• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2.2. HUDÛSUN KUR‟ÂNȊ TEMELLERĠ

Kur'an-ı Kerim‟de Allah‟ın var oluĢu meselesi, insan için bilinmesi doğal ve gerekli bir konu olarak kabul edilmiĢtir.77

Çünkü din fikri ve Allah‟ın varlığına inanmak insanın ruhunda, yaratılıĢında fıtrî olarak bulunan bir özelliktir.78

Bu Ģekilde

72 Nesefî, Tabsira, c. I, s. 67. 73 EĢ‟âri, Makâlât, c. II, s. 4.

74 KaradaĢ, Bâkıllânî‟ye Göre Allah ve Âlem Tasavvuru, s. 55. 75

EĢ‟ari, Makâlât, c. II, s. 6.

76 EĢ‟ari, Makalât, c. I, s. 313; Bağdâdî, el-Fark, s. 188; Nesefî, Tabsira, c. I, s. 71; Karlığa, “Cisim” s.29.

77 Bekir Topaloğlu, İslam Filozoflarına ve Kelamcılara Göre Allah‟ın Varlığı: İsbât-ı Vâcib, DĠB Yay., Ankara, 1987, s. 21.

78 ġerafettin Gölcük-Süleyman Toprak, Kelam: Tarih-Ekoller-Problemler, 7. bs. Tekin Kitabevi, Konya, 2012, s. 157.

selim bir fıtrat üzere olan insan doğal olarak yaratanını tanıyabilir.79

Bundan dolayıdır ki insanoğlunun yeryüzünde varoluĢundan bu yana bir Tanrıya inanmadığı ve oluĢturduğu toplumların da Tanrı kavramından mahrum olduğu bir dönem tespit edilememiĢtir.80

ĠĢte bu yüzden Kur‟an Allah‟ın varlığını ispat etme konusu üzerinde çok fazla durmamıĢtır.

Hudûs kelimesi Kur'an‟da yer almamakla birlikte aynı kökten gelen çeĢitli türevler otuz altı ayette geçmektedir. Ancak bunların çoğu “söz, kıssa, rüya, efsane” gibi hudûsun terim anlamıyla ilgisi olmayan manalara gelmektedir. BeĢ ayette ise aynı kökten türeyen kelimeler “icat etmek, yeniden meydana getirmek” Ģeklinde hudûs terimine yakın anlamlar içermektedir81. Fakat bu beĢ ayetten sadece birinde82

“meydana getirme” fiili Allah‟a nispet edilmektedir.

Kur'an-ı Kerim‟de direkt olarak hudûsu (yaratılıĢı) ispat çabasına rastlanmasa da, birçok ayetin yaratılıĢı madde ve tesadüf ile açıklayan materyalizm fikrini reddettiğini83

kolayca görürüz. Kur‟an‟ın birçok ayeti Allah‟ın varlığını inkâr edenlere, “Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor, işitme ve görme yetisi üzerinde kim mutlak hâkimdir, ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor, işleri kim yürütüyor?”84

gibi sorular yönelterek insanları düĢünmeye sevk etmekte, bütün bunların cansız maddenin iĢi olamayacağını vurgulamaktadır. “Taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendiren, ölüden diriyi çıkaran,85

gündüz ve gece sürelerini tayin eden, dilediğine hesapsız rızık bağışlayan,86

cansız iken size hayat veren ve sonra yine kendisine döndürüleceğiniz varlık Allah‟tır”87

ifadeleri ile yaratmanın ancak Allah Teâlâ‟nın iĢi olabileceği vurgulanmıĢtır.

Ayrıca Kur‟an ayetleri incelendiğinde, “âlemdeki her Ģeyin sonsuz güç ve kudret sahibi, “her şeyin yaratıcısı”(hâliku külli şey‟)88, “göklerin ve yerin eşsiz

79

Rum, 30/30.

