• Sonuç bulunamadı

D) SİVİL HAVA ARACININ İŞLETİLMESİ

3- İşleten Kavramının Kapsamı

Yukarıda anıldığı gibi, sivil hava aracı işleten kavramının kapsamı, başka bir deyişle kimlerin işleten olarak nitelendirileceği, iç hat uçuşlarda TSHK.m.133 çerçevesinde belirlenmektedir. Buna göre işleten, “sivil hava aracını kendi adına, bizzat kullanan kişi (f.1, c.1)”, “sivil hava aracının kullanılmasını yardımcıları aracılığıyla sağlayan kişi (f.1, c.2)”, belirli şartlarla “seferlerin kontrolünü elinde bulunduran kişi (f.2)”, “hava aracı gösterisi düzenleyen kişi”, “uzay aracı (uzay uçağı) kullanan/ kullandıran kişi” ve “sicilde hava aracı maliki olarak görünen kişi (f.3)” olabilir.

a) Sivil Hava Aracını Kendi Adına Bizzat Kullanan Kişi

TSHK.m.133 f.1, c.1’de yer alan “sivil hava aracını kendi adına bizzat kullanan kişi” ifadesi tahlil edilirken iki unsura vurgu yapıldığı görülmektedir. Bunlardan ilki “sivil hava aracının bizzat kullanılması”, diğeri “sivil hava aracını bizzat kullanan kişinin, bu fiili kendi adına gerçekleştirmesi”dir.

Sivil hava aracının bizzat kullanılması, öncelikle, aracı bilfiil sevk ve idare eden kişiyi, yani “sürücü (pilot)” kavramını işaret eder. Nitekim ticarî amaçlı olmayan, görece küçük hava araçlarının, malik yahut sınırlı aynî hak sahibi tarafından bizzat sevk ve idare edildiğine, başka bir deyişle sivil hava aracı üzerinde aynî hak sahibi olan kişinin, pilot statüsüyle uçağın havada seyrini fiilen gerçekleştirdiğine rastlamak mümkündür ki bu durumda, “sürücü”, “işleten” ve “aynî hak sahibi” sıfatlarının birleşmesinden bahsedilir282. Ancak aracı bizzat kullanan kimsenin, TSHK.m.133/ f.1, c.1 anlamında işleten olarak nitelendirilmesi için, mutlaka sivil hava aracı üzerinde mülkiyet veya benzeri aynî hak sahibi olması gerekmez. Sivil hava aracını sadece sevk ve idare eden pilot da, anılan araç üzerinde aynî hakka sahip olmasa bile, taşıma fiilini kendi adına / hesabına gerçekleştirmek kaydıyla işleten sıfatını haiz olabilir. Burada önem arz eden husus pilotun, hava aracını maddî veya manevî bir menfaat elde etmek maksadıyla, kendi adına / hesabına ve taşıyıcı yardımcısı olmaksızın kullanıyor olmasıdır. Dolayısıyla, hava aracını taşıyıcı hesabına ve özellikle ona hizmet sözleşmesi gibi bir bağla bağlı olarak sevk ve idare eden pilotun işleten sıfatını haiz olduğundan bahsetmek kural olarak mümkün değildir.

