• Sonuç bulunamadı

Hangâh ve Zaviye Vakıfları

Belgede KONYA VAKIFLARI (sayfa 71-78)

D- Dinî ve Kültürel Hizmete Yönelik Vakıflar 1- Cami ve Mescit Vakıfları

3- Hangâh ve Zaviye Vakıfları

Zaviye herhangi bir tarikata mensup dervişlerin, bir şeyhin idaresinde topluca yaşadıkları ve gelip geçen yolculara bedava yiyecek, içecek ve yatacak yer sağlayan yerleşme merkezlerinde veya yol üze-rindeki binalardır341. İslâm kültür tarihinde önemli bir yer tutan zaviye, tekke, hangâh ve dergâh gibi isimlerle anılan ve birbirinden farksız olan bu yerler, tasavvuf düşüncesinin ve anlayışının işlendiği, halka anlatıldığı yerlerdir342. Osmanlılarda 16. yüzyıldan itibaren zaviye terimi, şehir, kasaba ve köylerdeki küçük tekkeler ile geçit, derbent ve yol üzerinde bu-lunan misafirhaneler için kullanılmaya başlanmıştır.

Geçit ve derbentlerde kurulanlar dinî bir hüviyet taşımazlar343. Tekke ve zaviyeler sosyal bir yardım müessesesi oldukları kadar imar ve iskân vasıtasıy-la, emniyet ve haberleşmenin de tesis edildiği yer-lerdir344. Zaviyeler, her şeyden evvel bir dinî terbiye

340 VGMA VD, nr. 592/89.

341 Ahmet Yaşar Ocak-Suraiya Farûki, “Zaviye”, İA, XIII, Eskişehir 1997, s. 468.

342 Kazıcı, Sosyal Açıdan Vakıflar, s. 111.

343 Ahmet Yaşar Ocak, “Zaviyeler Dini, Sosyal ve Kültürel Tarih Açısından Bir Deneme”, VD, XII, Ankara 1978, s. 258.

344 Ömer L. Barkan, “Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve

Ko-yeri olmasına rağmen, civar halkla ilişki kurmuş ve karşılıklı kültür alışverişinde bulunmuşlardır345 .

Camilerde toplanan cemaat, şehir yaşamını idari ve hukuki açıdan düzenleyen ehl-i sünnet kurallarını medrese ulemasından öğrenmiş, fakat gündelik ha-yatın insan ilişkileri, meslek ahlâkı ve manevî kişilik oluşturma gibi temel konularında çok daha yaygın örgütlenmeye gitmişler ve tarikatlara bağlanmışlar-dır346. Cami ve medresenin eğiticilik rolüne karşılık tekke ve zaviyeler, gündelik hayatın yaşam biçimle-rini farklı seçenekler hâlinde cemaate sunarak onları örgütlemiştir. Tekke şeyhleri, örgütleyici insan tipini teşkil ederler ve manevi otoriteleri altındaki tari-katlarda ideolojik yapılarına göre bazen muhalefet veya iktidar tarafında olabilirlerdi347 .

Konya’da Osmanlı döneminde tespit edilen 565 vakfiyeden 41’i (%7,25) türbe, dergâh, tekke ve zavi-yelerle ilgilidir. Bu vakıfların 22’si gayrimenkul va-kıflar iken 19’u menkul (para) vava-kıflardır (bk. Ek 7).

Vakfedilen gayrimenkullerin daha çok zaviye ve türbe olarak kullanılmasının istendiği görülmekte-dir. Bunlardan biri, Konya kadısı es-Seyyid el-Hac Ahmed Necib Efendi’nin, Öylebekledi Mahallesi’n-de satın aldığı odaları ve bir miktar avlusu olan evi, Nakşibendi Zaviyesi olmak üzere vakfetmiştir348 . Bir diğer zaviye binası vakfeden ise, Hindistan asıllı eş-Şeyh Hüseyin Fazıl ibn Abdullah Efendi’dir349 . Şeyh Hüseyin Fazıl Efendi, 15 Kasım 1887 tari-hinde, Konya haricinde Kanlıgöl adlı mevkide boş arsa üzerine inşa ettiği iki hücre ve içerisinde meyve ağaçları olan etrafı duvarlarla çevrili evini zaviye olarak vakfetmiştir. Bu zaviyeye Adliye Nazırı

Kü-lonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler I İstilâ Devirle-rinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler”, VD, II, Ankara 1942, s. 304.

