• Sonuç bulunamadı

Hıristiyan Demokrat EPP’nin Politik Temelleri ve Referans

EPP’nin insan kavramında, her insanın kişiliğinin ayrılmaz bir parçasını oluşturan saygınlık yatar. İnsanı tarihin bir objesi olarak değil özne olarak ele alır. Yahudi-Hıristiyan değerleri temelinde, her bir birey, yeri doldurulamaz, doğası gereği özgür ve yüceliğe açık tek bir varlık (insan) olarak ele alınır. Toplum içerisindeki her bir birey diğerlerine bağlıdır. Çünkü onlar özgür, sorumlu birbirine bağlı ve toplumun oluşmasında önemlidirler. Bu açıklamanın arkasında yatan şey Tanrı’nın yaratma ve özgürlük işine katkıda bulunmak için insana görev verildiği inancı yatmaktadır.

Hıristiyan demokratlarda özgürlük, insanın doğasında mevcuttur. Yani her birey kendisinden ve hareketlerinden tamamıyla sorumlu olma ve sorumluluğunu

yaratılışı ve çevresiyle paylaşabilme hak ve görevine sahiptir. Hıristiyan demokratlara göre özgürlük anlayışı insanın doğası gereği hata yapabilir. Çünkü insan bir hata (ilk günah anlayışı) sonucu günahkâr olmuştur ve bunu birkez daha tekrarlayabilir düşüncesi vardır. Sonuç itibariyle, herhangi birisinin acıdan ve karmaşadan uzak kusursuz bir toplumun oluşturulmasını idrak etmesinin imkânsız olduğu bilirtilmiştir. Hıristiyan demokratlar böyle bir arzu üzerine temellenmiş her tür totaliter rejimleri kabul edilemez olarak görmektedir. Hıristiyan demokrat insan anlayışına paralel olarak her insanın aynı saygınlığa sahip ve doğaları gereği eşit olduğu kabul edilir.

Ana Değerler; Hıristiyan demokratlar, her kadın ve erkeğin, referans değerlere ve düzenleyici ilkelere dayanarak içinde yaşamış oldukları toplumu sürekli geliştirmek adına sorumluluk taşıdıklarını kabul etmektedir. İnsanın karşılaştığı problemleri engelleyebilme, yönetebilme ve huzurlu şekilde bir arada yaşamayı öğrenmekle görevli olduğu düşünülmektedir. Hıristiyan demokratik düşünce, temel, birbirine bağlı, eşit öneme sahip ve evrensel olarak uygulanabilir değerlere dayanır. Bu değerler özgürlük ve sorumluluk, eşitlik, adalet ve dayanışma ilkelerinde anlam bulmaktadır393.

Özgürlük ve Sorumluluk; Gerçek özgürlük, sorumsuz özgürlük değil, özerklik ve sorumluluk anlamına gelir. İnsanı vicdani kanaatlerine göre yapmış oldukları hareketler için sorumlu kılar. Bu anlayışa göre, yaratılan dünya ile karşılaştırılınca herkes bu sorumluluğu paylaşır. Gruplar, topluluklar, insanlar, uluslar ve devletler bu sebeple yaptıkları hareketler (eylemler) için şu anda yaşayan ve ileride yaşayacak olan her bir bireye karşı yükümlüdürler. Özgürlük olgusu herkes tarafından öncelikli bir esas olarak kabul edilmediği sürece adalet ve dayanışma sağlanamaz. Bu nedenle Hıristiyan demokratlar, herkesin günlük yaşamlarından haz almasını, vazgeçilmez hakların her insana ve içinde yaşadıkları topluma ait olduğunun fark edilmesini sağlama amacındadır. Bu, hem armağanlarını (Allah vergisi yeteneklerini ve kabiliyetlerini) sonuna kadar kullanma ve geliştirme hakkının garantisini hem de diğer taraftan bunların halkın hizmetine sunulması yükümlülüğünü ve her zaman diğerleriyle ilişkisi çerçevesinde adalet ve dayanışma değerlerini uygulama zorunluluğunu kapsamaktadır. Dayanışma ve adalet değerlerini sürekli uygulama

393 Bu değerler temel siyasal programda yer almaktadır. Basıc Programme adopted by the IXth EPP Congress,

çabasının sonucu ve şartı olan bu özgürlük, mevcut otoritelerin hem kendi içsel organizasyonlarında hem de birey ilişkilerine uygun düşmektedir.

