• Sonuç bulunamadı

Basının Güç Odakları Tarafından Kullanılması

2.3. Habere Etki Eden Olumsuz Faktörler

2.3.4. Basın Güç Odakları ĠliĢkisi

2.3.4.1. Basının Güç Odakları Tarafından Kullanılması

Basın güç odakları ilişkisinde baskı altında olan basının kendisidir. Güç odaklarının basına etki ettikleri durum ise belli bir konuya eğilmeleri ve lobicilik

71

faaliyetleri yapmalarıdır. Bu ilişki kapsamına siyasi güçler olan hükümetler, siyasi partiler… vb. gibi kurumlarla olan ilişkiler girmektedir. Bunun da nedeni ise basın kuruluşlarının ürünlerinin yapılmasında ve sunulmasında siyasi güçlerin, siyasetin etkili olmasıdır. Daha açık olarak, siyasetin basının gündemini belirleme üzerindeki çok büyük etkisi vardır denilebilir. Basın çalışanları ile siyaset ve devlet kurumlarındaki haber kaynakları arasındaki etkileşim, basında üretim sürecinin önemli ve gerekli bir unsurudur.

Basın var olmak için çeşitli çevrelerle, güç odakları ile etkileşim içinde faaliyette bulunur. Bu durum hem ekonomik açıdan hem de içeriklerin üretilmesini sağlayan malzeme açısından gereklidir. Basında çalışanların sınırlı sayıdaki haber kaynaklarına sahip olmaları durumu onların sürekli bir şekilde haber değeri olan malzemeler üretmelerine sebep olabilmek için siyasete, siyasi aktörlere ve ekonomik güçlere ihtiyaçları vardır. Bu siyasi güçlerin veya hükümet yetkililerinin haber konusu olmaya daha kolay sahip olabildikleri gerçektir. Toplumda bulunan birçok güç odaklarının faaliyetleri basının ilgisini çok çabuk çeker. Bu nedenden dolayıdır ki siyasi olsun, ekonomik olsun var olan güçler başka insanların reaksiyonlarını dikkate alıp ona göre hedef belirlemek için basına malzeme olmayı tercih ederler. Basının bu güçlerle olan ilişkilerindeki siyasi güçler ayağında basın ile siyaset önemlidir. Bu ilişkide hem basın hem de siyaset yoğun çaba harcar. Bu açıdan basın ile siyaset arasındaki ilişkinin dayandığı birtakım özellikler de mevcuttur. Bunlar hizmet ve özerklik boyutudur (Terkan, 2005: 80).

Basın, siyasi güç olan devletin, egemen olan düşünce yapısının veya ekonomik güçlerin egemenliği için ürünler sunmaktadır. Bu doğrultuda basında çalışanlar, verecekleri ürünleri oluşturan görevlilerdir. Bu görevlilerin ortaya koyduğu her türlü ürün de özellikle etkili olan haberlerdeki yapılanma bu yöndedir. Haberlerin seçilmesi, işlenmesi ve nasıl sunulacağı gibi konularda basının güç odakları ile olan ilişkisi devreye girer. Haberin seçimi ve sunumu daima bu güç odaklarının çıkarları doğrultusunda oluşturulur. Bunu yapan basın çalışanları bazen doğru olan olayları bu güç odaklarının lehine çarpıtır. Zaten bu amaçla oluşturulan haberlerin amacı da gerçeklerin üstünü örtmektir. Gerek haber aktarım süreçleri gerek diğer basın içeriklerinin bir güç ilişkisini içeren söylem yüklü olarak ele alınıp çözümlenmesi kaçınılmaz görünmektedir (Kaya, 1999: 31). Basın, ürünlerinin

72

taşıdığı anlamlar üretildikleri kurumun ekonomik yapısı gereği bu güçlerle olan ilişkisine göre yön alır. Özellikle ticari amaçlı ortaya çıkan basın organları güç odaklarının isteğini karşılamak için çalışıp çabalarlar.

Basında çalışanları ortaya koydukları ürünü meslek kuralları ve alıcıların çıkarları çerçevesinde biçimlendirdiklerini iddia ederler. Güç odakları ise amaçlarına ulaşmak için iletişim araçlarının meşru olduğu kamuoyu desteğini sağlamak için gerekli olduğunu söylerler. Basının güç odaklarından biri olan siyaset ile ilişkisi hizmet etme açısından değerlendirilirse, basın alıcı kitlenin öğrenme hakkını dikkate alarak görevini yaptığını belirtir. Siyaset ise hedef kitlelerini kendi amaçları doğrultusunda ikna edebilmek için basını kullandığını belirtir. Basının özerklik yapısı ele alındığı zaman basında çalışanların hepsinin uymaları gereken kurallar ve kaideler bulunur. Bu kurallarda da güç odağı durumundaki siyasetçilerin, ekonomik grupların baskıları hissedilir. Ama bu baskıya karşı basının da karşılaştığı bürokratik durumlara karşı birtakım reflekslerinin olduğu da bir gerçektir.

