• Sonuç bulunamadı

Kanun, haksız rekabetin neden olacağı sorumluluğu hukuki ve ayrıca cezai yap-tırımlara bağlamıştır.

Hukuki Yaptırımlar

TTK m.56, haksız rekabet nedeniyle açılabilecek hukuk davalarını ve bunları aça-bilecek kişileri düzenlemiştir. Açılaaça-bilecek davalar ve ileri sürüleaça-bilecek talepler şunlardır:

1. Haksız rekabetin tespiti,

2. Haksız rekabetin önlenmesi (devam eden ve tekrar tehlikesi olan fiillerde), 3. Haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması, haksız

rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltil-mesi ve tecavüzün önlendüzeltil-mesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlen-mesinde etkili olan araçların ve malların imhası (Örneğin, iltibasa yolaçan markayı içeren ambalaj ve etiketlerin toplanması ve imhası, haksız rekabet konusu vasıfsız ve boş tüplerin imha edilmesi gibi.

4. Zarar varsa tazminat (maddi tazminat olarak mahkeme, failin tecavüz so-nucunda elde etmesi mümkün görülen menfaat karşılığına hükmedebilir (TTK m.56/1),

5. TBK m.58’deki şartlar varsa manevi tazminat.

TBK m.58’e göre “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.”

Mahkeme, davayı kazanan tarafın talebiyle, gideri davayı kaybeden taraftan alınmak üzere hükmün kesinleşmesinden sonra ilân edilmesine de karar vere-bilir; ilânın şeklini ve kapsamını mahkeme belirler (TTK m.59). Amaç, haksız rekabetin yol açtığı itibar kaybını kamuoyu gözünde giderebilmektir.

Davacı Sıfatı

Haksız rekabete ilişkin TTK hükümleri yalnızca rakipleri değil, kamu yararını da bir ölçüde korumaya amaçladığı için, davacılar çevresi genişletilmiş; zarar gören rakip yanında müşteriler ile mesleki ve ekonomik örgütler ve birliklere de dava açma yetkisi tanınmıştır.

Zarar Gören/Görme Tehlikesi Olan Kişi

Haksız rekabetten dolayı müşterileri, mesleki itibarı, kredisi, ticari işletmesi veya diğer ekonomik çıkarları zarar gören veya zarar görme tehlikesine maruz kalan kişi, yukarıda sayılan beş tür davanın tamamını açabilme yetkisine sahiptir. Bu kişi genellikle failin rakibi konumundadır fakat rekabet ilişkisinin varlığı şart ol-madığı için, rakip olmayan biri de dava açabilir. Ancak, tazminat davaları için zarar görme tehlikesinin varlığı yetmez; fiilen zarar görmüş olmak şarttır.

Müşteriler

Haksız rekabet yüzünden ekonomik çıkarları zarar gören veya zarara uğrama teh-likesi bulunan müşteriler de anılan davaları açabilir. Tazminat davaları fiilen zarar görmüş olmayı gerektirir. Araç ve malların imhasını talep etme yetkisi, müşterile-re tanınmamıştır (TTK m.56/2). Eski TK’da, sadece zarar gömüşterile-ren müşterilemüşterile-re dava hakkı tanınmış iken TTK, zarar tehlikesini de yeterli sayarak hakkın kapsamını ge-nişletmiş ise de uygulamada müşterilerin bu yola pek gitmedikleri görülmektedir.

Kanaatimizce zarar tehlikesinin yeterli sayılması, bundan sonra, rakip işletmelerin birbirlerine karşı müşteri görünümünde bazı kişileri tahrik etmesine, yani kötü niyetli taleplere yolaçabilir. Kötüniyetin kanıtlanmasındaki güçlük de cabasıdır.

Mesleki ve Ekonomik Örgüt ve Birlikler

Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, dernekler, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili olan diğer mesleki ve eko-nomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekoeko-nomik menfaatlerini koru-yan sivil toplum kuruluşları (tüketici dernek ve vakıfları) ile kamusal nitelikli ku-rumlar da tazminat davaları dışındaki ilk üç davayı açabilirler. Bu kapsamdaki birliklere örnek olarak, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşlar Birliği sayılabilir.

Davalı Sıfatı

Dava, haksız rekabette bulunan kişiye (faile), haksız rekabet, iş veya hizmetleri sırasında çalışanlarınca işlenmiş ise onları çalıştırana (TTK m.57), ayrıca haksız rekabet basın, yayın, iletişim ve bilişim kuruluşlarınca gerçekleştirilmişse, kanun-da sıra ile sayılan yetkililere karşı açılabilir (TTK m.58).