Otoriteler meşruluklarını, toplum bazında herkesin ve her bireyin kişisel gelişimi için uygun koşulları oluşturma gereksiniminden almaktadırlar. Herhangi bir otorite özel ya da kamu, bütün koşullar ışığında genel çıkar ve menfaatleri korumalıdır. Genel çıkar ve menfaatler, bireysel çıkarlarla karıştırılmamalıdır. Bu menfaatler, her bir bireyin kolektif, kültürel, ekonomik-sosyal, sivil-politik ve ferdi haklarına saygı çerçevesinde uyumlu olmalıdır. İnsanların doğal ve yasal haklarını özgürce kullanırken herhangi birisinin haklarını kullanma ve uygulamasını inkâr etme şeklinde nitelendirilemez.

Temel Eşitlik; Hıristiyan demokratlara göre bütün insanlar eşittir. Çünkü hepsi de aynı hassasiyetle donatılmıştır. Başkalarıyla olan ilişkilerde her bireyin özgürlüğü, bu asıl eşitliğin tanınmasından kaynaklanan başkalarının özgürlüğüne saygı ile kısıtlıdır. Yetenek, kabiliyet ve doğuştan gelen özellikler bazında farklılıklara bakmaksızın, her birey kökeni, cinsiyeti, yaşı, ırkı, ulusu, dini, inancı, sosyal statüsü ne olursa olsun kendi düzeyinde özgürlük ve eşitlik kapsamında kişisel gelişime erişebilmelidir. Bu haklar herkes için gözetilmeli ve her bireyin kapasitesine göre kendini geliştirmesine otoritelerin gerekli düzenlemeleri yapması için görev yüklenmelidir.

Adalet; Adalet kavramı, insanların özgürlüklerini yaşamaları adına onların doğası ve amaçlarına bağlı olarak toplum ve o toplumda yaşayanlar için gerekli şartların her zaman için var olmasıdır. Adaletin bir boyutu kanuna saygıdır. Kanunlar uygarlık dinamiklerine ve teknik gelişmelerle paralel olarak geliştirilmelidir. 1948 Evrensel İnsan Hakları Bildirisi394 ve 1950 yılında Avrupa Kongresi’nde kabul edilen Temel Özgürlükler ve İnsan Hakları metinleri395, insanların temel ve alınamaz haklarını koruma altına almıştır. Bu türdeki tüm haklara bireyler ve toplumlar doğuştan sahiptir. Adalet ihtiyari olamaz ya da çoğunluğun diktatörlüğü ile karıştırılamaz. Adalet, hiçbir çoğunluğun azınlık haklarını inkâr edemeyeceği gibi

394 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, BM Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 tarih ve 217 A (III) sayılı

kararıyla ilan edilmiştir.

395 Avrupa Konseyi üyesi hükümetler, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948'de ilan edilen

İnsan Hakları Evrensel Bildirisini ve bu Bildiri'nin, metninde açıklanan hakların her yerde ve etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamayı hedef alarak İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya dair Avrupa Sözleşmesi, 4.11.1950 tarihinde Roma'da imzaya açılmış, 03.09.1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

azınlığa saygıyı gerektirir. Bunun yanı sıra adalet, kanunların uygulanmasında herkese eşit önem verilmesi gereken temel hak ve özgürlüklerle uyumsuz olamaz.

Dayanışma; adalet, bütün insanların temel eşitliği ve her bireyin elinden alınamaz bir şekilde dayanışma ruhuna bağlıdır. Dayanışma farklı topluluklar arasında daha insancıl ilişkileri derinleştirmede ve ilişki kurmada önemli bir unsuru teşkil eder. Dayanışma, bireylerin ve toplumların birbirleriyle ilintili ve birbirlerine bağlı olduğunun bilinci anlamına gelir. Sonuç olarak evrenselleşen ve bütünün bir parçasını oluşturan topluluk ve fertlerle ilişkili görev ve haklar, yardım, paylaşma ve uygulanabilir eylem anlamına gelmiştir. Hıristiyan demokratlar için dayanışma, her şeyin üzerinde dünyadaki ve kendi toplumundaki en güçlü koruma anlamına gelmektedir. Zaman ve mekân içerisinde insanlık birliğinin yer edinmesinde, dayanışma sadece yatay olarak değil, yaşayan bütün kuşaklar ve bütün mevkiler arasında görülür.

Değerlerin yerine getirilmesi; Hıristiyan demokratların insan kavramı, eksiltici bir faktör olarak hem kolektivizmi hem de bencil bireyselciliği reddeder. Her birey bir topluluğa aittir ve diğerlerinin temel özgürlükleri ve haklarının korunması adına gerekli olan kısıtlamaları kabullenerek toplumun yasal otoritesine karşı bireysel çıkarlarını ikinci plana atar. İnsanın elinden alınamaz saygınlığı, eşitliği ve özgürlüğü inancı temelinde, aşırılıkları reddederek; diyalogu savunurlar. Dışlamayı reddederek, tolerans ve paylaşım önemli görülür. Farklı millet ve toplumlar, her birinin kişisel inançlarına saygı duyarken her insanın özerklikten hoşnut kaldığını görmek istemektedirler. Kısacası, Hıristiyan demokratik insan ve toplum kavramı, aynı zamanda diğerlerinin özgürlüğüne saygı duyarken, her bireyin maddi, kültürel ve ruhsal ihtiyacını tatmin edecek şekilde tümel gelişimi üzerine yoğunlaşır. Sonuç olarak, kapalı ve dogmatik bir kalıp içerisinde düşünceyi sistematize edecek bütün girişimler reddedilir.