282

Gerçekten de sivil hava aracının sadece bizzat sevk ve idare edilmesi, işleten sıfatının TSHK.m.133/ f.1, c.1 anlamında kazanılması bakımından yeterli değildir. Fıkrada vurgulanan ikinci unsur dolayısıyla, sivil hava aracını bizzat kullanan kimsenin, bu kullanmayı kendi adına gerçekleştirmesi şarttır. Kanunda “bizzat kullanma” unsurundan bahsedilmemiş olsaydı bile, uçağı bizzat sevk ve idare eden kişi, kullanma fiilini kendi adına icra etmek kaydıyla her halükarda “işleten” sıfatını haiz olacağından, TSHK.m.133/ f.1, c.1’de önem arz eden asıl unsurun, sivil hava aracının bizzat kullanılmasından ziyade, anılan aracın, kullanıcının adına sevk ve idare edilmesi olduğu söylenebilir. Sivil hava aracını bizzat kullanan kimsenin, aracın özgülenme amacına uygun şekilde kullanılmasında, ağır basan maddî yahut manevî bir menfaati varsa, bu kullanmayı kendi adına gerçekleştirmiş sayılır283. Ağır basan menfaat ise, hava aracının hava trafiğine çıkartılmasıyla oluşan tehlikenin ve bundan kaynaklanan tehlike sorumluluğunun, menfaatler çatışmasına rağmen göze alınabilmesini sağlayan maddî yahut manevî tatmindir. Bu açıdan, örneğin, gasbettiği uçağı hobi olarak, manevî tatmin adına bizzat sevk ve idare eden kişi gibi, maliki bulunduğu helikopter ile üçüncü kişilere ücret karşılığı kısa mesafeli turlar düzenleyerek maddî yarar sağlayan pilot, TSHK.m.133/ f.1, c.1 anlamında “işleten”dir.

Sivil hava aracını kendi adına bizzat kullanan kişi284, 1952 tarihli Roma Konvansiyonuna taraf olan (âkit) yabancı devletlerden herhangi birinin ülkesinde, yeryüzünde bulunan üçüncü şahıslara verdiği zararlar karşısında, anılan Konvansiyon anlamında da “işleten” olarak kabul edilmektedir (Rom.K.m.2/ f.2, a). Roma Konvansiyonunu modernize eden 2009 tarihli Genel Tehlike Konvansiyonu ile aynı tarihli Haksız Fiil Tazminatı Konvansiyonu da, sivil hava aracından kendi adına menfaat sağlamak kaydıyla, anılan aracı bizzat veya yardımcıları aracılığıyla kullanan kişiyi “işleten” olarak nitelendirilmiştir (GTK.m.1, f; HFTK.m.1, f)285.

283

Bkz., 4.HD. 21.04.1978, E. 1977/ 12824 K. 1978/ 5380, (Kazancı Bilişim – İçtihat Bilgi Bankası). KTK. bakımından aynı yönde bkz., Tandoğan, Halûk, Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk, Ankara 1981, s. 223 – 224. Ayrıca bkz., Eren, (Borçlar Genel), s. 680; Tekinay / Akman / Burcuoğlu / Altop, (Borçlar), s. 712.

284

1952 tarihli Roma Konvansiyonu, “sivil hava aracını kendi adına bizzat kullanan kişi” kavramını, “a person shall be considered to be making use of an aircraft when he is using it personally” şeklinde ifade etmektedir.

285

GTK. ve HFTK. “sivil hava aracını bizzat kullanan kişi” kavramını, “a person shall be considered to be making use of an aircraft when he or she is using it personally” şeklinde ifade etmekte ve Roma

b) Sivil Hava Aracının Kullanılmasını Yardımcıları Aracılığıyla Sağlayan Kişi

TSHK.m.133/ f.1, c.2, sivil hava aracının kullanılmasını, yardımcıları marifeti ile sağlayan gerçek ve tüzelkişileri “işleten” olarak nitelendirmektedir. Sivil hava aracının bizzat kullanılması, 133. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi anlamında işleten sıfatının kazanılması bakımından, şart kılınmamıştır. Dolayısıyla, sivil hava aracını bizzat kullanmaksızın, anılan aracın yardımcıları vasıtasıyla kullanılmasını sağlayan kişi de TSHK.m.133/ f.1, c.2 anlamında işleten olarak nitelendirilmektedir.