Hükmün Üçüncü Kişilere Karşı İcrası

Usul Hukukunun genel kuralı uyarınca, etkisi itibariyle bir hüküm, ancak taraflar hakkında icra edilebilir. Bu kuralın istisnalarından birisi de haksız rekabet

dava-larında ortaya çıkmaktadır. TTK m.56/4’e göre, bir kişi aleyhine, TTK m.56/1’de sayılan ilk üç davanın açılması sonucu verilen kesin hüküm, haksız rekabet konu-su malları, doğrudan veya dolaylı o kişiden ticari amaçla elde etmiş olan üçüncü kişiler hakkında da icra edilir. Böylece, alınan kesin hükmün, sözkonusu malları, bir şekilde satışa sunan veya kişisel ihtiyacından fazla elinde bulunduran, örneğin toptancı veya dağıtıcı firmalara karşı da icrası mümkündür.

Zamanaşımı

Haksız rekabette zamanaşımı süresi, dava hakkının doğduğunun öğrenildiği ta-rihten itibaren bir yıl ve herhalde doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamana-şımına uğrar. Ancak, fiil aynı zamanda cezayı gerektirir nitelikte ve ceza kanunları daha uzun bir dava zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre hukuk davalarında da uygulanır (TTK m.60).

Cezai Yaptırımlar

TTK m.62/1, dört bent halinde cezayı gerektiren haksız rekabet fiillerini saymış-tır. Bu hâllerde, TTK m.56 uyarınca hukuk davası açmaya yetkili olanlardan biri-sinin şikayeti üzerine dava açılmakta ve maddede öngörülen hapis veya adli para cezası verilmektedir. Bir tüzel kişinin işlerinin görülmesi sırasında işlenen haksız rekabet fiillerinden dolayı hükmolunacak cezai yaptırım, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyelerine veya ortaklarına uygulanır. Fiil, bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmiş ise, tüzel kişi hakkında, bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir (TTK m.63).

Marka işlemleri hakkında bilgi için, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun tpe.gov.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

A tarafından tescil ettirilmeden çim makinelerinde kullanılmakta olan YEŞİM mar-kasını, B kendi ürettiği çim makinelerinde kullanmaya başlamıştır. A bunu üzerine B’ye kendisine ait olan markayı kullanmaktan vazgeçmesini, aksi takdirde aleyhine dava açacağını bildirmiştir. B, A’nın markasının tescilsiz olduğunu, bu nedenle dava açamayacağını, markayı kullanmaya devam edeceğini bildirmiştir. B haklı mıdır?

5

Özet

Ticaret sicili, örgütü ve işleyişi ile sicil işleyişini açıklamak.

Ticaret sicili örgütü, Ticaret Bakanlığının gö-zetim ve denetiminde, ticaret ve sanayi odaları veya ticaret odaları bünyesinde kurulur ve ti-caret sicil müdürlükleri tarafından tutulur. Bir yerde oda yoksa ya da yeterli teşkilatı bulun-muyorsa, ticaret sicili, Bakanlıkça belirlenecek bir odadaki ticaret sicili müdürlüğü tarafından tutulur. Sicilin yetki çevresi, il veya ilçe esasına göre belirlenir. Sicilin işleyişi, Ticaret Sicili Tü-züğünde düzenlenir; TTK’ya göre, ayrıntıları Tüzük’te gösterilmek kaydı ile sicilin elektronik ortamda da tutulması mümkündür. Sicil işlem-leri, kural olarak, ilgilinin talebi üzerine yapılır;

sicil müdürü, kendisine tanınan yetkiler kapsa-mında incelemeler yapar ve bir eksiklik/aykırılık saptamaz ise, tescil (kayıt), tadil (mevcut kayıtta değişiklik) veya terkin (kaydı çizme, sona erdir-me) talebini yerine getirir. Bir aykırılık varsa, bu durumda da red kararı verir. Tescilinde tereddüt edilen veya uyuşmazlık konusu olan bir husus varsa, geçici tescile de yetkilidir. Sicil müdürü-nün işlemlerine karşı, kararın tebliğinden itiba-ren 8 gün içerisinde, sicilin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine itiraz amaçlı dava açılabilir.

Sicil kayıtlarının taraflar ve üçüncü kişiler için etkisini anlatmak.

Sicil kayıtları, işlem yönünden kurucu veya açık-layıcı, üçüncü kişilerin tescil edilmesi gereken hususu bilme veya bilmelerinin gerekmesi yö-nünden de olumlu veya olumsuz etki gösterir.

Ticaret unvanı, taciri tanıtmaya yarayan, tacirin türüne göre oluşturulma şekli TTK’da gösterilen çekirdek kısım ile eklerden oluşan sözcüklerdir.

Tescilli unvanların özel olarak korunmasına yö-nelik davalar, TTK’da düzenlenmiştir.

Ticaret unvanı, işletme adı ve markanın işlevlerini, farklarını ve hukuki korunma yollarını açıklamak.

İşletme adı, bizzat işletmeyi tanıtmaya yarar ve tescil edildiği takdirde, aynen ticaret unvanı gibi, TTK hükümlerince korunur.

