• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM HEKİM SEÇME

3.2. Hekim Seçme Hakkına Dair Düzenlemeler

Birçok etik uzmanı ve diğer branşlardaki hekimlerinde kabul ettiği gerçek, hekim seçme ve değiştirme hakkının kabulü yönündedir. Hastalara hekim seçme ve değiştirme hakkının kullanabilmesinin sağlanması için uluslar arası ve ulusal bazda bazı düzenlemeler bulunmaktadır. Kısaca bu düzenlemelerde geçen hekim seçme ve değiştirme hakkının kullanılmasını içeren hükümlere göz atmak konunun boyutunu anlamak için gereklidir. Çünkü hekim seçmenin özgürce yapılabilmesi, düzenlemelerin izin verdiği ölçüde olmaktadır. Eğer ciddi kısıtlamalar varsa, burada hekim ve hastaya yapabilecek bir şey kalmamaktadır.

Hekim seçme, bilinen temel hasta hakları içerinde yer almaktadır. Hasta haklarında hekim seçme uygulaması, negatif haklar olarak değerlendirilen “özgürlük” haklarından biridir (E. Aydın, 2006: 12). Seçmede özgürlüğü engelleyecek fiziki, idari ve bilgilendirilmemeye bağlı çeşitli engeller bu hakkın tam anlamıyla kullanılmadığının bir göstergesidir.

3.2.1. Ulusal Düzenlemeler

Burada ülkemizde hekim seçme hakkının düzenlendiği bazı mevzuat ve ibarenin geçtiği ilgili yerler ele alınmaktadır. Aslında bakıldığında hekim seçme hakkı ile ilgili düzenlemelerin geçmişi azımsanamayacak kadar önceye dayanmaktadır. Resmi Gazetede 19/02/1960 tarihinde yayınlanan “Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi” 5. Maddesi’nde “Sağlık müesseselerinde tatbik olunan usul ve kaideler mahfuz olmak üzere, hasta; tabibini ve diş tabibini serbestçe seçer” hükmü yer almaktadır. Yaklaşık 50 yıl öncesinde ülkemizde böyle bir hukuki yaklaşımın olması aslında önemli bir durumdur.

Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği’ne (1983) 2005 yılında eklenen bir madde ile (Madde 8), “Yataklı tedavi kurumlarında mevcut her klinisyen uzmanın poliklinik hizmeti vermesine yönelik düzenleme yapılarak hastaların hekim seçmesine imkan sağlanır.” ibaresi getirilmiş ve hekim seçme hakkının aktifleştirilmesine çalışılmıştır.

Yine 1998 yılında 01/08/1998 tarihinde Resmi Gazete de yayınlanan “Hasta Hakları Yönetmeliği”nde, hem sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme hakkı (Madde 8), hem de sağlık personelini tanıma, seçme ve değiştirme hakkı (Madde 9) ayrıntılı

olarak yer almaktadır. İlgili maddelerde mevzuat ile belirlenmiş usullere uyulmak şartı ile hastanın sağlık kuruşunu ve sağlık personelini serbestçe seçme ve değiştirme hakkından bahsetmektedir.

Sağlık Bakanlığı’nın 2004/117 sayılı genelgesi “poliklinik hizmetlerinin sunumunda, hastalarımızın hekimini seçebilme özgürlüğü esastır. Bu nedenle hastaların hekimini seçebilmesine imkan verecek her türlü tedbir alınacaktır”. hükmüyle fiilen hastanelerde hekim seçme özgürlüğünün kullandırılmasının sağlanmasını istemektedir. (http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/hekimsecme.htm )

Sağlık Bakanlığı hekim seçme ve değiştirme hakkının kullanılabilmesi için 2007 yılında ayrıntılı bir şekilde “Sağlık Hizmeti Sunumunda Poliklinik Hizmetlerinin Hastaların Hekimini Seçmesine ve Değiştirmesine İmkân Verecek Şekilde Düzenlenmesi Hakkında Yönerge”yi hazırlayarak yürürlüğe sokmuştur. (http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/hsyeni.htm) Yönergede hekim seçme ve değiştirme hakkının uygulanması sırasında neler yapılmasında ve denetimler hususunda izlenecek yollara yer verilmektedir. Bilhassa hastanelerde, yeni birimlerin oluşturulması, internet sayfalarının aktif hale getirilmesi, hastaların serbestçe seçim yapabilmeleri için gerekli bilgilendirmelerin sağlanmasına dönük düzenlemeler içermektedir.

