• Sonuç bulunamadı

Durgun Durum Modeli (Steady State Model)

1.6. DĠĞER BĠLĠMSEL KOZMOGONĠ TEORĠLERĠ

1.6.1. Durgun Durum Modeli (Steady State Model)

1940‟lı yıllarda Big Bang teorisi önemli bir takım sorulara henüz cevap verebilmiĢ değildi. Bu soruların baĢında da evrenin yaĢı gelmekteydi. O zamanlar Doppler etkisi ve Hubble sabiti esas alınarak hem evrenin hem de güneĢ sisteminin yaĢı hesaplandı ve çeliĢkili bir sonuca ulaĢıldı. Buna göre evren güneĢ sisteminden çok daha genç yaĢta çıkıyordu. Diğer bir sorun ise büyük patlama modelinin hidrojen ve helyum dıĢında kalan ağır elementlerin ve ayrıca galaksilerin nasıl oluĢtuğunu açıklayamamasıydı. Daha da önemlisi henüz büyük patlamayı destekleyecek bir kanıt bulunamamıĢtı.268

Bu nedenle o yıllarda büyük patlama teorisine kuĢkuyla yaklaĢan ve daha temkinli hareket eden bazı kozmologlar o güne kadar genel kabul görmüĢ olan sonsuz evren anlayıĢı ile geniĢleyen evren fikrini bağdaĢtırmaya çalıĢıyorlardı. Bu çabanın temsilcileri arasında Ġngiliz astrofizikçileri Fred Hoyle, Hermann Bondi (1919-2005) ve Thomas Gold (1920-2004) yer almaktadır. Bu üç bilim insanı 1949 yılında, “Durgun Durum Modeli” (steady state model) adını verdikleri, geniĢleyen

evren modeli ile uyumlu fakat evrenin baĢlangıcı olmasını gerektirmeyen bir teori ileri sürdüler. Amaçları büyük patlama modelinin çeliĢkilerini ortadan kaldırmaktı.269

Hareket noktaları evrenin yaĢı ile çeliĢkili hesaplamalardı. Fred Hoyle‟un anlatımına göre bu fikrin ortaya çıktığı akĢam üç astrofizikçi Cambridge‟de bir dizi hayalet öyküleri anlatan bir filme gitmiĢler. Bu filmin garip tarafı, en sondaki sahnenin ilk baĢtaki ile aynı olması imiĢ. Filmin hiç sonu yokmuĢ, sürekliymiĢ. Filmden etkilenen Gold, ilk kez orada evrenin de baĢı sonu olmayan, sonsuz bir zaman çevrimi içinde olabileceğinden söz etmiĢ. Böylece durağan durum kozmolojisi doğmuĢtur.270

Hoyle ve arkadaĢlarının teorisi, evrenin sonsuzdan beri geniĢlediği halde, nasıl olup da Ģimdi göründüğü gibi yıldız ve galaksilerin birbirine oldukça yakın olduğunu açıklayabilmek için yıldızlarda sürekli olarak madde yaratılıĢını öngörüyordu. Böylece evrenin geniĢlemesinin yol açtığı madde seyrelmesi, yıldızlarda yaratılan aynı miktarda madde ile dengelenmekte ve evren sürekli olarak durgun ve kararlı bir durumda kalmaktaydı.271

Durgun durum teorisinin ortaya attığı maddenin sürekli yaratıldığı fikri, sürekli olarak kendini yenileyen, dolayısıyla da hiç yaĢlanmayan ebedî ve sonsuz bir evren tasavvuru ortaya koymaktadır. Böyle bir evrende torunlarımız elde edilmesi giderek zorlaĢan enerji kaynaklarını bulmak için debelenmek zorunda kalmayacaklardır. Çünkü yeniden ve sürekli olarak yaratılan maddeler bunları bedelsiz olarak sağlayacaktır.272

Hoyle maddenin sürekli yaratılıĢını ise negatif enerji taĢıyan alanların yeni bir tipini uydurarak açıklamaya çalıĢtı. Buna göre bu alanın durmadan artması maddeyi yaratmak için pozitif enerji ödemesi yapar. Böylelikle Tanrı, Durağan Durum modelinde tamamen ortadan kaldırılmaktadır.273

Ancak 1960‟lardan itibaren geliĢtirilen radyo teleskoplar aracılığı ile uzak galaksiler ve yıldızlar üzerine yapılan gözlemlerde böyle bir madde artıĢına rastlanmamıĢtır.274

269 Ġnan, Kozmos‟tan Kuantum‟a, s. 27. 270 Silk, Evrenin Kısa Tarihi, s. 54. 271 Ġnan, Kozmos‟tan Kuantum‟a, s. 27. 272

Davies, Son Üç Dakika, ss. 154-155.

273 Paul Davies, Tanrı ve Yeni Fizik, çev. Murat Temelli, Ġm Yay., Ġstanbul, 1995, ss. 69-70. 274 Ġnan, Kozmos‟tan Kuantum‟a, s. 28.

