• Sonuç bulunamadı

HZ EBÛ BEKİR’İN HALİFE SEÇİLMESİNDE MUĞÎRE B ŞU‘BE’NİN ROLÜ

Belgede Hazreti Ebu Bekir (sayfa 111-121)

Ömer Aktaş* Hayatının her döneminde, en yakın dostu, hicret ve kader arkadaşı ve kayınpederi olması gibi özellikleri sebebiyle Hz. Ebû Bekir’in, Hz. Peygam- ber (sav)’in yanında, gönlünde her zaman önemli bir yeri olmuştur. Bunun- la birlikte çeşitli vesilelerle Kur’an-ı Kerim’e konu olması, Mekke’de köleleri hürriyetlerine kavuşturması, hastalığı esnasında Hz. Peygamber’e namaz için vekalet etmesi1 ve Allah Rasûlünün emriyle kendi (Hz. Ebû Bekir’in)

kapısı hariç, mescide açılan diğer kapıların kapatılması2 gibi bir çok önemli

neden, özellik ve ayrıcalıklardan dolayı da Ensar ve Muhacirlerin nezdinde önemli bir yeri olduğu görülen Hz. Ebû Bekir’in3 halife seçilmesi zannedil-

diği gibi kolay olmamıştır. Öyle ki, Hz. Ebû Bekir’in vefatından on yıl sonra bile onun halife seçilmesi gündemdeki yerini korumuş, sanki planlı bir hali- fe seçimi yapılarak ona biat alındığı gibi söylemler üzerine Hz. Ömer bu mesele hakkında hutbe irad etmek zorunda kalmıştır.4

⃰ Dr. Ömer AKTAŞ, Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bö- lümü Öğretim Üyesi.

1 Ebû Bekr Muhammed b. Müslim b. Ubeydillâh İbn Şihâb ez-Zührî, el-Meğâzî, thk. Süheyl Zekkâr (Şam: 1400/1980), 132, Ebû Muhammed Cemâlüddîn Abdülmelik İbn Hişâm, es- Sîretü’n-Nebeviyye, 1-2, thk. Mustafa es-Sakâ - İbrahim el-Ebyârî - Abdülhafız Çelebî (Mısır: 1375/1955), 2: 652-653.

2 Zührî, Meğâzî, 131; İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 649.

3 Hz. Ebû Bekir’in asıl adı Abdullah b. Ebû Kuhâfe’dir. Babasının adı, Osman b. Âmir b. Amr b. Ka‘b b. Sa‘d b. Teym b. Mürre’dir. Annesinin adı Esma olup kendisine Ümmü’l-Hayr’da denilmektedir. Atîk isminin ise onun adı veya lakabı olduğu görüşleri de bulunmaktadır. Ayrıca, çok şefkat ve merhametli olmasından dolayı da ayrıca kendisine ‚el-Evvâh‛ da de- nilmekteydi. Bkz. Ebû Abdillâh Muhammed İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, 1-11, thk. Ali Mu- hammed Ömer (Kahire: 1421/2001), 3: 155-157; Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Alî b. Mu- hammed (İbn Hacer) el-Askalânî, el-İsâbe fî Temyizi’s Sahâbe, 1-8, thk. Âdil Ahmed Abdül- mevcûd ve Ali Muhammed Meûz (Beyrut: 1415/1995), 4: 149. Adının Abdü’l-Kabe olduğu ve daha sonra Hz. Peygamber Tarafından Abdullah’a çevrildiği bilgisi için bkz. Hasan İbra- him Hasan, Siyasi-Dini-Kültürel-Sosyal İslâm Tarihi, 1-14, trc, İsmail Yiğit ve Arkadaşları (İs- tanbul: Kayıhan Yayınları, 2011), 1: 277.