TSHK.m.133/ f.1, c.2 düzenlemesi, niteliği gereği, “sürücü (pilot)” ile “aynî hak sahibi” sıfatlarının birleşmesine, başka bir deyişle anılan sıfatların aynı kişide toplanmasına elverişli değildir. Zira sivil hava aracı üzerinde mülkiyet hakkı yahut sınırlı aynî hak sahibi olan kişi, sivil hava aracını, bizzat değil yardımcıları aracılığıyla kullanmakta olduğundan, her somut olayda, anılan aracın aynî hak sahibi ile sürücüsü TSHK. anlamında farklı kişiler olacaktır. Bu açıklama, sivil hava aracı üzerinde şahsî “kullanma hakkı” bulunan kişi bakımından da geçerlidir. Nitekim bir şahsî hakka dayanarak sivil hava aracını kullanan kişi, bu kullanmayı yardımcıları vasıtasıyla gerçekleştirdiğinde, “sürücü” sıfatının da kendisinde bulunması pratik açıdan söz konusu olmaz. Ancak TSHK.m.133/ f.1, c.2 bağlamında, “işleten” ile “aynî hak sahibi” veya “şahsî kullanma hakkı sahibi” sıfatlarının birleşmesi mümkündür. Örneğin bir uçağın maliki yahut şahsî kullanma hakkı sahibi, söz konusu sivil hava aracının kullanılmasını yardımcıları vasıtasıyla sağladığı takdirde, TSHK.m.133/ f.1, c.2 anlamında “işleten” sayılacağından, bu halde “işleten” ile “hak sahipliği” sıfatlarının birleşmesinden bahsedilecektir.

Sivil hava aracının kullanılmasını yardımcıları aracılığıyla sağlayan kişinin TSHK. anlamında “işleten” olarak nitelendirilebilmesi için, yardımcıların araca ilişkin kullanma fiilinin, anılan kişi (kullanmayı yardımcıları aracılığıyla sağlayan kişi) adına gerçekleştirilmesi şarttır. Dolayısıyla, TSHK.m.133/ f.1, c.2 anlamında “işleten”, sivil hava aracının kendi adına / hesabına kullanılmasını, yardımcıları aracılığıyla sağlayan gerçek veya tüzel kişidir. Sivil hava aracının sırf yardımcılar tarafından kullanılmış olması, kullanma fiili kendi adına / hesabına gerçekleştirilmiş olmadıkça, o kişiyi işleten kılmaz. Diğer bir deyişle, sivil hava aracının kullanılması kendi hesabına gerçekleştirilmeyen kimse, TSHK.m.133/ f.1 Konvansiyonundan farklı olarak, öznedeki “he” tabiri ile birlikte “she” ifadesini kullanarak, önceki ata erkil yaklaşımı ortadan kaldırmaktadır. Bkz., Abeyratne, (The Convention of 2009), p. 179, dn. 4.

anlamında işleten olarak nitelendirilmez. Kullanılma fiili kendi adına gerçekleştirilen kimse, aynı TSHK.m.133/ f.1, c.1’de olduğu gibi, hava aracının özgülenme amacına uygun şekilde kullanılmasında ağır basan maddî yahut manevî menfaati bulunan kişidir. Aynı şekilde, kendi adına kullanma, aracın muhafazasını ve bakımını sağlamayı, araçtan maddî veya manevî açıdan dolaylı yahut doğrudan yararlanmayı gerektirdiğinden, bunlar için gereken masrafları karşılayan veya bunlara katlanan kişi de, sivil hava aracını “kendi adına kullanan” olarak kabul edilir. Bu bakımdan, sivil hava aracı yardımcılar aracılığıyla kullanılmakta olsa da, aracın “sorumluluk sigortasını yaptıran, primlerini ödeyen, bakım, onarım, muhafaza, vergi

yakıt ve personel masraflarını karşılayan, pilot ile diğer personeli seçip atayan kimsenin”,

aracı kendi adına kullandığının kabul edilmesi gerektiği ifade edilmektedir286.

TSHK.m.133/ f.1, c.2 de ifadesini bulan “işleten yardımcısı – operator’s servants or

agents” kavramından kimlerin anlaşılması konusunda her ne kadar yasal bir açıklık

bulunmasa da, TSHK.m.126’da yer alan “taşıyıcının işçileri veya temsilcileri gibi yardımcı

kişilerinin” ifadesine binaen, sorumlu kaptan pilot, pilot yardımcıları, kabin amiri ve kabin

görevlileri gibi uçuş personelinin, hava aracının sefere elverişli tutulmasına memur yer personelinin, özetle sivil hava aracının, işleten adına kullanılması ile görevli tüm kişilerin “işleten yardımcısı” olarak nitelendirilmesi isabetli olacaktır287. Bu halde işleten yardımcıları,

286

İşgüzar, s. 43, naklen.

