• Sonuç bulunamadı

Hasan Rıza Paşa’nın Şehit Edilmesi ve Öncesinde Yaşanan Gelişmeler

BALKAN SAVAŞLARI’NDA İŞKODRA MÜDAFAAS

E. Çatalca Ateşkesi ve İşkodra Şehrine Yansıması ile Bu Sırada Meydana Gelen Muharebeler

2. Hasan Rıza Paşa’nın Şehit Edilmesi ve Öncesinde Yaşanan Gelişmeler

Zadrima Muharebesi’nden iki hafta sonra 31 Aralık 1912 tarihinde Sırplar tarafından gönderilen ve iki dil bilen bir memur Birdiça Bölgesi ileri Karakol Kumandanlığı’na resmi bir mektup getirmiştir. Mektupta Osmanlı Devleti ile Balkan Müttefikleri arasında var olan ateşkesten dolayı İşkodra’nın bu durumla ile ilgili bir emir alıp almadığı sorulmuş, Birdiça Bölge Kumandanı, Hasan Rıza Paşa’dan aldığı emir üzerine, ateşkes konusunda hükümetimizin bir bildirisi olmadığı cevabını vermiştir453. Yani Hasan Rıza Paşa, daha önce İşkodra’ya vapurla gelen Karadağlı

subayın getirdiği ateşkes emrini yok saymıştır.

6-7 Ocak 1913 tarihinde Batı Ordusu Kumandanlığı tarafından bir haberci aracılığıyla gönderilen ve ateşkes zamanı hakkında bilgi veren şifre, gecikerek 27-28 Ocak 1913 tarihinde İşkodra’ya gelmiştir. Hasan Rıza Paşa, bu şifreye cevabını yine aynı haberci vasıtasıyla 30 Ocak 1913 tarihli, ki bu günün gecesinde şehit edilmiştir, bir şifre ile bildirmiş ve şunları yazmıştır; “Ateşkes antlaşması hakkında kolorduya

resmi bir bilgi gelmemiştir, Zadrima Savaşı’ndan sonra Sırplar tarafından Birdiça Bölgesine gönderilerek ateşkese dair yazılı bir emir alıp almadığımız sorusundan

452 Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Y. 29, S. 78, s. 60-62, Belge No: 1723. 453 Abdurrahman Nafiz-Kiramettin, a.g.e., s. 308.

başka herhangi bir haber de gelmemiştir. Tarafıma gönderilen emir telgraflarının İşkodra’ya ulaştırılmaması Karadağ hükümetinin işi olsa gerektir. Eğer ki ateşkes İşkodra’yı da kapsayacaksa, bunun için uygun delegeler gönderilmesi, durumun Başkomutanlık tarafından Karadağ ve Sırp hükümetlerine bildirilmesi ve kale için hayati önem taşıyan erzakın Boyana vasıtasıyla getirilmesi istenmektedir”454. Hasan Rıza Paşa, bu cevabıyla ateşkes için hazır olduğunu ifade etmekle birlikte, Karadağ ve Sırp Hükümeti tarafından hiçbir resmi girişim olmamış bunun sonucunda ise ateşkesin resmen bildirilmemiş olması hali Hasan Rıza Paşa’nın şehit edilmesine kadar sürmüştür.

Hasan Rıza Paşa, şehit edilmesinden üç gün önce, 28 Ocak 1913 tarihinde bölüklere ateşkes durumunu açıklayan bir bildiride bulunmuştur; “Edirne önlerinde

bulunan Sırp ve Bulgar orduları fazlaca kayıp vererek yenilgiye uğramışlar, bunun üzerine Yunanistan hariç olmak üzere, müttefik devletler barış görüşmelerine başlayarak, bir ateşkes imzalamaya mecbur kalmışlardır. Ancak İşkodra’yı kolay bir şekilde ele geçirmeyi düşünen Karadağlılar, ateşkesi bildirmek üzere Batı Ordusu Kumandanlığı tarafından gönderilen kurmay yüzbaşının İşkodra’ya girmesine engel olmuş, Sırpların Zadrima yenilgisi üzerine müttefik devletlerin Başkomutanlıktan olan istekleri üzerine 28 Ocak 1912’de çekilen telgrafın da aynı sebeple İşkodra’ya ulaşmasını engellemişlerdir. Allah’a güvenerek vatanın temiz topraklarını ve meşru haklarını savunmak için kanlarını döken kolordumuzun, hile ve oyunla amacından çıkarmaya kalkışan düşmana karşı üstün ve galip gelebilmesini, önce en büyük ve gerçek yardımcımız olan Allah’tan ümid eder, sonra ise büyük bir kararlılık ve sabırla elimizden geleni yapmaya azmederiz”455.

