• Sonuç bulunamadı

2.1. Basın Ahlâkı ve Haber

2.1.1. Haberde Nesnellik

Haberde nesnellik konusu basının en önemli niteliğidir. Türkçede nesnelliğin karşılığında kullanılan “objektif” sözcüğü Fransızca kökenlidir. Haberin toplanmasında, yazılmasında ve yayınında nesnellik çok önemlidir. Nesnellik, yansızlığı, doğruluğu çağrıştırmaktadır. Haberde bireysel görüşlere, yanlı yaklaşım ve yargılara yer yoktur (Bülbül, 2000: 209).

57

Haber yazımlarında en önemli yaklaşım, haberin nesnellik ölçüsünde yazılmasıdır. Haberde nesnellik, gazetecinin kendi eğilimlerini metnin dışında tutması ve haberi olduğu biçimde yansıtması, coşkulara yer vermemesi, yargıyı etkileyecek yayınlardan kaçınması ilkelerini içermektedir. Nesnellik, taraflılık ve eğilimliğe bir karşı duruştur (Çakır, 2007: 126). Bu da iyi eğitilmiş, kültür düzeyi yüksek, dürüst ve yetkili bir gazetecinin katkıları ile zenginleşen ve anlaşılır hale gelen haber üretmekle olur (Girgin, 1998: 24).

Haberde nesnelliğin oluşması için bazı ölçütler bulunmaktadır:

a) Olayla ilgili verileri toplarken, bunları haber olarak düzenlerken, yayına verirken ya da antene çıkarırken kesinlik ve doğruluk ilkelerine uymak. b) Haberde, içerikten ayrılmamak koşuluyla ana hatları aynen aktarmak. c) Olayın farklı yönlerini işlerken yansız ve dengeli olmak.

d) Haberle yorumu birbirinden ayırmak ve verileri buna göre değerlendirmek.

e) Haberi yazanın, kendi görüşünü, yorumunu ve tutumunu içeriğe yansıtmamak.

f) Haberi düzenlerken, hınç alma duygularından, yanlı ve aykırı tutumlardan uzak durmak (Bülbül, 2000: 210).

Nesnellik anlayışı, nesnel habercilik, öncelikle basının demokrasilerde kendi rolünü tanımlama biçiminden yana bir tavır yansıtır (Aslan, 2002: 66). Haberci, haberinde kaynak göstermek zorundadır. Kaynakları belli olmayan haber genellemelere dayanır. Bu da haberin nesnelliğini bozar. Haberlerde unutulmaması gereken en önemli unsurlardan biri de denge unsurudur. Bu da karşıt görüşlerin bulunduğunu bilmek ve onlara da kendilerini savunması için olanak sağlamaktır. Nesnellik kavramı haberlerde uygulanması ve unutulmaması gereken şeydir (Yüksel ve Gürcan, 2005: 66- 67). Haberde nesnelliğin bozulduğu durumlar vardır. Bunlar:

a) Öznellik: Haberin nesnel gerçeği değil, duygu, düşünce ve sezgilere dayalı olarak yazılması, anlatılmasıdır.

b) Önyargı: Bir kişi, durum, olay hakkında daha önce edinilmiş olumlu ya da olumsuz yargıların etkisi ile davranmaya önyargı denir. Başka bir deyişle önyargı, yeterli kanıta dayanmadan olumlu, olumsuz yargıda bulunmaktır. Bu, politik, etnik, dinsel, ırksal, kümeye ait haberlerle

58

olduğu gibi cinsiyet ayrımcılığı olarak da ortaya çıkar. Bunlar nesnelliği bozar.

c) Duygusal Değerlendirme: Haberci olayın etkisinde kalarak, olayın bir parçası haline gelir. Olayın, durumun iç dünyasında oluşturduğu, uyandırdığı tepkileri, etkileri dile getirir. Bilgiye dayanan düşünce yerine, duygusal yaşamdan kaynaklanan bir düşünce öne çıktığı için, olay ya da durum neden sonuç içinde irdelenmez ya da irdelenemez.

d) Değer Yargıları: Habercinin herhangi bir olayı, durumu, kişiyi özünü, önemini, niteliğini ve niceliğini dikkate almadan yazması, anlatması ve yayınlamasıdır. Olayı, durumu, kişiyi, nesnel özellikleri yerine taşıdıkları değerle ele almaktır (Aslan, 2002: 67- 68).

