• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Kavramsal Çerçeve

2.1.2. Giysi Tasarımı

2.1.2.1. Giysi Tasarımında Kullanılan Öğeler ve Tasarım Prensipleri

2.1.2.1.1. Giysi Tasarım Öğeleri

Siluet

Siluet, “Moda tasarımında insan vücudunun sadeleştirilerek ve estetik görünüm kazandırılarak çizimini ifade eder” (Olgaç, 2004:60). Giysi tasarımcıları 3 tip siluet kullanmaktadırlar. Bunlar; doğal, ince ve özel giysiler için hazırlanan siluetlerdir. Siluet üzerine giydirilen giysiler ise, çizgiler yardımıyla ifade edilmektedir.

Geçmişte baş yüksekliği, karış, ayak ve parmak gibi ölçülebilen bir uzunluğa göre vücuda orantılamak, bilim adamları, mimarlar ve heykeltıraşların en çok ilgilendikleri konulardan biri olmuştur (Erdoğan, 2006: 20).

Bu nedenle çok eskiden beri sanatkarlar insan vücudu için bir ölçü sistemi bulmaya çalışmışlardır. MÖ 5’inci yüzyılda yaşamış Yunanlı ressam Poluklet günümüzde de kullanılan ‘’Altın kesit’’ orantısını geliştirmiştir. Rönesans döneminde Leonardo da Vinci Mikelanj ve Albrect Dürer orantılı bilimin vücuda uygulanışı üzerinde çalışmalar ve günümüzde de kullanılan sekiz bölmeli dağılımı bulmuşlardır (Şener, 1995:16).

Giysi tasarımında kullanılan Altın Kesit Formu ‘’Slim Line’’ olarak kullanılmaktadır. Tasarımcı iki silueti de kullanarak çeşitli formlarda giysiler tasarlamaktadır. Tasarımcı, tasarımlarında kullandığı modellere göre siluet kullanmaktadır. Ayrıca, vücudun bazı kısımlarında kullanılan vatka, korse vb. ilavelerle bel, kalça, omuz gibi yerlerde vücudun formu değiştirilebilmektedir (Kutlu, 2001:15).

Çizgi

Bir yüzey sanatı öğesi olarak çizgi, uzunluğuna oranla kalınlığı çok az olan bir şerit anlamını taşır. Kalın bir fırçayla bir yüzey üzerine vurulacak uzun bir boya darbesi resim sanatında çizgi olarak değerlendirilir (Sözen ve Tanyeli, 1996:61).

Biçim ve yüzeylerin sınırlarını çizgiyle tanımlarız. Çizgi insan beyninin ürettiği gerçekte var olmayan uzun ince görünüm değerinin nesnelleşmiş sembolüdür. Çizgi tek boyutlu eleman olarak da tanımlanır, evrende tek ve iki boyutlu var oluş asla olamaz. İki boyutlu yüzeyler üç boyutlu hacimsel bir paketlenme var ise, yüzeyde vardır. Çizginin yapıldığı ve çizildiği malzemeye göre eni, boyu, kalınlığı kesinlikle vardır. Ancak bu boyutlar arasında büyük ölçü farklılıkları bulunur (Atalayer, 1994:146-147).

Çizgi eşyayı tanıtan, sınır gösteren, ancak doğada yalnız başına görülmeyen geometrik bir unsurdur (Bigalı, 1999:139).

Çizgilerin gösterdikleri biçim farkları dolayısıyla etkileri birbirinden farklıdır. Aynı kalınlıkta, farklı doğrultu ve aralıktaki çizgilerle yüzeyde derinlik etkisi elde edilebilir. Aynı etki kalınlığı değişen çizgilerlerle ortaya konabilir. Çizgilerin kalınlığını, yönünü değiştirerek, aralıklarını artırıp eksilterek, gerektiğinde düz, gerektiğinde eğik ya da kırık çizgi kullanarak pek çok düzenlemeler yapılabilir. Yalnız çizgi kullanılarak soyut ve somut nitelikte resimler yapılabilir (Güngör, 1983:13).

Geometrik ya da görsel anlatımda kullanılan çizgiler yapı, görüntü değer ve biçim bakımından farklılıklar içerir. Çizgi çeşitleri iki ana bölüme ayrılır:

Mekanik çizgi çeşitleri; bu çizgiler geometrik yapılarına göre gruplanır, • Düz çizgi

• Eğri çizgi • Kırık çizgi

Artistik çizgi çeşitleri; tek çizgi üzerinde görüntü bakımından farklılık içeren çizgilerdir,

• Ölü, hareketsiz, hacimsiz çizgi

• Canlı, hareketli, hacimli çizgi (Atalayer, 1994:148).

Çizgilerin psikolojik etkilerinin yanında fiziksel görünümü farklılaştıran etkileri vardır. Örneğin zayıf ve uzun boylu bir kişi enine düz çizgilerle oluşan bir giysi giyerse olduğundan daha toplu ve kısa, şişman ve kısa boylu bir kişi, boyuna düz çizgili bir giysi giyerse daha zayıf ve uzun görünecektir. Bu bir göz aldatması olsa da kişinin fiziki görünümünde etkili olacaktır (Gümüş, 1995:160).

