• Sonuç bulunamadı

1.6. DĠĞER BĠLĠMSEL KOZMOGONĠ TEORĠLERĠ

1.6.5. ġiĢme Modeli (Inflation Model)

Evrenin çok küçük bir noktacıktan (tekillik) yavaĢ yavaĢ ve orantısal bir artıĢla gerçekleĢen bir büyümeyle bugünkü haline ulaĢtığını söyleyen Standart Büyük Patlama Teorisi bilim insanlarının çoğu tarafından kabul edilmekle birlikte, tekillikten önceki durum ile ilgili ve tekillik sonrası geniĢlemenin nasıl ve hangi hızda olduğuna iliĢkin farklı teoriler öne sürülmüĢtür.

Bunlardan biri de 1979‟da Stanford Linear Accelerator Center‟da (Stanford Doğrusal Hızlandırıcı Merkezi) çalıĢan Alan Guth adlı Amerikalı genç bir fizikçi tarafından öne sürülen ġiĢme (Inflation) Teorisidir.318

Teori tamamen matematik denklemlere dayanıyor ve evrenin ilk yaratılıĢının hemen sonrasında, tüm uzayın korkunç bir hızla aniden ĢiĢtiğini öngörüyordu.319

ġiĢme teorisi Standart Büyük Patlama Teorisi gibi evrenin çok sıcak büyük bir patlamayla ortaya çıktığını kabul eder, fakat ilk anlarında evrenin standart büyük patlamanın öngördüğünden çok daha hızlı bir Ģekilde bir süreliğine geniĢlediğini öne sürer.320

Bu teoriye göre evren 10-43 saniyedeki o ilk andan 10-35 saniyeye kadar olan zaman dilimi içinde müthiĢ bir hızla ĢiĢerek geniĢlemiĢtir.321

Bu hız o kadar yüksektir ki her 10-34 saniyede evrenin büyüklüğü iki katına çıkmıĢtır.322

BaĢlangıçtaki bu ani geniĢleme/ĢiĢmeden sonra ĢiĢme teorisi, standart büyük patlama teorisine sadık kalır.

ġiĢme teorisi, standart kuramın açıklayamadığı bazı noktaları baĢarıyla açıklanmıĢtır. Evrenin oluĢumunu genel göreliliğe göre açıklayan standart model, maddenin birbirinden nasıl uzaklaĢtığını, yani uzayın geniĢlemesine yol açan dıĢarıya doğru itici kuvvetin ne olduğunu açıklayamamaktadır. Çünkü standart modele göre evrenin erken saniyelerinde, kütle çekim en etkili kuvvettir ve bu kuvvetin etkisiyle kütlelerin birbirine yaklaĢıp bir araya gelmesi gerekir. O halde bu kuvveti devre dıĢı bırakan ve geniĢlemeye imkân veren baĢka bir kuvvet olmalıdır. Evren hala

317 Taslaman, Big Bang ve Tanrı, ss. 108-109. 318 John Barrow, Evrenin Kökeni, s. 70. 319 Tuna, Ol Dedi Oldu, s. 143. 320

Uslu, Tanrı ve Fizik, s. 64. 321 Tuna, Ol Dedi Oldu, s. 144. 322 Tuna, Ol Dedi Oldu, s. 145.

geniĢlemeye devam ettiğine göre bu kuvvet hala aktif olmalıdır. ĠĢte ĢiĢme teorisi bu geniĢlemenin nedeni olarak büyük patlamanın kendisini göstermektedir. Bu teoriye göre büyük patlama diye bilinen Ģey, aslında baĢlangıçtaki ani büyüme/geniĢlemedir.323

Guth‟a göre evrenimizin baĢlangıcını, kaynamak üzere olan bir kaptaki suya benzetebiliriz. Su tam kaynamaya geçerken kap içinde irili ufaklı birçok kabarcık/baloncuk oluĢur. ĠĢte boĢlukta sıfıra yakın enerji yoğunluğuna sahip iken bir kuantum dalgalanmasının oluĢturduğu evrenimiz de bu baloncuklara benzer. Suyun kaynamaya baĢlamasıyla gerçekleĢen faz değiĢimi (buharlaĢma) ile birlikte oluĢan baloncuklar geniĢleyip, birbirine ulaĢacak ve birleĢecektir. ĠĢte evren de oluĢan bu kabarcıkların birleĢmesiyle meydana gelmiĢtir. Yani her kabarcık evrenimizin bir parçasını oluĢturmuĢtur. Ancak yapılan hesaplamalar Guth‟un bu teorisinin geçersiz olduğunu ortaya koymuĢtur. Çünkü bu baloncuklar ıĢık hızıyla bile geniĢlese, diğer baloncuklarla birleĢmesi mümkün değildir.324

