• Sonuç bulunamadı

27 İbn Saʻd, eṭ-Ṭabaḳât, 2: 219.

Belgede Hazreti Ebu Bekir (sayfa 90-99)

28 Vâḳıdî, Meğâzî, 1409/1989, 3: 1119. 29 İbn Saʻd, eṭ-Ṭabaḳât, 2: 218. 30 İbn Saʻd, eṭ-Ṭabaḳât, 2: 146. 31 İbn Saʻd, eṭ-Ṭabaḳât, 2: 191.

Hz. Ebû Bekir’in Üsâme Ordusunu Göndermesi

Hz. Ebû Bekir’e biat edildikten sonra ilk icraatı Hz. Peygamber’in hazırladığı orduyu sefere yollamak oldu (1 Rebîülâhir 11 / 26 Haziran 632). Hz. Ebû Bekir Üsâme’ye, Resûlullah’ın kendisine ne emrettiğini so- runca Üsâme, Übnâ üzerine gitmesini emrettiğini ifade etti.33 Hz. Ebû Be-

kir, Büreyde b. Husayb’a sancağı alıp Üsâme’nin yoluna devam etmesi için evine gitmesini emretti. Büreyde ilk karargâh yerlerine gitti.

Hz. Peygamber’in vefatından sonra ortaya çıkan dinden dönme ha- reketleri yüzünden birçok sahâbî, halifeye Medine’nin güvenliği açısın- dan Üsâme ordusunu göndermekten vazgeçmesini söyledi. Hz. Ebû Bekir ise Resûlullah’ın hazırladığı orduyu geri çeviremeyeceğini ve onun verdi- ği kararı kesinlikle yerine getireceğini söyledi.34

Konu Vâḳıdî’de şöyle geçmektedir: Bu durum, ilk Muhacirlere zor gelmeye başladı. Onlar Ömer, Osman, Saʻd b. Ebû Vakkâs, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh ve Saʻîd b. Zeyd, Ebû Bekir’in yanına girerek şöyle dediler: ‚Ey Allah Resûlü’nün Halifesi! Araplar her taraftan seni kuşatmışlar ve sen bu dağılmış orduyu Medine’den ayırmakla iyi bir şey yapmış olmuyorsun. Bunları dinden dönmüş insanlar (ridde ehli) için hazırla. Bu orduyla onla- rın göğüslerine bir darbe atmış olursun. İkincisi de biz Medine’de çoluk- çocuk varken buraya saldırılmayacağından emin değiliz. İslâm ayakları üzerinde duruncaya ve riddet ehli çıktıkları yere dönünceye yahut kılıç onları bitirinceye kadar Rumlarla savaşmayı biraz ötelesen? Sonra Üsâme’yi gönderirsin. Biz Rumların bize saldırmayacağından eminiz.‛ Ebû Bekir onların sözlerini tamamen dinleyince, ‚Sizden başka bir şey söylemek isteyen var mı?‛ dedi. Onlar, ‚Hayır, sen bizim sözümüzü işit- tin.‛ dediler. Ebû Bekir, ‚Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer Medine’de yırtıcıların beni yiyeceklerini bilsem bu orduyu göndereceğim.‛ dedi.35

Ordu tekrar Curf denilen yerde toplanınca Üsâme, Hz. Ömer’i Hz. Ebû Bekir’e gönderip ordu içinde kendisinin kumandanlığından rahatsız-

33 İbn Saʻd, eṭ-Ṭabaḳât, 4: 74.

34 el-Ensâb’da şöyle geçmektedir: Ebû Bekir’e, ‚İnsanların çoğu Üsâme ile beraberdirler. Arap- lar da dinden dönmeye başladılar. Sen *Üsâme’nin ordusunu sevk etmekle+ insanları ne di- ye darmadağın ediyorsun?‛ denildi. Ebû Bekir, ‚Vallahi eğer yırtıcıların beni yiyeceklerini ve buradan vahşi hayvanlar tarafından alınıp götürüleceğimi de bilsem, yine de Resûlul- lah’ın (s.a.s.) emrettiği gibi onun ordusunu sevk edeceğim‛ dedi. Sonra Üsâme’yi çağırdı ve ‚Çık ey Ebû Muhammed, Allah sana merhamet etsin ve Resûlullah’ın sana emrettiğini yap!‛ dedi ve ona başka bir şey emretmedi. Belâzürî, Ensâbü’l-Eşrâf, 2: 115.