287

11.HD. 05.12.2012, E.2012/14893 K.2012/19992, “Dosya içeriğinden davalı Air Kargo'nun havayolu taşıması işiyle iştigal etmeyip, davacı kurumla yaptığı yer hizmetleri sözleşmesi kapsamında havayolu taşıma firmalarına yer hizmeti sunduğu, diğer davalı Ural Airlines şirketinin de bu kapsamda davacıdan hizmet aldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf davalı Air Kargo A.Ş'nin davalı Ural Airlines şirketinin temsilcisi sıfatıyla slot bedelinden birlikte sorumlu olduğunu ileri sürmüş, mümeyyiz davalı ise davalı Ural Airlines şirketinin Türkiye temsilcisi olduğunu, anılan davalı tarafından davacı kuruma yapılması gereken ödemelerin kendisi tarafından gerçekleştirildiğini, ancak Ural Airlines'in borçlarından şahsen sorumlu olmadığını savunmuştur. Alınan bilirkişi raporunda davalı Air Kargo'nun, diğer davalının davacıdan aldığı her türlü hizmetin karşılığını temsilci olarak davacıya ödediği, bu kapsamda slot bedelinin ödenmesinden de sorumlu olduğu, ancak bu durumda kendi ödediğini diğer davalıya rücu edebileceği belirtilmiş, mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak alacağın her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Oysa, somut uyuşmazlıkta dava konusu edilen slot alacağı davalı Air Kargo'nun davalı Ural Airlines'i temsilen gerçekleştirdiği bir işlemden doğmadığı gibi, davalı Air Kargo ile davacı arasında akdedilen yer hizmetleri sözleşmesinde de davalı Air Kargo'nun slot bedelinden sorumlu olacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece, temsilci durumundaki davalı Air Kargo'nun temsil ettiği şirketin borçlarından dolayı bizzat sorumlu tutulamayacağı gözetilmeden, davalı Air Kargo A.Ş

işletenin, kendi adına olmak üzere sivil hava aracının kullanılmasını tevdi ettiği bütün kişilerdir288. İşleten ile yardımcı kişiler arasında çoğu zaman bir hizmet yahut vekâlet ilişkisi bulunduğuna rastlansa da, yardımcıların fiillerinden sorumluluğu bakımından yardımcılarla işleten arasındaki ilişkinin hukukî niteliği önem arz etmez. İşleten ile yardımcılar arasındaki ilişki vekâletsiz iş görme niteliğinde olsa, hatta geçerli bir hukukî ilişki bulunmasa bile, sivil hava aracı kendi adına kullanılan kişi, işleten olarak nitelendirilir289. Yardımcıların, sivil hava aracını hizmetle ilgili olmayan bir işte, yani hizmet yetkilerinin dışında kullanmaları dahi işleten statüsünü ortadan kaldırmaz (Rom.K.m.2/ f.2, b; GTK.m.1, f; HFTK.m.1, f).

2009 tarihli Genel Tehlike Konvansiyonu ile aynı tarihli Haksız Fiil Tazminatı Konvansiyonunda da, 1952 tarihli Roma Konvansiyonuna sadık kalınarak, sivil hava aracının kendi adına kullanılmasını yardımcılar (işçiler – servants veya temsilciler – agents) aracılığıyla sağlayan kişi, yardımcıların yetkileri dâhilinde hareket edip etmediklerine bakılmaksızın, “işleten” olarak kabul edilmiştir (ROM.K.m.2/ f.2, b; GTK.m.1, f; HFTK.m.1, f)290.