Ayrıca Fred Hoyle ve arkadaĢlarının ortaya attığı bu teori fiziğin en temel yasalarından biri olan enerjinin ve maddenin korunumu yasasına uymamaktadır. Bu yasaya göre madde ve enerji yoktan var olamaz. Einstein‟ın formüle ettiği E=mc²‟ye göre madde enerjinin bir formudur. Madde enerjiye, enerji de maddeye dönüĢebilir. Ancak Fred Hoyle‟un ileri sürdüğü sürekli oluĢum düĢüncesinde, maddenin veya enerjinin nereden ve nasıl geldiği açıklanamamıĢtır. Diğer taraftan madde, çeĢitli atomların yeterli oranda bir araya gelmesiyle oluĢtuğuna göre, bu oranın yeter derecede kendiliğinden meydana gelmesi durağan evren modeli açısından çözülmesi güç bir problem olarak karĢımıza çıkar. Belli bir zaman sonra kendi kendine ölen gezegenlerin yeniden oluĢması için gerekli oranda maddenin nasıl kendi kendine ortaya çıktığı sorusunun cevapsız kalması da modelin geçersizliğinin ispatı açısından önemlidir.275

Daha sonra yeni geliĢmeler ıĢığında yapılan hesaplamalar evrenin yaĢı ile ilgili çeliĢkileri ortadan kaldırmıĢ ve evrenin yaĢının yıldızların yaĢından genç olmadığını ortaya koymuĢtur. Yine büyük patlama modelinin açıklayamadığı ağır galaksilerin oluĢumu ve ağır elementlerin sentezlenmesi gibi hususlar da daha sonra yapılan gözlem ve deneylerle teoriyle uyumlu bir biçimde açıklanabilmiĢtir.276

Durgun durum teorisine son darbe, kozmik mikrodalga fon ıĢınımının keĢfiyle olmuĢtur. Paul Davies‟ın deyimiyle bu keĢif Durgun Durum modelinin tabutundaki son çivi olmuĢtur.277

Çünkü tespit edilen bu ıĢınımı durgun durum teorisiyle bağdaĢtırmak mümkün olmadı. Bu nedenle Fred Hoyle ve arkadaĢları durgun durum teorisinin klasik versiyonunu savunmaktan vazgeçtiler. Çünkü tespit edilen bu ıĢınım neredeyse herkes tarafından büyük patlamanın bir fosili ve kesin bir kanıtı olarak kabul edilmiĢti.278

Bu durum Fred Hoyle‟un Big Bang‟i kabul ettiği anlamına gelmemektedir. O bu çıkmazdan kurtulmak için keĢfedilen mikrodalga ıĢınımını açıklayabilecek yeni bir durgun durum modeli ortaya attı. Bu modele göre evrenin kendisi değil, içindeki

275 Yunus Kalkan, “Big Bang Teorisinin Teistik Deliller Açısından Değeri”, Ankara Ünv. SBE, BasılmamıĢ Y. Lisans Tezi, Ankara, 2005, s. 43.

276 Ġnan, Kozmos‟tan Kuantum‟a, s. 28. 277

Davies, Tanrı ve Yeni Fizik, s. 70.

278 William Lane Craig, The Kalam Cosmological Argument, The Macmillan Press Ltd., London, 1979, ss. 118-119; Silk, Evrenin Kısa Tarihi, s. 59;

atomlar geniĢlemektedir. Uzak galaksilerden gelen ıĢık kırmızıya kaymaktadır, çünkü bu ıĢık daha küçük atomlardan gelmektedir, bu da bir tür hareket yanılsaması oluĢturur. Hoyle‟un bu açıklamaları temelde hiçbir bilimsel gerçeğe ve gözleme dayanmayan, Kopernik öncesi dünya merkezli kozmolojide olduğu gibi tamamen teorik ifadelerdi.279

Aslında durgun durum modelini ortaya koyanların asıl amacı, büyük patlama modelinin ortaya koyduğu evrenin bir baĢlangıcı olduğu fikrini çürütmektir. Big Bang‟in açıklayamadığı hususlar ve çeliĢkili hesaplamalar onların bahanesi olmuĢtur. Çünkü onların sahip olduğu materyalist ideoloji değiĢmeyen bir evren tasavvuruna sahipti. Öte yandan gözlemler ve ortaya konan deliller evrenin geniĢlediğini net bir Ģekilde ortaya koyuyordu. Bu durumda yapılacak tek bir Ģey kalmıĢtı: Evrenin geniĢlemekle birlikte değiĢmediğini ve böylece ezelî olduğunu ispat etmek.280

Bu nedenle aslında bu teori, teoloji ve kozmoloji yazarı Stanley Jaki‟nin ifadesiyle “üzerine bilimsel cila çekilen gelmiĢ geçmiĢ en büyük hile”den baĢka bir Ģey değildi.281