4 Bazı kimselerin, ‚Hz. Ebû Bekir’in oldubittiyle hilafete geldiğini söylemesi ve Hz. Ömer ve- fat ederse ondan sonra şu kişiye halife olarak biat ederim dedikleri bilgisi‛ Hz. Ömer’e ula- şınca o, bu konuya açıklık getirmek için Medine’de hutbe irad etmiştir. Bkz. Zührî, Meğâzî,

Hz. Peygamber (sav)’in Veda Haccında ‚Ey insanlar! Sözümü dinle- yin, zira bu yıldan sonra, bulunduğum bu yerde, belki sizinle bir daha bu- luşamayacağım<‛ diye açıkça belirtmesine,5 Medine’ye dönüşünde Bakî

mezarlığında yapmış olduğu veda ziyaretlerine6 ve hastalığı süresince

namazla ve mescidle ilgili Hz. Ebû Bekir’e yapmış olduğu görevlendirme- lerine rağmen7 Müslümanların, Rasûlüllah’ın bu kadar kısa bir zaman içe-

risinde vefat edeceğini beklemedikleri anlaşılmaktadır.8

Hz. Peygamber (sav), Üsâme b. Zeyd komutasında Mûte’ye gitmesi için bir ordu tertip ettirmiştir.9 Allah Rasûlü, Üsâme’ye, ordusuyla birlikte

hemen ve hızlı bir şekilde sefere çıkmaları talimatını vermesinin akabinde de vefat etmiştir.10 Onun vefatı, Medine’de yaşayan bütün Müslümanlar

üzerinde derin bir üzüntüye neden olmuş, ayrıca bu durum -onun vefatını kabul edemeyen- bazı ashâb üzerinde de şok etkisi meydana getirmiştir.11

Bununla birlikte Hz. Peygamber’in vefatının teyid edilmesi, başkent Medine’de Müslümanların hiç beklemedikleri ve tahmin edemeyecekleri çalkantılı bir dinî-siyasî sürecin içerisine girmelerine de neden olmuştur. Çünkü, Hz. Peygamber (sav) sağlığında -hem peygamber hem de siyasi otorite vasfıyla- kendisinden sonrası için ne bir beyanda bulunmuş, ne de herhangi bir kimseyi hilafet için tayin etmiştir.12

139-141; İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 657-658. Ensâbu’l-Eşrâf’ta, Hz. Ömer vefat ederse biat edilecek kişinin Hz. Ali olduğu bilgisi bulunmaktadır. Bkz. Ebü’l-Hasen Ahmed b. Yahyâ b. Câbir b. Dâvûd el-Belâzürî, Ensâbu’l-Eşrâf, 1-13. thk. Süheyl Zekkâr-Riyad Ziriklî (Beyrut: 1417/1996), 1: 581, 583-584.

5 Veda Haccı, Hz. Peygamber (sav)’in vefat etmesinden üç ay kadar önce yapmış olduğu hac- cı ifade etmektedir. Allah Rasulünün bu vesileyle Mekke’de, Arafat düzlüğünde hac için ge- len Müslümanlara yapmış olduğu konuşmaya (hutbeye) de Veda Hutbesi denilmektedir. Veda hutbesi için bkz. İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 603-604.

6 İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 642-643.

7 Zührî, Meğâzî, 131; İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 649.

8 Hz. Peygamber’in, ‚Rabbi, bir kulunu dünya ve ahiret arasında bir tercih yapma konusun- da serbest bıraktı ve o kul da Rabbinin yanındakini seçti‛ demesi üzerine Hz. Ebû Bekir’in, Allah Rasûlü’nün vefat edeceğini anladığı ve ağladığı bilgisi için, bkz. Zührî, Meğâzî, 131; İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 649., ayrıca Peygamberimizin amcası Hz. Abbas’ın da Rasûlü Ekrem’in vefat edeceğini anladığı bilgisi için bkz. Zührî, Meğâzî, 133-134; İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 654.

