• Sonuç bulunamadı

MUHAMMED ABDUH’UN KUR’ÂN’IN KADINLARLA İLGİLİ KAMU HUKUKU HÜKÜMLERİNE BAKIŞ

I. CEZA HUKUKU

Ceza açısından da kadın erkek arasında fark yoktur. Hırsızlık, katl, zina gibi suçların cezası açıklanırken Kur’an’ı Kerim’de kadınlarla erkekler arasında fark gözetilmemiştir.

Hukuk alanında şunlar belirtilir: نَأ ًاﺮْﻣَأ ُﻪُﻟﻮُﺳَرَو ُﻪﱠﻠﻟا ﻰَﻀَﻗ اَذِإ ٍﺔَﻨِﻣْﺆُﻣ ﺎَﻟَو ٍﻦِﻣْﺆُﻤِﻟ َنﺎَآ ﺎَﻣَو ْﻢِهِﺮْﻣَأ ْﻦِﻣ ُةَﺮَﻴِﺨْﻟا ُﻢُﻬَﻟ َنﻮُﻜَﻳ “Allah ve peygamberi bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz”,458 ءاَﺰَﺟ ﺎَﻤُﻬَﻳِﺪْﻳَأ ْاﻮُﻌَﻄْﻗﺎَﻓ ُﺔَﻗِرﺎﱠﺴﻟاَو ُقِرﺎﱠﺴﻟاَو ٌﻢﻴِﻜَﺣ ٌﺰﻳِﺰَﻋ ُﻪّﻠﻟاَو ِﻪّﻠﻟا َﻦﱢﻣ ًﻻﺎَﻜَﻧ ﺎَﺒَﺴَآ ﺎَﻤِﺑ “Erkek ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü Allah tarafından ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin.”459 ًاﺪِﻟﺎَﺧ ُﻢﱠﻨَﻬَﺟ ُﻩُؤﺁَﺰَﺠَﻓ ًاﺪﱢﻤَﻌَﺘﱡﻣ ًﺎﻨِﻣْﺆُﻣ ْﻞُﺘْﻘَﻳ ﻦَﻣَو ﺎَﻬﻴِﻓ “Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde temelli kalacağı cehennemdir.”460 ﺎَﻳ

ُصﺎَﺼِﻘْﻟا ُﻢُﻜْﻴَﻠَﻋ َﺐِﺘُآ ْاﻮُﻨَﻣﺁ َﻦﻳِﺬﱠﻟا ﺎَﻬﱡﻳَأ

ﻰَﺜﻧُﻷﺎِﺑ ﻰَﺜﻧُﻷاَو ِﺪْﺒَﻌْﻟﺎِﺑ ُﺪْﺒَﻌْﻟاَو ﱢﺮُﺤْﻟﺎِﺑ ﱡﺮُﺤْﻟا ﻰَﻠْﺘَﻘْﻟا ﻲِﻓ “Ey inananlar! Ölüleriniz konusunda size kısas farz kılındı. Hür ile hür insan, köle ile köle, kadın ile kadın.”461

Kasten adam öldürme hususunda, Abduh’un verdiği 14 Şevval 1318/1901 tarihli hüküm kararı da bu doğrultudadır. Kocasını amden öldüren bir kadın hakkında Mısır Bidayet Mahkemesi’ne bu kadının idam ile cezalandırılacağını bildirmiştir.462

Hanefîlere göre kadına karşılık kadın kısas edilebileceği gibi, kadına karşılık erkek de kısas edilebilir.463 Öldürülen ister köle ister zimmî, ister kadın ister erkek olsun, katil amden öldürmüşse kısas edilir. Ebu Hanîfe, Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve Züfer’e göre kadın ile erkek arasındaki kısas ancak candadır. 464