345 Ocak-Farûki, “Zaviye”, s. 475.

346 Ekrem Işın, İstanbul’da Gündelik Hayat, İstanbul 1995, s. 27.

347 Işın, Gündelik Hayat, s. 27.

348 VGMA VD, nr. 580/416; KŞS 73/77.

349 KŞS 104/89-1; KŞS 108/45.

tahyalı es-Seyyid el-Hac Abdurrahman Nureddin Paşa, İstasyon Caddesi’nde, dört tarafı duvarla çev-rili olan iki kıta arsa ve bahçe ile üzerinde yapılmış fevkânî iki oda, sofa, abdesthane ve tahtânî iki oda, gezinti, abdesthane, bahçe ve içeride matbahı olan mülkünü, Fâzıl Hüseyin Efendi’nin ve dervişlerinin oturması için vakfetmiştir350 .

Mihmandar Mahallesi’nden Emetullah bint-i Şeyh Sunullah nam hatun, aynı mahallede olan bir odası, kiler ve örtmesi olan evinin yarısını vakfet-miştir. Emetullah vefat edinceye kadar kendisinin evde oturmasını, vefatından sonra Nakşibendiyye Şeyhi el-Hac Himmet Efendi bin Hüseyin’in evi satmasını elde edilen geliri ise %15 ile kâra verip, kârını da adı geçen şeyhin istediği dergahına sarf etmesini şart koşmuştur351 .

350 VGMA VD, nr. 595/259; VGMA VD, nr. 2181/178

351 KŞS 80/173.

Meşayihi Nakşibendiyeden eş-Şeyh el-Hac Halil Efendi ibn Veliyyiddin, Sırçalı Mahallesi′n-de bir arsa üzerine kendi malından 11 aMahallesi′n-det hücre ve bir adet hangâh inşa etmiştir352. Hangâhın mas-raflarını karşılamak üzere de 1.500 kuruş vakfet-miştir. Adı geçen paranın %15 ile kâra verilme-sini, elde edilen gelirden 125 kuruş mütevelliye, kalanı da mütevelli tarafından lazım oldukça han-gâhın tamirine ve diğer ihtiyaçlarına kullanılma-sını istemiştir. Ayrıca hangâhda Tarîkat-ı Aliyye-i Nakşibendiyye-i Halidiyyeye mahsus olan şeyhler oturup, adı geçen vakfa mütevelli olup, hangah-ı mezkûrda Usûl-i Tarîkat-ı Aliyye-i Nakşibendiy-ye-i Halidiyye üzere hatme hâcegân okumalarını da şart kılmıştır. Hangâhın tamirinde ve gerekli levazımları için 14 Temmuz 1863’te Nakşibendiy-ye′den ve müderrisin-i kiramdan es-Seyyid

Süley-352 VGMA VD, nr. 583/167.

Resim 10: Şeyh Hüseyin Fazıl Efendi (Söylemez) zaviyesi

man Salim Efendi ibni′s-Seyyid İbrahim de 500 kuruş vakfetmiştir353 .

Tanzimat dönemi Konya valisi olan Ebubekir Sami Paşa’nın354 Şemsi Tebrizi Hazretleri Mahal-lesi′nde, avlu içerisinde camii, dahiliye ve hariciye odaları olan Nakşî-Halidî Zaviyesini inşa ettirmiş-tir. Ebubekir Sami Paşa zaviye ve caminin masraf-larını karşılamak içinde 20.000 kuruş vakfetmiş-tir355. Adı geçen miktarın %15 ile kâra verilmesini, elde edilen 3.000 kuruş geliri şöyle kullanılmasını istemiştir;

1- Nakşibendiye-i Halidiye Zaviyesi post-ni-şinde bulunan es-Seyyid el-Hac Mehmed Himmet Efendi’ye ve ondan sonra gelecek zatlara mahsus taamiye (erzak veya yemek bedeli) olarak senelik 700 kuruş,

2- Zaviye içerisinde yeni inşa edilen caminin hatibine yıllık 250 kuruş,

3- Zaviye post-nişi tarafından seçilen imama yıllık 250 kuruş,

4- Müezzine yıllık 150 kuruş, 5- Ferrâş ve kayyuma yıllık 50 kuruş,

6- Her sene 500 kuruşluk balmumu ve zeytin-yağı alınıp, mübarek gecelerde minarenin kandille-rinde yakılmasını,

353 VGMA VD, nr. 583/167.

354 Tanzimat devrinde Konya valilerinden olan Ebubekir Sami Paşa, Hacı Mustafa Efendi oğludur (öl. 1844/H 1260). Askerliğe intisap edip zabit çıktıktan sonra Avrupa’ya tahsile gönderilmiştir.

