• Sonuç bulunamadı

Balkan Devletlerinin Askerî Durumu ve Savaş için Yapılan Hazırlıklar

BALKAN SAVAŞLARI’NA GİDİLEN SÜREÇTE YARIMADANIN GENEL GÖRÜNTÜSÜ VE OSMANLI DEVLETİ’NDE YAŞANAN GELİŞMELER

B. I Balkan Savaşı’nın Başlaması

5. Balkan Devletlerinin Askerî Durumu ve Savaş için Yapılan Hazırlıklar

Balkan devletleri bir yandan ulusal hedeflerini gerçekleştirebilmek için uğraşırken, diğer yandan askerî açıdan güçlenebilmek adına çaba sarf ederek bu konuda gelişmeler göstermişlerdir. Bütçelerinin büyük bir kısmını ordularına tahsis eden bu devletlerden, Karadağ hariç hepsi Avrupa genelkurmay askerî modelini benimsemiş ve Avrupa imalatı olan silahları kullanmışlardır186. 30 Eylül 1912

tarihinde, halkları tarafından coşkuyla karşılanan seferberlik ilanından sonra Balkan devletleri, savaşa hazırlık sürecini verimli bir şekilde kullanarak, Türk ordusundan çok daha önce savaşa hazır bir hale gelmişlerdir. Ayrıca, Osmanlı topraklarında yaşayan kardeşlerini kurtarıp milli devletlerini kurabilmek amacıyla savaşacaklarına inanan askerlerin, askerî açıdan aldıkları eğitim iyi ve moral durumları da oldukça yüksek olmuştur. Askere alınanların büyük kısmının köylü olması, sosyal açıdan birbirlerine benzediklerinden dolayı ortak hareket etmelerini daha kolay bir hale

183 İhsan Burak Birecikli, a.g.m., s. 37. 184 Richard Hall, a.g.e., s. 26.

185 Mahmut Muhtar Paşa, a.g.e., s. 21. 186 Richard Hall, a.g.e., s. 18-21.

getirmekle birlikte tek bir komuta dilinin kullanılması da orduları idare ve yönetme açısından önemli bir faktör olmuştur.

Ayrıca, seferberlik ilan edildikten sonra yurtdışında bulunan Bulgar, Yunan, Sırp ve Karadağlı gençler, “Otuz yıldır bugünü bekliyorduk” söylemleriyle ülkelerine dönüp, savaş için ordularına katılmışlardır187. The Pensacola Journal, Tuesday

Morning gazetesinin 29 Ekim 1912 tarihli sayısındaki, San Fransisco’dan eski düşmanları Türkler ile mücadele etmek adına orduya katılmak için yolculuğa başlayan bir gurup Yunanlı başlıklı haberi, yukarıda belirtilen duruma örnek olması açısından önemlidir188.

Yunanistan

Bağımsızlığını kazandıktan sonra amacı, Osmanlı topraklarını ele geçirmek olan Yunanistan, Ağustos 1912 yılından itibaren Osmanlı sınırlarına saldırılarda bulunmaya ve bu durumu bir gelenek haline getirmeye başlamıştır. Balkan Savaşları için iyi bir hazırlık yapan Yunanistan, Fransa’dan getirilen general ve kurmay subaylar tarafından verilen askerî eğitimler ile ordu içerisinde yenilikler yapmış 189

ve ordu teşkilatlandırılmıştır.

Barış zamanlarında yaklaşık 25.000 kişiden oluşan Yunan ordusunun sayısı, savaş zamanında 110.000 kişiye kadar ulaşmıştır. Savaş başladığı sırada dört uçağa sahip olan Yunan ordusu, savaş sırasında da iki deniz uçağı almıştır. Diğer Balkan devletlerinden farklı olarak, önemli denilebilecek bir donanmaya sahip olan Yunanlılar, bu donanma ile Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da bulunan güçlerini ikmal ve takviye edebilmesini engellemiştir190.

Yunanistan seferberlik ilan ettikten hemen sonra sınırda askerî yığınak yapmaya başlamış ve bu faaliyetlerini savaş başlamadan hemen önce tamamlanmıştır.

187 İbrahim Artuç, a.g.e., s. 80.

188 “Greeks Leave Home and Adopted Land To Fight Their Old Enemy The Turk”, The Pensacola

Journal Tuesday Morning, 29 October 1912, s. 6.