80 Hüseyin Atay, İslam‟ın İnanç Esasları, A.Ü.Ġ.F. Yay., Ankara, 1992, s. 33. 81 Topaloğlu, “Hudûs”, s. 304.

82 “Bilemezsin, olur ki Allah bunun ardından (gönlünüzde sevgi gibi) bir hal meydana getirir. (Talak, 65/1).

83 Topaloğlu, Allah‟ın Varlığı, s. 28. 84 Yunus, 10/31. 85 En‟am, 6/95. 86 Âl-i „Ġmran, 3/27. 87Bakara, 2/28. 88 Ra‟d, 13/16; Fatır, 35/3.

yaratıcısı (bedî‟u‟s-semâvâti ve‟l-ardi)89

olan Allah tarafından yaratıldığı” fikrinin çok yoğun bir Ģekilde iĢlendiği görülür.90

Kur‟an‟da yaratma eylemini ifade eden kavramların yer aldığı ve bunların Allah‟a izafeten kullanıldığı çok sayıda ayet bulunmaktadır.91

Bu ayetlerden Meryem Suresi 19/9‟da geçen “(Zekeriyya)! …Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım.” ifadeleri yoktan yaratmanın delili olarak yorumlanmıĢtır.92

Ġnsanı kendi var oluĢu ve geliĢim safhaları üzerine düĢündürmeyi amaçlayan bu ifadelerden sonra, Allah insanı dıĢ dünya üzerinde de tefekkür etmeye davet ediyor: “Ektiklerinize bir bakın! Onu yerden bitiren siz misiniz, yoksa biz miyiz?93 İçtiğiniz suya bir bakın! Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa onu indiren biz miyiz?94 Yaktığınız ateşe bir bakın! Onun ağacını var eden siz misiniz yoksa biz miyiz?”95

Kur‟an‟da insanı hem kendi yaratılıĢı ve nefsi üzerine, hem de dıĢ dünyada gözleme konu olabilecek diğer varlıkların yaratılıĢı üzerine düĢünmeye davet eden ayetler de bulunmaktadır. Bu ve benzeri ayetler; Kur'an-ı Kerim‟deki “Varlığımızın delillerini, (kâinattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda (âfâk) ve kendi nefislerinde (enfüs) onlara göstereceğiz ki, o Kur‟an‟ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi?”96

ifadeleri ile birlikte değerlendirildiğinde bu konular üzerinde müĢahâde ve tefekkürün Allah‟ın varlığına ulaĢmada bir delil olarak ortaya konduğu görülmektedir.97

Âlemden hareketle Allah‟ın varlığını ortaya koymasından dolayı hudûs delili temelde âfâkî (kozmolojik) delillerden olmakla birlikte, kelamcılar hudûsu ispat ederken enfüsî olarak nitelendirilebilecek argümanlar da ortaya koymuĢlardır.98

89 Bakara, 2/117; En‟am, 6/101. 90

Zümer, 39/62; Mü‟min, 40/62; A‟raf, 7/54.

91 Ayrıntılı bilgi için bkz. Veli Ulutürk, Kur'an-ı Kerim‟de Yaratma Kavramı, Ġnsan yay., Ġstanbul, 1995, s. 13 vd.

92 Fahruddîn Râzi, Mefâtihu‟l-Gayb, Dâru‟l-Fikr, Beyrut, 1981, c. XXI, s. 189. 93 Vâkı„a, 56/63-64 94 Vâkı„a, 56/68-69 95 Vâkı„a, 56/71-72 96 Fussilet, 41/53. 97

Metin Yurdagür, “Âfâkî md. (Ġslam DüĢüncesi)”, DİA, Ġstanbul, 1998, c. I, s. 397.

98 Topaloğlu, EĢ‟ari‟nin insanın yaratılıĢı, maddi ve manevi özelliklerinden hareketle hudûsu ispat etmeye çalıĢtığı için onun bu metodunu enfüsi olarak isimlendirir. (Topaloğlu, Allah‟ın Varlığı, s. 85).