Hekimlik Meslek Etiği Kuralları 1988 yılında Türk Tabipler Birliği tarafından yayınlanmıştır. Hekim seçme özgürlüğü başlıklı bölümde madde 22’de Hasta, mevzuatın belirlediği kurallara, tıbbi uygulamanın özelliklerine ve kurumun koşullarına göre hekimini seçmekte özgürdür (E. Aydın, 2006: 12).

Yine Türk Tabipler Birliği Hasta Hakları Bildirgesi 4-5 Nisan 2008 tarihinde “Türk Tabipler Birliği Etik Bildirgeler Çalıştayı”nda kabul edilmiştir. Bu bildirgeye göre, “seçim: sağlık kurumunu, hekimi, tıbbi uygulamayı seçmeyi ve başka hekimlerden görüş alınmasını isteme hakkını kapsar.” görüşü ile hastaların seçme uygulamasında daha geniş bir haklara sahip olması vurgulanmaktadır. (http://www.ttb.org.tr/images/stories/file/etik/3.pdf)

Aslında bakıldığında hem devletin hem de hekimlerin tabi olduğu mesleki birlik, hastaların hekim seçme ve değiştirme hakkını kullanmasını tereddütsüz bir şekilde istemektedir. Hakkın kullanımına dönük epey bir düzenleme yapıldığı da ortadadır. Burada iki sorun belki öne sürülebilir: 1. Sahadaki uygulamada yeterli

önlemlerin alınmayışından kaynaklı özgürce seçimin yapılamaması, 2. Hastaların seçme yetisini geliştirecek bilgi birikim ve donanıma sahip olma düzeyleri.

3.2.2. Sağlıkta Dönüşüm Programı

Hasta hakları ve buna bağlı olarak hekim seçme hakkının aktif olarak kullanılabilmesi 2003 yılında yürütülmeye başlanan “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın etkisi büyüktür. Özellikle hastaların haklarını kullanabilmesi için Sağlık Bakanlığı’nca bazı düzenlemeler yapılmış, ülkedeki hastaneleri tamamını kapsayan birimler ve kurullar oluşturulmuştur.

Sağlık hizmetlerinin etkili, verimli ve hakkaniyete uygun bir şekilde; organize edilmesi, finansmanının sağlanması ve sunulması olan Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulanmakta olup programın temel ilkelerinden bazıları aşağıda verilmiştir (Yardım vd. 2007: 146):

• İnsan merkezlilik: Bu ilke, sistemin planlamasında ve hizmetin sunumunda hizmetten faydalanacak bireyi, bireyin ihtiyaç, talep ve beklentilerini esas almayı ifade etmektedir.

• Sürdürülebilirlik: Geliştirilecek olan sistemin ülkemiz koşulları ve kaynakları ile uyumlu olması ve kendini besleyerek bir devamlılık arz etmesi ilkesini ifade etmektedir.

• Sürekli kalite gelişimi: Vatandaşlarımıza sunulan hizmetlerde ve elde edilen sonuçlarda ulaşılan noktayı yeterli görmeyerek, hep daha iyiyi aramayı, sistemin kendi kendisini değerlendirerek hatalarından öğrenmeyi sağlayacak bir geri bildirim mekanizması oluşturulmasını ifade etmektedir.

• Katılımcılık: Sistemin geliştirilmesi ve uygulanması sırasında, ilgili tüm tarafların görüş ve önerilerinin alınmasını, yapıcı bir tartışma ortamı sağlayacak platformların oluşturulmasıdır. Ayrıca bu ilke, sağlık sektörünün bütün bileşenlerinin sistemin kapsamı içine alınarak uygulamada kaynak birliğinin sağlanmasını amaçlamaktadır.

• Uzlaşmacılık: Demokratik bir yönetimin gereği olarak sektörün farklı bölümleri arasında karşılıklı çıkarları gözeterek ortak noktalarda buluşma arayışlarıdır. Çıkar çatışmasına dayalı bir uygulama yerine, yöntem, standartlar ve

denetim mekanizmalarında birlik sağlanması ve tarafların buna uyması hedeflenmektedir.