lık duyanların olduğunu, bu sebeple orduyla birlikte Medine’ye geri dönmek istediğini haber verdi. Hz. Ebû Bekir ise Hz. Ömer’e, Resûlul- lah’ın kumandan tayin ettiği bir kişiyi görevden almayacağını söyledi.36

Konu Taberî’de şöyle geçmektedir: Üsâme, Hz. Ömer’i Medine’ye göndererek ordunun geri dönmesi için izin almasını söyledi. Ensar da geri dönülmemesi halinde orduya kumandan olarak Üsâme’den daha tecrübe- li birinin tayin edilmesi teklifini iletmesini istediler. Bu isteklerle yola çı- kan Hz. Ömer, Hz. Ebû Bekir’in yanına geldi ve ona teklifleri iletti. Ordu- nun geri dönme isteğine kızan Hz. Ebû Bekir ‚Beni köpek ve kurtların parçalayacağını bilsem yine de Hz. Peygamber’in emrini yerine getirir- dim‛ sözleriyle karşı çıktı. Daha sonra Hz. Ömer, ensarın teklifini hatırla- tınca Hz. Ebu Bekir yerinden sıçradı ve ‚Ey Hattab’ın oğlu! Üsâme’yi ta- yin eden Resûlullah idi. Benden onu azletmemi mi istiyorsun?‛ dedi. Bu- nun üzerine Hz. Ömer, halifenin yanından ayrıldı ve ordugaha geri dön- dü. Halifenin görüşünü merak eden arkadaşlarına da sitemde bulunarak ‚Sizin yüzünüzden Hz. Peygamber’in halifesinin sert muamelesine maruz kaldım‛ diye cevap verdi.37

Bu konudaki kararlılığını göstermek ve askerin tereddüdünü gider- mek amacıyla orduyu bizzat uğurlamaya karar verdi ve Curf mevkiindeki karargâha gitti. Üsâme at üstünde, Hz. Ebû Bekir onun yanında yaya ola- rak bir müddet birlikte yürüdüler. Hz. Ebû Bekir Üsâme’nin atından in- mesine izin vermediği gibi kendisine getirilen ata binmeyi de reddetti. Halifeyi ordu komutanının yanında yaya olarak gören Müslümanlar, onun ordu komutanı tayinindeki kararlılığını görmüş oldular.38 Hz. Ebû

Bekir bununla da yetinmeyerek Üsâme’den Hz. Ömer’in Medine’de ken- disine yardımcı olarak kalması için izin istedi; Üsâme de izin verdi.39 O

dönemde halifenin emri altında bulunan bir komutanından herhangi bir şey için izin istemesi alışılagelen bir durum değildi. Ancak Hz. Ebû Be- kir’in bu davranışındaki amaç, komutanla ilgili tereddütleri bulunan as- kerlere mesaj vermeye yönelikti.40

Hz. Ebû Bekir, Üsâme’yi ve askerlerini uğurlarken İslâm fetihlerinin ruhunu yansıtan önemli bir konuşma yaptı. Onlara Allah yolunda kâfir-

36 İbn Saʻd, eṭ-Ṭabaḳât, 2: 147; Arı, ‚Üsâme b. Zeyd‛, 42: 362.

37 Ṭaberî, Târîḫu’r-Rusul ve’l-Mulûk, 3: 226; Mahmut Kelpetin, Hulefâ-yi Râşidîn Dönemi Tarihi

Seyf b. Ömer ve Tarihçiliği (İstanbul: Siyer Yayınları, 2012), 55.

38 Apak, İslâm’ın Örnek Şahsiyetleri Ashâb-ı Kirâm, 222. 39 İbn Saʻd, eṭ-Ṭabaḳât, 2: 147; Arı, ‚Üsâme b. Zeyd‛, 42: 362. 40 Apak, İslâm’ın Örnek Şahsiyetleri Ashâb-ı Kirâm, 222.

lerle savaşmayı, hainlik etmemeyi, sözünde durmayı, ganimet malına za- rar vermemeyi, korkup çekinmemeyi, fesat çıkarmamayı, emirlere karşı gelmemeyi, çocukları, kadınları ve yaşlı insanları öldürmemeyi, meyve ağaçlarını kesmemeyi, yemek ihtiyaçları dışında koyun, sığır ve develeri boğazlamamayı, manastırlara çekilmiş kimselere dokunmamayı emretti ve kendilerine ikram edilen yemekleri Allah’ın ismini anarak yemelerini tavsiye etti.41

