• Sonuç bulunamadı

2. 1. Valide Sultan

Padişah hanımlarından, oğlu tahta geçen hasekiler, valide sultanlık makamına erişir ve Harem-i Hümayun’un en itibarlı hanımı olurlardı. “Osmanlı Padişahlarının annelerine ‘Sultan’ ünvanı verilmesi, Üçüncü Murat zamanında başlamıştı. Üçüncü Murat annesini çok sevdiği ve saydığı için, kendisine ‘Valide Sultan’ dermiş. Bu adet, o zamandan sürüp gelmiş.”71

Valide Sultan olan hasekiler, Eski Saray’dan alınıp Topkapı Sarayı’na getirilirken “Valide Alayı” denilen ihtişamlı bir tören düzenlenirdi.

Valide sultanlar sarayda en yüksek maaşı alan kişilerdi. Bu maaş onların itibarlarının da göstergesiydi. Valide sultanlar hem Harem’in idare ve denetiminden sorumluydular hem de devlet yönetiminde söz sahibiydiler.

“Validelerin kalabalık bir maiyetleri vardı. Haremi, Haznedar Usta vasıtasıyla idare ederlerdi. Haremdeki bütün kadınlar, sultanlar, ustalar ve cariyeler kendisinden çekinirler onu sayarlardı. Haremdeki bütün işler onun emriyle yapılırdı. Göçler, gezintiler onun emriyle ve arzusuna uygun olarak haznedar ve kalfalar tarafından uygulanırdı. Törenlerde ve hareme kabullerde baş rolü valide sultan oynardı.”72

Padişahlar valide sultanlarına karşı son derece saygılı davranırlardı. Çoğunlukla onların sözlerinden çıkmazlardı. Bu da zamanla valide sultanların devlet işlerinde hakimiyet kurmalarına ve birçok karışıklığın çıkmasına yol açmıştı.

Hürrem, Safiye ve Kösem Haseki Sultanlar’dan yalnızca, Hürrem Sultan oğlunun padişah olduğunu göremeden ölmüş ve valide sultan olamamıştır. Ancak her üçü de sarayda geçirdikleri hayatları boyunca oğullarının tahta geçmesi için çabalamışlar, bunun için akıl almaz yollara başvurmuşlar ve sarayın en itibarlı hanımı olma hırsıyla yaşamışlardır.

71 Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey, “Osmanlı Saray Hayatında Kadınlar”, Tarih ve Edebiyat, sy. 1, Ocak 1981, s. 50.

72 Şimşirgil, Ahmet, “Harem-i Hümayûn’un En İtibarlı Hanımı Valide Sultan”, Tarih ve Düşünce, sy. 19, Haziran, 2001, s. 46

2.2. Haseki Sultan

Padişahın has odalığı olan kadınlardan çocuk doğuranlar, Haseki veya İkbal adını alırlardı. Hasekilere Hanım veya Hanımefendi diye hitap edilirdi.

Osmanlı İmparatorluğu kurulduğunda padişahlar eşlerini seçkin ailelerin Müslüman kızlarından tercih ederlerdi. Böylelikle yeni kurulmuş olan bir devlet için siyasî güç birliği sağlanmış oluyordu. Nitekim ilk Osmanlı padişahı Osman Bey, babası Ertuğrul Gazi’nin hocası olan Şeyh Edebali’nin kızı Mal Hatun ile evlenerek Ahiler’in desteğini almıştır.

Osmanlı tarihinde Türk asıllı olmayan, ilk esir padişah eşi, Orhan Bey’in zevcesi Nilüfer Hatun (Holofira)’dur. Bundan sonra padişahlar Bulgar, Sırp gibi çeşitli krallıkların kızlarıyla da siyasî amaçlı evliliklerde bulundular. Fatih dönemine gelince ise cariyelerle evlilik sistemine geçildi ve bu Osmanlı İmparatorluğu’nda bir kural haline geldi.

Küçük yaşta devşirme yöntemiyle alınan veya esir düşen kızlar, çeşitli yollarla saraya alınıp, saray terbiyesiyle yetiştirilip cariyelikten hasekiliğe yükselebiliyorlardı.

