düzenlemeler bulunmaktadır. Yabancıların Giriş, İkâmet ve Sığınma Hakkına İlişkin Kanun'un sınır dışı etme sebeplerine ilişkin düzenlemelerin bulunduğu 521-1 maddesi, açıkça belirtmese de kamu düzeni bakımından ağır tehdit oluşturan bir yabancının sınır dışı edileceğini düzenlemiştir. Aynı Kanun'un 521-3 maddesinde, kural olarak terörist aktivitelerle bağlantılı olanların sınır dışı edilebileceğini hükme bağlamıştır. Her ne kadar kamu düzeni bakımından getirilen genel düzenlemede yer almasa da, bu sebep bakımından koruma altına alınan kimselerin yer aldığı düzenlemede terörist faaliyetlerle bağlantılı bulunma, kamu düzeni bakımından ağır bir tehlike olarak değerlendirilmiştir. İlgili düzenleme için bkz. <https://www.legifrance.gouv.fr/affichCode.do?cidTexte=LEGITEXT000006070158&dateTex te=20180711> (Erişim Tarihi: 11.07.2018). Alman hukukunda ise, terörist faaliyetlerle ilgili olarak, menfaatler dengesi içerisinde yapılan bir değerlendirme söz konusudur. Alman İkâmet Kanunu'nun 54. maddesinde yer alan, yabancıyı ülkeden çıkarmadaki menfaate ilişkin düzenlemede, özgür demokratik düzeni veya Almanya'nın güvenliğini tehdit eden yabancıların -ki bunlar, terörizmi destekleyen bir örgütün üyeliğini yapmış veya hâlâ üye olan ya da böyle bir örgütü desteklemiş olan ya da hâlâ destekliyor olan ya da Alman Ceza Kanunu'nun 89(a) maddesinin 1. ve 2. paragrafı bağlamında ülkeyi tehdit eden son derece vahim bir suç hazırlığında olan veya hazırlayan kimselerdir- ülkeden çıkarılmaları özellikle kamu yararını bakımından şarttır. Alman hukukundaki ilgili düzenleme için bkz. <https://www.gesetze-im- internet.de/englisch_aufenthg/englisch_aufenthg.html#p0989> (Erişim Tarihi: 11.07.2018).

202

BAYRAKTAROĞLU ÖZÇELİK, s. 221; DARDAĞAN KİBAR, Karşılaştırma Denemesi,

68 birlikte, can ve mal güvenliğini tehdit etmesi bakımından terör, aynı zamanda bir kamu düzeni problemidir203.

Bahsedilen düzenlemedeki terör ve terör örgütü kavramları ile anlatılmak istenen ve terör örgütü yöneticisi, üyesi ve destekleyici olma ile kastedilen hususlar, sınır dışı edilecek yabancının tespiti açısından önemlidir. İlave olarak, bir yabancının terör örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olduğu yönünde birtakım delillerin yeterli olup olmayacağı ya da bu konuda kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunmasının gerekip gerekmediği de, sınır dışı etme kararı alınırken yapılacak değerlendirmede etkili olacaktır.

Doktrinde ortak bir terör tanımı üzerinde uzlaşılamamış olsa da, Türk hukukunda terör kavramının tanımı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun204 1. maddesinde yapılmıştır. Hükme göre terör; cebir ve şiddet kullanarak, baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasa'da belirtilen Cumhuriyet'in niteliklerini, siyasi, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devleti'nin ve Cumhuriyet'in varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve özgürlükleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir. Buna göre, Türk hukuku açısından bir eylemin terör olarak nitelendirilebilmesi için gerekli üç unsur bulunmaktadır. Bunlar; suçun işleniş biçimi, suçun ideolojik saiki ve suç failinin bir örgüte kriminal bağlantısıdır205. Bu

203

OKAY TEKİNSOY, Özge: İdare Hukukunda Kamu Düzeni Kavramı, İstanbul 2011, s. 71-72. 204

RG 12.04.1991/20843 M.