c) Seferlerin Kontrolünü Elinde Bulunduran Kişi

TSHK.m.133/ f.2, “Bir sivil hava aracının kullanma hakkı doğrudan veya dolaylı

olarak kendisinden elde edilmiş gerçek veya tüzelkişi, seferlerin kontrolünü elinde tutmakta ise, bu kişi işleten sayılır.” demektedir. Maddeye göre, TSHK.m.133/ f.2 anlamında

“işleten”den bahsedilebilmesi için, birincisi kişiye, ikincisi şarta ilişkin olmak üzere, iki unsurun bir arada bulunması gerekmektedir. Bu unsurlardan ilki “sivil hava aracının kullanma hakkının devri”, diğeri ise “seferlerin kontrolünü elinde bulundurma”dır.

hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle anılan davalı yararına bozulması gerekmiştir.”, (Karar yayımlanmamıştır).

288

Aynı yönde bkz., İşgüzar, s. 43. İsviçre Federal Mahkemesinin “pilot”u yardımcı kişi olarak nitelendirdiği kararları için ayrıca bkz., a.g.e., s. 43, dn. 19. Kaner, (Hava Hukuku), s. 41. Karş., Werro, Men Duri, Die Haftung aus Zusammenstoss von Flugzeugen, Diss. Zürich 1978, s. 65.

289

İşgüzar, s. 43. 290

Anılan düzenleme, Konvansiyonlarda, “a person shall be considered to be making use of an aircraft …when his or her servants or agents are using the aircraft in the course of their employment, whether or not within the scope of their authority” şeklinde ifade edilmektedir. Ayrıca bkz., Abeyratne, (The Convention of 2009), p. 179, dn. 4.

TSHK.m.133/ f.2’de yer alan, “sivil hava aracının kullanma hakkı doğrudan veya

dolaylı olarak kendisinden elde edilmiş gerçek veya tüzel kişi” ifadesi, yukarıda anılan ilk

unsuru, yani “sivil hava aracının kullanma hakkının devri” unsurunu işaret eder. Bu unsur, anılan düzenleme anlamında “işleten” olarak nitelendirilecek kişiye ilişkindir. Şöyle ki, bu düzenleme anlamında “işleten”, sivil hava aracına ilişkin kullanma hakkını devreden kişidir291. Devredilen kullanma hakkının aynî yahut şahsî nitelik arz etmesi önem arz etmez. Dolayısıyla TSHK.m.133/ f.2 anlamında “işleten” olarak nitelendirilecek kişinin, sivil hava aracı üzerinde halen aynî hak sahibi olan kişi veya kullanmaya ilişkin önceden yahut hâlihazırda şahsî hak sahibi olan kişi olması mümkündür. Sivil hava aracının kullanma hakkının devri ise, sair hukukî görünümler arz edebilir. Buna göre, kullanma hakkının devri sonucunu doğuran kira292, kullanım ödüncü (ariyet)293, çarter (charter)294, mülkiyeti muhafaza

291

Kaner, (Hava Hukuku), s. 40; İşgüzar, s. 45. 292

Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK.m.299; EBK.m.248).

293

Kullanım ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir şeyin karşılıksız olarak kullanılmasını ödünç alana bırakmayı ve ödünç alanın da o şeyi kullandıktan sonra geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK.m.379; EBK.m.299).