Memlekete döner dönmez mirlivalığa yükselmiş ve ondan sonra ise ferik olmuştur. 1845 ocakta (1261 Muharrem) vezarete yükse-lerek Erzurum valiliğine tayin edilmiştir. Buradan Konya valiliğine tayin edilen Ebubekir Sami Paşa, valilik dönemi kısa sürmüştür.

Görevden azledilip yeteri miktar maaşla Bursa’da daha sonra da bir müddette İstanbul’da ikamet eden paşa, 1264 şabanında Kas-tamonu valiliğine, aynı yılın zilhiccesinde Selanik valiliğine tayin edilmiş olan Ebubekir Sami Paşa, 1265 yılı şaban ayı içinde (Mart 1849) vefat etmiştir. Muzaffer Erdoğan, “Ebubekir Sami Paşa”, Konya Aylık Halkevi Kültür Dergisi, XI, Ağustos- Eylül 1948, S.

11-119, s. 33-35.

355 VGMA VD, nr. 581/2-279.

7- Gelirden kalan fazla miktar zaviyenin, ca-minin, minarenin, tatlı su çeşmesinin su yoluna ve tamirine harcanması, bunlardan arta kalan gelir ise aslı mala ilave olunmasını,

8- Zaviyenin post-nişini Hacı Mehmed Himmet Efendi hayatta olduğu sürece göreve devam ede-cek, vefatından sonra dönemin Konya valisi, Def-terdarı ve Kadı vekili tarafından üzerinde ittifak edilen Nakşi-Halidi halifelerinden irşada muktedir, züht, ilim ve irfan sahibi biri atanacaktır. Sonraki dönemlerde de buna riayet edilecektir.

9- Zaviye ve caminin imam, müezzin, ferraş, kayyum tayin ve ataması ve hücre-nişin olan der-vişlerin durumu zaviye şeyhi tarafından yürütül-mesi,

10- Zaviyede her gün usûl-i celîle-i nakşiben-diye üzere hatme şerif okunup, zaviyedeki bütün dervişlerin katılımı sağlanacaktır.

Bazı hayır sahipleri mevcut olan zaviyelerin giderlerinin karşılanması için vakıflar yapmışlar-dır. Örneğin, Server Ağa bin Abdullah, 13 Mayıs 1565 tarihinde Belviran Nahiyesine tabi Kuzviran Köyü’nde olan Hocenti bin Abdullah Paşa Zavi-yesi’ne, Karacahisar, Sultancık, Gündoğmuş, Ka-raağaç ve Yukarıbük, Ovacık Yazısı ve Kızılkuyu mezralarının ve Kuzviran Köyü’ndeki Hocenti Çiftliğin gelirlerini vakfetmiştir356 .

Konya’da zaviye inşa ettiren hayır sahiplerinden biri de Veziriazam Piri Mehmed Paşa ibn Mehmed Cemalüddini Aksarayî’dir. Piri Paşa Mevlâna derga-hına yakın Siyavuş mevkiinde bir cami ve o bölge-ye gelenler için zavibölge-ye inşa ettirmiştir357. Zaviyeye Pîrimehmedpaşa Mahallesi sakinlerinden Derviş Ali Ağa ibn Mustafa, aynı mahallede adı geçen zaviye bahçesine bitişik inşa ettiği evini ve Meram’da Tu-rud mevkiinde bulunan içinde meyve ağaçları olan bağını vakfetmiştir. Derviş Ali Ağa ev ve bağın

mü-356 VGMA VD, nr. 2178/81.