Kur‟an insanoğlunun bütün bu sorulara “baĢka bir yaratıcı fikri” ile cevap vermesi ihtimalini de ele almakta ve insana bunun imkânsızlığını kavratmaya yönelik sorular da yöneltmektedir. “De ki: O'na koştuğunuz ortakları bana gösterin (bakayım, onlar Tanrı olabilirler mi?). Hayır (böyle şey olamaz.) Doğrusu O, gâlib, hüküm ve hikmet sâhibi olan Allah'tır." 99

Yoksa onlar Allah'la beraber, O'nun yarattığına benzer (şeyler) yaratan başka tanrısal güçlerin var olduğuna (gerçekten) inanıyorlar da bu (sözde) yaratma eylemi onların gözünde (O'nun yaratma eylemine) benzer mi görünüyor? De ki: "Her şeyin yaratıcısı Allah‟tır ve O'dur, var olan her şeyin üstünde mutlak hükümranlık sahibi biricik (Yaratıcı)!"100

“Hâlbuki onlar, Allah‟a ortaklar koştular. De ki: “Onların isimlerini açıklayın. Yoksa siz (bununla) O‟na yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber vermiş olacaksınız, yoksa boş söz mü etmiş olacaksınız?”101

Bir yaratıcının bulunması gerektiğini bu Ģekilde ortaya koyan Kur‟an-ı Kerim bu aĢamadan sonra, bu ve benzeri sorularla insanı aklını kullanmaya sevk etmektedir. Bu yöntemde dikkat çekici olan husus Allah‟ın baĢka yaratıcı fikri taĢıyanlara bunların isimlerini sormasıdır. Gerçekten bu talebe verilebilecek hiçbir cevap yoktur. Örneğin materyalistlerin ve ateistlerin buna her hangi bir madde ismi ile cevap vermeleri imkânsızdır.102 Allah onların bu çaresizliğini ve çaresiz bir biçimde bu soruya “Allah” cevabını vereceklerini bildirmektedir.103

Kelâmcıların kullandığı hudûs delilinde temelde âlemdeki değiĢimden hareketle âlemin yaratılmıĢ olduğu ispat edilmeye çalıĢılır. Kur‟an‟da da bu değiĢime vurgu yapılmaktadır.104

Bu konuda Ģu ayet örnek olarak verilebilir: “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah‟ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları

99

Sebe, 34/27. 100 Ra‟d, 13/16. 101 Ra‟d, 13/33.

102 Atay, İslam‟ın İnanç Esasları, s. 40. 103

Bkz.Mu‟minûn, 23/ 84-88; Ra‟d 13/16; Ankebût, 29/ 61-63; Zümer,39/38; Zuhruf, 43/ 9,87; Yâsîn, 36/ 81; Lokman, 31/11,25.

evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.”105

Bu ayette Allah gece ile gündüzün peĢ peĢe gelmesini, ölü haldeki toprağın yağan yağmur ile tekrar canlanmasını ve bulutların sürekli olarak evirilip çevrilmesini tabiattaki değiĢime ve döngüye örnek vererek dikkat çekmekte106

ve bunların birer “delil” olduğunu ifade etmektedir.

EĢ„arî‟ye göre hareket ve sükûn ile birleĢme ve ayrılma arazlarından hareketle âlemin hâdis olduğunu ispat etme yönteminin (hudûs delilinin) Kur‟an‟daki örneği Hz. Ġbrahim ile ilgi kıssadır.107

Kur'an-ı Kerim‟de beyân edildiği üzere Hz. Ġbrahim gökyüzü, ay, güneĢ ve yıldızlar üzerinde gözlem yapmıĢ ve bunların (kendisi veya baĢka Ģeyler için) yaratıcı olup olamayacağı ile ilgili akıl yürütmede bulunmuĢtur. Ancak yıldızların parlaklıklarının geçiciliğini, ayın güneĢ kadar parlak ve büyük olmadığını, güneĢin ise doğduktan sonra mutlaka battığını görünce; “ben batan, sönen ve kaybolanları sevmem (bunlar yaratıcı olamazlar)” demiĢtir.108