Grafik olarak hareket halindeki bir noktanın belirli bir yöndeki eğiliminden yola çıkar. Görsel anlamda ilk anlatım unsurudur. “Çizgi, yüzey üzerinde nesnenin ilk dış sınırlandırma eylemi olduğu için renkten de önce gelir” (Tansuğ, 2004:13). Çizgi öğesi kadar önemli olan diğer bir tasarım öğesi ise, renktir.

Renk

Renk, tasarımı estetik kılan temel öğelerden birdir. Renk algısı ait olduğu yüzeyin sınırları içinde ışık frekansları olarak renk türü, tonu ve parıltısı olarak algılanır (Atalayer, 1994: 70). Işığın kendi öz yapısına ve nesneler üzerindeki yayılımına bağlı olarak göz üzerinde yaptığı etkidir (Sözen, Tanyeli, 1996:69).

Renklerin farklılığının yanı sıra her bir rengin değişik tonlarda kullanılması da tasarda önemli rol oynar. Renkler arasında kullanılan ton farklılıkları etkiyi güçlendirir. Bu nedenle ton değerleri bir tasar öğesi olarak önemli bir görev yapar (Güngör, 1983:37).

Tasarımcı tasarımlarında renk unsurunu vücut problemlerini kapatmak amacıyla;  Şişman figürü büyük gösterecek açık renklerden kaçınmalıdır. Koyu ve

mat renkleri tercih etmelidir.

 İnce yapılı olanlarda ise açık ve parlak renkler kullanılmalıdır.

 Kalça yapısı geniş olanlarda ise pantolon ve eteklerde koyu renk ve üst giyimde ise açık renkler kullanılmalıdır (Bulgun, 2000:85).

Doku

Her cisim bir maddeye sahiptir ve maddeye dokunulduğunda elde bir pürüzlülük duygusu hissedilir. Bu hisse doku adı verilir. Dokular verdikleri hisse göre üç ana grupta toplanır; sert dokular, orta sert dokular, yumuşak dokular. Cisimlere dokunmakla hissedilen dokulara doğal dokular denir. Herhangi bir cismin resmini yaparken onun yüzeyinin pürüzlülük derecesi bir takım taramalar ve noktalar yardımıyla belirtilir. İki boyutlu yüzeylerde uygulanan bu dokuya yapay doku adı verilir (Güngör, 1983:36).

Doku, görme ve dokunma duyularıyla kavranabilen, homojen, yüzeysel etki öğesidir (Sözen ve Tanyeli, 1996:69). Her şeyin doğal bir dokusu vardır. Pürüzler, kayganlıklar, düzlükler, yumuşaklıklar, sertlikler, girinti ve çıkıntılar dokunsal ifade etkileridir. İşte bu etkilere göre doğal dokular iki zıt kutupta algılanır;

• Sert, pürüzlü dokular

Form-Biçim

Form daima iç yapısında ve parçaların birleşmesine göre kazandığı yapısallığı ya da belirsizlik, güçlülük ya da zayıflık, ahenkli ya da ahenksizliği, itici ya da çekiciliği gibi, hareket-yaşam nitelikleriyle görüntünün salt imgesinin çok daha derinlerine giden temel işlevselliğinin algılanmasıdır (Kutlu, 2001:18).

Bir nesnenin görme ve dokunma organlarıyla algılanmasını sağlayan kendine özgü gerçekçiliğine biçim denir (Sözen ve Tanyeli, 1996:41). Uzayı yüzeylerle sınırlayan her var oluş bir biçimi oluşturur. Işığın yüzeye çarpması sonucu yüzey yansıyan ışıkla renklenir. Renk algısı, ait olduğu yüzeyin sınırları içinde, renk türü, tonu ve parıltısı ile bir bütün olarak algılanır (Atalayer, 1994:157).

Bir tasarda rol oynayan en önemli öğelerden biri biçimdir. Tasarımlar tasarı haline geçerken yani maddeleşirken çevre çizgileri belirlenir ve kabuğu oluşturulur. İki ve üç boyutlu çalışmalarda durum aynıdır. Ancak biçimler arasında büyük farklılıklar vardır. Bir kısmı geometrik bir düzen içinde oldukları halde diğer pek çokları serbest görünüştedirler (Güngör, 1983:12).

Şekil bakımından uyumlu, dengeli, armonili ve birlik gösteren tasarımlar oluşturabilmek için; şekilleri yaratan geometrik zıt elemanların, biçimler arasındaki zıtlıkların bilinçlice düzenlenmesi gerekir. Birbirini reddeden zıt biçimler uyumsuzluk yaratırlar. Aynı zamanda anlamı zorlayan, işleve uymayan, ana fikri yansıtmayan formlar, bütünselliği ve dengeyi bozarlar (Atalayer, 1994:201).