9 Hz. Peygamber (sav)’in, vefatından 15-16 gün önce Safer ayının bitimine 4 gün kala Rumla- ra karşı Üsâme b. Zeyd komutasında bir sefer hazırlığı yapılmasını emrettiği bilgisi için bkz. Ebû Abdillâh Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî, Kitâbü’l-Meğâzî, 1-3, thk. Marsden Jones (Bey- rut: 1409/1998), 3: 1120.

10 Hz. Peygamber (sav) Rabîulevvel ayının 12’nci Pazartesi günü vefat etmiştir. Bkz. Vâkıdî,

Meğâzî, 3: 1120; İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 653-654; İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, 2: 237-238, 265.

11 Zührî, Meğâzî, 132-133; İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 655-656.

İşte bu durum, Müslümanların gelecekte kiminle ve nasıl bir şekilde yönetileceği meselesini ortaya çıkarmıştır. Hz. Peygamber (sav)’in vefatı karşısında, Müslümanlar ya Allah Rasûlü’nün -tebliğ ettiği dini ve Kur’an-sünnet temelleri üzerine oluşturduğu İslâm devletini koruyup kollamak için- ashâbından bir kişinin etrafında toplanarak birlik ve bü- tünlüklerini sağlayacak, ya da dağılıp parçalanacaklardı.

Bazı ilim adamlarının iktidar mücadelesi olarak adlandırdığı bu du- rum, İslâm toplumunun iki ana gövdesini oluşturan Ensar ve Muhacirleri karşı karşıya getirmiştir.13 Bu belirsiz, karışık dini-siyasi süreç, Hz. Pey-

gamber sonrası Müslümanların dini ve dünyevi işlerinin yönetimini üst- lenme meselesiydi ki henüz Allah Rasûlü’nün vefatından birkaç saat son- ra bu durum kesin ve net bir şekilde kendini göstermiştir.14

Hz. Peygamber’in vefatından birkaç saat sonra, bugün bile etkisini gördüğümüz bu hilafet meselesinin çözümü için Ensar ve Muhacirlerin karşı karşıya geldiği, ancak bu sorunun silahsız ve kavgasız bir şekilde çözülmesinde bazı sahâbîlerin -özellikle Muğîre b. Şuʻbe’nin-15 önemli bir

rol üstlendiği görülmektedir.

13 Cem Zorlu, İslam’da İlk İktidar Mücadelesi (Konya: Yediveren Kitap, 2002), 79-127; Ahmet Akbulut, Sahabe Dönemi İktidar Kavgası (Alevi Sünni Ayrışmasının Arka Planı), Genişletilmiş Baskı (Ankara: Otto Yayınları, 2015), 29.

14 Bazı ilim adamlarının, Ensar’ın Hz. Peygamber’in vefatından önce de halifelik işine hazır- landıkları değerlendirmeleri için bkz. Ethem Ruhi Fığlalı, ‚Hariciliğin Doğuşuna Tesir Eden Bazı Sebepler‛, AÜİFD 20 (1972): 221; Akbulut, Sahabe Dönemi İktidar Kavgası, 55.