Haberde nesnellik önemli bir durumdur ama haberi yapan gazetecinin de insan olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. Gazetecinin haber yaparken nesnellik konusuna ne kadar uyacağı da ayrı bir sorudur. Gazeteci duygusallığının etkisinde kalabileceği gibi ayrıca, ekonomik, siyasi ve ideolojik etkilerin altında da kalabilir ki çoğu zamanda kalmaktadır. Bunlardan tamamen soyutlanan gazeteci bulmak çok zordur.

2.1.2. Haberde Çarpıtma

Haberlerde, kamuoyunu yönlendirme ya da yansıtmada, çarpıtmalar gözlenmektedir. Daha doğrusu habere taraflı bir bakış açısı ile yaklaşılmaktadır. Haberde çarpıtma “disinformation” ya da “distotion” denilmektedir. Çarpıtma, genelde, dış haberlerde çokça görülür. Ülkelerin dış politikalarına uygun yanlı haber verme sık sık yinelenen bir yöntemdir.

Dış politikalara uygun ve uyumlu hazırlanan haberlerin temelinde, ekonomik, ideolojik ve siyasal çıkarlar da söz konusudur. Gelişmiş ülkeler, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere genelde önyargılı yaklaşmaktadır. Gelişmiş ülkelerin basın yayın organları, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin haber verilerine daha çok, savaş, salgın hastalık ve doğal afetler gibi olumsuzluklardan seçmektedirler. İç haberlerde ise çarpıtma, daha çok politikada iktidar- muhalefet, iş dünyasında ise rakip kuruluşlar arasında görülmektedir (Bülbül: 2001b: 289- 290).

59

2.1.3. Haberde Mizansenlik

Basının güncel sorunlarından biri de sık sık yinelenen mizansen (uydurma) habercilik anlayışıdır. Belki tiraj ve raiting uğruna, kimi yayın organları olayları dramatize ederek bu yönteme başvurmakta, ahlâk ilke ve kurallarına ters düşmektedir.

Basın dünyamızda son dönemlerde, bu anlayış ile yapılan habercilik sık sık sergilenmekte, okur ve dinler kitlelerin güvenini de sarsmaktadır. Olmamış olayları olmuş gibi göstermek, haber içeriğine gerçek kişiler yerine dublörlerini yerleştirmek bu anlayış içinde yer almaktadır. Satış artışı ve raiting uğruna gazetecilik mesleğine, güveni temelden sarsıcı bu denli yaklaşımlar olayın doğası gereği hukuk dışı olarak nitelendirilmektedir. Bunun için de yasal işlemler yapılmaktadır (Bülbül, 2001a: 75- 76).

2.1.4. Haberde Doğruluk

Haberde hatalara düşülmemesi için, yapılan haberin doğruluğundan kuşku duyulmasının önlenmesi gerekir. Haberin doğruluğu, toplanan bilgi ve belgelerin doğruluğu anlamına gelmektedir. Habercilik hızlı bir uğraş olduğundan kimi zaman tecrübesiz muhabirlerin elde ettikleri bilgilerin kontrolünü gerçekleştirmeden haberi yazdıkları ve haber atlatma adına bunların yayınlandığı görülmektedir. Ancak gazetecilik sorumluluğu, hiçbir durumda, doğruluğu konusunda kuşkular bulunan bilgi ve belgelerin yayınlanmamasını gerektirir (Yüksel ve Gürcan, 2001: 77).

Her bilginin mutlaka bir kaynağı bulunmaktadır. Haber için elde edilen bilgilerin de mutlaka bir kaynağı vardır. Bunun içindir ki habere koşan habercinin temel amacı, doğru bilgileri vermektir. Gerçeği araştırırken ortaya koyduğu bilgilerin doğruluğunu araştırmalıdır. Kaynağı belli olmayan bilgiler aktarılmamalıdır (Aslan, 2002: 61).

Bir diğer durum ise haber kaynağını hiçbir şekilde bilgi vermemesidir. Bunun diğer bir türü de eksik bilgi verilmesi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durumda da haber kaynağı olayın bazı unsurlarının gizli kalmasını bilinçli olarak istemekte ve muhabiri yönlendirmektedir (Yüksel ve Gürcan, 2005: 62).

Haberlerin doğruluğu gelişmiş ülkelerde tartışma konusudur. Ancak yayın organlarının çok kuvvetli oluşu, kamuoyunun, kitle haberleşmesi araçları ile

60

yönlendirilmesi ister istemez kısa sürede okurun doğru ile yanlış haber arasında bir ayrım yapmasına olanak vermektedir (Demirkent, 1982: 122).