Yaratılan dünyaya saygı; Hıristiyan demokratlar, doğanın kendisini yenileme potansiyeline saygı duymadan dünyanın adil olmayan bir şekilde sömürülmesine karşıdırlar. Yaratılan dünyaya saygı, dünyanın sorumlu bir şekilde yönetimini ve insanların ortak mirasını oluşturan yaşam şekillerinin, yaşayan ve yaşayacak nesillerin uyumlu gelişimi adına gerekli ve hayati olduğu anlamına gelir. Toplumun ve toplumsal yapının değişimine yol açan ekonomik gelişmeler, gelecek nesillerin

kaynaklarını azaltmamalı ve onların potansiyellerine engel olmamalıdır. Ekonomik sürdürülebilir gelişme, sorumlu büyümeye bağlıdır ve siyasetle bütünleştirilmelidir. Sürdürülebilir gelişme, çevre ve ekonominin gereksinimlerini karşılama ekonomik, sosyal ve politik kararlar alırken çevre ve doğanın korunmasını hesaba katma anlamına gelir396.

Toplum görüşü; Hıristiyan değerler sadece politik çevreye değil ekonomik, sosyal ve kültürel çevrelere de uyarlanmıştır. Herkesin ve her bireyin katkılarına dayalı ekonomik gelişme, bireyin yaşam standartlarını ve kişisel gelişimlerini yükseltme amacı ışığında eşit bir şekilde dağıtılmadıkça huzur ya da barışı besleyemez. Bu nedenle EPP, kolektif dayanışma sistemleri geliştirmiş ve desteklenmiştir. EPP, hâkimiyet ya da adaletsizlik aracı olarak kötüye kullanılan ekonomik güç tehlikesine karşı herkesin tetikte olmasını ister. Son olarak, özel, ulusal ve uluslararası olmak üzere bütün düzeylerde katılım ve ortaklığa dayalı sosyal dayanışma ve adaleti sağlamaya çalışmak hayati önem taşmaktadır. Bu değerler ışığında, Hıristiyan demokratik toplum görüşü “yerinden hizmet ilkesine” dayanır. Yerinden hizmet ilkesi, dayanışma gereklilikleriyle ve vatandaşların katılımıyla bağdaşan düzeyde hem en etkili hem de bireye en yakın bir düzeyde hizmetin sunulması anlamına gelir. Daha düşük bir düzeyde gerçekleştirilebilen görev, daha yüksek bir düzeye aktarılmamalıdır. Ancak yerinde hizmet üst düzeyin alt düzeye görevlerini yerine getirmesinde yardımcı olması gerektiği anlamına da gelir. Yerinden hizmet ilkesi ile paralel olarak EPP, problemlere müşterek cevaplar bulma konusunda daha yetkin olduğu uluslararası ve ulus-üstü kongrelerin ve yapıların genişletilmesini ve oluşturulmasını savunur. Bu ruh içerisinde EPP, devlet ile ilişkisi olmayan örgütlerin faaliyetlerini ve bu kuruluşların oluşturulmasını destekler. EPP, devletler, gruplar, uluslar, milletler, toplumlar ve bireyler arasında mevcut olan farklılıklara saygı çerçevesinde gezegenin ve ortak mirasın yönetilmesi arayışı içerisinde olan gerçek bir uluslararası ortaklık bilinci kurulmasını destekler. Kendi çıkarı amacıyla dünyaya egemen olabilmek için son iki yüzyılda insanoğlunun kullandığı tekniklerin şu anda doğayı ve sonuç itibariyle insanoğlunun var oluşunu tehlikeye attığı için kullanılmaması gerektiğini savunur.

396 Sürdürülebilirlik sadece doğal kaynakların korunması değil, aynı zamanda doğal kaynakların kullanımına ve

tüketimi sonucu oluşan atıkların verildiği çevrenin de uzun dönemli kullanımı ve korunması ile ilgilidir. Bu konuda geniş bilgi için Bkz Toprak Zerrin (2003), Çevre Yönetimi ve Politikası, Anadolu Matbaacılık, İzmir, s. 16-7.