Taberî’de Hz. Ebû Bekir’in, Medine’ye geri dönerken orduya şu tav- siyelerde bulunduğu nakledilmektedir: ‚Ey insanlar! Size on şeyi tavsiye edeceğim. Bunlara dikkat ediniz: Hainlik yapmayınız, aşırıya kaçmayınız, vefasızlık etmeyiniz. Öldürdüğünüz kimselerin uzuvlarını kesmeyiniz. Çocukları, yaşlıları ve kadınları öldürmeyiniz. Hurma ağaçlarını kesip yakmayınız. Meyve veren ağaçları kesmeyiniz. Yemek ihtiyacı dışında koyun, sığır ve develeri kesmeyiniz. Manastırlara çekilmiş kimselere rast- layacaksınız. Onları kendi hallerine bırakınız. Size yemek ikram edilirse Allah’ın ismini anmadan yemeyiniz. Kafalarının ortasını tıraş ettirmiş ve etrafını bırakıp sarık gibi yapmış kimselere rastlayacaksınız, onların kafa- larını kılıçlarınızla vurunuz.‛42

11. Yılın Rebîülâhir ayının hilali doğduğunda Üsâme, Übnâ diyarına doğru harekete geçerek yirmi gün yol aldı. Onlara saldırdı. O gün parolala- rı ‚Ya Mansûr öldür!‛ idi. Düşmandan öldürülenler ve esir alınanlar oldu, ganimetler elde edildi. Üsâme babasının atı Sebha’ya binmişti. Babasının katilini bu saldırıda öldürdü.43 Atlara iki pay ve sahibine bir pay verdi.

Kendisine de böyle pay aldı. Akşam olunca birliğe hareket emrini verdi. Vâdilkurâ’ya dokuz günde ulaştılar. Sonra Medine’ye selametle döndükle- rini haber vermek için müjdeciyi gönderdi. Yoluna devam ederek altı gün içinde Medine’ye ulaştı. Müslümanlardan kayıp yoktu. Hz. Ebû Bekir, mu- hacirler ve ensar selametle dönüşlerini kutlamak için sevinçle onları karşı- lamaya çıktılar. Üsâme babasının atı Sebha’ya binmiş; önünde elinde san- cağı tutan Büreyde b. Husayb olduğu halde Medine’ye girdi. Önce Mescide gitti, iki rekât namaz kıldı ve evine çekildi. Bu arada Hirakl, Hıms’ta bu- lunduğu sırada Üsâme’nin yaptıkları haberini aldı. Bunun üzerine el- Belkâ’da konuşlandırmak üzere bir müfreze gönderdi. Bu müfreze Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer döneminde İslâm orduları Şam’a girene dek kaldı.44

41 Ṭaberî, et-Târîḫ, 3: 226; Arı, ‚Üsâme b. Zeyd‛, 42: 362.

42 Ṭaberî, et-Târîḫ, 3: 226, 227; Kelpetin, Hulefâ-yi Râşidîn Dönemi Tarihi, 56. 43 Vâḳıdî, Meğâzî, 3: 1123.

Üsâme’nin Curf’tan çıkışı hicretin 11. yılı Rebiulâhir ayının başın- daydı. Üsâme 20 gün gidişinde ve 15 gün de dönüşünde olmak üzere 35 gün Medine dışında kaldı.45

Hz. Ömer, Üsâme’nin ordusuna katılmamakla birlikte sonraki dö- nemlerde ona hep ‚kumandanım‛ diye hitap etti. Divan teşkilâtını kurup herkesin alacağı atıyye miktarını belirlerken Üsâme b. Zeyd’e Bedir’e katı- lanlar gibi 4000 dirhem, kendi oğlu Abdullah’a ise 3000 dirhem tahsis etti. Abdullah itiraz edip Üsâme’ye niçin kendisinden daha fazla atıyye verdi- ğini sordu. Hz. Ömer, ‚Resûlullah Üsâme’nin babasını senin babandan, Üsâme’yi de senden daha çok sevmişti‛ dedi.46 Benzer başka bir rivayette,

Hz. Ömer oğlu Abdullah için 2500, Üsâme için 3000 dirhem tahsis etmişti. Bunun üzerine Abdullah, ‚Üsâme’nin hazır olup benim hazır bulunma- dığım bir savaş meydanı yoktur‛ dedi. Hz. Ömer, ‚Vallahi Resûlullah onu senden daha çok seviyordu. Onun babasını da senin babandan daha çok seviyordu‛47 dedi.

