• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

4.1 Gizli Davet

Hz. Muhammed (as) kendisine peygamberlik görevi verildikten sonra açık davet emri gelinceye kadar üç yıl boyunca insanları gizli bir şekilde davet etmiştir.80 Bu süre zarfında Hz. Peygamber önce aile fertlerine ve yakın arkadaşlarına tebliğ yapmıştır. Allah’a ve Rasûlü’ne ilk inanan ve Rasûl’ün getirdiğini ilk tasdik eden Hz. Hatice olmuştur.81 Böylelikle Cenâb-ı Hak, Hz. Peygamber’in yükünü hafifletmiştir.

76 Müslim, İman, 252; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II/48-49; İbn Kesîr, el-Bidâye, III/3. 77 Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 3; İbn Kesîr, el-Bidâye, III/3.

78 İbn Kuteybe, Abdullah b.Müslim ed-Dineverî, el-Maârif, Beyrût, 1970, s.66; Mes’ûdî, Mürûcü’z-

Zeheb, I/307.

79 İbn İshâk, es-Sîra, I/199; Mâlik b. Enes, Ebû Abdillah Mâlik b. Enes, el-Muvatta, İstanbul, 1981,

Sıfatü’n-Nebi, I; İbn Kuteybe, el-Maârif, s.66; Tirmizî, Menâkıb, 4; Belâzürî, Ensâbü’l-Eşrâf, I/116; el-

Ya’kûbî, Ahmed b. Ebî Ebî Ya’kub b. Cafer b. Vehb b. Vâdıh, Târîhu’l-Ya’kûbî, Beyrût, 1970, II/22; Mes’ûdî, Mürûcü’z-Zeheb, I/307; İbn Abdilber, Ebû Ömer Yûsuf b. Abdillah b. Muhammed, el-İsti’âb

fî Ma’rifeti’l-Ashâb, Kâhire, thz, I/35; İbnü’l- Esîr, el-Kâmil, II/50.

80 İbn Hişâm, es-Sîra, I/262; İbn Sa’d, et-Tabakât, I/199; Belâzürî, Ensâbü’l-Eşrâf, I/131; Mes’ûdî,

Mürûcü’z-Zeheb, I/307; Ziriklî, el-A’lâm, VII/86; Muhammed Rıza, Muhammed Rasûlullah, Beyrût,

1975, s.77.

81 Taberî, Târîhu’l-Ümem ve’l-Mülûk, II/307;İbn Abdilber, el-İsti’âb, IV/1820; İbn Asâkir, Ebu’l-

Zira Hz. Peygamber kendisini inkâr eden, yalanlayan herhangi bir şey duyduğunda üzülüyordu ancak eşi Hatice’nin yanına döndüğünde Allah O’nu rahatlatıyordu. Hz. Hatice, Hz. Peygamber’i düşüncelerinde takviye ediyor, üzüntüsünü hafifletiyor, O’nu tasdik ediyor, insanların yaptıklarına aldırış etmemesini tavsiye ediyordu.82

Bazı müelliflere göre; vahiy bir dönem kesintiye uğramıştır. Bu durumla ilgili olarak Hz. Peygamber bir ara yürümekte iken gökten bir ses duyduğunu, gökyüzüne baktığında Hira’da kendisine gelen meleği gökler arasında kurulu bir kürsü üzerinde oturmuş olarak gördüğünü ve korkudan diz üstü çöküp nihayetinde yere düştüğünü sonra da ailesine dönüp üzerini örtmesini istediğini anlatmıştır. Bunun üzerine Allah Teâlâ şu ayet-i kerîmeleri indirmiş ve bundan sonra vahiy peşpeşe gelmiştir:83

“Ey örtünüp bürünen (peygamber), kalk da uyar. Rabbini yücelt. Nefsini arındır. Şirkten uzak dur.”84

Bu ayet-i kerîmelerde davete dâir bir emir yoktur; yalnız, Hz. Peygamber’i hazırlamakta, O’nu rahatlatmakta, gece ibadetinin önemine işaret etmekte ve bunun ileride yükleneceği risâlet görevine karşı Hz. Peygamber’i güçlendirecek yararlarına dikkat çekmektedir.85

Muhammed b. İshâk’a göre ise; vahiy bir müddet kesilmiş bu durum Hz. Peygamber’i üzmüştür. Kendi kendine “Rabbimin bana darılıp beni terk etmesinden korkarım” demesi üzerine Cebrâil Duhâ Sûresi’ni getirmiştir.86 Hz. Peygamber’in teselli edildiği ve üzerindeki lütuf ve ihsanların sayıldığı sûrenin ilgili ayetleri şöyledir:

Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, VII/82; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II/50; ez-Zehebî, Şemsüddîn Muhammed b.Ahmed b.Osman, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, Beyrût, 1985, II/109; Kehhâle, Ömer Rızâ, A’lâmu’n-Nisâ’, Dımaşk, 1959, I/328.