1983 yılında Rus fizikçi Andrei Linde‟nin ortaya attığı Kaotik ġiĢme (Chaotic Ġnflationary) modeli325

ise, ĢiĢen evrenlerin mini evrenlere bölündüğünü, daha sonra bu mini evrenlerin ĢiĢip yeni mini evrenlere bölündüklerini öne sürdü. Kaotik ĢiĢme sonucunda evrenin bölündüğü mini evrenlerin bir kısmı fazla ĢiĢerken bir kısmı hiç ĢiĢmeyecektir. Bu süreç rastlantısal ve sürekli olduğu için sonunda içinde yaĢadığımız gibi bir evrenin var olmasıyla sonuçlanacak bir ĢiĢmenin gerçekleĢmesi için yeterli tekrar imkânı vardır. Öyleyse içinde yaĢadığımız evren, boĢluktaki bir kuantum dalgalanması sonucu oluĢmuĢ çok sayıda ve hatta sonsuz sayıda baloncuklardan biridir.326 Bu ĢiĢme süreçleri sürekli olarak devam eder ve kimi kabarcıklar ömürlerini tüketip ölürken, bazı uzay bölgelerinde yeni kabarcıkların oluĢmaktadır. Biz de Ģu anda muhtemelen çok ĢiĢen bir kabarcığın üzerinde bulunmaktayız. Hawking‟in ceviz kabuğundaki evren derken kastettiği budur.327

Linde, 1989 yayınladığı bir makalesinde insanlığın yok olmak üzere olan

323 Uslu, Tanrı ve Fizik, ss. 66-67. 324 Uslu, Tanrı ve Fizik, ss. 69-70. 325

Barrow, Evrenin Kökeni, s. 89. 326 Uslu, Tanrı ve Fizik, s. 70.

baloncuktan baĢka baloncuklara geçerek kozmik kıyametten kurtulabileceğini iddia etmiĢtir.328

1994 yılında Alkesander Vilekin ve Arvind Borde, sonsuzdan beri ĢiĢen bu modelin Ģekil (geodesy) olarak geçmiĢte tam olamayacağını, bu yüzden bu modelin de bir baĢlangıcının olması gerektiğini ortaya koymuĢlardır. Dolayısıyla bu iddianın da geçerli bilimsel bir delili bulunmamaktadır.329

Barrow ise ĢiĢmenin zamanda geriye doğru izlenmesi durumunda yine, sonsuz yoğunluk ve sıcaklıkta bir tekilliğe rastlamanın mümkün olduğunu söyler.330

Görüldüğü üzere ĢiĢme teorisi ve evrenin oluĢumunu kuantum dalgalanmaları ile açıklayan diğer modeller iki temel iddiada bulunmaktadır. Bunlardan birincisi bu teorilerin var olan her Ģey Ģeklinde tanımladığımız evren tanımından çok farklı bir tanım sunmasıdır. Bu teorilere göre evren, içinde yaĢadığımız ve görünür evrenle sınırlı değildir. Bu evrenin dıĢında ve sonsuz sayıda evrenler vardır. Üzerinde yaĢadığımız evrenin bir baĢlangıcı olabilir. Ancak bu varlığın baĢlangıcı demek değildir. Çünkü bundan önce de kuantum dalgalanmaları söz konusudur. Ayrıca bu evrenlerin var olmaya baĢlaması için de bir sebep söz konusu değildir. Çünkü kuantum teorilerine göre, evrenin oluĢumu ile sonuçlanan kuantum dalgalanmaları sebepsiz ve rastlantısal olarak gerçekleĢir. Bu teorilerin ortaya çıkardığı bu ve bunun gibi problemleri üçüncü bölümde tartıĢacağız.

Big Bang teorisini bu Ģekilde ifade ettikten sonra, Ģimdi de hudûs delilini ve kelâmcıların bu delil ile birlikte ortaya koyduğu evren tasavvurunu ele alacağız.

328

Davies, Son Üç Dakika, ss. 152-153. 329 Taslaman, Big Bang ve Tanrı, ss. 112-113. 330 Barrow, Evrenin Kökeni, s. 91.