• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Kavramsal Çerçeve

2.1.3. Giysi Tasarım Değeri

2.1.3.2. Giysi Tasarımın Fonksiyonel Değeri

Tasarım, bir tasarlama eylemi sonucunda beliren ve asıl yapıtın gerçekleştirilmesi sırasında yönlendirici olan proje, çizim, maket vs. gibi ürünlerin tümüdür. Tasarlama bir bütündür ve bir nesne, bir sistem ya da bir olayın amaçlanan bir sonuca göre tanımlanmasıdır(Atan, 2006:45).

Tasarımda fonksiyonellik, en basit tanımı ile, ortaya konan ürünün bir amaca hizmet etmesidir. Diğer bir tanımla, referans ettiği şeyin sonucudur. Su koymak için içi boş bir kap tasarlarız. Herhangi bir şeyi kesmek için bir ucu keskin bir metal. Eşyalarımızı saklamak için içi boş, raflar olan bir dolap ya da sandık. Vücudumuzu örtmek için, iplikleri bir araya getirerek bir kumaş. Bu nedenledir ki, biçim ve işlev bir bütünlük içinde olmalıdır. Biçim fonksiyonu izlerse ve fonksiyon istenilen sonuç ise, biçim amaca ulaşmış demektir. İşlevini yerine getirmesi esas olan bir üründe işlev, tasarlama sürecinde özellikle estetik öğeler kazandırmada sınırlayıcı bir unsur olabilmektedir. Hatta, fonksiyon yaygın olarak, objelerin görünümünü sınırlayan tüm faktörleri örtmek için de kullanılmaktadır (Önlü, 2004:87).

Sanat yapıtlarında estetik nitelik ve buna bağlı olarak özgün olma koşulu ön planda olmasına rağmen, giysi tasarımlarında işlevsel olma zorunluluğu, eş değer bir öneme sahiptir. Giysi tasarımlarının fonksiyonelliği olmadıkça, estetik değerlerle bezeli özgün bir sanat objesinden başka bir şey olmayacaktır.

Bir tasarımda tasarımcı, tasarladığı ürünün işlevini tasarımın hiçbir aşamasında unutmamalıdır. Bu süreç yaratıcılığa engel değildir. Çünkü yaratıcılık bir anlamda sonuç değil, gidilen yoldur. Yani süreçtir. Ve aynı ürünün binlerce farklı tasarımı bu tasarıma götüren binlerce yaratım olasılığı bulunmaktadır. ‘’Tasarım bir kurgudur.

Planlama, biçimlendirme, kurma işlemidir. Bütün bu işlemler belli sanatsal ve bilimsel yöntemlerin birlikte kullanılmasını gerekli kılar (Alp, 2009:50)”.

Tasarımın bilimsel boyutu, her şeyden önce kurgu kavramı ile açıklanabilir. Özellikle uygulamalı sanatlarda tasarımcı iyi bir teknik ve malzeme bilgisine sahip olmalıdır. Aynı zamanda bu bilgi değişken ve esnek olmalı, estetik alana uyarlanmalıdır ( Değişen sosyolojik, ekonomik ve politik tabanlı değişimler modayı da etkilemiş, 20. yy. tasarımcılarının kreasyonlarının konseptini belirlemiştir. Teknolojik gelişmelerin de desteğiyle tasarımcılar malzeme, teknik ve uygulama kolaylıkları bakımından yepyeni yaratma alanları bulmuş ve aynı zamanda ortaya çıkan gereksinimlere uygun işlevsel çözümler geliştirebilmişlerdir.

Tasarımda fonksiyonellik, en basit tanımı ile, ortaya konan ürünün işlevsel bir amaca hizmet etmesidir. İşlevselliğin iki yöntemi vardır.

1. Tasarımcı ürünün işlevselliğini düşünerek, ürüne estetik görünüm kazandırmayı, yani estetik boyutu ürünü işlevsel hale getirdikten sonra irdelemeyi hedefler. 2. Tasarımcı işlev ve estetiği bir bütün olarak düşünüp, hem ürünün işlevselliğini

yaratıcı düşünceyle daha da geliştirir hem de ona estetik bir boyut katar (Ekinci, 2008:17).