294

Sivil havayolu taşımacılığı anlamında çarter sözleşmesi, sivil hava aracının, personeliyle veya personelsiz olarak, tamamının, bir kısmının veya belirli bir yerinin yahut ticarî yönetiminin, bedel karşılığında bir başkasına kullandırılmasını konu edinen sözleşmedir. Çarter sözleşmesi, sivil hava aracının tamamının yahut belirli bir kısmının kullandırılması gibi kira sözleşmesinin, yolcu yahut yük taşımasının icrası gibi eser, hizmet yahut vekâlet sözleşmelerinin, uçuş personelinin tahsisi gibi hizmet temini sözleşmesinin unsurlarını içerebilir. Çarter sözleşmeleri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz., Kamp, Jaap, Air Charter Regulation: A Legal, Economic and Consumer Study, New York 1976; Lichtman, Robert M., Regularization of the Legal Status of International Air Charter Services, 38 Journal of Air Law and Commerce, 1972, p. 441 vd.; Ülgen, (Sözleşme), s. 38 vd.; Özdemir, s. 41 vd., İşgüzar, s. 47 vd.; Demir – Araz, Yeliz, Gencon (94) Sefer Çarteri Sözleşmesinde Sürastarya Klozu, İTÜSBD., Yıl 3, S. 5, 2004, s. 85 vd.. Uçuş personeli almadan sadece hava aracının kiralanması halinde Borçlar Kanununun ilgili hükümleri, uçuş personeli ile birlikte bir hava aracının tamamının veya bir kısmının yahut muayyen bir mahallinin kiralanması veya çarter sözleşmesi halinde Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümleri uygulanır (TSHK.m.118/ f.1). Uluslararası antlaşmaların hükümleri saklıdır (TSHK.m.118/ f.2).

kaydıyla satış295, eser yahut vekâlet gibi hukukî ilişkiler, TSHK.m.133/ f.2’de öngörülen “sivil hava aracının kullanma hakkının devri” unsurunu teşkil ederler. Dolayısıyla sivil hava aracını kiralayan, ariyet veren, çarter sözleşmesi uyarınca kullandıran (çarter borçlusu -

charterer)296, mülkiyeti muhafaza kaydıyla devreden297 yahut tamir veya bakım amacıyla araca (dolaysız) zilyet atayan kişi, “seferlerin kontrolünü elinde bulundurma” şartını haiz olmak kaydıyla, TSHK.m.133/ f.2 anlamında “işleten” olarak nitelendirilecektir298.

Gerçekten, sivil hava aracına ilişkin kullanma hakkının, anılan sair hukukî yollardan biriyle sadece devredilmiş olması, devreden kişinin, TSHK.m.133/ f.2 anlamında “işleten” olarak nitelendirilmesi için tek başına yeterli değildir. Sivil hava aracına ilişkin kullanma hakkını devreden kişinin, bu anlamda “işleten” olarak nitelendirilebilmesi, aynı zamanda sivil hava aracına ilişkin seferlerin kontrolünü de elinde bulunduruyor olmasına bağlıdır. Sivil hava aracının, hava trafiğine çıkıp çıkmayacağını, hava trafiğinde kalış süresini, ne amaçla ve ne şekilde kullanılacağını belirleyen, uçuş personeli ve diğer yardımcıları tayin edip, onlar üzerinde mevcut denetim yetkisini kullanan, onlara talimat veren kişi, seferlerin kontrolünü elinde bulunduran kişidir299. Öyleyse denilebilir ki, TSHK.m.133/ f.2 anlamında “işleten”, sivil hava aracına ilişkin kullanma hakkını devretmiş olmasına rağmen, seferlerin kontrolünü elinde bulunduran kişidir. Ancak kullanma hakkı kendisine devredilen kişi şayet seferlerin kontrolünü kendi elinde bulunduruyorsa, bu hâlde ve diğer şartlar çerçevesinde işleten sıfatını bu kişi (devredilen) haiz olacaktır (TSHK.m.133/ f.1).

295

Mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış hakkında ayrıntılı bilgi için bkz., Serozan, Rona, Mülkiyeti Saklı Tutma Anlaşması, MHAD., Yeni Seri, S.2, 1968, s. 183 vd.; Zevkliler, Aydın, İflasta Mülkiyeti Muhafaza Mukavelesi, AÜHFD, S. 3 – 4, 1968, s. 197 vd.; Aral, Fahrettin, Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Satılan Bir Malın Alıcının Alacaklıları Tarafından Haczi, AÜHFD., S. 1 – 4, 1973, s. 202 vd..

296

Bkz., Ülgen, (Sözleşme), s. 38 vd.; Özdemir, s. 42.