Aslında Hasan Rıza Paşa’nın ateşkes emrini yok sayması için geçerli sebepler bulunmaktaydı. Şöyle ki; şehirde bulunan erzak miktarı sınırlıydı. Kendi mevcuduna yetecek kadar erzak bulunmamakla birlikte, bir de savaş esnasında civar köylerden halk gelerek şehre sığınmış ve yaşanan nüfus artışıyla yiyecek sıkıntısı daha fazla ortaya çıkmıştı. Kaleden yapılan çıkışlarla, yiyeceklerin toplandığı bu

454 Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Balkan Harbi Garp Ordusu Karadağ Cephesi III ncü Cilt 3 ncü

Kısım, s. 146-147.

bölgeler, ateşkesin kabul edilmesinin ardından düşman idaresine verilebilir veya tarafsız bölge olabilirdi. Bu da şehrin aç kalarak teslim olmaktan başka çaresi olmayacağı anlamına gelmekteydi. Bir diğer sebep ise, İşkodra’da bulunan Arnavut redif, müstafhız ve gönüllülerdi. Şehirde zorla duran bu insanlar, bir ateşkes halinde memleketlerine dönmek isteyecekler ve bu durum, şehrin savunulmasını olumsuz anlamda etkileyecekti456.

Bahsi geçen bu ateşkes haberi, göl üzerinden Karadağlı bir asker tarafından Fransızca yazılmış bir telgraf ile getirildiğinde, durumun kimseye duyurulmamasına özen gösterilmiş hatta telgrafı okuyan Abdurrahman Nafiz Bey, bu bilgiyi Hasan Rıza Paşa’ya Almanca olarak aktarmıştır. Buna rağmen Esat Paşa, nerden olduğu bilinmemekle beraber konuyla ilgili bilgi sahibi olmuş ve her ne sebeple olduğu bilinmemekle birlikte sürekli olarak bu konunun üzerinde durmuştur. Ateşkesin yapılmamış olmasına açıkça karşı olarak, Batı Ordusu Kumandanlığı’na 30 Ocak 1913 tarihli, gizli bir belge göndermiş ve şu ifadelerde bulunmuştur;

“Vali ve Kumandan Hasan Rıza Paşa tarafından verilen emirle, Karadağ subayının bildirmeye memur olduğu evrak, iade edilerek ateşkesin reddedildiğini haber aldıktan sonra durum kendilerine sorulmuştur. Karadağ subaylarının gerçekten geldiğini fakat düşman ordusuna ait olduklarından dolayı bir hile olabilir düşüncesiyle o evrakı iade ederek ateşkesi de reddettiğini ifade etmiştir. Önce evrakın iadesi, sonra ise ateşkesin düşünülmeden ve araştırılmadan reddedilmesinin büyük bir yanlış olduğunu üzülerek bildirmekle birlikte, yapılan bu yanlışın düzeltilmesi için tarafımdan yapılan girişimlere itiraz edilmekle birlikte, son olarak 9 Ocak 1913 tarihinde Karadağ Sınırı Genel Kuvvetler Kumandanı Mahmut Hayret Paşa tarafından gönderilen belgede bildirilen 4 ve 5 Aralık 1912 tarihli telgraflarda ateşkes yapıldığı resmen bildirildikten sonra da savaşa devam edilmesinin uygun olamayacağından ve devamında da büyük sıkıntılara sebep olacağından, sorumluluğun kendisine ait olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini, yazdığım bir metnin altına dipnot olarak bildirdim. Dışarıdan aldığım haberlere göre, eğer ateşkes kalelerin faydalanması şartıyla yapılmışsa, reddedilmiş olması

telafisi imkânsız bir zarara sebep olmuştur. Çünkü erzakımız ancak 20-25 gün kadar idare edebilecek, halkta daha şimdiden baş göstermekte olan kıtlığın etkisiyle, (Vezirköprü’den itibaren, Puka, Merdita, Kalmet, Miyet, Selimiye ve ileriye kadar 20. 000 kişi olduğu öğrenilen Sırp kuvvetleri ile Karadağlılar birleşerek saldırıya geçerlerse) İşkodra’nın teslimi o zaman kesinleşecektir. Düşman elinde esir ve rezil olmaktansa, tüm sorumluluk bu halkın bu duruma düşmesine sebep olan, kendine ait devlet arazisi bulunan Hasan Rıza Bey’e ait olmak üzere, kendi kumandam altında bulunan kuvvetlerin askerî kabiliyetlerini araştırarak, direnişler zorunlu hale gelecektir. Şöyle ki, Kumandanın dik başlılığından dolayı kendi başına yaptığı işlerden korkuyorum, bir tekrardan ibaret olan askerî tarihin birçok sayfasında yazıldığı gibi kumandanların uyuşmazlığı yüzünden meydana gelen zararlar büyük tehlikeler getirmiştir, bu yolda bir hataya sebebiyet vermekten sakındığımı arz ederim”457

