• Sonuç bulunamadı

Hayrî Vakıflar

Belgede KONYA VAKIFLARI (sayfa 85-88)

E- Amaçlarına Göre Vakıflar

1- Hayrî Vakıflar

Vakıf kurucusunun, mülklerinden birkaçını va-kıf hâline getirdikten sonra, onlardan gelen gelir-lerin, ya bizzat kendisi tarafından veya başkaları tarafından tesis edilmiş kamu kuruluşlarına tahsis ettiği vakıftır. Nitekim vakıf kurucusunun, vakfet-tiği ve vakfın tescil edildiği andan itibaren, eski-den mülkü olan mal üzerinde hiçbir tasarruf hakkı kalmaz. Bu tür vakıflardan vakfı yapan kişinin tek beklentisi, ilahi lütfa mazhar olmak, sevap kazan-maktır424. Diğer bir deyişle, bu tür vakıflarda hayır işlemek esastır.

Konya’da Osmanlı Döneminde kurulmuş va-kıfların %89’u (504 adet) hayrî vakıftır (bk. Grafik

422 VGMA VD, nr. 624/514; VGMA VD, nr. 2176/234; VGMA VD, nr. 2176/407; VGMA VD, nr. 2178/250; VGMA VD, nr. 615/74.

423 Yediyıldız, Türkiye’de Vakıf Müessesesi, s. 14.

424 Yediyıldız, Türkiye’de Vakıf Müessesesi, s. 14-15.

2). Hayri vakfa örnek vermek gerekirse, Kadınha-nı kasabası eşrafından el-Hac Osman Efendi ib-ni’l-Merhum el-Hac Hasan Ağa’nın 4 Ekim 1886 tarihinde kurmuş olduğu vakfı verebiliriz425. Hacı Osman Efendi, adı geçen kasabada hayır sahiple-rinin yardımı ile inşa ettiği Cami-i Kebir (Büyük Camii) altında birbirine bitişik beş dükkânını, bu dükkanların hizasında ana cadde üzerinde olan iki dükkânını, yine adı geçen caminin ön tarafında bir-birine bitişik 20 dükkânını, adı geçen kasabada ana cadde üzerinde olan diğer iki dükkânını ve iki kah-vehanesini (toplam 29 dükkânını ve iki kahvehane) vakfetmiştir. Vâkıf Hacı Osman Efendi, dükkanla-rın ve kahvehanelerin kiraya verilmesini, hasıl olan gelirden, yıllık olarak, caminin imamına 100 kuruş, hatibine 30 kuruş, mütevelliye 100 kuruş, müezzi-ne 70 kuruş, camiyi süpüren süpürgeciye 40 kuruş, caminin damının karını kürüyene 30 kuruş veril-mesini istemiştir. Ayrıca tamirat gerektiğinde ya-pılmasını, gelirden fazla kalanı ise mütevelli tara-fından %15 ile kâra verilip, elde edilen gelirin asıl

425 VGMA VD, nr. 600/232.

Grafik 2: Konya’da Osmanlı Döneminde Kurulmuş Vakıfların Tasnifi

mala ilave edilmesini şart koşmuştur426. Öte yan-dan vakfın yönetimini, hayatta oldukça kendisinin olmasını, vefatından sonra adı geçen kasabanın hâ-kimi ve ulemasının görüşüyle kasaba ahalisinden, tevliyete kadir ve müstakim bir kişinin atanmasını istemiştir. Hayri vakfa bir diğer örnek ise, Piripaşa Mahallesi’nden Kişnişci-zade el-Hac Osman Efen-di ibn Mehmed EfenEfen-di’nin kurmuş olduğu 2.000 kuruşluk vakfıdır427. Hacı Osman Efendi, adı ge-çen meblağın “rehn-i kavî ve kefîl-i melî veyahud ikisinden biri ile onu on bir buçuk hesabıyla” yani

%15 ile mütevelli eliyle “alâ vechi’l-helâl istirbâh ve i’mâl” kâra verilmesini, elde edilen gelirin dört hisseye ayrılmasını şart koşmuştur. Bu hisselerden birini, Konya hâricinde Çarıklar Köyü’nde hayır sahiplerinin yeni inşa ettikleri caminin tamirine, iki hisseyi de adı geçen caminin imam ve hatibine, kalan bir hisseyi de mütevelli olanlara verilmesini istemiştir.