Araştırmamızın konusu olan üç Haseki Sultan da, saraya birer cariye olarak gelmiş, saray terbiyesini aldıktan sonra da padişahların gönüllerini fethederek Haseki olmuşlardır. Güzellikleri, zekâları ve beceriklilikleriyle hem onların başkadınları olmuşlar hem de birçok zaman devlet işlerinde sözleri geçerek, padişahı dahi yönlendirmişlerdir.

Kanunî Sultan Süleyman seferde olup da Hurrem’den ayrı kaldığı zamanlarda ona aşk dolu şiirler yazıp göndermiş, Hurrem de ona hasretini anlatan mektuplar yazmış, bir yandan da, kendi oğlunun saltanatı için planlar yapmıştır.

Safiye Sultan da Hareme geldiği ilk günden itibaren kurtuluşunun, çok akıllıca hareket edip padişahın kadını olmaktan geçtiğini anlamıştır. Hürrem Sultan’ın ününü duymuş ve onu örnek alarak kendini yetiştirmiştir. Sonunda da III. Murat’ın kalbini kazanmayı başarmış ve imparatorluğun, sözü geçen tek kadını olma yolunda ilk adımı padişahın hasekisi olmakla atmıştır.

Kendisine büyük kayınvalide Safiye Sultan’ı örnek alarak, hırsla, azimle çalışan Kösem Sultan da zekâsı ve güzelliği ile I. Ahmet’i etkilemeyi başararak haseki

olmuştur. Daha ilk günlerden itibaren bir şehzade doğurma sevdasıyla yanıp tutuşur, kendinden önce şehzade doğuracak hasekilere ve oğullarına kin besler. Ömrü boyunca da bu kin ve ihtirası devam eder.

Haseki olan cariyeler, samur kürk giyerlerdi. Eğer haseki bir erkek çocuk doğurmuşsa “Haseki Sultan” unvanını alır ve başına değerli taşlarla süslü taç takılırdı.

Emrine birçok kalfa ve cariye verilirdi.

Oğlu olan hasekilerin valide sultanlığa yükselme şansları vardı. Eğer padişah ölürse veya tahttan indirilirse hasekileri Eski Saray’a gönderilir, oğlu padişah olanlar tekrar Topkapı Sarayı’na alınırlardı.73

2. 3. Saltanat Nâibesi

Küçük yaşta tahta çıkıp devleti yönetecek tecrübe ve bilgiye sahip olmayan veya akıl sağlığı iyi olmayan padişah yerine başkanlık vekâletini alan valide sultanlar nâibe olurlardı. Nâibeler padişahın yerine kararlar verme, sadrazam ve başka büyük devlet adamlarını tayin etme haklarına sahiplerdi.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Kösem Sultan’a gelinceye kadar nâibelik valide sultana verilirdi. Ancak Kösem Sultan, iktidara gelme hırsı ile, altı yaşındaki IV.

Mehmet tahta geçtiğinde annesi Turhan Sultan’ı kaile almadan nâibelik yapmıştır.

Böylelikle valide sultan yerine bir babaanne, ilk defa saltanat nâibesi olmuştur.

2. 4. Şehzade

Padişahın erkek çocuklarına şehzade denir. Şehzadeler iyi bir eğitim gördükten sonra sancaklara, sancak beyi olarak atanırlar.

Fatih Sultan Mehmet’in kanunnamesinde devletin devamı ve refahı için kardeşlerin öldürülmesi serbest bırakılınca, yüzyıllar boyunca şehzadeler katledilmiş, her an gelebilecek ölüm için, sürekli korku duymuşlardır. I. Ahmet ile birlikte bu kural değişmiş ve Osmanlı kanını taşıyan en yaşlı ve aklı yerinde olan şehzadenin tahta geçmesi esası getirilmiştir. Kösem Sultan’ın eşi olan I. Ahmet tahta çıkınca kardeşi Mustafa’yı öldürmemiştir. Aklî bakımdan hasta denebilecek olan kardeşinin veliaht

73 Şimşirgil, Ahmet, “Padişah Hanımları”, Tarih ve Düşünce, Ağustos 2001, sy. 8

olabileceğini düşünmemiştir. Ancak ölümünden sonra Kösem Sultan kendi menfaatleri için Mustafa’yı tahta çıkararak haksızlıklara sebep olmuştur.