Mâlikîlere göre de erkek kadını öldürdüğü için kısas edilir.465

Abduh aşağıdaki iki ayette müfessirlerin ihtilaf ettiklerini söylemiştir. ﻲِﺗﺎﱠﻠﻟاَو ُﻴُﺒْﻟا ﻲِﻓ ﱠﻦُهﻮُﻜِﺴْﻣَﺄَﻓ اوُﺪِﻬَﺷ ْنِﺈَﻓ ْﻢُﻜْﻨِﻣ ًﺔَﻌَﺑْرَأ ﱠﻦِﻬْﻴَﻠَﻋ اوُﺪِﻬْﺸَﺘْﺳﺎَﻓ ْﻢُﻜِﺋﺎَﺴِﻧ ْﻦِﻣ َﺔَﺸِﺣﺎَﻔْﻟا َﻦﻴِﺗْﺄَﻳ ُتْﻮَﻤْﻟا ﱠﻦُهﺎﱠﻓَﻮَﺘَﻳ ﻰﱠﺘَﺣ ِتﻮ 458 Ahzab 33/36 459 Mâide 5/38 460 Nisâ 4/93 461 Bakara 2/178

462 Fetâvâ, s.169, Hüküm tarihi: 14 Şevval 1318, SDİ, 2/111, m. 264 463 Cassâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, 1/163; Serahsî, el-Mebsût, 26/155 464 Cassâs, a.g.e., 1/169

“Kadınlarınızdan zina edenlere, bunu ispat edecek aranızdan dört şahit getirin, şahitlik ederlerse, ölünceye veya Allah onlara bir yol açana kadar evlerde tutun” َﻢُﻬْﻨَﻋ اﻮُﺿِﺮْﻋَﺄَﻓ ﺎَﺤَﻠْﺻَأَو ﺎَﺑﺎَﺗ ْنِﺈَﻓ ﺎَﻤُهوُذﺂَﻓ ْﻢُﻜْﻨِﻣ ﺎَﻬِﻧﺎَﻴِﺗْﺄَﻳ ِناَﺬﱠﻟاَو “İçinizden zina eden iki kimseye eziyet edin, tevbe dip düzelirlerse onları bırakın” 466 Cumhur, her iki ayet de özelde zina ile ilgili olmasına rağmen tekrardan kaçınmak için şöyle demiştir: Birinci ayet muhsanât ile ilgilidir ki onlar zina ettikleri zaman ölünceye kadar evlerde hapsedilirler.

İkinci ayet ise muhsan olmayan bekârlarla ilgilidir. Bunların cezası daha hafiftir. Bu anlayışa göre muhsan olan zani hakkında bir şey söylenmemiştir. Bu görüşe göre bu iki ayet Nur suresinde farz kılınan hadle neshedilmiş oluyor. Bu da Allah’ın evlerde hapsolunan kadınlara kıldığı yol oluyor. Fakat ayetin nazmında bir şey kalıyor o da kim evde oturacak, kime Allah bir yol kılacak? Buna göre ‘yol’un yeni bir hükmün inzal edilmesi şeklinde tefsir edilmesi Abduh’a göre doğru olmaz. Çünkü o zaman mana ölünceye veya Allah yeni bir hüküm indirinceye kadar onları evlerde tutun şeklinde olur.

Bazıları da ‘sebil’i evlenmek olarak tefsir etmişlerdir. Yani Allah kadının evleneceği başka bir erkek seçebilir. Celal (Celaleyn tefsiri) birinci ayette cumhura uymuş, ikinci ayette muhalefet ederek şöyle demiştir: zina ve livata birliktedir. Sonra livata racih olmuştur. Celaleyn’e göre birinci ayet mensuh olmuş ikinci mensuh olmamış oluyor. Ebu Müslim bu iki ayette cumhura muhalefet etmiş ve birincisi lezbiyenlik ikincisi livata hakkındadır, nesih yoktur demiştir. Bu görüşe göre lezbiyenlerin hapsedilmesinin hikmeti şudur: Lezbiyenliği alışkanlık haline getiren kadın, erkeklerden yüz çeviriyor, onlarla yakınlaşmayı hoş görmüyor, anneliğe razı olmuyor demektir. Böyle bir kadın ölünceye ya da evleninceye kadar evde hapsedilir ki aynı durumdaki diğer kadınlarla bir araya gelemesin.

Reşid Rıza ise ‘ölünceye veya evliyse erkeklere yönelip kocasını kabul edinceye kadar, evli değilse evleninceye kadar’ denilmesinin daha uygun olduğunu, kadına çıkar bir yol kılmanın Allah’a isnad edilmesi, bu kötü adetten kurtulmanın zorluğuna kurtuluşun Allah’ın inayetiyle olduğunu işaret için olduğunu ifade etmektedir.