Üsâme, Hz. Osman’ın da teveccühünü kazandı, halife ona iktâ olarak bir parça arazi verdi. Kendisini 34 (654) yılında siyasî durumu hakkında bir rapor hazırlamak üzere Basra’ya gönderdi. Üsâme, Hz. Osman ve Hz. Ali döneminde ortaya çıkan fitne ve iç savaşlar sırasında, -Resûlullah dö- neminde ‚Lâ ilâhe illallah‛ diyen bir kişiyi öldürmesinden dolayı duydu- ğu pişmanlığın da etkisiyle- ‚Müslümanlar arasında kan dökülmesinden çekiniyorum‛ diyerek tarafsız kaldı. Daha sonra Hz. Ali’nin haklı oldu- ğuna kanaat getirip ona yardım etmediğine çok pişman oldu.48

Üsâme b. Zeyd, Hz. Peygamber’in vefatının ardından bir süre Dı- maşk’a bağlı Mizze’de ikamet etti; Vâdilkurâ ve Medine’de yaşadı. Muâviye b. Ebû Süfyân’ın hilâfeti döneminde Curf’ta vefat etti (54/674).49

Üsâme Ordusu Hakkında Ashabın Görüşleri

Üsâme ordusunun gönderilmesi ile ilk olarak ortaya çıkan tartışmalar Hz. Peygamber döneminde görülmektedir. Bu dönemdeki tartışmalara ba- kıldığında Üsâme’nin sosyal konumunun bu tartışmaların temelinde yer al- dığı görülmektedir. Tartışmaların mahiyetini, Üsâme’nin azatlı bir köle, genç ve tecrübesiz olması oluşturmaktadır. Özellikle orduda ashabın büyüklerinin

45 Vâḳıdî, Meğâzî, 3: 1125.

46 Ebû Yûsuf, Yaʻḳûb b. İbrâhîm b. Ḥabîb el-Enṡârî, el-Ḫarâc li-Ebî Yûsuf, thk. Ṭâḥâ Abdurraûf Saʻd - Saʻd Ḥasen Muḥammed (Kahire: Mektebetü’l-Ezheriyye li’t-Türâs, t.y.), 54; İbn Saʻd, eṭ-Ṭabaḳât, 4: 80; Arı, ‚Üsâme b. Zeyd‛, 42: 362.

47 Belâzürî, Ensâbü’l-Eşrâf, 2: 115. 48 Arı, ‚Üsâme b. Zeyd‛, 42: 362.

olması ve bu kişilere rağmen Üsâme’nin tayini hoşnutsuzlukla karşılanmış- tır.50 Ancak biz bu durumda şunu görmekteyiz. Hz. Peygamber bu tartışma-

lara şu cevabı vererek kişilerin algılarında olan problemi bertaraf etmiştir. ‚< daha önce babasının komutanlığı için de dedikodu yapmıştınız. Vallahi, o komutanlığa layık bir insandı ve oğlu ondan sonra emirlik için layık bir in- sandır. Onlar en sevdiğim insanlardır ve her hayra layıktırlar. Ona hayır tav- siyesinde bulunun. O aranızdaki en hayırlı insanlardandır.‛ diyerek bu tar- tışmaya meydan veren kişileri -tabiri caizse- susturmuştur.

Bu tartışmaların ikinci ayağını ise Hz. Ebû Bekir döneminde meyda- na gelen olaylar oluşturmaktadır. Hz. Peygamber vefat ettiğinde ordu Curf adı verilen bir yerde konaklamaktaydı. Üsâme b. Zeyd Hz. Peygam- ber’in vefatı üzerine Hz. Ömer’i Medine’ye göndererek geri dönüş için izin almasını söyledi. Ayrıca o dönemde dinden dönme hareketlerinin olması ve Medine’nin savunmasız olmasından endişelenen ashab da or- dunun geri çekilmesini ve dinden dönme hareketleri ile ilgilenilmesi ge- rektiği konusunda hem fikirdi. Ancak Hz. Ebû Bekir kesinlikle bu isteği reddetti.51 Bu defa ensar geri dönülmemesi halinde Üsâme’den daha tec-

rübeli birinin tayinini istedi.52 Fakat Hz. Ebû Bekir’in kararı değişmedi.

