• Sonuç bulunamadı

İşkodra Şehrinin Teslim Şartları ve İşkodra Müdafaasının Son Bulması

BALKAN SAVAŞLARI’NDA İŞKODRA MÜDAFAAS

J. Rumeli’nin Son Kalesi İşkodra’da Sona Gelinirken 1 Şehrin Sükûtundan Önceki Son Gelişmeler

2. İşkodra Şehrinin Teslim Şartları ve İşkodra Müdafaasının Son Bulması

22 Nisan gece yarısına kadar tartışmalarla geçen Türk-Karadağ görüşmeleri bazı şartlar ile sonuca bağlanmıştır. Türkçe ve Fransızca olarak ikişer nüsha yazılan antlaşma metni, Kiramettin Bey aracılığıyla Karadağ’a gönderilerek, Prens Danilo tarafından imzalanması sağlanmıştır.

İşkodra Kolordu Kumandanı Esat Paşa ile Karadağ Ordusu Başkumandanı Veliaht Prens Danilo arasında şehrin teslimi ile ilgili belirlenen ve kabul edilen teslim koşulları517 şöyledir;

1) Hangi birliğe mensup olursa olsun (Nizamiye, Redif, Müstahfız) tüm Türk askerleri, kendilerine ait olan bütün eşyaları, askerî teçhizat ve cephanesiyle İşkodra şehrini serbest bir şekilde terk edebilecekler.

2) Halk arasından isteyen herkes, tüm silah ve eşyalarını yanlarına alarak, ordu ile beraber şehri terk edebilecekler.

3) Şehirde bulunan Osmanlı vatandaşlarının malları yağmalanmayacak, kişilik haklarına dokunulmayacaktır. Savaşa katılmış olanlar da hiçbir şekilde

516 Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Balkan Harbi Garp Ordusu Karadağ Cephesi III ncü Cilt 3 ncü

Kısım, s. 209.

517 İşkodra Savunması ve Hasan Rıza Paşa, s. 87-88; Abdurrahman Nafiz-Kiramettin, a.g.e., s. 456-

458; Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Balkan Harbi Garp Ordusu Karadağ Cephesi III ncü Cilt 3 ncü

cezalandırılmayacaklardır, çünkü onlar yalnızca vatani görevlerini yaparak memleketlerini savunmuşlardır. Gerek Müslüman gerek Hristiyan tüm şehir halkının ibadet, millî gelenek-görenek, bununla birlikte ırz ve namuslarının korunarak devam ettirilmesi, kesin olarak güvenlik altına alınacak.

4) Birlikler, hareket ederken ihtiyaçları olacak olan hayvanlar ve taşıma arabaları, ayrıca yerleşme ve iaşeleri için gerekli olan çadır, kilim, kazan, karavana gibi eşyalardan taşıyabilecekleri kadarını da yanlarında alacaklar. 5) Asker ve sivil memur arasından, jandarma ve polisten isteyenler de ordu ile

birlikte gidebilecekleri için onlarda serbest bırakılacaklar.

6) Türk ordusunun bu hareketleri esnasında, Karadağlı bir general ile birkaç subay, orduya eşlik edecek. (Bu maddenin amacı, Türk Ordusu’nun güvenli bir şekilde şehirden çıkmasını sağlamaktır)

7) Sırp ordusuna ait olan savaş esirleri Karadağ ordusuna teslim edilecek, bunlarla birlikte asker ve halktan olan tüm yaralı ve hastalara çok iyi bakılacak. Bu hasta ve yaralılara bakmak üzere yeterli sayıda Türk sağlık personeli İşkodra’da bırakılacak, yaralılar iyileşip, sağlık personelinin işi bittikten sonra masraflarının Osmanlı Hükümeti tarafından karşılanması koşuluyla, birliklerine teslim edilecekler.

8) Tüm resmî ve askerî evrak ile dosyalar ordu ile beraber götürülecek, sivil yönetimle ilgili olanlar ise, İşkodra Kolordusu Kumandanlığınca önemli olanlar seçilerek, götürülecektir.

9) Tüm makineli tüfekler, dağ ve seri ateşli sahra toplarının hepsi ve bunların cephaneleri de beraber alınacak.

10) Tüm haberleşme araçları alınacak.

11) Savaş esnasında Osmanlı Devleti’ne hizmet etmiş, casusluk yapmış oldukları bilinenler affedilecek.

12) Karadağ’dan kaçarak İşkodra’ya sığınan veya yabancı uyruklu olup da, Türk kuvvetleri ile aynı safta mücadele etmiş olanlar varsa, onlar da affedilecek. 13) Şehirden çıkacak kıtalar için, ihtiyaç halinde, Karadağ Hükümeti de

verebilecek durumda olursa, yeteri kadar yiyecek gönderilecek.

14) Kolordu Kumandanlığı’nı savunma konusunda işe yarayan araçlar tahrip edilmeden Karadağ ordusuna teslim edilecek.

15) 23 Nisan 1913 günü, sabah saat 08.00’dan itibaren Traboş, Küçük Bardanyolt ve Yılan Ovası dayanak noktaları ile güçlendirilmiş olan mevzilerin boşaltılmasına başlanacak

16) Fesat Tepe’nin Karadağlılar tarafından işgali, yarın (24 Nisan) saat 11.00’da, Bardanyolt’un işgali saat 13.00’da, Yılan Ovası’nın işgali ise öğlenden sonra 15.00’de yapılacaktır.

