• Sonuç bulunamadı

A. ESERLERDE ANA ÇİZGİLERİYLE VAKA ve HASEKİ SULTANLARIN DİĞER KARAKTERLERLE İLİŞKİSİ SULTANLARIN DİĞER KARAKTERLERLE İLİŞKİSİ

1. HASEKİ HURREM SULTAN’I KONU ALAN ROMANLAR

1.1. Hurrem Sultan ∗ Romanı

1.3.2. Zümrüt Gözlü Sultan Romanında Haseki Hurrem Sultanın Diğer Karakterlerle İlişkisi Karakterlerle İlişkisi

1.3.2.2. Daye, Selim – Hurrem Sultan İlişkisi

Daye ve Selim birbirini çok seven iki gençtir. Ama ne yazık ki, Hurrem’in ağına düşmüş, mutlulukları onun elleri arasına sıkışmış olan bir çifttir.

Daye, Hurrem Sultan’ın sırlarını bilen, onunla işbirlikçi olan cariyelerinden biridir. Selim’i de Hurrem’in kötü emellerine alet eden odur. Daye ileride başına gelecekleri bilmeden hem kendisini hem de sevdiğini zor bir işin içine sokmuştur.

Hurrem’in kafasındaki bir planı gerçekleştirmesi için, İbrahim Paşa’nın yüzüğünü çalması için yiğit akıllı, becerikli ve ketum bir yardımcıya ihtiyacı vardır.

Daye’nin sevgilisi Selim de tamamen bu özelliklere sahip bir erkektir. Daye’nin önerisi ile yüzüğü çalma işini başarıyla tamamlar. Hurrem Selim’i tanımadığı için tereddüt yaşar. Fakat Daye’nin güven verici sözlerini dinleyince şaşkınlığını gizleyemez.

Selim’in yüzüğü çalabileceği ihtimali karşısında Hurrem tüm romana hâkim olan şu cümleyi sarf eder:

“Daye, bu delikanlı senin uğruna bu istediğimi yaptıysa...”159

Hurrem iki insanın birbirlerine duydukları sevgiyi sonuna kadar kullanacağı sinyallerini bu cümleyle verir. Sevdiği uğruna, çalınması çok zor olan yüzüğü çalan, Selim’e daha pek çok şeyi yaptırabileceğini düşünür.

159 Yeşim, a.g.e., s. 8

Selim gerçekten de sevdiğinin hatırına vezir İbrahim’in yüzüğünü çalmayı başarmıştır. Ancak o, Hurrem’in entrikalarına alet olduğunun farkında değildir.

Yalnızca padişahın menfaati için çalıştığını sanan, sadık bir kuldur. Selim'in, kellesinin gitmesi pahasına, bu görevi korkusuzca yerine getirmesinin bir sebebi vardır; Hurrem’in verdiği söz. Hurrem, yüzüğün gelmesi halinde, Daye’yi çırağ edeceği sözünü vermiştir.

Selim yüzüğü getirmiştir ve şimdi de Hurrem’in sözünü yerine getirmesini bekler. Ama aynı zamanda da sultanın sırrına ortak olduğu için canının hâlâ tehlikede olduğunu bilir.

Hurrem Sultan bu iki aşığı kaybetmemek için can korkularını yenmelerini sağlar.

Onlara, sözde çok olumlu bir vaatte bulunur. İkisi Hurrem’in yapacakları bitinceye kadar ona yardım edecekler, sonra da Hurrem Sultan onları özgür bırakıp bir sürü ihsanlarda bulunacaktır. En başta çok cazip gelen bu teklif zaman geçtikçe ağırlığını göstermiş ve Daye ile Selim’i hayatlarından bezdirmiştir.

Selim, Hurrem Sultan’ın cani yüzünü ilk defa, yüzüğü çalmada kendisine yardımcı olan cüce Nasuh’un öldürülmesini istediğinde görür. İyi kalpli Selim, masum bir insanı öldürmenin yanlış olduğunu söylediyse de Hurrem Sultan, sırrını bilen birinin yaşamasına asla müsaade etmediği için cüce Nasuh’un sonu diğerleri gibi olmuştur.

Selim yanlış bir yola girdiğinin, ama buradan çıkmanın güç olacağının farkına varır.

Daye de bunu hissetmiş olmalıdır ki, Selim’e daima uyanık ve dikkatli olmasını tembihler. Hurrem Sultan’ın yaptıklarından ve yapacaklarından korku duyarlar.

Daye, Hurrem Sultan’ın hüzünlü olduğu ve sarhoş olana kadar içtiği bir gecede yanında, ona arkadaşlık etmektedir. Hurrem Sultan sarhoşluğunun etkisiyle gelecekle ilgili bütün planlarını ona anlattır. Tek amacının kendi oğullarının yaşaması için, Şehzade Mustafa’yı öldürmek olduğunu da açıkça söyler. Hem oğullarının hem de kendisinin taht yolunu açmada Daye’yi kendine en büyük yardımcı olarak seçmiştir.

Eğer o da söylenilenleri doğru şekilde yaparsa ve dilini tutarsa, sevdiği erkek olan Selim ile evlenebilecektir.

Daye Hurrem Sultan’ın tehditlerine rağmen, onun bütün bu planlarını, yaptığı düzenbazlıkları Selim’e anlatır. Ne yazık ki, hür kalmak için onun oyunlarına dâhil olmaya devam etmek zorundadırlar. İki taraf da birbirinden bir menfaat bekler vaziyettedir. Hurrem'in, ağzından çıkan her şeyi kayıtsız şartsız kabul edip yapacak, sonra da onları ölüme kadar içinde saklayacak sadık bendelere ihtiyacı vardır. Daye ve

Selim’in de özgür kalıp, mutlu bir yuva kurma hayalleri vardır. Bu yüzden de Hurrem’in kendisinin ve oğullarının yaşaması için çok kan dökeceğini bildikleri halde onunla işbirliği yapmaktan çekinmemişlerdir.