357 VGMA VD, nr. 747/178.

tevelli tarafından kiraya verilip, elde edilen gelirin üçe ayrılmasını, biri ile ev ve bağın tamirine, birini mütevelliye, biri de Piri Paşa’nın zaviyesi hücrele-rinde mevcut fukaranın, her sene Ramazan ayında sahur yemeklerine sarf olunmasını istemiştir358 .

eş-Şeyh Ahmed bin İbrahim, Şeyhaliman Ma-hallesinde bulunan, Şeyh Ahmed Zaviyesi’nin türbesinin aydınlatılması ve tamirine sarf edilme-si için, bağ, bahçe ve tarlasını vakfetmiştir359 . Bir diğer hayır sahibi Konya valisi Ahmed Tevfik Pa-şa’dır. Paşa Konya hâricinde Çeşme Kapısı’nda tahminen bir dönüm arsasını vakfetmiştir360. Adı geçen arsa mütevelli elliye ekilmesi veya kiraya verilmesini, hasıl olan geliri de İmam Beğavi Haz-retleri’nin türbesinin kandillerini yakan türbedara verilmesini istemiştir.

358 VGMA VD, nr. 2179/224.

359 VGMA VD, nr. 2178/116.

360 KŞS 97/67.

Şeyh Sadreddin Konevi Zaviyesi’ne, Karaman Eyaleti valisi Mustafa Paşa, Şeyhsadreddin Mahal-lesi’nde bulunan zaviyeye bitişik, bir kıta bahçesini vakfetmiştir. Mustafa Paşa, bahçeden hasıl olacak meyvenin zaviye fukarası tarafından yenilmesini ve kendisine hayır dua edilmesini istemiştir361 .

Şemseddin Tebrizî Zaviyesine, Piripaşa Ma-hallesi sakinlerinden, Mesnevihan-zade es-Sey-yid Musa Efendi bin es-Seyes-Sey-yid Abdulhay Efendi, Şemseddintebrizî Mahallesi’nde sınırları belli olan arsasını, adı geçen zaviyenin türbedarına meşruta olarak vakfetmiştir362. Şeyh Şemseddin Tebrizî Za-viyesi’ne vakıf yapan bir diğer hayır sahibi, Kara-man Müşiri Ebubekir Faik Paşa’dır. Paşa, Şemsi-tebrizî Mahallesi’nde bir oda, örtme ve avlusu olan evini, zaviyeye gelip giden fukaranın kalması için

361 KŞS 18/164.

362 VGMA VD, nr. 2181/171.

Resim 11: Şemsi Tebrizi Zaviye ve Türbesi

vakfetmiştir363. Ayrıca Konya kadısı es-Seyyid eş-Şeyh Mustafa Efendi de, zaviyeye 200 kuruş vak-federek, %20 ile kâra verilmesini, elde edilen gelir ile Şemsi Tebrizi’nin türbesinde, kabri başında her hafta çarşamba ve cuma akşamları mum yakılma-sını istemiştir364 .

Pîrâbî Hazretleri Zaviyesine, Babasultan Mahal-lesi’nden Mehmed Said Efendi ibn Ahmed Efendi, 19 Haziran 1879 tarihinde 6.000 kuruş vakfetmiş-tir365. Adı geçen paranın %15 ile kâra verilmesini, elde edilen gelirden, perşembe ve cuma geceleri kandilleri yakan ve kapıyı açana aylık 10 kuruş, mütevelliye de yıllık 130 kuruş verilmesini istemiş-tir. Ayrıca kandillerde yakılması için mütevelli tara-fından yıllık 150 kuruşluk zeytinyağı alınmasını da şart koşmuştur. 19 Haziran 1879’da aynı zaviyeye

363 VGMA VD, nr. 2176/401.

364 KŞS 72/31-1.

365 VGMA VD, nr. 589/14; KŞS 99/173.

Kuzgunkavak Mahallesi’den, el-Hac Edhem Efendi ibn el-Hac Mehmed Efendi 2.000 kuruş vakfetmiş-tir366. Adı geçen paranın %15 ile kâra verilmesini, elde edilen gelirden, zaviyenin tamirine, ayrıca ay-dınlatılmasında kullanılmak üzere mütevelli tara-fından 100 kuruşluk zeytinyağı alınmasını ve 100 kuruş da mütevelliye verilmesini istemiştir.

Mevlâna Dergâhı

Konya’da Osmanlı döneminde zaviye, türbe ve dergahlar içerisinde en çok Mevlâna Dergâhı’na vakıf yapılmıştır. Dergâha yapılan gayrimenkul ve para vakıflarının sayısı 17 olup, bunlardan yedisi gayrimenkul, 10’u ise para vakfıdır367 .