205

BODUR, Nurullah/ÖZKUL, Eshat: Uygulamada Terör Örgütü ve Terör Suçları, Ankara 2017,

s. 111; TURİNAY, Faruk: "Ceza Hukukunda Terör Örgütü Kavramı", TBB Dergisi, 2016, S. 116, s. 45. Terör suçu bakımından belirtilen bu nitelendirmeye, Terörle Mücadele Kanunu'nun Genel Gerekçesi'nde yer alan açıklamalardan ulaşılmaktadır. Buna göre, terörist eylemler, esas itibarıyla ceza kanunlarında tanımlanmış suçları oluşturmaktadır. Ancak, bu suçlar, gerek işlenişinde güdülen saik, gerek işleniş tarz ve mahiyeti itibarıyla "terör suçu" olarak nitelendirilmektedir. Ceza kanunlarında esas itibarıyla suç olarak tanımlanan bu fiillerin bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmesiyle, devletin ana yapısını, bu yapının dayandığı temel prensipleri değiştirmek veya yıkmak, toplumda korku ve panik yaratmak amacının güdülmüş olması durumunda, bu suç bir "terör suçu" niteliği kazanmaktadır. Genel Gerekçe

69 bakımdan, bireysel bir eylemin terör olarak nitelendirilebilmesi mümkün olmayıp, belirtilen eylemlerin bir örgüt hâlinde gerçekleştirilmesi zorunludur206.

"Terör örgütü" kavramı ise, 2006 tarihli değişikliğe kadar Terörle Mücadele Kanunu'nun 1. maddesinde tanımlanmış olmakla beraber207, 5532 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un208 1. maddesi ile bu kavram kaldırılmıştır. Böyle bir değişikliğe gerekçe olarak, TCK'nın 220. maddesinde209 Türkiye'nin taraf olduğu Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin 2. maddesinin (a) bendinde yer alan tanıma uygun olarak,

için bkz. TBMM, Dönem: 22, Yasama Yılı: 4, Sıra Sayısı: 1222. Erişim için bkz. <https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss1222m.htm> (Erişim Tarihi: 13.07.2018).

206

SALİHOĞLU, Hadi/PARLAR, Ali/ÖZTÜRK, Mustafa: Uygulamada Terör Suçları &

Devlete ve Anayasal Düzene Karşı Suçlar, Ankara 2018, s. 557-558. Terör suçunun ancak bir örgüt hâlinde işlenebileceğine ilişkin olarak Terörle Mücadele Kanunu'nun Genel Gerekçesi'nde de bir açıklamaya yer verilmiştir. Buna göre, terör eylemleri bağlamında; bir örgüt faaliyeti çerçevesinde başta öldürme ve yaralama olmak üzere, tehdit, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kişinin çeşitli hak ve özgürlüklerinin kullanmasının engellenmesi, kişilerin ve özellikle kamusal nitelikteki malvarlıklarına zarar verme gibi suçlar sistemli olarak işlenmektedir. Türk hukukunda terör kavramının sadece örgütsel anlamda değerlendirilmesi, bireysel anlamda terör kavramına yer verilmeyişine yönelik eleştiriler için ayrıca bkz.

TURİNAY, s. 45. Avrupa Konseyi Parlementer Meclisinin 23.09.1999 tarih ve 1426 sayılı

Kararı'nda da terör eylemi, yalnızca grup hâlinde değil, bireysel olarak da işlenebilen bir suç olarak gösterilmiştir: SALİHOĞLU/PARLAR/ÖZTÜRK, s. 558.

207

Terörle Mücadele Kanunu'nun 1. maddesinin 2006 yılından önceki hâlinde yer alan terör örgütü tanımına göre, iki veya daha fazla kimsenin birinci fıkrada yazılı terör suçunu işlemek maksadıyla birleşmesi hâlinde bu Kanun'da yazılı olan örgüt meydana gelmiş sayılır. Örgüt kavramı, TCK ile ceza hükümlerini içeren özel kanunlarda geçen teşekkül, cemiyet, silahlı