Marka ise, işletmenün ürünlerini tanıtmaya ve benzerlerinden ayırt etmeye yarayan her tür işarettir. Markanın tescil prosedürü ve nasıl ko-runacağı, 6769 Sayılı SMK’da düzenlenmiştir.

Ayrıca, marka korumasına dair uluslararası dü-zenleme ve anlaşmalar da mevcuttur.

1 2

3

Kendimizi Sınayalım

1. Aşağıdakilerden hangisi bir anonim ortaklığın ti-caret unvanının çekirdek kısmı olabilir?

a. Ali Yazar Anonim Şirketi b. Ayşe Güven Turizm A. Ş.

c. İstanbul Anonim Ortaklığı d. Keban Anonim Şirketi

e. Otomobil Üretim ve Ticareti Anonim Ortaklığı 2. Aşağıdaki hallerden hangisi tescil edilmiş ticaret unvanının ticari dürüstlüğe aykırı şekilde kullanılması halinde, hak sahibinin sahip olduğu hukuki imkanlar arasında yer almamaktadır?

a. Tespit davası

b. Haksız şekilde kullanılan ticaret unvanının kul-lanılmasının yasaklanması

c. Tecavüzün sonucu olan maddi durumun kaldırılması d. Ticari dürüstlüğe aykırı şekilde başkasının tes-cil ettirdiği ticaret unvanını kullanan kişinin ti-caretten men edilmesi

e. Zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat

3. Aşağıdakilerden hangisi ticaret unvanı ile işletme adı arasındaki farklara ilişkin olarak yanlıştır?

a. Ticaret unvanı taciri; işletme adı işletmeyi tanıtır.

b. Ticaret unvanı tüm Türkiye’de korunur iken, işletme adı yalnız sicil çevresinde korunur.

c. Tacirlerin ticaret unvanı kullanması zorunlu olması-na karşılık, işletme adı kullanması zorunlu değildir.

d. Ticaret unvanının yalnız tacirler kullanabilir-ken, işletme adını esnaflar da kullanabilir.

e. Ticaret unvanı işletmeden ayrı olarak devredi-lemez iken, işletme adı işletmeden ayrı olarak devredilebilir.

4. Aşağıdakilerden hangisi bir haksız rekabet hali oluşturmaz?

a. Süt ürünleri üreten bir tacirin, aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir tacirin ürünlerinin bozuk olduğu yönünde bir ilân vermesi

b. Başkasının işletme adı ile benzer bir işletme adı kullanmak

c. Objektif, bilimsel verilere uygun olarak, karşı-laştırmalı reklam yapmak

d. Edebiyat doktorası sahibi olduğu halde, ürettiği temizlik ürünlerinde “Doktor” unvanı kullanmak e. Müşteriye armağanlar vadederek, malın gerçek

değeri konusunda fazla açıklamada bulunmadan satış yapmak

5. Aşağıdaki hallerden hangisinde ticaret siciline tes-cilin etkisi açıklayıcıdır?

a. Ticaret ortaklıklarının kuruluşu b. Ticari temsilci atanması

c. Ticaret ortaklıklarının birleşmesi

d. Anonim ortaklıklarda ana sözleşmenin değiştirilmesi e. Ticari işletme rehninin kurulması

6. Çözümü bir mahkeme kararına bağlı olan veya kesin biçimde tescilinde tereddüte düşülen hususlarda sicil müdürü, ilgilinin talebi üzerine hangi kararı verir?

a. Geçici tescil b. Kesin tescil c. Tadil d. Terkin e. Red

7. Tescili öngörülmüş bir konuda tescil yapılmış ise üçüncü kişilerin o konuyu bilmedikleri iddiasında bu-lunamamaları tescilin hangi etkisini açıklamaktadır?

a. Olumlu etki b. Olumsuz etki c. Açıklayıcı etki d. Kurucu etki e. Kanuni etki

8. Aşağıdaki hallerden hangisi gerçekleştiğinde tica-ret unvanının değişmesi zorunludur?

a. Unvanda adı yazılı kişinin adı değişirse b. Kollektif şirkete yeni ortak girerse

c. Ticaret unvanı işletmeyle birlikte devredilirse d. Şirketten ayrılan ortak adının unvanda

kullanıl-masına rıza gösterirse

e. Unvanda adı yazılı ortak ölür, mirasçıları rıza göstermezse

9. TPMK’nın, SMK’na göre, aldığı kararlara karşı açı-lacak davalarda hangi mahkeme görevlidir?

a. Sulh hukuk mahkemesi

b. Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi c. İş mahkemesi

d. İstinaf mahkemesi e. Yargıtay

10. Aşağıdakilerden hangisi haksız rekabet davaların-da davaların-davacı sıfatına sahip değildir?

a. Zarar gören kişiler

b. Zarar görme ihtimali olan kişiler c. Müşteriler

d. Failler

e. İlgili mesleki birlikler