Birinci ayetteki fahişe kelimesinin tefsiri hususunda ‘bu daha önce hiç kimse tarafından söylenmemiştir ve sahabe livatanın haddi konusunda ihtilaf etmiştir’ diye Ebu Muslime itiraz edilmiştir. O da şöyle cevap vermiştir: “Birinci olarak Mücahid bunu

söylemiştir. Mücahid’i bir kenara bırakırsak usulde şu sabittir. Müfredat ve uslupda Arapçanın medlülatının dışına çıkmamak şartıyla, hiç kimseden mervi olmamış olsa bile Kur’an’ı tefsir etmek ve Onu anlamak âlime caizdir.” Sahabenin livatanın haddi konusunda ihtilaf ettikleri şeklindeki itiraza ise şöyle cevap veriliyor: Bu, ayetin, livata konusunda had olmasa bile, ceza koymasına engel değildir. Sahabe ancak ihtiyaç halinde Kur’an’ı tefsir ediyordu. Normal zamanlarda ise doğru yolu bulmak ve öğüt almak için Kur’an’ı okuyor, tedebbür ediyorlardı. Onlar Kur’an’ı anlıyorlardı. Çünkü kendi dillerinde nazil olmuştu. Birisi bir ayetin tefsirini sorarsa tefsir ediyorlar, bir olay vaki olmazsa o olayın hükmü hakkında uzun yıllar konuşmuyorlar, olay vaki olursa hükmünü söylüyorlardı. Kur’an’da lezbiyen kadınlar hakkında hüküm vardır. Ancak bu sebepten dolayı bir kadının hapsedildiğine dair sahabe tarafından ne bir hükme ne de bir rivayete rastlıyoruz. Bunun sebebi onların zamanında böyle bir olayın vaki olmayışıdır. Kur’an bir ahlaksızlık (fahişe) ya da günah hakkında ceza koymuşsa ehli iman ondan imtina eder. Böyle bir olay aralarında görülmediği için Allah’a hamdeder, mümin ve mümineleri methederiz. Bu işi helal saymayız.” Abduh’a göre de bu iki ayet hususunda doğrusu Ebu Müslim’in görüşüdür.

Araştırmacılar birinci ayetteki cemi’ sigasıyla ikinci ayetteki tesniyeyi müşkil olarak kabul etmişlerdir, fakat müşkil değildir. Buradaki incelik açıktır o da şudur: Lezbiyenlik hususunda kadınların utanmaları erkeklerin utanmasından daha azdır. Lezbiyenlik kadınlar arasında yaygın ve açık olan bir şeydir. Oysa livata gizlidir. Eşcinsel olan iki kişiyi aşmaz. Tesniye sigasının kullanılması buna işarettir. Livata, selim akıl sahiplerinin uzak duracağı utanç verici bir ahlaksızlıktır.467

Cumhur bu hususta böylesi bir açıklama yoluna gitmez. Ayette geçen ahlaksızlık zina olarak değerlendirilir.468 Erkeklerle kadınlara ayrı hükümlerin bulunması âlimler arasında ayrılıklara neden olmuştur. Daha çok kabul gören görüş, önce birinci ayetin sonra Nur Suresi’ndeki celde ayetinden sonra bu ikinci ayetin nazil olduğu fikridir.469

Maverdî, ْﻢُﻜِﺋﺎَﺴِﻧ ْﻦِﻣ َﺔَﺸِﺣﺎَﻔْﻟا َﻦﻴِﺗْﺄَﻳ ﻲِﺗﺎﱠﻠﻟاَو ayeti hakkında kadının kadına yaklaşması olarak anlaşıldığını söylemiştir. Bu da zina gibi görülmüştür. Bu kadınların ölünceye veya evleninceye kadar evlerinde hapsedileceği bildirilmiştir. ْﻢُﻜْﻨِﻣ ﺎَﻬِﻧﺎَﻴِﺗْﺄَﻳ ِناَﺬﱠﻟاَو ayetinin de

467Tefsîru’l-Menâr, 4/358,359 468 Serahsî, a.g.e., 9/55

erkeğin erkeğe yaklaşmasını bildirdiğini söylemiştir. َﺔَﺌِﻣ ﺎَﻤُﻬْﻨﱢﻣ ٍﺪِﺣاَو ﱠﻞُآ اوُﺪِﻠْﺟﺎَﻓ ﻲِﻧاﱠﺰﻟاَو ُﺔَﻴِﻧاﱠﺰﻟا

470

ٍةَﺪْﻠَﺟ ayeti ise erkekle kadın arasındaki zina hakkındadır. Müfessirler iki ayetin de zina hakkında olduğunu; çünkü birinci ayette kadınların, ikinci ayette erkeklerin zikredildiğini bildirmişlerdir.