Konya ve çevresinde kurulan hayrî vakfa bir diğer örnek ise, Akşehir’de Hacı Paşa evladından es-Seyyid Dede İbrahim Beg ibn Ali Beg’in kur-muş olduğu vakıftır428. Vâkıf Seyyid Dede İbra-him Beg, Akşehir’de Baş değirmen diye bilinen bir göz değirmende olan yarım hissesini, Engeli Köyü’nde bir göz değirmenini, Elferaş Köyü’nde bir göz değirmenini, Akşehir çarşısında kuyumcu-lar başında Atik Acem Hanı’na bitişik kahvehane-sini ve 36.000 akçekahvehane-sini vakfetmiştir. Hayır sahibi Dede İbrahim Beg, değirmenler ve kahvehanenin mütevelli tarafından kiraya verilmesini, adı geçen meblağ dahi veçhi helal üzere istirbah ve istiğlal olunmasını istemiştir. Vâkıf Dede İbrahim Beg, ki-radan ve paranın kârından elde edilen gelirin bir sülsünü (üçte biri), Ahi Reis Mahallesi’nde dokuz hücresi olan, her bir hücrede ikişer talebenin kala-cağı şekilde yeni inşa ettiği medresede, ilim tahsil

426 VGMA VD, nr. 600/232.

427 VGMA VD, nr. 591/101.

428 VGMA VD, nr. 626/2-578.

eden talebelere eşit şekilde dağıtılmasını, bir sülü-sünü dahi, medresede salı ve cuma günleri hariç diğer günlerde ders veren müderrise verilmesini, kalan son sülüsünden ise, mütevelliye günlük dört akçe verilmesini, binaların tamiratının yapılması-nı ve kalan miktarın nakit paraya dahil edilmesini, kahvehanenin kirasından elde edilen gelirden do-kuz hücrenin her birine her ay yarım kıyye kandil yağı alınıp verilmesini şart koşmuştur. Öte yandan vakfın tevliyetini, adı geçen şehir hâkimi reyi ile müstakim ve dindar kimesnenin atanmasını, ayrıca vakfa kendisinin hasbi olarak (bir karşılık bekle-meden gönüllü olarak) nâzır olup, senede bir defa mütevellinin hesabını görmek, şayet hıyaneti olur-sa, hâkimin reyi ile azledilmesini istemiştir.

2-Ailevi Vakıflar

Vâkıfın, vakfının tevliyetini ve bütün gelirleri-ni kendisine tahsis ettiği vakıflardır429. Nitekim bu vakıfları, bir tür aile işletmesi gibi düşünmek de mümkündür. Çünkü vakfedilen gelir kaynaklarının tasarrufunda birtakım kısıtlayıcı şartlar bulunmak-tadır. Örneğin, mallarını vakfeden kişi, vakfının idaresini (tevliyetini) de genellikle kendisi üst-lenmekte, kendisinin ölümünden sonra aynı vazi-fenin çocuklarına geçmesini şart koşmaktadır430 . Gelirlerin tasarrufu da bu şekildedir. Kişi ve aile fertleri hayatta oldukları sürece, bu tür vakıfların gelirlerinin tamamı kendisi ve ailesi tarafından kullanılacaktır. Böyle bir vakıf, vakıf kurucusunun nesli devam ettikçe, bu şekilde tasarruf da devam edecektir. Bu gibi vakıflar ancak kurucusunun nes-li kesines-lince, yani ailesinden yaşayan kimse kalma-ması durumunda, birinci grup vakıflara, şer’î veya hayrî vakıflara dönüşür; tahsis edildiği kuruluş ve kimseler adına tasarrufa başlanır. Zira vakıf

kuru-429 Yediyıldız, Türkiye’de Vakıf Müessesesi, s. 16.

430 VGMA VD, nr. 2176/367; VGMA VD, nr. 584/168; VGMA VD, nr. 581/2-439; VGMA VD, nr. 2176/234; VGMA VD, nr . 581/2-439; VGMA VD, nr. 624/514; VGMA VD, nr. 2176/234;

VGMA VD, nr. 2176/407; VGMA VD, nr. 2178/250; VGMA VD, nr. 615/74.

cusu, daha başlangıçta, nesli kesildiği takdirde kur-duğu vakfın gelirlerinin adı zikredilen bir kuruluşa veya kimselere harcanmasını şart koşmuştur.

Konya’da Osmanlı Döneminde kurulan vakıf-ların %4’ü (22 adet) ailevi vakıftır (bk. Grafik 2).

Ailevî vakıflara Şeyhahmed Mahallesi’nden el-Hâc Mehmed Beg ibn İbrahim’in vakfını örnek verebiliriz431. Vâkıf Hacı Mehmed Beg,

1- Şeyhahmed Mahallesi’nde olan iki oda, yaz-lık, izbe, ahır, odunluk, fevkânî beyt, sofa, saman-lık ve sair birçok odaları olan, babasından ve kar-deşinden irsen intikal eden evini ve içinde mevcut bakır evânî (Yemek, çay, kahve takımları, kâse, testi, ibrik vb. kaplar, kap-kacak), bisât (Halı, ki-lim, keçe, minder gibi yere yayılan şey, yaygı) ve esâs-ı beyt (ev eşyaları),

2- Atpazarı Kapısı hâricinde Nalbantlar Çarşısı yakınında bulunan Diğin Camii’ne yıllık 40’ar akçe mukâta’a-i zemîni olan mutaf (kıl dokuyan) odasını, mutaf dükkânı ile avlusu olan mülkün yarısını,

3- Nalbantlar Çarşısı’nda bulunan ahırı ve kapı-sı olan nalbant dükkânını,

4- Atpazarı Kapısı taşrasında merhum Şeyh Hüseyin Efendi’nin inşa ettiği caminin yakınında berber dükkânını,