15 Şeceresi, Muğîre b. Şuʻbe b. Ebî Âmir b. Mes’ûd b. Muattib b. Mâlik b. Ka’b b. Amr b. Sa’d b. Avf b. Kasiy (es-Sekafî) şeklindedir. Sakîf kabilesinin Ahlaf boyundandır. Bkz. İbn Sa’d, Ta- bakât, 5: 173; Belâzürî, Ensâbu’l-Eşrâf, 13: 343. Ebû Abdullah, Ebû Îsâ ve Ebû Muhammed şeklinde künyeleri bulunmaktadır. Bkz. İbn Sa’d, Tabakât, 5: 173, 8: 143; Ebû Abdillâh Mu- hammed b. İsmâîl el-Buhârî, Târihu’l-Kebîr, 1-8, thk. Muhammed Abdülmüîd Han (Hay- darâbad: trz.), 7: 316; Ebû Yusuf Ya’kub b. Süfyân el-Fesevî, el-Ma’rifetü ve’t-Târih, 1-3, thk. Ekrem Ziya el-Ömerî (Beyrut: 1401/1981), 3: 78; Belâzürî, Ensâbu’l-Eşrâf, 13: 345; Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh b. İshâk el-İsfahânî, Ma’rifetü’s-Sahâbe, 1-7, thk. Âdil b. Yûsuf el-Ğazzâzî (Riyad 1419/1998), 4: 1817; Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref b. Mürî en-Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ ve’l-Luğât, 1-4, (Beyrut: trz.), 2: 109. Muğîre b. Şu’be’nin hicretin 5’nci yılına (5/626-627) teka- bül eden Hendek Savaşı’nın yapıldığı günlerde veya bir müddet sonra Medine’ye gelip Müslüman olduğunu söylemek mümkündür. Bkz. Belâzürî, Ensâbu’l-Eşrâf, 13: 344; Ebû Ömer Cemâlüddîn Yûsuf b. Abdillâh b. Muhammed İbn Abdilberr, el-İstiâb fî Ma’rifeti’l- Ashâb, 1-4, thk. Ali Muhammed Bicâvî (Beyrut: 1412/1992), 4: 1445; Ebü’l-Hasen İzzüddîn Alî b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî (İbnü’l-Esîr), 1-6, Üsdü’l-Ğabe fî Ma’rifeti’s-Sahâbe (Beyrut: Daru’l-Fikr, 1409/1989), 5: 258; Ebü’l-Fazl Celâlüddîn Abdur- rahmân b. Ebî Bekr b. Muhammed el-Hudayrî es-Süyûtî, Husnü’l-Muhâdara fî Tarîhi Mısır ve’l-Kahire, 1-2, thk. Muhammed Ebu’l-Fadl İbrahim (Mısır: 1387/1967), 1: 238. Hz. Peygam- ber (sav) ile çıktığı ilk sefer hicretin 6’ncı yılında (6/627-628) yapılan Hudeybiye seferidir. Bk. İbn Sa’d, Tabakât, 5: 175, 8: 143. İslâm’a giren ilk Taif’li olduğu değerlendirmeleri için bkz. Münîr Muhammed Gadbân, el-Muğîre b. Şu’be es-Siyâsiyyü’l-Mücâhid (Kahire: Dâru’s-

Hz. Peygamber (sav)’in vefat ettiği şayiası Müslümanlar üzerinde de- rin bir şok etkisi yaratmıştı. Hz. Ali ve Ehl-i Beyt mensupları Rasûlüllah (sav)’in hâne-i saadetinde onun durumuyla ilgileniyorlardı.16 Bu ciddi du-

rum karşısında kızının evine gelip Hz. Peygamber’in vefat ettiğini teyid eden Hz. Ebû Bekir, Mescid-i Nebevi’de toplanan Müslümanlara, ‚Ey İn- sanlar! Her kim Muhammed’e ibadet ediyorsa, bilsin ki Muhammed ölmüş- tür. Kim de Allah’a ibadet ediyorsa bilsin ki, Allah ölümsüzdür, diridir‛ dedikten sonra Âl-i İmran süresinin 144. ayetini17 okuyarak Allah Rasûlü-

nün vefat ettiğini ilan etmiş ve Müslümanların sakinleşmesini istemiştir.18

Hz. Peygamber (sav)’in vefat nedeniyle Medine şehri olağanüstü bir gün yaşarken bu sırada Ensar’ın ileri gelenleri, Sakîfetü Beni Saîde’de - Saîde oğullarının bahçesinde/gölgeliğinde- toplanarak, Hazrec kabilesinin lideri Sa’d b. Ubâde’yi halife seçmek için teşebbüste bulunmuşlardır. İşte Ensar’ın oldubittiye getirmeye çalıştığı bu toplantıyı öğrenen Muğîre b. Şu‘be, İslâm’ın ve Müslümanların geleceği açısından duruma acil bir şe- kilde müdahale edilmesi gerektiğini düşünerek hadiseyi Hz. Ömer’e bil- dirmiştir.19

