• Sonuç bulunamadı

İbn Mâce’nin Süneni’nde Geçen Hadisler 143 

5.1. Cennetteki Gölgeler

Ebu Hüreyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Muhakkak cennette öyle bir ağaç vardır ki, süvari kimse onun gölgesinde yüz yıl yürür, onu bitiremez.”615

5.2. Cennetteki Gözün Görmediği Nimetler

Ebu Hüreyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah (Azze ve Celle): “Ben salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın kalbinden geçmeyen bir kısım nimetler hazırladım.” buyu- rur.616

5.3. Cennetteki Eş ve Huriler

Ebu Ümâme (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah (Azze ve Celle) sizden cennete dahil ettiği her adama yetmiş iki zevce verir. Bun- lardan ikisi gözleri geniş hurilerden ve yetmişi cehennemlik olanlardan kalma mirasından- dır. Bu zevcelerin hepsinin kadınlığı çok şehvet çekicidir ve cehennemlik olan her adamın şehvet gücü daimdir.”617

5.4. Cennetteki İçecekler, Kevser ve Havuz

İbn Ömer (r.a)’den rivayet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu demiş- tir: “Kevser, cennette bir ırmaktır. Irmağın iki kenarı altındır. Yakut ve büyük inciler üze- rinde akar. Toprağı miskten daha güzel kokuludur. Suyu baldan tatlı ve kardan daha be- yazdır.”618

Hüzeyfe (b.el-Yeman) (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.v) şöyle bu- yurdu: “Şüphesiz benim havuzum, Eyle’den Aden’e kadar olan mesafeden cidden daha uzundur. Nefsim “kudret” elinde olan Allah Teâlâ’ya yemin ederim ki, muhakkak kapları

615 İbn Mâce, Ebu Abdillah Muhammed el-Kazvînî, Sünen, Sünen-i İbn-i Mâce Tercemesi ve Şerhi, Terceme

ve Şerh: Haydar Hatipoğlu, Kahraman Yayınları, İstanbul, 1983, c. (I-X), Kitabu’z-Zühd, Bab: 39, Ha- dis no: 4335, c. 15, s. 644.

616 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 39, Hadis no: 4328, c. 10, s. 635. 617 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 39, Hadis no: 4337, c. 10, s. 648. 618 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 39, Hadis no: 4334, c. 10, s. 643.

144

yıldızların sayısından daha çoktur ve muhakkak o, sütten daha beyaz ve baldan daha tatlıdır. Ruhum kudret elinde olan Allah (c.c)'a yemin ederim ki adam yabancı develeri kendi havu- zundan kovduğu gibi ben de bir takım adamları havuzumdan kovarım buyurdu” demiştir. Bunun (üzerine sahabiler tarafından): “Ya Rasulullah (s.a.v) sen bizi tanıyacak mısın?” diye soruldu. O: “Evet siz benim yanıma abdest izinden yüzleriniz, kollarınız ve ayaklarınız nurlu olarak varacaksınız. Bu alamet sizden başka hiç kimsede olmayacaktır.”619

Ebu Saîd el-Hudri (r.a)’den rivayet edilmiştir. Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Şüphesiz Kâbe ile Beytü’l Makdis (yani Kudüs’ten Mescid-i Aksa) arası kadar (büyük) bir havuzum vardır. Süt gibi beyaz olup kapları yıldızlar sayısıncadır. Kıyamet günü şüphesiz, ümmeti en çok olan peygamber benim.”620

Ebû Sellâm el-Hubşi (r.a) şöyle demiştir: Bana Rasulullah (s.a.v)’in mevlâsı Sevban (r.a)’ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Şüphesiz benim havuzum Aden ile Eyle arasındaki mesafe kadar (uzun) dur. Sütten daha beyaz ve baldan daha tatlıdır. Bardakları gökteki yıldızlar gibi (çok)tur. Kim ondan bir yudum içer de artık ebediyyen susamaz. O havuzun başına yanıma gelenlerin ilki, (dünyada iken) elbiseleri kirli başlarındaki saçlar dağınık, karışık olan muhacirlerin fakirleridir ki, varlıklı eşraftan olan kadınlarla evlenemez ve kapılar onlara açılmaz.621