2. 5. Sultan

Padişah ve şehzade kızlarına sultan denir. Sultanların eşlerine “damat” diye hitab edilir. Sultanlar da iyi bir eğitim gördükten sonra, devletin ileri gelenlerinden biriyle evlendirilir.

2. 6. Vezir-i Âzam (Sadrazam)

Sadrazamlar, hükümdardan sonra en çok yetkiye sahip kişilerdir. Hükümdarların mutlak vekilleridirler. Padişahın mührünü taşırlar.

2. 7. Harem Ağası

Harem ağaları çoğunlukla Habeşistan ve Sudan’dan gelen Afrikalı zencilerdi.

Küçük yaşta esir tüccarları tarafından alınıp hadım edilirlerdi. Tıpkı Enderun mektebi gibi, ağalar ocağı denilen, bir mektepte, eğitim görürler, saray adabını öğrenirlerdi.

Beyaz hadımlar Bâbüssaâde denilen kapıda görevli idiler ve ileride devletin üst kademelerinde de görev yapma imkânları vardı. Kanunî Sultan Süleyman’ın sadrazamı Hadım Süleyman Paşa da bunlar arasındadır.

Zenci hadımlar ise Harem’in idaresinden sorumluydular. Güvenliğini sağlarlardı ve birçok görevlinin de amiri konumundaydılar. Harem dairesinde görevli olduklarından bu zenciler ilk önce hadım edilirdi. Haremağası olduktan sonra ona önemli yetkiler verilirdi. Padişah, sadrazam ve valide sultanla görüşme imtiyazına sahiplerdi. Padişaha uygun olan cariyeleri seçerlerdi. Kimi zaman hırs ve ihtiras dolu valide sultanlarla işbirliği yaparak çeşitli entrikalar çevirdikleri olurdu.74

2.8. Has Odabaşı

Has oda, Enderun mektebinin en yüksek bölümüdür. Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılmış ve hizmetine otuz iki içoğlan verilmiştir. Has odanın en büyük

74 Şimşirgil, Ahmet, “ Harem Ağaları”, Tarih ve Düşünce, Eylül 2001, sy., 9

zabiti has odabaşlarıdır. Sadrazam dahi padişahın huzuruna izin almadan giremezlerken, has odabaşı istediği zaman padişahın huzuruna çıkabilecek yetkiye sahiptir.

Has odabaşı, padişahın en yakın hizmetini görmekle görevlidir. Her zaman padişahın yanında bulunur.75

2. 9. Kalfalar

Esir olarak saraya gelen kızlar haremde acemi olarak bir süre saray terbiyesi alırlar ve saraya hizmette bulunurlardı. Bu dönemi tamamlayan güzel cariyeler kalfa olurlardı. “Valide Sultan da bu güzeller arasından en beğendiğini yanına alır ve yetiştirirdi. Kösem Sultan, birçok cariyeyi bu şekilde yetiştirmişti. Kimisini oğullarına hediye eden Kösem, kimisini de evlendirmişti. En sadık cariyelerinden Meleki, kısa zamanda Kösem’in kuyusunu kazacaktı. IV. Mehmet’in dadısı olan Meleki, Kösem Sultan kadar, IV. Mehmet’i de seviyordu. Kösem’in suikast hazırlığı içinde olduğunu Turhan Sultan’a haber veren Meleki’ydi. Böylece Kösem Sultan’ın öldürülmesine neden olan Meleki Kalfa, hazinedarlığa yükseltildi.

Valide Turhan Sultan’ın tecrübesizliğinden yararlanan Meleki, devlet işlerine el atacaktı. Kızlarağası Süleyman ve padişahın hocası Reyhan Ağa ile Meleki sarayı idare ediyorlardı. Padişahın hayatını kurtardığı için hazinedarlığa getirilen Meleki, aldığı hediyelerle birlikte nüfuzunu da artırmıştı.”76