5- Atpazarı Kapısı taşrasında olan arpacı dük-kânını,

6- Atpazarı Kapısı hâricinde Çömlekçiler Çar-şısı’nda olan kerdeci dükkânını,

7- Cedîd-i Kurbu Bürde Mahallesi’nde Fahrün-nisâ Mescidi yakınında bulunan, bir oda, iki örtme ve mutfağı olan evi ile bağını,

8- Konya hâricinde Vâdi-i Meram’a giden yol üzerinde Çandır Değirmeni yakınında olan iki ört-me, iki oda, iki avlu, bir parça arsası olan evi ile ağaçları olan dokuz tahta bağını,

431 VGMA VD, nr. 615/74.

9- Konya hâricinde Hocacihan Mahallesi’nde Hüsam Ali Merkadi (mezarı) yakınında bulunan, sınırları komşuları tarafından bilinen bir kıta tar-ladan, babasından intikal eden yarısı, kardeşi mü-teveffa Süleyman Efendi’nin hissesi olan diğer yarısından kendisine isabet eden 648 hisseden 191 hissesini,

10- Bezzâzistân’da olan bir dolabını (bedesten-lerde peyke (peyke, dar ve alçak tahta sedir) şek-lindeki dükkân),

11- Konya hâricinde Güzelcekavak mevziide bulunan tahminen dört dönüm tarlasını,

12- Atpazarı Kapısı taşrasında olan kasap dük-kânını,

13- Atpazarı Kapısı taşrasında Nalbantlar Çarşı-sı’nda bulunan kahveci ve semerci dükkânı,

14- Atpazarı Kapısı taşrasında bulunan berber dükkânını,

15- Atpazarı Kapısı hâricinde Diğin Camii’ne her sene icâre-i zemini olan sekiz dükkândan ve Diğin Câmii Vakfı’na senede icâre-i zemini olan bir dükkân ki, toplam dokuz dükkândan kendi mül-kü olan dörtte birini ve zikrolunan dokuz dükkânın diğer dörtte birinin de 216 hisseden 36 hissesini,

16- Konya hâricinde Hark Irmağı üzerinde bu-lunan Kazganbendi yakınındaki bir odanın yarısı ile avlu, iki parça tarlanın üçte ikisi ve ağaçları ih-tiva eden bağını,

17- Atpazarı Kapısı hâricinde olan birbirine bitişik kasap, nalbant ve iki semerci dükkânlarını önünde olan sekilerle birlikte tuz mahzeni, tabhâ-ne, bir küçük parça arsasını,

18- Atpazarı Kapısı hâricinde Semerciler Çarşı-sı’nda bulunan dükkânını sekisiyle birlikte,

19- Atpazarı Kapısı hâricinde Pürçüklü Mahal-lesi yakınında bulunan bir başka nalbant dükkânını sekisiyle birlikte vakfetmiştir.

Her birinin usul ve şartlarında, değiştirme, menfaatleri ve kullanımı vefatına kadar kendisinde olmasını istemiştir. Vâkıf Hacı Mehmed Beg vefa-tından sonra şartların değiştirilmesi ve kullanımı, batnen ba’de batn evlâdının, evlâd-ı evlâdının ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdının arasında dağıtılmasını, şayet evlâdının nesli sona ererse, kardeşi müte-veffa Süleyman Efendi’nin evlâdı, evlâd-ı evlâdı ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdı arasında dağıtılmasını, bunlarında nesli sona ererse utekası (azat edilmiş köleler veya cariyeler) ve evlâdları, ı evlâd-ları ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdevlâd-ları arasında taksim olunmasını, onlarında nesli sona ererse adı geçen mevkufların satılıp değerleri Medine-i Münevvere fukarasına tasadduk olunmasını şart koşmuştur.

Konya’da kurulan bir diğer ailevi vakfa örnek ise, Ilgın’da Mevlânâ Hatib oğlu Mahmud Efendi ibn Cüneyd’in vakfıdır432. Vâkıf Mahmud Efendi,

1- Akşehir Kazasında malikâne olarak tasarruf et-tiği Eğrigöz ve Gedil köylerini ve Kağlıcak mezrasını, 2- Ilgın Kazasında Zibiller ve Sadık köylerini, 3- Ilgın’da hudutları belli olan evlerini ve bah-çesiyle,

4- Dibek köyünde olan iki ocak değirmenini, 5- Kefil köyünde hudutları belli olan bağlarını, 6- Eğrigöz köyünde hudutları belli olan bağını, 7- Akşehir hâricinde Bürçek Köyü yakınında birbirine bitişik bağlar ve evlerini,

8- Akşehir’de üç dükkânını,

Evlatları için vakfedip, erkek ve kız evladları-nın nesilde nesile tasarrufu etmelerini, tevliyeti de kendi yaşadığı müddetçe kendisi, vefatından sonra da aslah (uygun, iyi) evlâdının olmasını, evladla-rının nesli sona ererse adı geçen köylerin ve diğer akarın mahsulünü Medine-i münevvere fukarasına sarf olunmasını istedi.

432 VGMA VD, nr. 584/168.

Belgede KONYA VAKIFLARI (sayfa 85-88)