Kaynaklarda, Hz. Ömer ile Hz. Ebû Bekir’in Ensar’ın Sakîfetü Beni Saîde’de toplandığını öğrendikleriyle ilgili dört çeşit rivayet bulunmakta- dır. Bunlardan birincisi, bir kişinin gelip Sakîfe’deki toplantıyı Hz. Ebû

Selam, 1433/2012), 59-64; Ayrıca bkz. Ömer Aktaş, Muğîre b. Şu’be’nin Hayatı ve Kişiliği (Dok- tora Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi, 2018), 63-64. Ayrıca bkz. Ömer Aktaş, ‚Muğîre b. Şu’be’nin İslâm’a Giriş Rivayetleriyle İlgili Mülahazalar‛, Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fa- kültesi Dergisi 2/1 (Haziran 2018): 67-87.

16 İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, 2: 241-245; Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Târihu’l-

Ümem ve’l- Mülûk, 1-11, (Beyrut: 1387/1967), 3: 219. Hz. Ali’nin, Zübeyr b. Avvam ve onlarla beraber olanlarla birlikte Hz. Fatıma’nın evinde –yani kendi evinde- olduğu bilgisi de bu- lunmaktadır. Bkz. Zührî, Meğâzî, 141. Talha b. Ubeydullah’ın da adları zikredilenlerle birlik- te olduğu bilgileri için bkz. İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 656; Belâzürî, Ensâbu’l-Eşrâf, 1: 583.

17 ‚Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır.‛ Âl-i İmrân 3/144.

18 Zührî, Meğâzî, 134-135; İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 655-656; İbn Sa’d, Tabakâtü’l-

Kübrâ, 2: 235-236.

19 Mutahhar b. Tâhir el-Makdisî, el-Bed’ü ve’t-Târih, 1-6, (Porsaid: trz), 5:64-65; Ebü’l-Abbâs Ta- kıyyüddîn Ahmed b. Alî b. Abdilkâdir b. Muhammed el-Makrîzî, İmtâ’u’l-Esmâ, 1-15, thk. Muhammed Abdülhamîd en-Nümeysî (Beyrut: 1420/1999), 14: 567. Ayrıca bkz. Ahmed Cevdet Paşa, Peygamberler ve Halifeler Tarihi (Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîhu’l-Hulefâ), sad. Ali Ars- lan (İstanbul: Hikmet Neşriyat, 2011), 219; Ali Aktan, İslam Tarihi (Başlangıcından Emevîle- rin Sonuna Kadar), 3. Baskı (Ankara: Nobel Yayınları, 2013), 205.

Bekir’e haber verdiği,20 ikincisi, bu hadiseyi Hz. Ömer ile Hz. Ebû Bekir’e

birilerinin haber verdiği,21 üçüncüsü yukarıda da ifade edildiği Muğîre b.

Şu‘be’nin haber verdiği,22 dördüncüsünde ise Ensar’dan Uveym b. Sâ‘ide

ve Ma‘n b. Adî’nin Sakîfe toplantısını Hz. Ömer veya Hz. Ebû Bekir’e bil- dirdiği ve onun üzerine harekete geçildiği yönündeki rivayetlerdir.23

Bu konuyla ilgili kaynaklar incelendiğinde ve rivayetler değerlendi- rildiğinde Uveym b. Sâ‘ide24 ve Ma‘n b. Adî’nin25 Hz. Ebû Bekir ile Hz.

Ömer’in başını çektiği muhacir grubunun Sakîfetü Beni Saîde’ye giderken yolda karşılaştıkları ve bu iki zatın bu gruba ‚nereye gittiklerini sordukla- rı, Hz. Ömer’in ‚şu Ensar’lı kardeşlerimizin yanına gidiyoruz‛ şeklinde cevap vermesi üzerine, onlar ‚geri dönün ve siz kendi işinize, aranızdaki işlere bakın‛ diyerek heyetin Sakîfe’ye gitmesine mani olmak istedikleri, ancak Hz. Ömer’in ısrarı ile heyetin Sakîfetü Beni Saîde’ye gittikleri anla- şılmaktadır.26 Dolayısıyla bu haberin bu iki kişiden öğrenilmesi mümkün

gözükmemektedir. Çünkü zaten haber öğrenilmiş ve olaya müdahil ol- mak için yola çıkılmıştır.