Hz. Ġbrahim‟i bu hükme ulaĢtıran Ģey bu Ģeylerde meydana gelen değiĢim olmuĢtur.109

Çünkü bir Ģeyde her hangi bir değiĢmenin meydana gelmesi, batması (ufûl) veya bir yerden bir yere hareket etmesi (intikal) söz konusu olursa, onun ilah olması imkânsızdır.110Bu akıl yürütme yönteminin Hz. Ġbrahim‟e verilmiĢ bir “delil” (hüccet) olduğu ilerleyen ayetlerde belirtilmektedir.111 Cüveynî‟ye göre EĢ‟arî‟nin âlemin hudûsunu ispat ederken kullandığı yöntem Hz. Ġbrahim‟in kullandığı bu yöntemin aynısıdır, dolayısıyla EĢ‟arîye itiraz eden Hz. Ġbrahim‟e itiraz etmiĢtir.112

Kelamcıların “her hâdisin bir muhdisi vardır” mukaddimesini ispat ederken faydalandıkları nedensellik (illiyet) ilkesinin de kodlarını Kur‟an‟da bulmak mümkündür.113 Kur‟an‟daki nedensellik ilkesi ile ilgili ifadelere Ģu ayet örnek olarak verilebilir:

105 Bakara, 2/164.

106 Gölcük-Toprak, Kelâm, s. 163.

107 Ebu‟l-Hasen el-EĢ‟ari, Risâle fî İstihsâni‟l-havz fî „ilmi‟l-kelâm, Matba„atü Meclisi Dâireti‟l- Me„ârifi‟n-Nazzâmiyye, Haydarâbâd, 1344 H., s. 89.

108 En‟am, 6/75-78.

109 Topaloğlu, Allah‟ın Varlığı, s.84. 110 EĢ‟ari, İstihsân, s.89.

111

En‟am, 6/83.

112 Cüveynî, eş-Şâmil, s.246.

“Yoksa onlar (Allah‟ı inkâr edenler) hiçbir şey (yaratıcı) olmadan mı yaratıldılar?”114

Daha sonra Kur‟an ikinci soruyu sormaktadır: “Yoksa yaratan onlar (kendileri) mıdır?”115 Burada hudûs delilinde de üzerinde durulan “hâdis olan bir Ģeyin kendisinin veya baĢka bir hâdisin yaratıcısı olamayacağı hususu ortaya konmuĢtur. Çünkü illiyet prensibi gereği illet ma‟lûlünden önce var olmalıdır. Bir Ģey kendi yaratıcısı ise, kendisinden önce var olması bir çeliĢki arz eder. Bu durumda onun kendisinin yaratıcısı olamayacağı anlaĢılır. Daha sonra Kur‟an insandan kâinata geçmekte ve bir baĢka can alıcı soruyu insan zihnine yöneltmektedir:116“Yoksa

gökleri ve yeri onlar mı yarattılar?”117

Görüldüğü üzere hudûs delili veya yoktan yaratılıĢ açık bir biçimde Kur'an-ı Kerim‟de bulunmamakla birlikte, âlemdeki her Ģeyin mutlak güç ve kudret sahibi, her Ģeyin yaratıcısı (fâtır, hâlık, bedi„)118

olan Allah tarafından yaratıldığı çok net bir Ģekilde ortaya konmaktadır. Ayrıca yaratılmıĢ varlıkların var oluĢu, yaratılıĢı ve onlarda meydana gelen değiĢimler üzerinde insan düĢünmeye davet edilmektedir.

Buraya kadar hudûs delilinin alt yapısını oluĢturan kavramları kelâmî açıdan irdelemeye ve delilin Kur'an-ı Kerim‟deki temellerini tespit etmeye çalıĢtık. Hudûs delilinde kullanılan kavramları bu Ģekilde tahlil ettikten sonra, Ģimdi de delilin kelâm eserlerindeki ilk formlarını izah etmeye çalıĢalım.