• Sonuç bulunamadı

Giriş sınavı: işler ve alışılmadık işler

Belgede Yeniçeriler Godfrey Goodwin (sayfa 33-36)

Çocuklar ikinci kez Edime ya da İstanbul'da muhtemelen ye-niçeri ağası tarafından tepeden tırnağa çmlçıplak muayeneden ge-çirilirdi. İki arada, sanki bir boşlukta gibiydiler. Çocukların künye-lerine, uzaklarda kalmış olan babalarının gerçek adı yerine takma adlar yazılırdı. Bunlar Abdullah (Allah'ın kölesi) ya da Abdül-mennan ya da abd (köle) takısıyla başlayıp babanın Müslüman ol-madığı anlamını taşıyan çeşitli isimlerdi. Öte yandan oğlanlara Müslüman adlan takılır, İslamiyet'i kabul ettiklerinin işareti ola-rak da sünnet edilirlerdi. Zekâ düzeyleri yeniden incelenir ve so-nunda -ya da sonuna doğru, zira Osmanlı tarihinde her zaman is-tisnalar vardır- kaderlerine teslim edilirlerdi. XVI. yüzyıl başların-da 5 000-6 000 devşirmenin arasınbaşların-dan ülkenin gözdesi olan Ende-run için yalnızca 100 ila 200 arası çocuk seçilirdi. Bir dönem, en ye-tenekli görülen devşirmeler doğrudan saraydaki Enderun'a13

gönderilmişti, ikinci tertip devşirmeler ise saray dışındaki okulla-ra verilmişti ki aokulla-ralarında, kuşkusuz büyük Mimar Sinan gibi, üs-tün nitelikli olanlar da vardı. Ancak bunlar kafatası yapılan açısın-dan ya da yeterince güzel bulunmadıklarınaçısın-dan ikinci tertibe alın-mış olurlardı. İlerki yıllarda acemi oğlanlan bir süre Galatasa-ray'da (Mektebi Sultanî) hazırlık eğitimi gördükten sonra saray için seçilmeye başlandılar.

Sarayda Enderun eğitimi görenlere içoğlam denirdi. Bunlar-dan 400 kadarı Galatasaray'da eğitiliyordu. Öte yanBunlar-dan Kanunî Sultan Süleyman'ın gözde sadrazamı İbrahim Paşa, Hipodrom'da-ki (Atmeydanı) bugün müze olan sarayında Bosnalı ve Arnavut devşirmeler için üçüncü bir okul açmıştı. 1624'te Baudier'nin anlat-tıklarına göre 140 metre cephesi ve 600 kadar odası bulunan bu bü-yük saray -İbrahim Paşa Sarayı- resmî törenler ve şehzadelerin tür-lü eğlenceleri için kullanıldıktan sonra 400 öğrenciye okul olmuştu.

Burada onlara edebiyat, silah bilgisi ve diğer dallarda eğitim verilir-di. Evliya Çelebi'ye göre bu okullardaki dinî eğitim, medreselerde verilenden daha üstündü. Öğrenciler aynca okçuluk, binicilik ve

ci-rit atmanın yanı sıra Arapça, Farsça ve Türkçe de öğrenirlerdi. Eği-tim konuşma, düzyazı, şiir, musiki ve hat sanatını da kapsardı. İb-rahim Paşa Sarayı sonralan XVII. yüzyıl ortalarında I. İbİb-rahim tara-fından gerici olarak kapatıldı. Sultan, aynı zamanda Galatasaray'ın gelirini de kesmişti. İbrahim Paşa Sarayı sonralan bir şekilde varlı-ğını sürdürebildi, ancak buradaki öğrenciler süvari olamıyor, zülüf-lü baltacılar koğuşunda basit temizlik işleri yapıyor ya da yeniçeri kışlalarında aşçı, firma ve çamaşırhane görevlisi olarak hizmet edi-yordu.

Galata ve Edirne'deki okullar, IV. Murad döneminde (1623-1640) devşirmelerden Enderun için seçim yapılması tamamen sona erdiği zaman kapatıldı. İyi bir eğitim görmelerine rağmen içoğlan-lan kendi yaşıtiçoğlan-lan gençlerden farklı davranmazlardı. Biri Fransa Evi'nin (Maison de France) bahçesinden meyve çalmış, bir diğeri Fransız sefirine küçük muziplikler yapmıştı. Fransız Sarayı, bugün de olduğu gibi Galatasaray'ın bahçesine bitişikti. Kâtip meyve ola-yını şikâyet etmiş, sefir de akşamüstü masasmda çalışırken açık pencereden birtakım çığlıklar duymuştu. Sesler sanki Galatasa-ray'da dayak yiyenlerden geliyordu. Ancak bunların gerçekten suç-lu öğrenciye mi yoksa taklitçi bir yaramaza mı ait olduğunu hiçbir zaman anlayamamıştı.

En az rağbet gören okul Gelibolu'daydı ve acemi oğlanlan bu-rada XV. yüzyıldan beri denizci olarak yetiştiriliyordu. Bir dönem bunlardan 2 000'i Gelibolu'nun karşı kıyısında bulunan Çanakka-le'deki savaş gemilerinde, 5 000'i de Haliç'teki tersanede görevlen-dirildi. Haliç Tersanesi aynı dönemin Venedik tersanelerine rakipti.