Diğer iki rivayette de biri veya birileri dendiğinden ve isim belirtil- mediğinden dolayı da bu rivayetlerden biriyle kastedilenin Muğîre b. Şu‘be’nin olması muhtemeldir. Zira, Makdisî27 ile Makrîzî, bu hadiseyi

20 Belâzürî, Ensâbu’l-Eşrâf, 1: 583. 21 İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 656.

22 Mustafa Fayda da, Hz. Ömer’in, Ensar’ın yapmış olduğu bu toplantıyı Ensar’dan bir zatın haber vermesiyle öğrendiğini ifade etmektedir. Bkz. Mustafa Fayda, Hulefâ-yı Râşidîn Devri (Dört Halife Dönemi) (İstanbul: Kubbealtı Yayınları, 2015), 112. Biz, Hz. Ebû Bekir’in, Hz. Ömer’in uyarısı üzerine Sakîfetü Beni Saîde’ye katıldığı bilgisinden hareketle, bu bilgiyi, Muğire’nin ilk önce Hz. Ömer’e bildirmiş olduğunu değerlendirmekteyiz.

23 Belâzürî, Ensâbu’l-Eşrâf, 1: 581.

24 Adı, Uveym b. Sâ‘ide b. Âiş b. Kays b. en-Nu‘mân b. Zeyd b. Ümeyye’dir. Künyesi Ebû Ab- durrahman’dır. Ensar’dan olup kabilesi hakkında ihtilaf vardır. Her iki Akabe biatında da bulunmuştur. Hz. Peygamber (sav)’in Uveym b. Sâ‘ide hakkında iyi ve güzel şeyler söyle- diği kaynaklarda görülmektedir. Oğullarından Utbe ve Süveyd, daha sonra meydana gelen Harre vakasında öldürülmüştür. Bkz. İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, 3: 424-426; İbn Hacer el- Askalânî, el-İsâbe, 4: 619-620.

25 Ma‘n b. Adî b. el-Cedd b. el-Aclân b. Hârise b. Dubey‘a b. Harâm b. Cü‘al b. Amr b. Cü- şem’dir. İkinci akabe biatına katılmıştır. Ensar’ın halifi olup Araplar arasında okuma yazma bilen insanlardan olduğu belirtilmektedir. Ma‘n b. Adî’nin, Hz. Peygamberle birlikte bütün gazvelere katıldığı ve Hz. Ebû Bekir döneminde Yemâme’de Müseylimetü’l-Kezzâb ile ya- pılan savaşta şehit edildiği ifade edilmektedir. Bkz. İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, 3: 431; İbn Hacer el-Askalânî, el-İsâbe, 6: 151.

26 Zührî, Meğâzî, 140-141, 143. İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 658-660.

27 Makdisî, Ensar’ın Sakîfetü Beni Saîde’de toplanmış ve hilafet için karar alma aşamasında olduğunu Muğîre b. Şu’be’nin haber verdiğini, ancak bu haberi Hz. Ömer’e mi veya bir başkasına mı verdiğini belirtmemektedir. Bkz. Makdisî, el-Bed’ü ve’t-Târih, 5: 64-65.

Muğîre b. Şu‘be’nin öğrenip Hz. Ömer’i ve ilgilileri bilgilendirdiğini ifade etmektedirler. Dolayısıyla biz de bu durumda Ensar’ın Sakîfe’de yapmış olduğu toplantıyı, Muğîre b. Şu‘be’nin öğrendiğini ve Hz. Ömer vasıtasıy- la da ilgililere yani Müslümanların büyükleri olarak Hz. Ebû Bekir ile Ebû Ubeyde b. Cerrah’a bu haberi verdiğini değerlendiriyoruz.

