• Sonuç bulunamadı

Haksız Olarak Rızadan Kaçınılması Halinde Hâkimin Müdahalesi

Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinin ikinci fıkrasında, rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmaksızın kendisine rıza verilmeyen eşin hâkimin müdahalesini isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre eşin rızasının alınmaması ya rıza almanın mümkün olmaması veya da haksız yere rıza vermekten kaçınılması şeklinde ortaya çıkabilmektedir.

Rızanın sağlanması bazı durumlarda imkânsız olabilmektedir. Eşin rızasının alınmaması, kendisine erişilememesi ya da zamanında ulaşmanın imkânsız olması ya

382 Yargıtay HGK., T. 13.12.2017, E. 2017/2906, K. 2017/1723, “…Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında somut olayda davacı kadının yargılama sırasında TMK’nin 240 ve 652.

maddeleri kapsamında bir talebinin olmadığı, bu nedenle davacının TMK’nin 194. maddesinde belirtilen aile konutu korumasından yararlanmayacağı, ancak şartları varsa taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti davası açabileceği, Hukuk Genel Kurulunun bozma kararının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun 24.05.2017 gün ve E. 2017/2-1609, K. 2017/965 sayılı bozma kararının kaldırılması ve direnme kararı uygun olmakla, işin esası yönünden diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.” İlişkin karar için. Bkz. https://karararama.yargitay.gov.tr (e.t: 28.04.2020)

383 Dalcı Özdoğan, s. 162.

da bulunduğu yerin veya yaşayıp yaşamadığının bilinmemesi gibi nedenlerden doğmuş olabilir384. Bu gibi hallerde, aile konutu ile ilgili hukuki işlem yapmak için eşinin rızasına gerek duyan eş, TMK’nin 194. maddesinin ikinci fıkrasına göre mahkemeye başvurarak yapacağı hukuki işlem için izin isteyebilmektedir385.

Şıpka386, hukuki işlemin yapılmasının çok acil olup da mahkemenin müdahale etmesinin beklenmesi halinde telafi olanağı olmayacak sonuçlar doğmasının muhtemel olduğu hallerde, hukuki işlemi yapmak isteyen eşin hâkime başvurmadan tek başına işlemi yapmaya yetkili olması gerektiğini ifade etmektedir.

Aile konutunun kira sözleşmesi ile sağlanmış olması halinde, sözleşmenin feshinden kısa süre önce diğer eşin kaza geçirmesi sebebiyle rızasının alınamaması durumunda, rıza alınmadan tek başına fesih işleminin yapılabilmesi örnek olarak verilmektedir387.

Rızasına gerek duyulan eşin her ne kadar aile konutundan faydalanma hakkı ve aile konutu üzerinde kanundan doğan birlikte hak sahipliği söz konusu olsa da bu hak, aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin ve ailenin iktisadi durumunu tehlikeye atmamalıdır388. Rızanın alınmasının imkânsız olmamasına rağmen diğer eşin haksız yere rıza vermekten kaçınması durumu, TMK’nin 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması teşkil edebilecektir389. Buna göre, diğer eşin rıza verip vermemesi kendi isteğine bağlı değildir. Ancak haklı sebepler varsa rıza vermekten kaçınabilecektir390.

Haksız yere rıza vermekten kaçınılması hallerinde de hâkimin müdahalesi istenebilecektir. Buna göre, aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin, bir başka konut satın almak veya daha iyi koşullarda bir başka konutu kiralamak için kira sözleşmesini feshetmesine eşinin rıza vermemesi durumu haksız olarak değerlendirilmekte ve rızaya ihtiyaç duyan eşin hâkimin müdahalesini talep edebileceği kabul edilmektedir391. Ancak aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin

384 Kılıçoğlu, Yenilikler, s. 59; Kılıçoğlu, Aile, s. 193; Doğan, Yenilikler, s. 109; Hacısalihoğlu, s.

42; Döner, s. 96; Saatçıoğlu, s. 184.

385 Gümüş, s. 55; Doğan, Yenilikler, s. 109; Gürses, s. 72.

386 Şıpka, Aile Konutu, s. 174.

387 Şıpka, Aile Konutu, s. 172.

388 Şıpka, Aile Konutu, s. 174.