Üsâme Ordusunun Gönderilmesi Üzerine Bazı Yorumlar

Konu hakkında yazarlar farklı değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Azimli, bazı tarihçilerin konu hakkındaki görüşlerini özetleyerek kendi yo- rumunu vermektedir. ‚Bazı tarihçiler Hz. Ebû Bekir’in sahâbenin muhalefe- tine rağmen Hz. Peygamber’i referans göstererek ordunun gitmesi konu- sundaki kararlı tutumunun ne kadar gerekli olduğunu gösterme adına bir- çok yorumda bulunmuşlardır. Bu seferin büyük fütuhatın habercisi; Müs- lüman Arapların Şam bölgesine yaptıkları şaşırtıcı seferlerin ilki; İran Suri- ye ve kuzey Afrika’nın fetholunmasının anahtarı; Sâsânî devletinin devril- mesinin ve Roma İmparatorluğunun pek güzel memleketlerden mahrum bırakılmasının sebebi olduğunu; Medine toplumunun gücünü Araplara gösterme adına önemli işlev gördüğünü; Hz. Peygamber’in vefatı ile zayıf-

50 Arı, ‚Üsâme b. Zeyd‛, 42: 362.

51 Üsâme, Hz. Ebû Bekir’e yazdığı mektupta, olayların en büyüğünün gerçekleştiğini, kendi- sinin Arapların küfründen korktuğunu ve beraberinde ashabın ileri gelenlerinden bir gru- bun olduğunu söyleyerek savaşmak için izin istedi. Hz. Ebû Bekir cevaben: ‚Resûlullah’ın (s.a.s.) emrini yerine getirmeden başka bir işe başlamayacağım. Bir kuşun beni kaçırması, bu emri yerine getirmememden daha iyidir.‛ dedi. Ebû ʻAmr Ḫalîfe b. Ḫayyâṭ b. Ḫalîfe el- ʻUṡfurî Ḫalîfe b. Ḫayyâṭ, et-Târîḫ, thk. Ömer Sabuncu, 2. Bs (Riyad: Daru Taybe, 1405/1985), 100.

ladığı düşünülen Medine hakkındaki düşünceleri geri çevirdiğini; bu ordu hangi kabilenin yanından geçti ise ‘Bunlar çok güçlü olmasalardı bu ordu- yu gönderemezlerdi’ dediklerini naklettikleri‛ni53 ifade etmektedir.

Azimli, bunların tarihçilerimizin yorumları olduğunu ifade ettikten sonra kendi görüşünü şöyle aktarmaktadır. ‚Hz. Ebû Bekir’in istişare et- memesi, sahâbeyi karşısına alıp Medine’yi korumasız bırakması Hz. Pey- gamber’e tabi olma gerekçesi ile izah edilemez. Hz. Peygamber dönemi şartları ile Hz. Ebû Bekir dönemi şartları bir değildi. İsyancılar ve muha- lifler Hz. Peygamber’in vefat haberi üzerine Medine’yi yağmalamayı bile düşünür olmuşlar ve bunu fiiliyata dökmeye çalışıyorlardı. Bu seferi he- nüz tam hazırlıklarını tamamlayamayan isyancılar üzerine gönderseydi ridde hareketleri bu kadar yayılmaz ve daha az hasarlı atlatılırdı diyebili- riz. Ancak ordunun Şam taraflarına gönderilmesi isyancıları cesaretlen- dirdi ve hatta Medine’ye saldıracak noktaya getirdi...‛54

Apak ise bu konuda Hz. Ebû Bekir’in kararlılık gösterdiğini şöyle ifade etmektedir: ‚İnsan ilişkilerinde mütevazi tavrı ile öne çıkan Hz. Ebu Bekir vazife ve sorumluluk konusunda ise son derece titiz, ciddi ve kararlı bir tutum sergilemiştir. Dolayısıyla din ve devlet işlerinde onun bir ihmal hatta tereddüdüne tesadüf etmek neredeyse mümkün değildir. Nitekim halife gerek doğrudan şahsi kanaati gerekse ashabın önde gelenleri ile yaptığı istişareden sonra olsun herhangi bir konuda belli bir kanaat oluş- tuğunda bunun kararlı bir şekilde uygulanmasını istemiştir. Hz. Ebû Be- kir’in idaredeki kararlılığını Üsâme ordusunun harekete geçirilmesinde ve ridde savaşlarındaki tutumunda açıkça görmek mümkündür.‛55