297

İşgüzar, sivil hava aracının mülkiyeti muhafaza kaydıyla devrinde, devredenin, araca ilişkin kullanma hakkıyla birlikte seferlerin kontrolünü de tamamen alıcıya devrettiği gerekçesiyle, işleten sıfatını kaybedeceğini ileri sürmektedir. Bkz., a.g.e., s. 49 – 50. Halbuki, seferlerin kontrolüne ilişkin “şart” içeren bir leasing sözleşmesi faraziyesinde olduğu gibi, mülkiyeti muhafaza kaydıyla sivil hava aracı satışında, devredenin, dolaylı da olsa seferlerin kontrolünü elinde bulundurması teorik bakımdan mümkün olduğundan, onun, “işleten” sıfatının her halükarda kaybından bahsetmek amaca uygun olmayacaktır.

298

İşgüzar, s. 45 – 53.

299

Âkit devletler arasında gerçekleştirilen uluslararası uçuşlar bağlamında da, 1952 tarihli Roma Konvansiyonunda olduğu gibi, 2009 tarihli Genel Tehlike ve Haksız Fiil Tazminatı Konvansiyonlarında, sivil hava aracının kullanma hakkı doğrudan veya dolaylı olarak kendisinden elde edilmiş olan kişinin, şayet seferlerin kontrolünü (control of the navigation) elinde bulundurmakta ise “işleten - operator” olarak nitelendirileceği düzenlenmiştir (Rom.K.m.2/ f.2, a; GTK.m.1, f; HFTK.m.1, f)300.

d) Sicilde Hava Aracı Maliki Olarak Görünen Kişi

TSHK.m.133/ f. 3’de adı geçen “sicil”, TSHK.m.50 anlamında “uçak sicili”dir. Nitekim TSHK.m.50/ f.1, “Türk sivil hava araçlarının tescili için Ulaştırma Bakanlığınca bir

sicil tutulur. Bu sicile "Uçak sicili" adı verilir.” demekle, Türk sivil hava araçlarının kaydı ve

üzerlerindeki aynî hakların tescili için301, Medenî Kanunun Tapu Siciline ilişkin 1007. maddesi (EMK.m.917) hakkında atfen uygulanmak üzere, özel bir sicil tutulmasını öngörmektedir (TSHK.m.50/ f.2). T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca tutulan ve kendisine kaydı mümkün olan hava araçları sadece uçaklar ile sınırlı olmadığından “hava aracı sicili” şeklinde adlandırılması daha tutarlı görülen302 bu sicil, TSHK.’nun 50 ila 84. maddeleri arasında düzenlenmiştir. 1944 tarihli Şikago Konvansiyonunun “Hava Aracının Tabiiyeti – Nationality of Aircraft” başlıklı üçüncü bölümünde de (m.17 vd.), âkit devletlerin hava aracı sicillerine ilişkin düzenlemelere yer verilmekte ve anılan konvansiyona Ek (Annex)

300

1952 tarihli Roma Konvansiyonu ile 2009 tarihli Genel Tehlike Konvansiyonu ve Haksız Fiil Tazminatı Konvansiyonunda bu durum, “…if control of the navigation of the aircraft is retained by the person from whom the right to make use of the aircraft is derived, whether directly or indirectly, that person shall be considered the operator” şeklinde ifade edilmiştir. HFTK. hakkında bkz., Abeyratne, (The Convention of 2009), p. 179 vd.. GTK. hakkında bkz., Abeyratne, (Aviation), p. 93 vd..

301

TSHK.’nda belirtildiği gibi uçak siciline tescil edilecek olan husus hava araçlarının bizatihi kendisi değil hava araçları üzerindeki aynî haklar olduğundan, anılan kanundaki “hava araçlarının tescili” yönündeki ibareler, hava araçlarının kaydı olarak anlaşılmalıdır. Zira hava araçlarının tescilinden değil, kaydından bahsetmek, özellikle TSHK.m.50/ f.2’nin, EMK.’nin konuyla alakalı 917.maddesine (TMK.m.1007’ye)