Enes b.Malik (r.a)’ten rivayet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu de- miştir: “Benim havuzum iki kenarı arasındaki mesafe San’a ile Medine arasındaki mesafe gibi veya Medine ile Amman arasındaki mesafe gibidir.”622

Enes b.Malik (r.a)’ten rivayet edildiğine göre Allah (c.c)'ın Nebisi (s.a.v) şöyle buyurdu, demiştir: “Havuzumda gökteki yıldızlar sayısınca altın ve gümüş bardaklar görülür.”623

5.5. Allah’ın Görülmesi ve Diğer Nimetler

Cabir b.Abdullah (r.a)’tan Rasulullah (s.a.v)’ın şöyle dediği rivayet olunur: “Cennet ehli nimet içinde yaşarken aniden onlara bir nur çıkıp yükselecektir. Bunun üzerine onlar, başlarını kaldıracak, bu nura bakacaklar. İşte o anda Rabb Teâlâ, şanına layık bir yükseklik ve yücelikle onların fevkinde, onlara zuhur edecektir. Sonra onlara:

-“Ey cennet ehli, selam sizlere olsun.” buyuracaktır.”624

619 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 36, Hadis no: 4302, c. 10, s. 595. 620 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 36, Hadis no: 4301, c. 10, s. 594-595. 621 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 36, Hadis no: 4303, c. 10, s. 596-597. 622 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 36, Hadis no: 4304, c. 10, s. 597. 623 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 36, Hadis no: 4305, c. 10, s. 597.

145

Adiyy b.Hâtim-i Tâî (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle bu- yurdu: “Sizden hiçkimse yoktur ki, Rabbi “Ahiret Günü” kendisi ile konuşacak olmasın “Rab ile kul arasında tercüman bulunmayacaktır. Bu esnada kul sağına bakar, önceden sunmuş olduğu amelinden başka hiçbir şey göremez. Sonra sol tarafına bakar, takdim ettiği amelinden hiçbir şey göremez. Daha sonra önüne bakar. Cehennem ateşi ona görünür. Siz- den kim, cehennem ateşinden bir hurma tanesinin yarısı ile de olsa, korunabilirse bunu yapsın.”625

Ebu Hureyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu de- miştir: “Cennete ilk giren zümre ayın ondördüncü gecesindeki suretinde parlaktır. Onların ardından girenler de gökteki en şiddetli ışık sayılan yıldız parkalığındadır. Küçük abdest yapmazlar, büyük abdest yapmazlar, sümkürmezler ve tükürmezler, tarakları altındır. Ter- leri de misktir ve buhurları öd ağacıdır. Zevceleri büyük gözlü hurilerdir. Huyları bir ada- mın huyu üzerindedir. Onlar babaları Adem (a.s)’in suretinde altmış arşındır.”626

Üsame b.Zeyd (r.a)’ten rivayet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.v) bir gün sahabilerine şöyle buyurdu demiştir: “Cennet için çabalayıp gayret edecek kimse yok mu? Şüphesiz cennete denk hiçbir şey yoktur. Kabe’nin Rabb’ine yemin ederim ki cennet, gü- zel, sağlam ve yüksek saraylarda, yüz parlaklığı ve mutluluk içinde sonsuza dek devamlı kalınacak, parlayan nur, sallanıp dalgalanan güzel kokulu yeşillik, sağlam köşk, akan nehir, olgunlaşmış bol meyve, “huyu” beğenilen ve “şeklen” güzel hanım ve çok giysiden ibaret- tir. Sahabiler: “Cennet için çabalayıp, gayret eden bizleriz, Ya Rasulullah (s.a.v)!” dediler. O: “İnşaallah deyiniz.” buyurdu. Sonra cihad etmeyi anlatarak ona teşvik etti.”627