Birinci görüşe göre ْﻢُﻜِﺋﺎَﺴِﻧ ْﻦِﻣ َﺔَﺸِﺣﺎَﻔْﻟا َﻦﻴِﺗْﺄَﻳ ﻲِﺗﺎﱠﻠﻟاَو ayetindeki ifade had değil, hadle korkutmadır. Yöneticilere hitap edilmektedir.

İkinci görüşe göre zina eden kadınları evlere hapsetmeleri için erkeklere hitap edilmektedir. Çünkü erkekler hâkimlere göre kadınları eve hapsetme hususunda daha çok hak sahibidir.

Bu iki ayet hakkında bir başka görüş de şöyledir. ْﻢُﻜْﻨِﻣ ﺎَﻬِﻧﺎَﻴِﺗْﺄَﻳ ِناَﺬﱠﻟاَو ayetinden bekar ve dul; erkek ve kadın anlaşılabilir. ﺎَﻤُهوُذﺂَﻓ hapis; tevbih ve zecr, اﻮُﺿِﺮْﻋَﺄَﻓ

ُﻬْﻨَﻋ

ﺎَﻤ hapis; mev'ıd ve zecr bildirebilir.

471

ٍةَﺪْﻠَﺟ َﺔَﺌِﻣ ﺎَﻤُﻬْﻨﱢﻣ ٍﺪِﺣاَو ﱠﻞُآ اوُﺪِﻠْﺟﺎَﻓ ﻲِﻧاﱠﺰﻟاَو ُﺔَﻴِﻧاﱠﺰﻟا ayeti, bekarın haddini bildirmektedir. Sünnet ise bekara celde, seyyibe ise recim cezası472 bildirmektedir.473

Diğer bir görüşe göre Nisa suresindeki bu iki ayet hadle korkutma değil haddin gerekliliğini bildirmektedir. Şâfiî mezhebinin zahir görüşü budur. Evlerde hapsetme hükmü müphem, ‘eza’ mücmeldir. Nur suresindeki celde ayeti ile Peygamber (s.a.)’in recim ile ilgili sözü bunu beyan etmektedir.

Şâfiîlerin çoğunluğunun görüşüne göre bu iki ayet beyana gerek duymayan had tazammun etmektedir. Çünkü birici ayetteki evlerde tutma hükmü malumdur. ‘eza’ ise fiille ya da sözle olabilecek tazir gibi içtihatla kararlaştırılan bir cezadır. Daha sonra bekarın celde, seyyibin recim ile cezalandırılacağı hükmü onu neshetmiştir.474

Şirbînî, muhsan olmayana celde, muhsan olana ise recm cezasının nasla bildirildiğini, ifade eder.475

Nevevî ise daru’l-İslâm’da bir adamın akit veya akit şüphesi olmaksızın, akıllı ve ergenlik çağında olup haram olduğunu bilerek hür bir kadınla cinsel ilişkide bulunduğunda had gerektiğini, bu şahıs muhsan ise cezasının recm olacağını bildirmiştir.

470 Nur, 24/2 471 Nur, 24/2

472 Müslim, “Hudud” 29; Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, 8/222 473 Maverdî, el- Hâvi’l-Kebîr, 13/185-186

474 Maverdî, a.g.e., 13/187

Sahih nikâh akdiyle zifafa girmemiş kimsenin muhsan olmayıp recmedilmeyeceğini söyleyen Nevevî, böyle birinin zina etmesi halinde yüz değnek sopa cezası alacağını ifade etmiştir.476

Cumhura göre ayette geçen ahlaksızlık zina olarak değerlendirilir.477 Erkeklerle kadınlara ayrı hükümlerin bulunması âlimler arasında ayrılıklara neden olmuştur. Daha çok kabul gören görüş, önce birinci ayetin sonra Nur Suresi’ndeki celde ayetinden sonra bu ikinci ayetin nazil olduğu fikridir.478