82 İbn İshâk, es-Sîra, I/201; İbn Hişâm, es-Sîra, I/ 240; İbn Kesîr, el-Bidâye, III/23; Kehhâle, A’lâmu’n-

Nisâ’, I/328.

83 Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 3; Müslim, İman, 256; Taberî, Târihu’l-Ümem ve’l-Mülûk, II/306; İbn Kesîr,

el-Bidâye, III/16; Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, XIX/59-60.

84 Müddessir 74:1-5.

85 Derveze, İzzet, Kur’ân’a Göre Hz. Muhammed’in Hayatı, çev: Mehmet Yolcu, Düşün Yayıncılık,

İstanbul, 2011, I/638.

86 İbn İshâk, es-Sîra, I/ 205; İbn Hişâm, es-Sîra, I/241; el-Kâsımî, Muhammed Cemâleddîn, Mehâsinü’t-

“Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da. Muhakkak ki âhiret senin için dünyadan daha hayırlıdır. Şüphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın. Seni yetim bulup da barındırmadı mı? Seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi? Seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi?”87

Hz. Peygamber’i teselli ederek kendisine bahşedilen nimetleri sayan ve nübüvvetin ilk dönemlerinde nâzil olan aşağıdaki ayet-i kerîmeler de Allah Teâlâ’nın Hz. Peygamber’e olan yardımını hatırlatmakta ve Hz. Peygamber’i desteklemektedir:

“(Ey Muhammed) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? Senin şanını yükseltmedik mi?”88

Yine davetin ilk dönemlerinde Hz. Peygamber’in risâlet görevine hazırlanmasına yönelik olarak nâzil olan aşağıdaki ayet-i kerîmelerde Cenâb-ı Hak Hz. Peygamber’in kendisine verilecek olan görevin ağırlığına da dikkat çekmektedir. Ayet-i kerîmelerde Hz. Peygamber’e gece kalkarak ibadet etmesi, Kur’ân okuması ve kendisinden başka ilâh olmayan Allah’ı vekil edinmesi emredilmiş böylelikle Hz. Peygamber’in mânen hazırlanması sağlanmıştır:

“Ey örtünüp bürünen (peygamber) Kalk, birazı hariç olmak üzere geceyi; yarısını ibadetle geçir. Yahut bundan biraz eksilt. Yahut buna biraz ekle. Kur’ânı ağır ağır, tane tane oku. Şüphesiz biz sana (sorumluluğu) ağır bir söz vahyedeceğiz. Şüphesiz gece ibadetinin etkisi daha fazla, (bu ibadetteki) sözler (Kur’ân ve dua okuyuşlar) ise daha düzgün ve açıktır. Çünkü gündüzün sana uzun bir meşguliyet vardır. Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel. O, doğunun da batının da Rabbidir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öyleyse O’nu vekil edin.”89

87 Duhâ 93:3-8. 88 İnşirâh 94:1-4. 89 Müzzemmil 73:1-9.

Bu üç yıllık süre içerisinde Hz. Peygamber davetini gizlemiş ancak güvendiği kimselere açıklamıştır. Hz. Peygamber’e inananlar namaz kılmak istediklerinde vadilere giderek gizlice namaz kılmışlardır. Bir seferinde Sa’d b. Ebî Vakkâs’ın beraberinde Ammâr, İbn Mesûd, Habbâb ve Saîd b. Zeyd olduğu halde90 içlerinde Ebû Süfyan ve Ahnes b. Şerîk’in olduğu bir grup müşriğin onları gördüğü, onlara hakaret ettikleri, onları ayıpladıkları ve sonunda kavgaya tutuştukları, Sad b. Ebî Vakkâs’ın da müşriklerden birine devenin kemiği ile vurup başını yardığı ve bu olayın da İslâm tarihinde dökülen ilk kan olduğu rivayet edilmiştir.91

Bu olaydan sonra Hz. Peygamber ve O’na iman edenler İslâm’a ilk girenlerden Erkam b. Ebi’l-Erkam’ın 92 evinde toplanarak bir araya gelmeye başlamışlardır. Hz. Peygamber ve ashâbı orada namazlarını kılıyorlar ve Allah’a ibadet ediyorlardı. 93 Hz. Peygamber İslâm tarihinde Dâru’l-Erkam diye anılacak olan bu evi tebliğ faaliyeti için uygun bulmuş ve merkez haline getirmiştir.94 Hz. Peygamber, nübüvvetin 6. yılında Hz. Ömer’in Müslüman oluşundan sonra Dâru’l-Erkam’dan ayrılmıştır.95