Kaynaklarda, Muğîre b. Şu’be’nin bu durumu nasıl öğrendiği konu- sunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Hz. Peygamber (sav)’in vefatının kesinleşmesiyle, Hz. Ebû Bekir gibi ashâbın büyüklerinin de kat- kısıyla Medine’de bulunan insanların üzerlerindeki şoku atlattıkları, Hz. Peygamber’in defni ile defin sonrasında kendilerini bekleyen günlük yaşa- mın ve hayatın gerçeklerine dönmeye başladıkları görülmektedir.28 Bu ma-

nada Evs ve Hazrec’ten müteşekkil olan Ensar’ın, Mescid-i Nebevî’nin ya- kın bir yerinde bulunan Sakîfetü Beni Saîde’de, hilafet gündemiyle olağa- nüstü bir toplantı yapmaya teşebbüs ettikleri anlaşılmaktadır.

Burada Ensar’ın özellikle, Muhacirlerin Medine’deki varlığını dikkate almadan özel bir gündemle toplanmaları, şehirdeki herhangi bir kimsenin dikkatini çekebileceği gibi, Muğîre’nin de dikkatini çektiğini ve toplantıyı bu şekilde öğrendiğini veya Muğîre’nin, Ensar’dan birinin haber vermesiy- le bu durumu öğrenmiş olduğunu söyleyebiliriz. Rivayetlere bakıldığında Hz. Ömer ve Hz. Ebû Bekir ile Sakîfe yolunda karşılaşan Ensar’dan Uveym b. Sâ‘ide ile Ma‘n b. Adî’nin de Sakîfe toplantısını ve bu toplantının hangi amaca yönelik olduğunu bildiklerini görmek mümkündür.

Ensar’ın, Hazrecli Sa’d b. Ubâde’yi halife seçmek için toplantı yaptı- ğını Muğîre b. Şu’be’den öğrenen Hz. Ömer, bu ciddi fiili durumu Hz. Ebû Bekir’e haber verip Ebû Ubeyde b. Cerrah ve aralarında Muğîre b. Şu’be’nin de olduğunu düşündüğümüz diğer bazı ashâb ile birlikte Sakîfetü Beni Saîde’ye giderek oldubittiyle yapılacak olan halife seçimine müdahil olmuşlardır.29 Hz. Ebû Bekir önderliğinde Muhacirlerden oluşan

28 Ebû Abdillâh Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî, Kitâbü’r-Ridde, thk, Yahya el-Cebbûrî (Beyrut: 1410/1990), 32-33.

29 Kaynaklarda, Beni Saîde Sakîfesine,Muhacirlerden Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ebû Ubeyde b. Cerrah’ın gittiği zikredilmektedir. Bkz. Taberî, Târih, 3: 201; Makdisî, el-Bed’ü ve’t- Târih, 5: 65. Ancak, Evs ve Hazrec’in eskiden gelen ve aralarında savaşlara bile neden olan çekişmelerinin herkes tarafından bilinir olmasından dolayı, toplantı sonrası çıkacak her tür- lü ihtimalli sonuç için Muhacirlerin üç kişiden fazla kimseyle bu toplantıya katılması gerek- liliğini düşünmekteyiz. Böyle bir düşünceye bizi sevk eden ise Şihâb ez-Zührî’nin konuyu anlatırken kullanmış olduğu ‚راصنلأا نم انناوخإ يلإ انب قلطنا ،ركب ابأ اي‛ yani ‚Ey Ebû Bekir! Bizi, En- sar kardeşlerimizin yanına götür‛ cümlesinde kullanmış olduğu ‚bizi‛ çoğul ifadesidir. Bkz. Zührî, Meğâzî, 141. Aynı ifade için ayrıca bkz. İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 2: 656,

grubun da katılmasıyla yapılan görüşmeler neticesinde, o günkü Müslü- man Arap toplumunun kabul etmeyeceği bir halife seçimi engellenerek, hâlihazırdaki topluluk içerisinde Hz. Ebû Bekir’e ilk biatlar yapılarak ve bir gün sonra da mescitte umumi biat yapılarak halife seçilmesi sağlan- mıştır.30 Bu anlamda Muğîre b. Şu’be’nin Hz. Ebû Bekir’in halife seçilme-

sine büyük bir katkı yaptığını söylemek mümkündür.