Tüm bu şartlar altında, 23 Nisan 1913 günü Türk kuvvetleri mevzilerini boşalttıktan sonra Karadağlılar belirlenmiş olan saatler içerisinde mevziileri ele geçirmişlerdir. Türk kuvvetleri 23-24 Nisan gecesini Derviş Paşa Tepe’sinde geçirmek zorunda kalmış, çünkü ordunun güneye doğru çekilirken Drin Nehri’ni geçebilmek için gerekli olan köprü daha önce düşman kuvvetleri tarafından tahrip edilmiştir. 24 Nisan sabahı, köprü yapıldıktan sonra geçit başlayabilmiştir. İşkodralılar ile bölgede bulunan Müslüman halkın orduyla beraber şehirden çıkmak istemesinden dolayı, kolordunun mevcudu oldukça artmıştır. 25-26 Nisan gecesini Birdiça bölgesinde geçiren ordu, 26 Nisan sabahı Buşat yoluyla Birdiça’dan güneye hareket etmiş ve böylece 450 yıl kadar süre boyunca Türk egemenliği altında kalan şehir, artık geride bırakılmıştır. Dört buçuk asır önce şahin yuvasına dikilen Ay Yıldızlı Bayrak, işte o gün bölgeye veda etmiştir518.

Karadağlılar ise 24 Nisan 1913 tarihi itibariyle İşkodra’ya girmiş, ertesi gün yani 25 Nisan sabahı, Karadağ Kralı Nikola 21 parça top atışı ile selamlanarak şehre girip kaleye çıkmıştır. Esat Paşa ile kalede görüşmüş, ardından aynı top atışları farklı

bir amaç için, kaleden çıkarak şehri terk etmek üzere olan Esat Paşa’yı selamlamak amacıyla 11 kez atılmıştır519.

İkdam Gazetesi İşkodra’nın elden çıkması ile ilgili 24 Nisan 1913 tarihli haberinde “İşkodra’nın Sükûtu” başlığı altında şu ifadelere yer vermiştir;

“Dün gelen ajans telgrafnameleri, İşkodra’nın sükûtunu haber verdiler. Bu

kahraman kale Osmanlılar için pek feci neticeler hâsıl eden bu Balkan Muharebesi’nde Osmanlı silahının şeref ve namusunu i’la eden son kale idi. Şimdiye kadar devam eden müdafaat-ı dilirane ve fedakaranesiyle Osmanlılığın kalb-i hazinine ab-ı teselliyet serpti ve Osmanlı tarihine bu son felaketli harbin ilave ettiği muzlim sahifelere, Edirne ve sair emsali gibi birkaç nurani satır ilave etti”520.

Karadağ ordusu ile İşkodra’ya girmiş olan İsviçreli Teğmen Karl Egli’nin ifadeleri, bir yabancının gözünden Türk askerinin nasıl göründüğünü ifade etmesi bakımından önemlidir. Karl Egli, İşkodra’dan çıkmak üzere olan Türk ordusunu görmek istemiş, gerekli olan izinleri aldıktan sonra ordugâha gelmiştir; “Beni Türk

Ordugahı’na sokan kurmay subayın ifadesine göre; bu ordugahta asker ve sivil olmak üzere toplamda 24 bin kişi vardır. Drin Nehri kenarında altı buçuk ateşli Krup topu bataryası duruyordu. Önde toplar, arkada cephane arabaları olduğu halde, gayet muntazam bir hizada bulunuyorlardı. Her şey tertemizdi. Namluların ağız kapakları takılıydı. Top başına on kadar mermi bulunmaktaydı. Burada gördüğüm nizam ve intizam bende çok iyi bir etki bıraktı. Fakat piyadelerin yanına gittiğim zaman, büsbütün hayrette kaldım. Asker silah çatmıştı. Silah çatışları çok muntazamdı. Tüfekler, hiç değilse dış görünüşüyle bana gayet iyi temizlenmiş olduğunu hissettiriyordu. Genel olarak askerin eşya ve teçhizatına da iyi baktığı görülüyordu. Hiçbir askerde yırtık görmedim. Yırtılan her yer yamanmıştı. Başka bir şey bulunamamışsa, alelade bir bezle de olsa yamanmıştı. Bu bakımdan, haftalarca yırtık pantolonla dolaşan Karadağlılar, düşmanlarından çok şey öğrenebilirdi. Saat 16.00’da yürüyüş başlayacaktı, asker hazırlandı. Topların koşulması çok çabuk oldu. Özetle, her şey eğitim alanındaymış gibi uygun ve düzgün yapıldı. Birlikler, Esat

519 Abdurrahman Nafiz-Kiramettin, a.g.e., s. 459-460. 520

Paşa’nın önünden geçerek yürüyüşe başladılar. Bu geçiş, çok şeylere değer ve tamamıyla askerî bir manzara göstermekteydi. Kafilenin son arabası, Birdiça Tepesi’nin arkasında kaybolduğu zaman, saat 18.00 olmuştu” 521.