Hazreti Mevlânâ Dergâhı’na daha önce Konya kadısı olan es-Seyyid Hâfız Mehmed Emin

Efen-366 VGMA VD, nr. 589/15; KŞS 99/176.

367 Mevlânâ Dergâhına yapılan vakıflar için bk. İzzet Sak, “Mev-lânâ Dergâhı’na Yapılan Bazı Vakıflar (1826-1907)”, VD, 34, An-kara 2010, s.1-18

Resim 12: Mevlâna Dergâhı

di, 300 kuruş vakfetmiştir. Hâfız Mehmed Emin Efendi, adı geçen paranın mütevelli tarafından, mutemet kimesnelere kâra verilmesini, elde edilen 60 kuruşun şu şekilde harcanmasını istemiştir; der-gâhının mescidinin mihrabı önünde güzel sesli bir hafızın Ramazan’ın ilk gününden itibaren, imsak vaktinden sabah namazı vaktine kadar Kur’an-ı Kerim’den bir cüz okuyup, bayram gecesinde ha-tim edip, hâsıl olan sevabı Mevlana’nın ruhuna hediye edilmesini, okuyana 30 kuruş, Kur’an-ı Ke-rim okunurken aydınlatma için yakılan mum için 20 kuruş harcanmasını, imsak vakti mescidi açan türbedara da 10 kuruş verilmesini istemiştir. Mev-lâna dergahında Kur’an-ı Kerim okutulması için para vakfeden bir diğer hayırsever de, 500 kuruş vakfeden es-Seyyid Mehmed Necib Efendi’dir.

Adı geçen miktarın mütevelli tarafında kâra veril-mesini, elde edilen gelirden 20 kuruşu mütevelliye, geri kalanı ise hafızlardan birine verilip, Hazreti Mevlânâ Türbesinde Ramazan’ın başından sonuna değin, günlük bir cüz okuyup, tamamlayıp sevabı-nı Mevlana’sevabı-nın ruhuna hediye etmesini istemiştir.

Mevlâna Dergâhına para vakfeden bir diğer hayır sahibi, Fakîhdede Mahallesi’nden Hacı Meh-med Ceri Dede Efendi ibn AhMeh-med’dir. Vâkıf 300 adet tam yüzlük mecîdî altını vakfetmiştir. Adı ge-çen para ile zemini Pîr Es‘ad Vakfı’na yıllık kirası olan, Atpazarı civarında, Buğday Pazarı Sokağı’n-daki eski hanın harap olması ile Pîr Es‘ad vakfının mütevellisinin izni ile tahtânî sekiz mağaza ve yedi oda, samanlık ve ahır inşa edilerek mütevelli tara-fından kiraya verilmesini, kiradan 150 kuruş müte-velliye, adı geçen dergâhta, hücrede sakin olan der-vişlerin sıra ile günlük Kur’an-ı Kerîm’den bir cüz okuyup, karşılığında aylık 50 kuruş verilip, arala-rında eşit olarak dağıtılmasını, fazla kalan gelirle ise dergahın kandillerinde yakılması için yağ satın alınmasını şart koşmuştur. Hazreti Mevlânâ Der-gâhında Kur’an-ı Kerîm okutulup sevabını Hazreti Mevlânâ’nın ruhuna hediye edilmesini isteyen bir

başka hayır sahibi 500 kuruş vakfeden es-Seyyid Mehmed Ali Efendi’dir. Adı geçen paranın müte-velli tarafından istirbâh olunup, hâsıl olan gelirin 25 kuruşu mütevelliye, geri kalanı ise hafızlardan birine verilip, Ramazan’ın başından sonuna değin günlük bir cüz okuyup, Hazreti Mevlânâ Türbesin-de tamamlayıp, sevabını Mevlana’nın ruhuna hedi-ye etmesini istemiştir.