389 Kamış, s. 52; Hacısalihoğlu, s. 42; Döner, s. 95-96.

390 Saatçıoğlu, s. 184.

391 Gümüş, s. 56; Şıpka, Aile Konutu, s. 175; Saatçıoğlu, s. 186.

yeni bir konut edinmek için aile konutunu devretmek istemesi halinde yeni tutulacak olan konutun diğer eşin ve ailenin önceki yaşantısını devam ettirebilecek yeterliliğe sahip olması ve bu yeni konutun hemen edinilebilmesi olanağının olması gerekmektedir392.

Haklı sebeplere dayanarak hâkimin müdahalesini isteyen eşin haklı sebeplerin varlığıyla birlikte ciddiyetini de kanıtlaması gerekmektedir393. Hâkim sebebin haklı olduğu sonucuna ulaşırsa, hukuki işlemin yapılmasına veya yapılmış sayılmasına karar vermeyecek olup, talepte bulunan eşe bu işlemi yapabilmesi için yetki verecektir394. Ancak aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eş, aile konutu ile alakalı olarak zaten bir hukuki işlem yapmış ise, hâkimin kararı, işleme sonradan onay verilmesinde olduğu gibi, işlemi baştan itibaren geçerli hale getirmeye ilişkin bir karar olacaktır395.

Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinin ikinci fıkrasına göre hâkimin müdahalesinin talep edilebileceği yetkili mahkeme, TMK’nin 201. maddesine göre herhangi bir eşin yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme ise, aile mahkemelerinin bulunduğu yerlerde aile mahkemeleri, bulunmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemeleridir396. Açılacak olan dava çekişmeli bir dava niteliğindedir. Davacı aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan ve yapacağı işlemin geçerliliği diğer eşin rızasını gerektiren eş; davalı ise rıza vermekten kaçınan veya rızası sağlanamayan eştir397.

392 Şıpka, Aile Konutu, s. 175.

393 Kamış, s. 53; Hacısalihoğlu, s. 42-43; Nohut, s. 80.

394 Kılıçoğlu, Yenilikler, s. 59; Kılıçoğlu, Aile, s. 193; Badur, Eşin Rızası, s. 264; Doğan, Aile Konutu, s. 294; Doğan, Yenilikler, s. 110; Hacısalihoğlu, s. 43; Nohut, s. 80; Saatçıoğlu, s. 187-188.

395 Şıpka, Aile Konutu, s. 175; Saatçıoğlu, s. 188.

396 Yargıtay 2. HD., T. 05.03.2007, E. 2007/2341, K. 2007/3377, “…Davacı kadın, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu iddia ile diğer davalı Ö’ye yapılan satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle tapu kaydının iptalini ve tescilini istemiştir. İstek TMK’nin 194. maddesinin birinci fıkrasına dayanmaktadır ve Aile Hukukundan doğmaktadır. 4787 Sayılı Yasanın 4. maddesinin birinci fıkrası gereğince Aile Mahkemesi görevlidir…” İlişkin karar için. Bkz.

https://karararama.yargitay.gov.tr (e.t: 29.04.2020)

397 Şıpka, Aile Konutu, s. 176; Muratoğulları, s. 45; Nohut, s. 79; Saatçıoğlu, s. 187.

VI. MAL REJİMLERİYLE İLGİLİ HÜKÜMLERDE AİLE KONUTU

Eşler arasındaki mal rejimi, eşlerin evlenmeden önce ve sonra edindikleri mallarla ilgili hak ve yükümlülükleri ile evlilik sonlandığı zamanki paylaşmaya ilişkin kurallar bütünü olarak tanımlanmaktadır398. TMK’nin 218-241. maddeleri arasında yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi düzenlenmiştir.

Seçimlik mal rejimleri ise, 242-243. maddelerde mal ayrılığı, 244-255. maddelerde paylaşmalı mal ayrılığı, 256-281. maddeler arasında da mal ortaklığı rejimi olarak düzenlenmiştir.

Türk Medeni Kanunu’nda mal rejimlerini düzenleyen hükümlerde, eşlerden birinin ölümü halinde diğer eşin barınma hakkını korumaya yönelik bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bu sayede sağ kalan eşin o zamana kadar devam eden mutad yaşamını muhafaza edebilmesi hedeflenmiştir399. TMK’nin 240, 255 ve 279.

maddelerinde aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin ölümü durumunda sağ kalan eşin aile konutu ve ev eşyasıyla alakalı ayni hak talep edebilmesine imkân tanınmıştır.