Bu değerlendirmelerimizden sonra ‚bu bilginin koca İslâm tarihi içe- risindeki değeri nedir‛ gibi bir itiraz gelmesi muhtemeldir. Bu itiraza şu şekilde cevap verebiliriz. İlk önce, Hz. Ömer’in ifadelerindeki endişeye bakıldığında muhacirsiz yapılan Sakîfe toplantısının vahametini görmek mümkündür. Eğer, Sakîfe’deki toplantıya geç kalınsaydı, ya istenilmeyen bir kişiye biat edilecekti, ya da buna razı olunmayıp Müslümanlar arasın- da kavga ve kargaşa çıkacak, fitne baş gösterecekti.31 Bu da ayrışmayı kö-

rükleyip İslâm birliğini bozacaktı. Bu anlamda bu haberin, zamanında ve ilgili kişilere bildirilmesiyle değerini ortaya çıkardığını söyleyebiliriz.

İkinci olarak ise bu rivayetin, Sakîfe toplantısıyla dile getirilen ve hi- lafet’in Kureyşliliği ile ilgili Hz. Ebû Bekir’in söylediği iddia edilen:

‚ شْي

َ

رُق ْنِم ُةَّمِئَلأا‛ = İmamlar Kureyştendir‛32 veya ‚ُءارَزَوْلا ُ مُتْنَأَو ُءاَرَمُلأا ُنْحَنُ ‛ =

Bizler emirleriz, sizler de vezirlersiniz‛33 gibi sözlerinden evvel, Muğîre b.

Şu’be’nin ve temsil ettiği Sakîf kabilesinin hilafet konusundaki tavrını or- taya koyması açısından önemlidir. Çünkü Muğîre b. Şu’be, Sakîf kabile- sinden ilk Müslüman olan, Medine’ye hicret eden ve kabilesi üzerinde

658. Bu ifadenin iki kişi anlamına gelebileceği gibi ikiden fazla kişi anlamına da gelebileceği bilinmektedir. Hz. Ömer’in ifadesinden bunun üç kişiden fazla olabileceğini görmek müm- kündür. Ayrıca Vâkıdî, Sakîfetü Beni Saîde toplantısını anlatırken, Ensar ve Muhacir’den oluşan Müslümanların bir araya gelip bu meseleyi konuşurlarken, muhacirlerin kalabalık bir şekilde bu toplantıya katıldıklarını ifade etmektedir. Bkz. Vâkıdî, Kitâbü’r-Ridde, 32-35. Belâzürî ise, Ensar’ın Sakîfetü Beni Saîde de toplandığını, Muhacirlerin de Hz. Ebû Bekir’in etrafında toplandığını, bu esnada Ensar’ın sözcüsünün ‚Biz Ensar’ız, İslam’ın ordusuyuz, siz muhacirler ise burada bir topluluksunuz<‛ dediğini ifade ederek bu toplantıda Muha- cirlerin kalabalık bir şekilde bulunduklarını belirtmektedir. Bkz. Belâzürî, Ensâbu’l-Eşrâf, 1: 584. Benzer düşünceler için bkz. Mehmed Said Hatipoğlu, Hilafetin Kureyşliliği (Ankara: Ot- to Yayınları, 2012), 74. Ayrıca Fayda da, hadiseyi rivayetlere göre aktarırken, ‚<biz (kendisi

Belgede Hazreti Ebu Bekir (sayfa 111-121)