• Gönüllülük: Hizmette arz veya talep eden, birey veya kurum ayırımı yapmaksızın sistem içerisinde yer alacak bütün birimlerin belirlenen amaçlara yönelik davranmalarını sağlama yöntemidir. Sistemde hizmet üreten ve hizmet alan kesimlerin zoraki değil, teşvik edici önlemler doğrultusunda gönüllü bir şekilde yer almaları şarttır.

3.2.3. Uluslar Arası Düzenlemeler

Avrupa ülkelerinde hasta haklarını korumak için bazı mekanizmalar bulunmaktadır. Bu mekanizmalar hastaların hak sınırlarını düzenlemektedir. Polonya'da 1991 yılında kabul edilen bir kanuna göre hastalar şu haklara sahiptir; Sağlık durumu ve sağlanabilen tıbbi tedavi hakkında bilgi almaya, tedavi hakkında yeterli biçimde bilgilendirildikten sonra tedavi yöntemini reddetmeye veya kabul etmeye, tedavinin gizli kalmasını istemeye ve onurlu ve huzur içinde ölmeye hakları vardır. Ek olarak hasta kişisel telefon konuşması yapmaya ve dış dünya ile iletişim kurmaya, ailesi ve arkadaşları tarafından bakım görmeye ve manevi bakım alma hakkına sahiptir. 1992 yılında İngiltere hasta haklarının geliştirilmesi ve kalitesinin artırılması hakkında yeni bir Beyanname (Patient's Charter) hazırlamış ve buna 10 kural daha eklemiştir. Polonya ve İngiltere'deki yaklaşımlardan farklı olarak, 1993 yılında Finlandiya'da hasta hakları kanunla tanımlanmıştır. Hollanda'da hasta hakları konusu çok kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Yasamaya ilişkin olarak hasta hakları 1995 yılının Nisan ayında etkili olmuştur. Kanunlara göre hasta ile doktor arasındaki iletişim, medeni sözleşme hukuku içerisinde özel bir sözleşmedir. İtalya'da bu konuyla ilgili değişik bir yaklaşım benimsenmektedir. Hasta hakları için mahkemeler vardır. Mahkeme sağlık hizmetinin en iyi şekilde sunulmasının temini için çalışmaktadır ve hastaların sorunlarını çözebilecek sıradan vatandaşlardan oluşmaktadır (Saltman ve Figueras, 1998: 61).

Uluslar arası düzenlemelerde genellikle Dünya Tabipler Birliği tarafından yayınlanan bildirgeler öne çıkmaktadır. Bildirgelerde, hekim seçme uygulamasına dönük doğrudan vurgular bulunmaktadır.

Lizbon bildirgesi (Özlü, 2005: 241): 1981 yılında Portekiz’in Lizbon kentinde gerçekleştirilen toplantıda Dünya Tabipler Birliği tarafından yayınlanan bildirge aşağıdaki 6 maddeden oluşmaktadır ve ilk maddesinde “Hasta, hekimini özgürce seçme hakkına sahiptir.” ibaresi bulunmaktadır. (http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/lizbon.htm) Bali bildirgesi ise Eylül 1995’te Lizbon bildirgesi’nin gözden geçirilmesi sonucu Endonezya’nın Bali kentinde yayınlanmıştır. (http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/bali.htm). Burada sadece seçme hakkı değil, “hasta herhangi bir aşamada diğer bir hekimin görüşünü alma hakkına sahiptir” gibi önemli bir hak yaklaşımı getirilmiştir.

Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesinin (Amsterdam Bildirgesi) (Özlü, 2005: 242-247): 5.6. maddesinde “Hastalar, sağlık sisteminin işleyişi ile uyumlu olarak, hekimlerini veya diğer sağlık personelini ve sağlık kurumlarını seçme ve değiştirme hakkına sahiptir.” şeklinde bir hak tarifi yapılmaktadır. (http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/amsterdam.htm). Yine Kasım 2002 Roma’da karar altına alınan “Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü (Ana Sözleşmesi) Temel Doküman”da “Özgür Seçim Hakkı” başlığı altında hekim seçme ve değiştirme hakkı yer almaktadır. (http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/avrupastatusu.htm)