189 Salim Aydın, a.g.e., s. 201-202. 190

Bulgaristan

1912 yılına gelindiğinde, Balkanlı müttefikler arasında savaşa en hazırlıklı olan ülkenin Bulgaristan olduğu görülmektedir. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra savaş için hazırlıklara başlayan Bulgaristan, 1909 yılında, bazı bölgelere cephane nakliyatı yaparak, neredeyse her gün 10-15 araba cephaneyi istasyonlara nakletmiştir. Bu hazırlıklarının yanında redif ve ihtiyat askerlerini silahaltına almaya başlamış, askerlerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, köyler tek tek gezilerek her haneden 12 kuruş para toplamıştır. 1912 yılından itibaren redif askerlerinin alımları daha da hızlanmıştır191.

Bulgaristan iyi eğitimli askerlerden oluşan yeni bir ordu meydana getirmiştir. Bulgar ordusunda görevli subaylar Almanya, İtayla ve Rusya’da eğitim alarak yetişmişlerdir. Amerikan askerî ataşesi T.Bentley Mott’un, Bulgar ordusunun, Avrupa’nın modern silahları ile donatıldığını, iyi eğitilmiş askerlerden oluştuğunu, bağımsızlık ve daha fazla toprak elde edebilmek için her an kullanılmaya hazır olup, Avrupa askerî çevrelerinde çok önemli bir yere sahip olduğunu belirtmiştir192.

Barış zamanında 60.000 kişi olan Bulgar ordusu, savaş zamanında 350.000 kişiye kadar çıkmaktadır. Toplumun tüm kesimlerinde savaş coşkusu ve heyecanı hâkim olan Bulgaristan’da, her yaş gurubundan ve her meslekten halk orduda görev almış ve orduya asker temininde sıkıntı yaşanmamıştır. 40 milyon Frank olan askerî bütçesi tüm askerlere üniforma sağlamak için yeterli olmasa bile, askerlere dağıtılacak olan silahların miktarının karşılanabilmesinde yeterli olmuştur. Bulgar askerleri açlığa ve soğuk havaya karşı dayanıklı olmalarına rağmen, yiyeceğe özen gösterilerek ordunun iaşe ve ikmali de iyi bir şekilde teşkilatlandırılmıştır193.

Savaş başlangıcında beş tane uçağa sahip olan ülke, savaş süresince uçak sayısını arttırmıştır. Rusya yardım amacıyla 3 tane uçağı Bulgaristan’a göndermiş ayrıca beş tane Rus pilot Bulgar ordusuna katılmıştır. Edirne kuşatması sırasında Bulgar uçaklarını özellikle Rus pilotların kullandığı bilinmektedir. Rus askerlerinin,

191 Salim Aydın, “Balkan Savaşı Öncesinde Bulgarların Savaş Hazırlıkları”, 100. Yılında Balkan

Harbi, Ankara 2015, s. 96-97.

192 Güney Dinç, a.g.e., s. 58. 193 Aram Andonyan, a.g.e., s. 440.

Balkan Savaşları boyunca Bulgar ordusu içerisinde çeşitli görevlerde bulundukları, özellikle dönemin hatıralarında da sıkça yer almaktadır. Rusya’nın mühimmat ve cephane de dâhil olmak üzere her türlü desteğini elde eden Bulgaristan, savaş sırasında Osmanlı toprakları üzerinde keşif seferleri yapmış ve ayrıca uçaklardan bildiriler atarak halkı etkilemeye çalışmıştır194.

Seferberlik ilan edilmeden kısa bir süre önce, manevra harekâtıyla, Osmanlı sınırına mühimmat ve asker yığmaya başlayan Bulgaristan, kısa bir süre sonra ise, Türk ordusunun Bulgar sınırı boyunca yığıldığını ileri sürerek resmen seferberlik ilan etmiştir.

Sırbistan

Balkanlı müttefiklerine göre daha eski bir orduya sahip olan Sırplar, askerî düzenlemelerini 27 Mayıs 1901 tarihli kanun ile yapmışlardır. Buna göre askerlik yaşı 20 ile 45 arasında olmak üzere 25 yıl olarak kabul edilmiştir. Ancak savaş zamanlarında, 17 yaşından 20 yaşına kadar ve 45 yaşından 50 yaşına kadar olmak üzere 8 yıl daha mecburi askerlik hizmeti yapılmıştır195. Silahaltındaki piyade

sınıfının hizmet süresi 1,5 yıl iken, genel muvazzaflar için bu süre 2 yıl olmuştur. 17- 21 yaş ile 45-50 yaş arasındakiler milis adı verilen askerî sınıfı oluşturmuştur. Ordu Morova, Drina, Tuna, Sumadya ve Timok olmak üzere beş tümen bölgesine ayrılmıştır196.

Seferberlik gücü 230.000 askerden oluşup on piyade ve bir süvari tümeninden örgütlenmiştir. 3 uçağa sahip olan Sırp ordusu, Balkan Savaşları sırasında bu sayıyı 10’a çıkartmıştır197.