Apak devamla, Hz. Ebû Bekir’in nazik şartlarda Üsâme ordusunu gönderme konusunda ısrar etmekle hem Hz. Peygamber’in emrini yerine getirdiğini hem de Müslümanların varlığını ve gücünü dost düşman her- kese gösterdiğini ifade etmektedir. Ona göre özellikle Müslümanların Hz. Peygamber’in kaybıyla zaafa düşmesini bekleyenler halifenin bu kararlı uygulaması sonucunda Medine’ye karşı tertiplemeyi düşündükleri düş- manca planlarından vazgeçmek zorunda kalmışlardır. Dolayısıyla halife- nin ısrarı ile gerçekleştirilen mezkûr askerî faaliyet Müslümanların Arap Yarımadası’ndaki prestijinin korunmasına büyük katkı sağlamıştır.56

53 Mehmet Azimli, Hz. Ebu Bekir Dört Halifeyi Farklı Okumak-1, 4. Bs (Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2016), 76.

54 Azimli, Hz. Ebu Bekir Dört Halifeyi Farklı Okumak-1, 76-77.

55 Âdem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi 2, 20. Bs (İstanbul: Ensar Neşriyat, 2018), 48-49. 56 Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi 2, 50-51.

Demircan olayı şöyle yorumlamaktadır: ‚Hz. Ebû Bekir Allah Resûlü’nün izinden gideceğini gösterircesine Üsâme’yi daha önce atandı- ğı göreve gönderdi. Üstelik bu sırada Hz. Ebû Bekir büyük bir tehlike ile de karşı karşıya idi. Hz. Peygamber’in hayatının son günlerinde peygam- berlik iddiası ile ortaya çıkan ve dinden dönenlerle, vefatından hemen sonra zekât vermeyi reddeden Arap kabileleri Hz. Ebû Bekir’i tanımaya- rak ayaklanmışlardı. Böyle bir durumda ordunun Şam taraflarına gönde- rilmesi o sırada irtidat ve irtica hareketlerinin büyüklüğü bilinmese de riskliydi. Hz. Ebû Bekir’in iktidarını sağlamlaştırmadan ve Medine dışın- da tanınmadan askeri gücünün önemli bir bölümünü Şam taraflarına göndermesi cesurca bir hareketti.‛57

Sallâbî de konuyu ‚Hz. Ebû Bekir’in Üsâme Ordusunu Gönderme- sinden Alınacak Dersler ve İbretler‛ başlığı altında geniş bir şekilde ele alarak benzer yorumlarda bulunmaktadır.58

SONUÇ

Ashabın ilk bakışta haklı görülebilecek itirazları ne Hz. Peygamber’i ne de Hz. Ebû Bekir’i Üsâme’yi ordu komutanı olarak göndermekten alı- koymuştur. Liyakat ilkesi gereği böyle bir karar alan Hz. Peygamber, Üsâme’nin başarısını göremese de kararlarındaki isabeti bir kez daha or- taya koymuştur. Zira, onun kararlarında liyakatin esas olması bu durumu kolaylaştıran etkenlerdendir.

Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ebû Bekir’in yaptığı ilk iş Üsâme ordusunu Resûlullâh’ın emrettiği şekilde hazırlayıp göndermek olmuştur. Hz. Peygamber’e yapıldığı gibi Ebû Bekir’e de ashaptan, bir kısmı tecrübesizliği ve yaşı sebebiyle Üsâme’nin ordu komutanı olmaması için itirazda bulundular. Ancak Hz. Ebû Bekir, Resûllullah’ın emirlerine olan bağlılığını gösterip bu orduyu hemen yola çıkardı. Bütün itirazlara rağmen o kritik dönemde Üsâme ordusunun Suriye’ye gönderilmesi çok yerinde bir karar olmuş, İslâm’a karşı cephe alan kabileler Müslümanların gücünü görerek ona göre hareket etmişlerdir. Bu sefer Müslüman Arapla- rın Suriye bölgesine akın tarzında yaptıkları askerî seferlerin ilki olması açısından önem arz etmektedir. Bu sırada Medine zekât vermek isteme- yen bazı kabilelerin saldırılarına uğramış ve saldırılar püskürtülmüştü.