İşkodra Kolordu Kumandanı Hasan Rıza Paşa’nın karargâhı, asıl mevziinin hemen gerisinde bulunmakla birlikte ikamet ettiği yer de buradaydı. 27 Ocak 1913 tarihinde biraz rahatsızlanınca tedavi ve birkaç gün istirahat etmek için şehirde bulunan evine gitmiştir458. Paşa, son günlerde dışarıda bulunan tüm Arnavutları, Sırp

ve Karadağlılar aleyhine ayaklandırmak için uğraşmıştır. Müslüman Arnavutlarla ilgili sorun olmamakla birlikte asıl tehlikeyi Katolik Arnavutlar yaratmış çünkü onların daha önce düşmanla işbirliği yapmış olduğu bilinmektedir.

Hem Müslüman hem de Hristiyan din adamları ile görüşmelerde bulunan Hasan Rıza Paşa, Karadağlılar ve Sırpların zafer kazanmaları halinde bu durumun Arnavutluk için büyük tehlikeler yaratacağını, Osmanlı Devleti’nin ise bundan sonra tüm yapacaklarının Arnavutluk’un menfaati için olacağını yerel halka ifade etmeye çalışmıştır. Din adamları ile yaptığı görüşmeler olumlu sonuçlar vermiş, İşkodra Başpiskoposu ise işe resmiyet kazandırmak için Hasan Rıza Paşa’dan Arnavutluk adına şahsî bir teminat istemiştir. Bu teminata göre, Osmanlı Devleti Arnavutluk

457 Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Balkan Harbi Garp Ordusu Karadağ Cephesi III ncü Cilt 3 ncü

Kısım, s. 147-148; Abdurrahman Nafiz-Kiramettin, a.g.e., s. 310-311. İşkodra Kalesi’nin müdafaası

sırasında kalede görevli bulunan Abdurrahman Nafiz Bey, Esat Paşa’nın Batı Cephesi’ne gizlice gönderdiği bu resmi belgeye, savaştan 13 yıl sonra Batı Ordusu Dosyaları’nı incelerken rastladığını belirtmiştir. Bkz.: Abdurrahman Nafiz-Kiramettin, a.g.e., s. 311.

lehinde çalıştığının teminatı olarak İşkodra Kalesi’nde bulunan Türk Bayrağı’nın altına Arnavutluk Bayrağı’nı da çekecektir. Tüm Katolik Arnavutlar ile Malisörlerin Karadağ ve Sırplara karşı silah kullanmaları şartıyla, bu isteği kabul edeceğini belirten Hasan Rıza Paşa, Başpiskopos ile, 30 Ocak 1913 tarihinde şartlar ve nasıl hareket edileceğine dair esasları belirlemek amacıyla Dervişpaşa Tepesi’nde görüşmeye karar vermiştir459. Aynı gün saat 15.20’de Esat Paşa’nın evinde de

görüşülecek ve Hasan Rıza Paşa’nın başpiskoposa talimatları olacaktır. Şöyle ki Başpiskopos İşkodra’nın güneyinde bulunan Zadrima ve Naşat’a giderek Sırplar aleyhinde ayaklanma hazırlığına başlayacaktır460. Ancak Hasan Rıza Paşa o gün

etrafı teftişe çıkmış ve evine geç dönmüş, bu yüzden de belirlenen saatte Başpiskopos ile görüşememiştir. Eve döndüğünde, Esat Paşa’nın yaveri Mesut gelerek Başpiskoposun Esat Paşa’nın evinde olduğunu belirtmiş ve Paşa’nın gelip gelmeyeceğini sormuştur. Hasan Rıza Paşa, odasında bulunan Abdurrahman Nafiz Bey’e bir saat sonra döneceğini söyleyerek 150 metre mesafede bulunan Esat Paşa’nın evine gitmiştir. Aslında Paşa, yaverine, maiyetine haber vermeden ve yalnız başına evden çıkmazken bu defa öyle çıkmıştır. Her iki ev karşı karşıya bulunmakla beraber ortasında bir meydan mevcuttur461.