Mevlevi şeyhi olan es-Seyyid el-Hac Mehmed Arif Efendi ibn es-Seyyid Abdurrahman Efendi, üç cilt mushâf-ı şerîf ile Atpazarı kapısı dâhilinde Alaca Hân yakınında iki katlı 100 odası, ahırı, ke-nefi ve avlusu, içeride dört dükkân ve dışarıda 25 dükkânı olan hanını vakfetmiştir368. Mehmed Arif Efendi, hanın mütevelli tarafından kiraya verilme-sini, elde edilen gelirden, önce hanın bakıma ihti-yacı olan yerlerinin tamirini, kalan gelirle günlük bir buçuk cedîd akçe ile vakfettiği Mushaf-ı şerifin biri ile türbede mesnevi okuyucusu Derviş Mehmed Efendi, günlük birer hizb (Kur’ân-ı Kerîm’in otuz cüzünden her birinin dörtte biri) okuyup senede üç hatim edip, sevabını peygamberimizin ruhuna he-diye etmesini, diğer bir Mushaf-ı şerifi günlük bir buçuk cedit akçe ile türbede aşçıbaşı olan Derviş Cafer, günlük birer hizb okuyup, senede üç hatim edip, sevabını ceddi Hazreti Mevlânâ Celâleddin ile diğer Müslümanların ruhuna, diğer bir Mushaf-ı şerifi günlük bir buçuk cedit akçe ile türbedar olan Derviş Mehmed, günlük birer hizb okuyup, sene-de üç hatim edip, sevabını vâkıfın ruhuna, diğer bir Mushaf-ı şerifi günlük bir buçuk cedit akçe ile türbede sakin dervişlerin ser-tarikleri olan diğer Derviş Mehmed, günlük birer hizb okuyup, senede üç hatim edip, sevabını eşi merhume Şerife Safiyye Hatun’un ruhuna, günlük bir buçuk cedit akçe ile adı geçen üç cilt Mushaf-ı şerifin birinden türbede bevvab (kapıcı) olan Derviş Ahmed, günlük birer hizb okuyup, senede üç hatim edip sevabını vâkıfın merhum babası es-Seyyid Abdurrahman Efendi’nin

368 VGMA VD, nr. 624/357.

ruhuna, günlük bir buçuk cedit akçe ile adı geçen üç cilt Mushaf-ı şerifin birinden türbede bevvab-ı sânî (ikinci kapıcı) olan Derviş Ali, vâkıfın annesi mer-hume Rabia Hatun’un ruhuna hediye etmeleri, ay-rıca hanın gelirinden türbede olan 18 hücrede gece kalan Mevlevi fukarasına hücre başı bir buçuk akçe verilmesini istemiştir.

Mevlânâ Dergâhı Türbedarı Osman Vehbi Dede Efendi, Konya Çarşısı’nda Türbe Önü’nde bir dük-kânını vakfetmiştir. Dükkânın kiraya verilmesini, elde edilen gelirini hazreti Pir’in huzurunda oku-nan Mirâciye (Hz. Muhammed’in miracını konu alan manzum eser, miraçnâme) masrafına kullanıl-masını istemiştir369.

369 KŞS 113/106.

Hazreti Mevlânâ Dergâhı’na para vakfı yapan bir başka hayırsever de Der-Saadet’ten 3.000 ku-ruş vakfeden es-Seyyid Ömer Ağa’dır. Hayır sahibi Ömer Ağa, adı geçen miktarın %15 ile kâra veril-mesini, elde edilen 450 kuruşun, 54 kurşunu yıllık olarak vakfın nazırı olan çelebi efendiye, 72 kuruşu-nu, 18’er kuruş olarak ser-tarîkat-ı dergâh olan dede efendiye, ser-tabbâha (aşçıbaşı) ve vakfın mütevel-lisi olan dede efendiye, türbedar dedeye ve ser-ney-zen dedeye verilmesini, kalan 324 kuruşu da her yıl dergâhta hücre-nişîne, mutfak hizmetkarlarına, çilekeşte bulunan dervişlere eşit şekilde dağıtılma-sını istemiştir. Aynı şekilde kârı dergahtaki görev-lilere dağıtılması için 7.500 kuruş vakfeden Kara-man Eyaleti valisi olan Vezir es-Seyyid el-Hac Ali Paşa’dır. Ali Paşa adı geçen paranın %15 ile kâra

Resim 13: Mevlâna Dergâhı ve Dervişler

verilmesini, elde edilen 1.125 kuruşun, yıllık olarak 75 kuruşunu vakfın nâzırı olan çelebi efendiye, 54 kuruşunu ser-tarikat-ı dergâh olan dede efendiye, 54 kuruşunu vakfın mütevellisi olan dede efendiye, 27 kuruşunu dergâhın ser-neyzeni olan dede efendiye, 15 kuruşunu dergâhta türbedar olan dede efendiye ve geri kalan 900 kuruşu da dergâhta hücre-nişin, mutfak hizmetkarı ve çilekeşte bulunan dervişlerin fukarasına eşit şekilde dağıtılmasını istemiştir.

