• Sonuç bulunamadı

Aile Konutu Üzerindeki Hakkı Haiz Olan Eşin Üçüncü Kişiye Kişisel Hak

C. Aile Konutunda Sınırlayıcı Olan Diğer İşlemler

2. Aile Konutu Üzerindeki Hakkı Haiz Olan Eşin Üçüncü Kişiye Kişisel Hak

Aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin, konutla ilgili olmak üzere, üçüncü kişilere bir takım kişisel haklar tanıması durumunda da bunların geçerli olmasının diğer eşin rızasına bağlı olup olmadığı meselesi ortaya çıkmaktadır. Aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin tanıyacağı hakların, aile konutu üzerindeki hakları sınırlandırıp sınırlandırmayacağı hususu önem taşımaktadır.

Bu haklardan ilki alım (iştira) hakkı olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerçekten de aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin konut hakkında bir başkasına alım hakkı tanıması mümkündür. Alım hakkı, hak sahibine bu hakkı tanıyan sözleşme çerçevesinde tek taraflı bir irade beyanı ile satış sözleşmesi ilişkisini kurma ve aile konutunun maliki olan eşi, konutu devretme borcu altına sokma yetkisi vermektedir351.

Aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin, üçüncü bir kişiye tanıyacağı alım hakkının geçerli olmasının diğer eşin rızasını gerektirip gerektirmediği hususunda şöyle bir ayrım yapılması gerekmektedir. Eğer ki, tanınan bu alım hakkı, aile konutu üzerindeki hakkı sınırlandıran ve eşlerin barınma hakkını tehlikeye düşüren bir

349 Döner, s. 163.

350 Yargıtay 12. HD., T. 27.12.2016, E. 2016/8252, K. 2016/26176 İlişkin karar için. Bkz.

https://karararama.yargitay.gov.tr (e.t: 25.04.2020)

351 Acar, s. 64.

nitelik taşımakta ise diğer eşin rızası aranmalı, böyle bir durum söz konusu değilse, diğer eşin rızasını almaya gerek duyulmamalıdır.

Alım hakkı, aile konutunun satılmasına diğer eşin rıza göstermesi veya konutun aile konutu niteliğinden çıkması koşuluyla kullanılabilecek ise diğer eşin rızasına gerek duyulmayacak; buna karşılık üçüncü kişiye tanınan ve tapu kütüğüne şerh edilen alım hakkı, şartsız ve her zaman için kullanılabilecek bir hak niteliğinde ise, aile konutu üzerindeki hakları sınırlandırmış ve eşlerin barınma hakkını tehlikeye düşürmüş olacağı için, diğer eşin rızası aranacaktır352. Kanaatimize göre de, aile konutu üzerinde üçüncü kişiye alım hakkı tanınması, aile konutu üzerindeki hakkı etkilemeyecekse diğer eşin rızasının alınması şart olmamalıdır.

Aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eş, konut üzerinde üçüncü bir kişiye önalım (şufa) hakkı da tanıyabilir. Bu işlemin geçerli olması için diğer eşin rızasının gerekli olup olmadığına ilişkin olarak, yine bu işlemin aile konutu üzerindeki hakları sınırlandırıp sınırlandırmadığına ve eşlerin barınma hakkını tehlikeye düşürüp düşürmediğine bakarak bir sonuca ulaşmak gerekmektedir.

Önalım hakkı, ancak konutun ön alım hakkı sahibinin dışında, üçüncü bir kişiye satılması durumunda kullanılması gündeme gelen bir haktır. Bu hakkın kullanılabilmesi için, aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin bu konutu önalım hakkı sahibinden bir başka kişiye devretmesi gerekecektir. Aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin, konutu önalım hakkı sahibinden başka bir kişiye devretmesi ihtimali zaten TMK’nin 194. maddesinin kapsamında değerlendirilmektedir.

Dolayısıyla aile konutu bakımından bir tehlike ortaya çıkmayacak, konut TMK’nin 194. maddesi kapsamında korunacak ve aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin bir başkasına konut üzerinde önalım hakkı vermiş olması, eşinin de rızasını alması şartına bağlı olmayacaktır353.

Aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin, konutu kiraya vermek için üçüncü bir kişi ile kira sözleşmesi yapması halinde bu sözleşmenin geçerli olması da

352 Acar, s. 64; Günergök, s. 258; Şıpka, Aile Konutu, s. 128; Saatçıoğlu, s. 160; Dalcı Özdoğan, s.

148.

353 Şıpka, Aile Konutu, s. 128; Saatçıoğlu, s. 160; Dalcı Özdoğan, s. 148.

eşinin rızasına bağlı olacaktır354. Yine benzer şekilde, aile konutu üzerinde hak sahibi olan eşin, aile konutunun yer aldığı arsa ile ilgili olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapması halinde geçici bir süre için de olsa barınma hakkını kaybetme tehlikesi olacağından bu işlemin geçerli olması için eşinin rızasının alınması gerekecektir355.

Aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin, ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapabilmesi için, diğer eşin rızasını alması gerekip gerekmediği hususu da incelemeye değerdir. Aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eş, bakım borçlusu olarak bir kimsenin bakımını ölünceye kadar üstlenebilir. Gerçekten de TMK’nin 193. maddesinde, eşlerin hem birbirleriyle hem de üçüncü kişilerle bütün hukuki işlemleri yapmakta serbest oldukları vurgulanmıştır. Bu sebeple de aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin, bu sözleşmeyi yapabilmek için eşinin rızasını alması zorunlu değildir356.

Türk Borçlar Kanunu’nun 614. maddesinin birinci fıkrasında, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin tesis edilmesiyle bakım alacaklısının, bakım borçlusunun aile topluluğuna katılmış olacağı düzenlenmiştir. Bakım alacaklısının, bakım borçlusu ile beraber yaşaması halinde diğer eş ve çocukların bakım alacaklısına karşı bir takım olumsuz davranışlarda bulunabileceğinden endişe edilmektedir357.

Türk Borçlar Kanunu’nun 617. maddesinin birinci fıkrasına göre, bakım alacaklısı, sözleşmeden doğan borca aykırılık halinde sözleşmenin devamı çekilmez hale gelirse, bakım borçlusuna süre vermeden sözleşmeyi feshedebilmektedir358. Bunun gibi bakım alacaklısının, bakım borçlusu ile birlikte yaşaması halinde doğacak sakıncaları önlemek için, bakım alacaklısı için ayrı bir yerleşim yeri belirlenerek ihtiyaçlarının bu yerde karşılanabileceği ancak daha önceden aile konutu üzerindeki hakkı haiz olan eşin ölünceye kadar bakma sözleşmesini yapmadan evvel

354 Uzunkaya, s. 86; Şıpka, Aile Konutu, s. 129; Saatçıoğlu, s. 160.

355 Kılıçoğlu, Yenilikler, s. 65; Kılıçoğlu, Aile, s. 197; Şıpka, Aile Konutu, s. 129; Aksi yönde görüş için. Bkz. Dural, Öğüz, Gümüş, s. 177.

356 Teslime Akkan Akol, Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Karatay Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2019, s. 26.

357Akkan Akol, s. 26; Simge Aksu Kayacan, “Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde Bakım Alacaklısının Güvence Sağlamaya Yönelik Hakları”, DEÜHFD, C. XXI, S. 1, İzmir, 2019, s. 374.

358 Akkan Akol, s. 26; Aksu Kayacan, s. 374.

hakkaniyet ilkesi gereği eşinin de rızasını alması gerektiği ifade edilmektedir359. Kanaatimize göre de bakım alacaklısının bağımsız bir yerleşim yerinde kalması ve bu yerde ihtiyaçlarının karşılanması mümkünse bu yola başvurulmalıdır. Ancak TBK’nin 614. maddesinin birinci fıkrasına göre, ölünceye kadar bakma sözleşmesi bakım alacaklısının, bakım borçlusunun aile topluluğuna katılması sonucunu doğurduğu için bu işlem yapılmadan önce diğer eşin de rızasının alınması, ilerde olması muhtemel sorunları ortaya çıkmadan önce önlemiş olacaktır.