Esat Paşa’nın evindeki görüşme tamamlandıktan sonra Hasan Rıza Paşa, karargâha dönmek için evden çıktığı sırada kendisine eşlik etme teklifinde bulunan yaver Mesut’u buna gerek olmadığını söyleyerek geri döndürmüştür. Ardından yoluna devam eden Hasan Rıza Paşa, iki ev arasında bulunan meydanda, saat 18.45’te silahlı saldırıya uğramıştır. Arka arkaya patlayan silah seslerini duyanlar, Esat Paşa’nın evine doğru koşmuş fakat havanın çok karanlık olması ve sokak lambalarının bulunmamasından dolayı etrafta olanları anlamakta zorlanmışlardır. Sonrasında yapılan incelemelerde Hasan Rıza Paşa, meydanın tam ortasında yaralı olarak sırt üstü yatar halde bulunmuştur462. İlk müdahalesi hemen orda yapılan

Paşa’nın ilk sözleri ise; “yolda giderken karşıma üç kişi çıktı. Hava çok karanlık

olduğundan tanıyamadım. Çok yakınımdan geçen bu adamlar yüzüme bakıp

459 Volkan Marttın, a.g.m., s. 55.

460 İşkodra Savunması ve Hasan Rıza Paşa, s. 65. 461 Abdurrahman Nafiz-Kiramettin, a.g.e., s. 293.

462 Nuri Yavuz, “İşkodra Müdafii Hasan Rıza Paşa (1871-1913)” Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim

geçerken birisi iki, diğeri de ben yere düştükten sonra bir defa revolverle ateş etti. Üçüncüsü atmadı, nereye kaçtıklarını görmedim”463 şeklinde olmuştur.

Son ana kadar dirayetini kaybetmeyen Paşa, yaralarının verdiği şiddetli acılara rağmen etrafındakilere bu durumu hissettirmemeye çalışmış, hatta subaylarıyla şakalaşmıştır. Kakarik Muharebesi’nde sağ elini kaybeden Teğmen Kemal’e, “Kemal! Senin bir yaran var benim üç yaram var. Ben senden daha

mutluyum” diyerek takılmıştır. Ziyaretine gelenlere ordu ve kalenin kuvvetli olarak,

mutlaka savunmaya devam etmesini, tek kurtuluşun bu olduğunu belirtmiştir. Ayrıca vurulması ile ilgili olarak Esat Paşa’dan şüphe duyulduğunu anlayınca, kalenin savunmasının çok daha önemli olduğunu ifade ederek, bu mevzuyu kapattırmıştır464.

Hasan Rıza Paşa, vefat etmeden kısa biri süre önce birkaç kişi haricindekileri odasından çıkararak, Kolağası Kiramettin Bey’den yüksek sesle Yasin okumasını istemiştir. Yüksek sesle okunan Yasin bitmek üzere iken, 30 Ocak’ı 31 Ocak’a bağlayan gece saat 02.00 sıralarında vefat ederek, şehitlik mertebesine erişmiştir. Paşa’nın vefat sebebi, sağlık heyeti tarafından verilen raporda, mermilerin isabet ettiği organlarda açılan yaraların sebep olduğu iç kanama şeklinde açıklanmıştır465.

Paşa’nın cenazesi 31 Ocak Cuma günü merasimle kaldırılmış, İşkodra müdafaasında şehit olan askerlerin gömülü olduğu Paruça Camii mezarlığına defnedilmiştir466.

Hasan Rıza Paşa’nın uğradığı bu haince saldırı ile ilgili olarak yapılan araştırmalar bir sonuç vermemiş, Paşa’ya saldırıp onu şehit edenler yakalanamamıştır. Bu konuyla ilgili soruşturma, sahte ihbarlar, yanlış yönlendirmelerle saptırılmaya çalışılmıştır. Esat Paşa’nın olayla ilgisi olduğu şüpheleri sürüp gitmiş, ama yine de bir sonuca bağlanamamıştır467. Gerçek şu ki,

463 Abdurrahman Nafiz-Kiramettin, a.g.e., s. 293.

464 Volkan Marttın, a.g.m., s. 55-56; İşkodra Savunması ve Hasan Rıza Paşa, s. 66-67.

465 Sağlık heyeti raporunun detaylı hali için Bkz.: Abdurrrahman Nafiz-Kiramettin, a.g.e., s. 293-294. 466 Nuri Yavuz, a.g.m., s. 1065.

467 Esat Paşa hakkında genel bir şüphe hali olmuştur. Hatta Esat Paşa’nın adamı olan, yanından hiç

ayırmadığı Osman Bali’nin bu saldırıyı gerçekleştirerek Hasan Rıza Paşa’nın katili olduğu yönünde söylentiler devam edip durmuştur. Esat Paşa ise bu konuyla bir ilgisinin bulunduğunu asla kabul

kendisine verilen görevi son ana kadar gurur duyulacak bir şekilde yerine getirmeye çalışan ve vatanın bir karış toprağını bile vermemek için, kanının son damlasına kadar müdafaada kalma amacı taşıyan bu şerefli Türk kumandanının, düşmanla işbirliği yapan hainler tarafından şehit edildiğidir.

F. Esat Paşa’nın İşkodra Kumandanlığını Ele Alması ve Çatalca