Bir kısmı burada aşçı yamaklığı ve odun kesme gibi işlerde, 2 000 kadan da saraya ait bahçelerde çalışıyordu. Bu bahçelerin arasına Bursa ve Manisa'daki saray bahçelerine ait büyük çiçeklikler ve meydanlar da dahildi. Ancak acemi oğlanlanrun tümünün de pay-laştığı tek bir nokta vardı: savaş için eğitilmek.

Diğerleri ise ordu emeklisi olan çiftçiler tarafından 25 akçe gi-bi küçük gi-bir ücretle iki ya da dört yıl süreyle kiralanıyordu. Fransız Elçijigi'nde çalışan Nicolay'a göre bunlar artakalanlardı.14 Balkan-l a r d a geBalkan-leBalkan-lere Türkçe öğretiBalkan-lir ve ağırBalkan-lık kaBalkan-ldırma çaBalkan-lışmaBalkan-lanyBalkan-la vüçut yapıl^söyl^diğme;göre.360 ktfoyu birkaç adım taşıyabile-cek, kadgr güçlendirilir,15 dolayısıyla iyi gıda -almalarına özen gös-terilirdi. Bunlar Şehzade Camii yakınındaki acemi oğlanı kışlasında

39

kalırlardı. Bu kışlada yaklaşık 2 500 acemi oğlanı barındıran, her bi-ri 70-80 kişilik 31 koğuş vardı. Sarayda nöbet tutanlar kışlanın dış duvarları üzerindeki kulelerde yatarlar,16 ordu sefere çıktığı za-manlar şehirde kolluk17 görevi yaparlardı. Zindeliklerini korumala-rı için bunlara su dağıtım işlerinde, askerî kuruluşlarda, saraya ait yapılarda duvarcılık gibi görevler yüklenirdi. Süleymaniye Külliye-sinde çalışan işgücünün yansı bunlardan oluşuyordu.

300 acemi oğlanı Şehzade Camii'nin yanındaki Eski Odalar' da ve kışlalan yakınındaki yeniçeri fırınına bitişik bekâr koğuşlarında kalırdı. Salhanelerdeki kasaplara çıraklık edenlere de benzeri yerler verilirdi. Bu salhanelerde Yeniçeri Ocağı'na ait sürülerden kesim yapılırdı. 1566'da çıkan bir fermanla 20 acemi oğlanı Edime, 250'si de Topkapı Sarayı'na ait bahçelere gönderilmiş, on yıl sonra bunla-ra 120 kişi daha ilave edilmişti. 1573 ağustosunda 150 acemi oğlanı eşit sayıda bostancıyla birlikte kışlık odun kesimi için Izmif e yol-landı. 1577'de bir fermanla acemi oğlanları sarayın kilerlerinde ve çiçek tarhlarında çalışmaya başladılar. Bir kısmı da mutfaklarda sultanın sofrası için sebzelerin hazırlanmasında, peynir ve yoğurt yapımında aşçı yamağı olarak görev aldı.

1586'daki fermanla Anadolu'dan 20, Balkanlar'dan özel ola-rak seçilen 25 acemi oğlanı konakların muhtelif işleriyle görevlendi-rildi. 7 acemi oğlanı saray çamaşırhanesinde, 10'u da atların bakı-mında kullanılarak bu böylece sürüp gitti. 1572'de 54 acemi oğlanı lağımlarda çalışmaya başladı ve 1578'de 50 kadan su dağıtım işleri-nin başındaki ağanın emrine verilerek muhtemelen boru döşenme-sinde kullanıldı. O dönemde bu işlerin başında "dalgıç" lakabıyla anılan ve çevresine korku salmış Davut Ağa vardı. Bu takma ad kendisine Galata Köprüsü yakınındaki Yenivalide Camii'nin temel-lerini atarak inşaata başlamış olduğu için verilmişti- Bir dönem ye-niçeriler Tophane'deki top dökümhanesinde de çakştılar. 1587'de 100 kadar acemi oğlanı buraya dökümcülük, demircilik, marangoz-luk gibi işlerde yardıma olarak kullanılmak üzere gönderildi.

1623'te eski sultanların dul kadınlarına hizmet için toplam 1 277 acemi oğlanı Eski Saray'da,18 Galata'daki sarayda ve İbrahim Paşa Sarayı'nda ve sultanın emrinde görev aldılar. Bunlar süpürgecilik, su taşıma, aşçılık ve buzhanelerde hamallık gibi işlerde çalışırlardı.

Bir kısmına da yeniçerilerin hayvan sürülerine bakan silahlı çoban bölüğünde ve askerî törenlerden önce sokakların süpürülmesi gibi

işler verilirdi.19

Şehirdeki yaşam birtakım kaçamaklara yol açıyordu. Yeniçe-riler meyhanelerin tadını çıkarıyor, yeni gelenler de ağabeylerini iz-liyordu. Evliya Çelebi'nin hem aşağıladığı hem de keyif aldığı kö-çek oğlanlar, raksederken acemi oğlanı üniforması giyerlerdi.

Belgede Yeniçeriler Godfrey Goodwin (sayfa 33-36)