Said b. El-Müseyyeb (r.a)’in rivayet ettiğine göre; “ Kendisi bir gün Ebû Hüreyre (r.a)’ye rastlamış ve Ebû Hüreyre (r.a) kendisine: “Beni ve seni cennet çarşısında biraraya getirmesini Allah (c.c)'tan isterim.” demiş. Bunun üzerine Said:

-“Cennette çarşı var mı?” diye sormuş. Ebu Hüreyre (r.a) de: -“Rasulullah (s.a.v) bana şu haberi verdi.” demiştir.

Cennet halkı cennete girdikleri zaman (iyi) amellerinin çokluk derecesine göre ma- kamlarına yerleşirler. Sonra dünya günlerinden cuma günü kadar bir süre için onlara izin 624 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’l-Mukaddime, Bab: 13, Hadis no: 184, c. 1, s. 322.

625 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’l-Mukaddime, Bab: 13, Hadis no: 185, c. 1, s. 323. 626 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 39, Hadis no: 4333, c. 10, s. 641. 627 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 39, Hadis no: 4332, c. 10, s. 640.

146

verilerek Allah (c.c)’ı ziyaret ederler. Allah (c.c) onlar için arşını açar ve cennet bahçele- rinden bir bahçede onlara görünür. Cennet halkı için nurdan koltuklar, inciden koltuklar, yakuttan koltuklar, zeberced (cevherin)den koltuklar, altından koltuklar ve gümüşten kol- tuklar konulur. Cennet halkının (makamca) en aşağı olanı (onların içinde –adi kimse yok- tur) da misk ve kâfûr yığınları (yani tepecikleri) üstünde otururlar. Bunlar koltuklarda otu- ranların yerlerinin kendilerinin oturdukları yerlerden üstün olduğunu sanmazlar (ki üzül- mesinler).

Ebû Hüreyre demiş ki: Ben:

-“Ya Rasulullah (s.a.v)! Biz (cennette) Rabb’imizi görecek miyiz?” dedim. O: “Evet göreceksiniz. Siz Güneş görmek ve (gök) Ay’ı on dördüncü gecesinde (yani dolunay halinde iken) görmek hususunda şüpheye düşer misiniz?” diye sordu: Biz:

-“Hayır (şüpheye düşmeyiz, alenen görürüz).” dedik. O:

-“İşte böylece Rabb’iniz (Azze ve Celle)’i (cennette) görmek hususunda da şüpheye düşmeyeceksiniz (Yani O’nun zatını açıkça görmek şerefine kavuşacaksınız) ve o mecliste bulunan herkesle Allah (c.c) ayrı ayrı konuşacaktır. Hatta Allah (c.c) sizden bir adama: “Ya Falan! Şöyle şöyle yaptığın günü hatırlıyor musun?” diyecek (dünyadaki bazı vefasız- lıklarını –günahlarını- ona hatırlatacaktır). Adam da:

-“Yâ Rabbi! Beni bağışlamadın mı?” diyecek. Bunun üzerine Allah (c.c) o adama: -“Evet, seni bağışladım. Sen şu mertebene ancak benim mağfiretimin bolluğuyla eriştin.” buyuracaktır. İşte cennet halkı böylece Allah (c.c)'ın cemal ve sohbetiyle müşerref oldukları sıralarda bir bulut parçası üstten onları kaplayarak üzerlerine öyle güzel bir koku yağdıracak ki onun kokusu gibi güzel bir şeyi hiç duymamışlar. Sonra Allah (c.c) onlara:

-“Sizin için hazırladığım ikrama kalkıp gidiniz ve arzuladığınız, canınızın çektiği şeyleri alınız.” buyuracaktır. Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: “Bunun üzerine meleklerin ku- şattığı bir çarşıya varacağız. Misline gözlerin bakmadığı, kulakların işitmediği ve kaplerden geçmeyen şeyler o çarşıda bulunur. O çarşıda hiçbir şey satılmadığı ve satın alınmadığı hal- de, arzuladığımız şeyler bizim için nakledilecektir. Cennet halkı birbirlerini o çarşıda göre- ceklerdir. Yüksek makam sahibi olan adam gelip, kendisinden dün adama rastlar. Makamca düşük olan adam, makamca kendisinden yüksek olan adamın üstündeki elbiseyi beğenir. Fakat henüz beğenme işi tamamlanmamış iken, kendisinin üstündeki elbise gözünde ondan daha güzel hal alır. Bunun sebebi de cennette hiç kimsenin üzülmesine meydan verilmeme-

147

sidir.” Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: “Sonra çarşıdan konaklarımıza döneceğiz. Zevceleri- miz bizi karşılayacak: “Merhaba, hoş geldin. And olsun ki bizden ayrıldığın vakitteki güzel- lik ve güzel kokudan daha üstün bir güzellik ve daha güzel koku ile geldin.” diyecekler. Biz de diyeceğiz ki: “Bu gün biz Cebbâr olan Rabb’imiz (Azze ve Celle)’nin meclisinde oturduk (yani sohbet ve cemali ile şereflendik) ve şu gördüğünüz üstün güzellik ve daha güzel koku misli ile dönmemiz bize layıktır.”628

Selh b.Sa’d (r.a)’tan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu demiş- tir: “Cennette bir kamçının (azıcık) yeri (bile) dünyadan ve dünyada bulunan her şeyden hayırlıdır.”629

Ebû Said el-Hudri (r.a)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyur- muştur: “Şüphesiz cennetteki bir karış (lık saha) yer (küresin) den ve üzerinde bulunan şeylerden (yani dünya ve içindeki bütün nimetlerden) hayırlıdır.”630

Değerlendirme

Görüldüğü gibi İbn Mâce’de cennet nimetleri konusunda tesbit ettiğimiz hadis sayı- sı 16 adettir. Burada bulunan cennet nimetleriyle ilgili hadislerin konuları, diğer kitaplar- dan naklettiğimiz hadislerin konularıyla aynıdır. Buradaki hadisleri Kitabu’z-Zühd bölü- münden derlemiş bulunmaktayız.

İbn Mace’deki konumuzla ilgili hadis sayısı Buharî, Müslim ve Tirmîzî’deki hadis sayısından daha azdır.

İbn Mace’de yer alan başlıklar da şöyledir: Cennetteki Gölgeler, Cennetteki Gözün Görmediği Nimetler, Cennetteki Eş ve Huriler, Cennetteki İçecekler, Kevser ve Havz, Al- lah’ın Görülmesi ve Diğer Nimetler.

Kısacası sıraladığımız bu hadislerden Allah Teâlâ’nın cennetliklere ihtiyaçları olan, kendilerine fayda ve zevk veren, dünyada eşi olmayan nimetleri sunduğunu çıkarabiliriz.

Yine biz bu hadislerden cennetin içinde ölüm, üzüntü, yorgunluk, açlık, susuzluk, dert, tasa, kin, nefret ve kısaca insanın mutluluğunu bozan hiçbir şeyin olmadığı sadece selamın, huzurun, güvenin ve mutluluğun olduğu bir sonsuzluk yurdu olduğu sonucuna varabiliriz.

628 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 39, Hadis no: 4336, c. 10, s. 645-647. 629 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 39, Hadis no: 4330, c. 10, s. 637. 630 İbn Mâce, a.g.e, Trc: Kitabu’z-Zühd, Bab: 39, Hadis no: 4329, c. 10, s. 637.

148

Şimdi biz son olarak Ahmed b.Hanbel’in Müsned’inde geçen cennet nimetleri hak- kında hangi hadislere yer vereceğiz.