Tasarlanan ürünün sembolik değer yönüyle birlikte fonksiyonelliği satınalınabilir olması bakımından önemlidir. Sanatsal alanda yapılan her ürün sadece görsel yönüyle değerlendirilirken, fayda amacına yönelik ürünlerde de fonksiyonellik ön plana çıkmaktadır. “Bir ürünün işlevselliği tüketicilerin beklentileri ve ihtiyaçları doğrultusunda önem kazanır. Çağımızda yaşanan teknolojik alandaki büyük değişim ve gelişim tüketiciyi ürün beklentileri konusunda bilinçlendirmiştir. Günümüzde artık bir ürünün yeni, farklı ve güzel olmasının dışında yaşamı kolaylaştıran ve amaca hizmet eden özellikleri de içinde barındırması gerekir (Yılmaz, 2004:17)’’.

Bir ürün kullanım amacına hizmet ettiği oranda değer kazanmaktadır. Yani ürünün estetik görünümünün yanında dayanıklılığı ve kullanım kolaylığı da piyasadaki çok çeşitliliğin arasında seçimi sağlayan unsurlardır. Sadece modaya ya da faydaya bağlı tasarımlar kısa ömürlü olmaktadır. Bu sebeplerden dolayı fonksiyonelliği sağlayacak her unsur tasarımda iyi düşünülüp buna göre planlanmalıdır.

Tasarımda amaç insanı giydirmektir. Bunun içinde giysinin kişiye uygunluğu, işlevselliği kişiyi tanımakla ve hareket alanını bilmekle mümkündür. Giysinin işlevine uygun olarak insan vücudunun hareketleri saptanmalı, ölçülendirme ve kalıp tasarımı buna uygun olarak yapılmalıdır (Kutlu, 2001:12).

Giyilen giysilerin, kişiye rahatsızlık vermesi, hareketlerini kısıtlaması veya işlerini yaparken engel oluşturması, giysi uyumundan kaynaklanan sorunların temelini oluşturan nedenlerin başında sayılabilir. Giysinin vücuda uyumundan kaynaklanan sorunlar iş verimini düşürdüğü gibi, kişi üzerinde psikolojik ve fiziksel etkiler de yaratmaktadır (Vural vd., 2006:343-346).

Bireyin kendini rahat hissetmesi, vücuduna uygun hareket serbestliği sağlayan giysilerle mümkündür. Rahatlık ve korunmak için olduğu kadar bir giysinin estetik olarak da kullanıcıya hitap etmesi gerekmektedir. Modaya uygun ve estetik açıdan cazip giysilerde kullanıcının toplum içinde fark edilme güdüsünü tatmin ederek, psikolojik rahatlatmayı sağlayacaktır (Kansoy ve Dirgar, 2004:1-2).

Bireyin vücut özelliğine ve ölçülerine uygun olmayan bir giysi rahat hareket etmesini engeller. Özellikle fonksiyonel giysilerde uyum ve hareket serbestlisi diğer unsurlardan önce geldiğinden, bu giysilerin kalıpları oluşturulurken vücudun durağan ve hareket halindeki pozisyonlarının ve eklem hareketlerinin giysinin formunu ne derece etkilendiğinin incelenmesi ve dinamik antropometrik ölçüler son derece önemlidir (Koca, 2007:20).

Tasarımı yapılan ürünün üretim açısından da elverişli olmasına özen göstermek gerekmektedir. Üretim açısından elverişli olmayan bir ürünün tasarımı, üretim maliyetlerinin yükselmesine, kullanımda sorunlar çıkmasına neden olmakta ve dolayısıyla kaliteyi de etkilemektedir (Üreten, 1997:76).

Tasarımda öncelikle fonksiyonellik çok önemli olmaktadır. Daha sonra kullanışlı olması, ergonomik olması ve özgün olması gerekmektedir. Tasarımlar markalaşabilir, yeni bir kimlik kazandırabilir (Akman, 2004:32).