Gazetecilerin doğruluğu genelde haberlerin doğru olması ile ilişkilendirilir. Aslında, haberin doğru olması, açık, sade ve kesin bir dille kaleme alınması haberciliğin temel gerekliliğidir. Haberin doğru ve güvenilir olması haberin gerçek anlamda haber olması yönünde sürekli olarak dikkate alınır. Gazetecinin ve gazeteciliğin ideal amacı ve görevi, doğrunun ve gerçeklerin aranıp bulunacağı alanı yaratmak ve korumaktır. Günümüzde gazeteciler, fikir işçisi olarak önce kendi vicdanlarına, sonra okuyucularına, dinleyenlerine ve seyircilerine karşı sorumludur. Gazetecilik sorumluluğu içinde gazeteciler haber toplamakta, önyargısız ve taraf tutmayarak haberlerini yazmaktadırlar. Gerçek anlamda yazılı ve sözlü basın, görevlerini tam olarak yapıyorsa, cesur ve atak olarak hareket etmek durumundadır. Ancak bu şekilde halka neyi ve neden bilmeleri gerektiğini söylemede başarı kazanabilir (Tokgöz, 2003: 118- 119).

Haberin doğruluğu basının en temel görevidir. Çünkü basın, halkı bilgilendirmekle sorumludur. Basın, haberde hatalara düşmemeli ve kaynağı belli olmayan bilgileri halka vererek onları yanlış bir şekilde yönlendirmemelidir. Haberde doğruluk, basın ahlâkının önemli direklerinden biridir.

2.1.5. Haberde Manipülasyon

Manipülasyon Fransızca kökenli bir kelimedir; Türkçede, kelime karşılığı olarak “yönlendirme” anlamına gelmektedir. Bir hedefe doğru giden bir olguyu, o hedefe ya da başka bir hedefe doğru yönlendirme işi manipülasyondur. Manipülasyonun kabul gören üç anlamı vardır: 1. İnsanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri halde etkileme, 2. Seçme, ekleme ve çıkarma yolu ile bilgileri değiştirme, 3. Varlıkları yapıcı, açıklayıcı ve yararlı bir biçimde kullanma işi. “Yönlendirme” olarak kabul edilen anlam, iletişim bilimlerinde “çıkar için yönlendirme” anlamı ile bütünleşme göstermektedir. Ayrıca, manipülasyon bir psikolojik savaş tekniğidir. Psikolojik savaşta kavramların içleri boşaltılır, yeni anlamlar onlara yüklenir. İyi olan bir şey kötü; kötü olan bir şey de iyi gösterilebilir (Çakır, 2007: 87- 88).

61

Manipülasyon basın ahlâkı ve özgürlüğüne ters düşmektedir. Uygulamada genellikle iki alanda manipülasyon yapılmaktadır:

a) Haberi yazan muhabire müdahale edilmektedir.

b) Haberi yayına verecek Basın Organına müdahale edilmektedir.

Manipülasyon daha çok holding basınında ve tekelleşme durumunda sıkça görülmektedir (Bülbül, 2001b: 290).

Kitle iletişim araçlarının hem mesleki hem de ahlâki rolü bilgi ve haber vermektir. Ne var ki bu işlev, bilgi ve haber vermekten biçimlendirme ve yönlendirme amacına kayarsa, o zaman kitle iletişim araçları hem mesleki hem de ahlâki kurallardan sapmış olur. Bireyleri ve toplumları yönlendirmek için, haber yerine propaganda yapmak, kamu çıkarı yerine özel çıkarı savunmak ve bu uğurda yanlış haber ve bilgi vermek kitle iletişim araçları için yanlış bir işlevdir. Basının ulusal ve uluslararası sorunların çözümü, toplumun eğitilmesi ve bilgilendirilmesi, kültürün geliştirilmesi, bireyler arasında sağlıklı iletişimin kurulması, toplumlarda barış, huzur ve daha insani bir düzenin sağlanması gibi işlevler üslenmiş olmasına rağmen, kimilerinin birçok sorumluluğu ve ahlâk kurallarını yerine getirmediği görülmektedir (Çakır, 2007: 88- 89).

2.2. Haber Değerleri

Çeşitli olay ve olguların haber durumuna getirilmesinde, bazı temel değerlerin bulunması gerekmektedir. Bunlara haber değerleri denmektedir. Haberciliğin temel ilkelerini oluşturan haber değerleri haber yapma yönünden hiçbir zaman vazgeçilmeyen temel etkendir (Tokgöz, 2003: 200- 201).