Hurrem ve yardımcıları Daye ile Selim her bakımdan birbirine zıt düşünce, davranış ve karakter özellikleri gösterirler. Hurrem romanın kötü, Daye ve Selim de iyi tarafını oluşturur. Hurrem cinayetleri işlemekten büyük zevk alırken, Daye ve Selim her masum insanın kanı döküldüğünde vicdan azabı çekmektedirler. Daye ve Selim’in saf, temiz ve ölümü göze alacak kadar büyük olan aşklarına karşın, Hurrem Sultan’ınki çıkara dayalı, samimiyetten uzak, büyülerle kirlenmiş bir aşktır. Bu iki farklı kutuptaki insanlar tek bir noktada birleşirler. O da her iki tarafın yaşanan olaylar içinde bencilce hareket etmeleridir. Hurrem, kendi oğullarını düşünerek başkasının canına kıyarken, Daye ve Selim de kendi mutlulukları için Hurrem Sultan’ın cinayetlerine ortak olurlar.

İki taraf da kendine göre iyi niyetle hareket etmiş olsa da haksız yere insanları öldürdükleri için zalimce hareket etmiş sayılırlar.

Selim daha İbrahim Paşa’nın yüzüğünü çaldığı gün Hurrem Sultan’ın aklında kötü şeyler olduğunu fark etmiştir. Ancak bunu Daye’ye itiraf ettiği gün ondan kopmak için çok geç olmuştur. Çünkü kendisi de bir ölüme sebep olmuştur bile. Hurrem yüzüğü almada Selim’e yardım eden cüceyi öldürmüştür. Daye’yle mutlu olmak için Hurrem’in tarafında olmayı seçtiğinde içinden bir ses Selim’e, pek çok kişinin kanına gireceğini söylemiştir. “Her fenalığa alet olacaksın, ellerin kana bulanacak, hileler, desiseler, tuzaklar, yalanlar içinde yüzeceksin. Saltanatı kaybetmek istemeyen bir kadının cellâdı olacaksın. Ölüm fermanı çıkmış insanların hayatlarını söndüreceksin. Kendi mutluluğunu bu ölülerin üstüne kuracaksın.”160 Saltanat delisi bir kadınını cellâdı olmak Selim’i üzse de bu oyunlar zincirinin halkası olmaktan kendini kurtaramamıştır.

Gün geçtikçe artan kötülükler, cinayetler Selim’i canından bezdirir. Ama, Daye uğruna onca masum insanın ölümüne göz yumar. Hurrem de bunu bildiği için iki sevgilinin yakasını bırakmaz, birbirlerine kavuşmak için çırpınmalarından sonuna kadar faydalanmak ister. Kimi zaman onların gizlice birlikte olmalarına izin verir ve birbirleri için daha da vazgeçilmez olmalarını amaçlar. Hatta Daye’nin hamile kalmasına bile

160 Yeşim, a.g.e., s. 90

yalnızca kendi çıkarları için göz yummuştur. Çünkü saray kanunlarına göre, cariyelerin evlilik dışı ilişki kurmaları çok büyük cezaya çarptırılmalarına sebep olur. Ama Hurrem Sultan eğer çocuk olursa bu çiftin, çocukları uğruna canlarını bile feda edeceklerini bildiğinden onların bu memnu ilişkilerini destekler.

Romanın ikinci bölümü aradan uzun bir zamanın geçtiğini gösterir. Daye özgürlüğüne kavuşup saraydan dışarı çıkalı on sekiz yıl olmuştur. Saraya Hurrem’i ziyarete gelmiştir ve Hurrem’in hâlâ emellerine tam olarak kavuşamamış olduğunu görür. Hurrem’in en tehlikeli rakipleri Vezir İbrahim Paşa ve Gülfem Hatun öldürülmüştür. Fakat daha yapılması gereken şeyler vardır. Selim’in son olarak Şehzade Mustafa’nın ortadan kaldırılmasında görev almasını ister. Şehzade Mustafa ordu tarafından da, halk tarafından da çok sevilen bir insandır. Selim de Şehzade Mustafa’ya karşı aynı duyguları besler. Onun öldürüleceğini öğrendiği zaman yine çok üzülür ama yine, kendi mutlulukları için başka alternatifleri olmadığını kabul ederek ve içi sızlayarak bu görevi de yerine getirir. Acı sonun ardından İstanbul’a dönünce, tüm olan bitenleri ayrıntılı biçimde Daye’ye anlatır. Şehzade Mustafa’nın ölümünden sonra Hurrem'in hırsının sona ereceğini umarak, Daye’nin saraya gidip bu ölüm hikâyesini Hurrem’e anlatmasını ister. Bunları dinledikçe, onun çok büyük zevk duyacağını düşünürler. Ancak Daye saraya gidip şehzadenin öldüğünü söylediğinde, Hurrem Sultan tahmin edilen mutluluğu yaşamamıştır. Aksine kederlenmiştir. Yaptığı her şeyden pişmanlık duymuş ve yaptıklarının müsebbibi olarak Fatih Sultan Mehmet’i göstermiştir. Kendisine bütün o günahları işletenin Fatih Sultan Mehmet’in, nizam-ı âlem için kardeş katline izin vermesi yüzünden olduğu görüşündedir.