Beyşehir Sancağı Ferîki Eyyüb Paşa ibn Mus-tafa’da Hazreti Mevlânâ Dergâhına para vakfe-denlerdendir370. Eyyüb Paşa 6.000 kuruş vakfedip

%20 ile kâra verilmesini, elde edilen 1.200 kuru-şu, her ay kıyyesi dörder kuruştan 20’şer kıyye yağ, bu da aylık 80 kuruş, yıllık 960 kuruş olup, adı geçen dergâhtaki dervişlere mahsus 18 hücre de bulunan kandiller de yakılmasını, yıllık 100 ku-ruş vakfın nâzırı olan post-nişin çelebi efendiye, yıllık 50 kuruş vakfın mütevellisi olan dergâhın ser-tabbâhı dede efendiye, yıllık 25 kuruş ser-ta-rikat olan dede efendiye, yıllık 25 kuruş türbedara ve kandilleri yakana da aylık üç kuruştan yıllık 36 kuruş verilmesini şart koşmuştur. Ayrıca Mevlâna Dergâhı’nda bulunan tatlı su şadırvanın aydınlatıl-ması için para vakfı yapan bir diğer hayır sahibi de 350 kuruş vakfeden, Konya kadısı Şeyh-zade Ah-med Reşid Efendi’dir371. Mevlânâ Dergâhı’na para vakfeden bir diğer hayır sever ise daha önce Halep valisi olan vezir es-Seyyid Mehmed Emin Paşa’dır.

Mehmed Emin Paşa 10.000 kuruş vakfetmiştir372 . Mevlâna Dergâhına hayır yapan bir diğer hayır sahibi ise, 10 Aralık 1540 tarihinde el-Hac Musta-fa b. el-Hac Süleyman’dır. Hacı MustaMusta-fa Mevlâna Dergâhına yakın evini ve bahçesini Mevlâna han-gâhı’na gelen fakirler ve yolcuların kalması için vakfetmiştir373 .

370 KŞS 83/49.

371 KŞS 71/67.

372 KŞS 71/64.

373 BOA Ev. Vkf 16/68.

Mevlâna Dergâhında olan dervişler için de vakıflar yapılmıştır. Bunlar; Durakfakîh Mahalle-si’nden Şerife İsmihan Hanım bint-i Nakîb-zade es-Seyyid el-Hac İbrahim Efendi nam hatun, Sul-tan Selim Camii yakınlarında Kiremitli Han’a biti-şik ekmek fırınını dergâhta kalan fakir dervişlerin ekmek bahasına sarf edilmesi için374, 11 Ağustos 1822 tarihinde es-Seyyid eş-Şeyh Mehmed Said Efendi, Türbe çarşısında, fevkani oda tahtani ahır ve tuvaleti olan hanını ve aynı çarşıda bir kahve-hanesi ile dört dükkanını, Mevlâna Dergâhı’ndaki dervişler için375, Mevlânâ Dergâhı Post-nişi Abdul-vahid Çelebi ibn Mehmed Saîd Hemdem Çelebi Efendi, Bınarî Mahallesi’nde kâin Evkâf-ı Celâliye mülhakatından Dede Bahçesi diye bilinen iki dö-nüm, 18 evlek 38 arşın bahçesini, dergâhtaki hüc-relerde kalan dervişlerin yemeklerine sarf edilmesi için vakfetmiştir376 .

Mevlânâ Dergâhı Ser-tarîki Ahmed Âdil Çele-bi Efendi ibn Mehmed Arif ÇeleÇele-bi Efendi, Türbe Caddesi’nde bulunan bir ekmekçi dükkânını vak-fetmiştir. Dükkânın kiraya verilmesini, elde edilen gelirin dört hisseye ayrılmasını, bunun iki hissesini

Mevlânâ Dergâhı Ser-tarîki Ahmed Âdil Çele-bi Efendi ibn Mehmed Arif ÇeleÇele-bi Efendi, Türbe Caddesi’nde bulunan bir ekmekçi dükkânını vak-fetmiştir. Dükkânın kiraya verilmesini, elde edilen gelirin dört hisseye ayrılmasını, bunun iki hissesini

Belgede KONYA VAKIFLARI (sayfa 71-78)