Sırp ordusunun silah ve mühimmat temini diğer Balkan ordularına göre farklı olmuştur. Ağır top bakımından eksikleri olan Sırbistan, deniz ile bağlantısı olmayan bir kara ülkesi olduğu için, etrafında bulunan hiçbir devlet, Sırbistan’a yapılacak olan ağır silah sevkiyatı için kendi topraklarının kullanılmasına izin vermemiştir. Ancak Osmanlı Devleti Sırbistan’ın, satın aldığı ağır silâh ve diğer harp

194 Salim Aydın, Balkanların Acı Yüzü Basın Tarihinde Balkan Savaşları… s. 346-350. 195 Salim Aydın, a.g.e., s. 198-199.

196 İşkodra Savunması ve Hasan Rıza Paşa, s. 43; Abdurrahman Nafiz-Kiramettin, a.g.e., s. 63. 197

malzemelerini, kendi toprakları üzerinden geçirmesine izin vermiştir. Böylece Sırbistan, Avrupa devletlerinden temin ettiği askerî malzemeyi Osmanlı liman ve demiryollarını kullanarak kendi topraklarına kolay bir şekilde ulaştırabilmiştir198.

Sırbistan, gerekli olan mühimmatı topraklarına, 1908 senesinde Bosna- Hersek’i ilhak eden ve bu yüzden arasının açık olduğu Avusturya ile, kendisinin güçlenmesini istemeyen Bulgaristan’dan talep edemeyeceği için, Türk toprakları üzerinden silahlanmayı düşünüp Bâb-ı Ali’ye bu konuda izin için başvurmuştur. Balkanlarda asayişin mevcut olduğuna inanan Osmanlı Devleti mühimmatın Selânik limanına çıkarılarak, Türk demiryolları ile Makedonya üzerinden Sırbistan’a nakledilmesinde bir sakınca görmemiş ve Sırbistan’ın mühimmat nakline dair talebini kabul etmiştir199. Ancak Osmanlı Devleti bu kararı vererek büyük hata

yapmış, hem Sırp ordusunun, hem de isyankârların silahlanmasına hizmet etmiştir. Said Paşa zamanında başlayan nakliyat, Ahmed Muhtar Paşa’nın iktidara gelmesinden sonra da, hatta sınırlarda çatışmaların çıkmasına rağmen, 1 Ekim 1912 tarihine kadar bütün yaz ayları boyunca devam etmiştir200. Osmanlı Devleti bu sayede, kendi topraklarına saldırmak üzere olan Sırp ordusunun silahlanmasına katkıda bulunmuştur. Dolayısıyla Sırplar, ateş gücüyle teknolojik üstünlük elde etmişlerdir.

Karadağ

Osmanlı sınır boylarında sürekli olarak saldırı halinde olan Karadağlılar, farklı zamanlarda Osmanlı Devleti’ni sürekli uğraştırmıştır. Sınırda Osmanlı birlikleri ile adı konmamış olan bir savaş hali sürekli devam etmiştir.

Balkanlı müttefikler arasında, nicelik ve niteliksel olarak askerî açıdan en geri kalmış olan ülke Karadağ’dır. Bu bağlamda düzenli diyebileceğimiz bir orduya sahip olmadıkları görülmektedir. Halk, aynı zamanda Karadağ ordusunu da oluşturmuştur. 1910 yılında çıkarılan bir yasa ile 18 ile 62 yaş arasındaki tüm

198 Yusuf Hikmet Bayur, a.g.e., s. 283.

199 Tüccarzâde İbrahim Hilmi, Balkan Harbi’ni Niçin Kaybettik?, Yay. Haz. Mecit Yıldız, Hamdi

Akyol, İstanbul 2012, s. 14; İbrahim Artuç, a.g.e., s. 75.

Karadağlılar asker sayılmış, gerekli hallerde seferberlik beklenmeden silah taşıyan herkes savaşa katılmıştır. Süvarisi bulunmayan orduda, yük arabaları dışında başka bir araç bulunmamaktadır201. Savaş zamanlarında ordunun mevcudu 35.000 kişiye

kadar ulaşmıştır202. Sahip oldukları silahların çoğu da Rus yapımıdır.

Savaş zamanında bölgede bulunan Jerome ve Jean Tharaud, 1912 sonbaharında, Karadağlıların çeta203 adını verdikleri vur kaç saldırısını, asırlardan

beri Osmanlı sınırında adet edindiklerini ve bu yıl bir kez daha Karadağ’da çeta mevsiminin açılmış olduğunu belirtmektedir204.