Netice itibariyle Hz. Ebû Bekir Üsâme ordusunu dinden dönme ha- reketlerinin kadar yoğun olduğu bir dönemde göndermede ısrar ederek,

57 Adnan Demircan, Raşid Halifeler (İstanbul: Beyan Yayınları, 2015), 31-32.

58 Ali Muhammed Sallâbî, I. Halife Hz. Ebubekir (r.a.) Hayatı, Şahsiyeti ve Dönemi, 4. Bs (İstanbul: Ravza Yayınları, 2016), 227-236.

ilk adımda Hz. Peygamber’in yolundan gideceğini ve her konuda yaptığı vasiyetinin, şartlar ne olursa olsun yerine getirileceğini göstermiştir. İkinci adımda ise Üsâme’nin sosyal konumu ve tecrübesizliği gibi eleştirilerin önünü kapatarak Hz. Peygamber döneminde oluşturulan görev verilme- de ‚ehil olma‛ hususunda herkese örneklik teşkil etmiştir.

KAYNAKLAR

Apak, Âdem. Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi 2. 20. Bs. İstanbul: Ensar Neşriyat, 2018. Apak, Âdem. İslâm’ın Örnek Şahsiyetleri Ashâb-ı Kirâm. 2. Bs. İstanbul: Ensar Neşri-

yat, 2016.

Arı, Mehmet Salih. ‚Üsâme b. Zeyd‛. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. İs- tanbul: TDV Yayınları, 2012.

Azimli, Mehmet. Hz. Ebu Bekir Dört Halifeyi Farklı Okumak-1. 4. Bs. Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2016.

Belâzürî, Ebü’l-Hasen Ahmed b. Yahyâ b. Câbir b. Dâvûd el-Belâzürî. Ensâbü’l-

Eşrâf. Thk. Süheyl Zekkâr-Riyâd Zirikli. 1. Bs, 13 Cilt. Beyrut: Dârü’l-fikr,

1417/1996.

Buḫârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu‘fî el-. Ṡaḥîḥu’l-Buḫârî =

el-Câmiʿu’l-Musned es-Ṡaḥîḥu’l-Muḫtaṡar min ʾUmûri Resûlillah ve Sunenihi ve ʾEyyâmihi. Thk. Muḥammed Zuheyr b. Nâṡır en-Nâṡır. 9 Cilt. Dâru

Tavkı’n-Necat, 1422/2001.

Demircan, Adnan. Raşid Halifeler. İstanbul: Beyan Yayınları, 2015.

Ebû Yûsuf, Yaʻḳûb b. İbrâhîm b. Ḥabîb el-Enṡârî. el-Ḫarâc li-Ebî Yûsuf. Thk. Ṭâḥâ Abdurraûf Saʻd - Saʻd Ḥasen Muḥammed. Kahire: Mektebetü’l-Ezheriyye li’t-Türâs, t.y.

Ḫalîfe b. Ḫayyâṭ, Ebû ʻAmr Ḫalîfe b. Ḫayyâṭ b. Ḫalîfe el-ʻUṡfurî. et-Târîḫ. Thk. Ömer Sabuncu. 2. Bs. Riyad: Daru Taybe, 1405/1985.

Hamidullah, Muhammed. İslam Peygamberi. Trc. Mehmet Yazgan. İstanbul: Beyan Yayınları, 2004.

İbn Saʻd, Ebû Abdullah Muhammed b. Saʻd b. Meniʻ ez-Zührî. eṭ-Ṭabaḳâtü’l-Kübrâ. Thk. ʻAlî Muḥammed ʻOmer. 1. Bs, 10 Cilt. Ḳâhire: Mektebetü’l-Ḫâncî, 1421/2001.

Kelpetin, Mahmut. Hulefâ-yi Râşidîn Dönemi Tarihi Seyf b. Ömer ve Tarihçiliği. İstan- bul: Siyer Yayınları, 2012.

Sallâbî, Ali Muhammed. I. Halife Hz. Ebubekir (r.a.) Hayatı, Şahsiyeti ve Dönemi. 4.

Belgede Hazreti Ebu Bekir (sayfa 90-99)