Basının güç odakları ile olan durumunda basın devlete, siyasete ve ekonomik güçlere hizmet noktasında onların çıkarlarına uygun ürünler verirken bu unsurların yaptığı seçimlere önem verdiklerine ve onları en iyi şekilde anlatacak ifadelere de yönelirler. Bu yüzden hangi rejimde olursa olsun hiçbir yerde basın bağımsız değildir ve kendi gerçekliğini bulamaz. Bundan dolayı basın, dünyada olup bitenlere yalnızca güç odaklarının istekleri doğrultusunda yer verir. Basın yöneticileri haber konusunda tarafsız seçim yapmazlar. Mesleki ve nesnel kriterlere dayandırsalar da öyle değildir. Bu güçlü kesimlerle olan ekonomik, siyasi ilişki ve medya sahipliği basında söylemi belirler. Onlar, halkın neyi isteyip istemeyeceğine karar verirler ve bu açıdan belli propagandalar yaparlar.

Basın hangi süreçlerde tarafgir bakış içinde olursa o doğrultuda harekete geçer ve bunun sonucunda ortaya çıkan haber biçimleri oluşur. Basın alanındaki tarafgir seçimlerin çoğu kadroların uygun kafadaki kişiler arasından devşirilmesinden, içselleştirmiş önyargılardan ve personelin mülkiyet yapısı, örgütlenme tarzı, piyasa ve siyasal iktidar etkenlerinin doğurduğu sınırlamalara uymasından kaynaklanır (Edward ve Chomsky, 1998: 12). Burada bulunan sansür çeşidi ise oto sansürdür. Basında çalışanlar tutumlarını haber kaynakları ile basının örgütlenme şekilden dolayı ortaya çıkan gereksinimlerin yarattığı gerçeklere göre

73

kendilerini ayarlarlar. Basın çalışanlarına basın kuruluşlarının üst düzey yöneticileri, sahipleri ile güç ortaklıklarının dayattığı sınırları yürütmek üzere, seçilmiş olan yönetici sınıf tarafından sansür uygulanır.

Basın kurumlarında çalışanların ürünlerine şekil veren ve basını bir düzen içinde tutmak için ataklarda bulunan aktörler olan güç odakları bir çeşit güdümlü piyasa sistemi oluşturur. Burada güdümü verenler hükümet, iş dünyasının önde gelen isimleri, önemli basın kuruluşlarının sahipleri ile üst düzey yöneticileri ve bu alanda yapıcı gelişmelerde bulunmaları uygun görülen çeşitli kişilerle gruplardır (Edward ve Chomsky, 1998: 12). Bu gruplar bir araya gelme fırsatı ender olacak sayıda olan gruplardır. Ama bu grupların dünyaya bakış açısı olsun belli konulara getirdikleri sınırlamalarda bulunmaları olsun özendiricilikleri ve üstü kapalı biçimde topluca hareket ederek hiyerarşik ilişkiler içerisinde belli konuları öne çıkarmaları da belli konularda sessiz kalmaları da aynı şekildedir.

Basın her çeşit konuda bir bütün olarak hareket etmez. Güç odakları arasında anlaşmazlık çıkarsa ortak amaçlara ulaşmak için hangi stratejilerin izleneceğine dair belli bir alanda fikir ayrılığı da ortaya çıkar. Ortaya çıkan fikir ayrılığı basındaki tartışmalarda da kendini belli eder. Ancak seçkin kesim içinde taktiklere ilişkin tartışmalar şiddetli bir şekilde sürerken bile temel ilkelere karşı çıkan ya da devlet iktidarının gözlemlenen uygulamalarının sistemsel etkenlere dayandığını ileri süren görüşlere basında asla yer verilmez (Edward ve Chomsky, 1998: 13).

Basın güç odaklarından biri olan ekonomik güçlerle de sıkı ilişki içindedir. Tıpkı siyasi güçlerle egemen güçler ve zengin basın sahipleri ile olan ilişkilerinde olduğu gibi ekonomik güçlerle de ayrı ilişki içindedir. Bu ilişki karşılıklı olup taraflar birbirlerinden beslenirler. Basın ekonomik reklâm alır. Bu reklâmların gelirleri olmaksızın faaliyetlerini sürdürmeleri olanaksızdır (Kaya, 1999: 26). Reklâmcıların ise en geniş ortak paydada bir izleyici ya da okuyucu kitlesi talep etmeleri işin doğasında bulunmaktadır. Sonuç olarak basın, alanına büyük sabit sermaye gerektiren, işletme sermayesi gereksinimi yüksek, kârlılık oranı göreli olarak düşük ve pazara yeni girişlerin kısıtlı ve çok zor olduğu bir ekonomik faaliyet alanı durumuna gelmiştir. Ayrıca basın alanında mülkiyete sahip bulunmanın getireceği çeşitli çıkarlar da değişik şekillerde oluşmaktadır. Bu çıkarlar çok karmaşık ilişki biçiminde gerçekleşir.

74