• Sonuç bulunamadı

Deliler, anneler ve çocuklar

Belgede Yeniçeriler Godfrey Goodwin (sayfa 173-177)

Timur'a yenildi diye IV. Murad'm Yıldırım Bayezid'in meza-rına hiddetle tekme atması kişiliğini yansıtan bir davranıştı. Yenil-giden kendisine de pay çıkararak bu hareketiyle sülalesine karşı duyduğu nefreti ve deliliğe varan dengesizliğini ortaya koymuştu.

Kendisinden sonra Osmanlı tahtına aklî dengesi bozuk olan karde-şi İbrahim'in geçmesi gerekecekti. Sultan Murad, belki de haklı ola-rak, buna kesinlikle karşıydı. Tahta, İbrahim'in yerine bir Kırım sul-tanının geçmesini (rivayete göre Giray hanlarm soyu Osmanlı tah-tının vârisiydi) ya da tahtın boş kalmasını tercih etmiş olması muh-temeldir. IV. Murad, o güne kadar dim nedenlerle canına dokunul-mamış olan kardeşinin boğdurulması emrini ölüm döşeğindeyken vermişti. Bu emrin kasten geciktirilmesine gösterdiği aşın hiddet sonucu 1640 yılında öldü ve korku krizleri geçirmekte olan İbrahim, kapatıldığı hücreden alınarak mezar yerine tahta götürüldü.

Yeni sultan çelimsiz ve çirkin biriydi Zevklerinde IV. Mu-rad'dan sadece cinsiyet seçiminde farklıydı. Kadınlara çok fazla düşkündü. Bu konuda şöhreti öyle kötüydü ki, tahta çıktığından iti-baren Bati'da imparatorluk hakkında çarpık görüşler oluşuyordu.

Şişman kadınlara karşı aşırı tutkundu. Bu tutkusunu karşılamak için ülkedeki en tombul cariyeler aranmaya başlandı. Sonunda yüz kilonun üstünde, hareket edemeyecek kadar şişman bir Ermeni bu-lunmuş ve bu kadın sarayda sultanın gözdesi olarak hüküm sür-müştü. Valide sultan oğluna her cuma yeni bir tombul cariye gön-deriyor, haremdeki kadınlar birer kâğıt peçete gibi kullanılıp atılı-yordu. Ancak Ermeni gözde, has bir Şam kumaşıydı ve onun yeri-ni hiç kimse alamadı. Sultan İbrahim'in kadına olan aşın düşkünlü-ğü tabiî ki cinsel arzuyu artıran ilaçlarla takviye ediliyordu. Sultan

cariyeleri için ipekli kumaşlara ve mücevherlere büyük paralar har-cıyor, lükse olan düşkünlüğü yüzünden sakalına elmaslarla süslü bir file takıyordu. Rusya'dan getirilen samur kürklere el koymuştu.

Yatak odasının duvarlan bunlarla kaplıydı.1

Sultan İbrahim kimseyle kıyaslanamayacak kadar sinirliydi.

İsteklerine en ufak şekilde karşı gelinmesi onu aniden hiddetlendi-rip basünlamaz çılgınlıklara sürüklerdi. Bu sinir krizleri, çevresin-dekilere bir yığın haksızlıklar yapıp onlan kökten sarsaladıktan sonra ancak durulurdu. Oğlu Mehmed doğduğu zaman darüssa-ade ağası ona süt vermesi için kendi konağından genç ve çok güzel bir kadın bulmuştu. Sultan İbrahim bu kadına âşık oldu, hatta kadı-nın oğlunu kendi oğluna tercih etti. Çocuğun babasıkadı-nın kim olduğu bilinmiyordu. Bu kimse hadım darüssaade ağası Sümbüllü olamaz-dı. Olay, Mehmed'in annesi Hatice Turhan Sultan'dan saklı kala-mazdı. Turhan Sultan, henüz 16 yaşında olmasına rağmen güçlü ki-şiliğiyle çevresini sindirmişti. Tabiî fırtına koptu. İbrahim, Turhan Sultan'ı oğlu Mehmed'i öldürmekle tehdit etti ve rivayete göre de bir sarnıca attı. Sümbüllü, her ikisini de gayet iyi tanıyor ve olayın nereye varacağım kestirebiliyordu. Kendisi de dahil çok kimsenin canım tehlikede gördü. Yarana güzel cariyenin oğlunu alarak o gün hacca gitmek üzere demir almakta olan filonun sancak gemisine bindi. Filo yolda korsanlıkla geçinen Malta şövalyelerinin saldınsı-na uğradı. Korsanlar sancak gemisine çıkülar. Sümbüllü, ölene ka-dar kahramanca çarpıştı ve bebek korsanların eline geçti. Onu Os-manlı tahtının vârisi sandıklarından Kandiye'ye gelene kadar özen-le baktılar ve buranın Venedik valisine teslim ettiözen-ler. Çocuğun veli-aht olmadığım anlayan vali onu Venedik'e gönderdi ve bebek ora-da büyüdü, vaftiz edildi ve rahip oldu. Yine de duyduğu her şeye inanan safdiller Padre Ottomano'ya (Osmanlı Peder) sultanın oğlu olarak bildiler.

Casuslan sultana çok sevdiği bebeğin Kandiye'ye götürüldü-ğünü haber verince, İbrahim hırsından ne yapacağım bilemedi ve tüm Hıristiyan tebasının öldürülmesini emretti. Neyse ki şeyhülis-lam kendinde karşı koyacak cesareti buldu ve divan sultam yalnız-ca Katolik papazlarını ortadan kaldırmaya ikna edebildi. Sonradan bu emir de geri alındı, fakat Avrupa ülkelerinin bütün temsilcileri tutuklandı. İngiltere, Hollanda ve Venedik elçileri sultana yalvara-rak Malta şövalyelerinin Fransız tebası olduğunu, dolayısıyla

onla-181

ra hükmedemeyeceklerini anlatmaya çalıştılar. Bu arada sadrazam akıllıca bir manevrayla Sultan ibrahim'i bu anlamsız intikamdan vazgeçilip dikkatini Venedik'e ve adalarına karşı uzun süredir planladığı sefere çevirdi. 300 gemiden oluşan Osmanlı donanması 24 haziran 1645'te herhangi bir ihtara gerek görmeden Hanya'ya saldırdı. Karaya çıkan 50 000 asker, Venedik donanması burayı sa-vunmak için yelken açmadan şehri ele geçirdi. Bu tam yeniçerilere göre bir saldın olmuştu. Ancak bunu izleyen savaş kolay sonuçlmadı. Adalar ve kıyı şeridi büyük zarara ve katliamlara yol açan an-lamsız çarpışmalara sahne oldu. Gelen haberler İbrahim'i çılgına çe-viriyordu. Hıristiyan halkın tek güvencesi, hayatta kalmalanyla yok edilmeleri arasında duran, deli sultarun tek saygı duyduğu Şeyhü-lislam Ebu Seyyid Efendi'ydi.

Başlarda, sultarun savurganlığı Bağdat'tan ele geçirilen gani-metlerle karşılanabiliyordu. Ancak yaptığı çılgınca harcamalar sadrazamın kaynak bulmak için gösterdiği çabanın üstündeydi.

Bu nedenle uygulamaya çalıştığı vergiler sonunda hayatına mal oldu.2 Sultan İbrahim ise tüm yetkilerim annesine ve yeniçerilere vererek tahtta kalmayı başardı. 1648'de sekiz yaşındaki kızını ye-ni sadrazam Hezarpare Ahmed Paşa'yla evlendirdi. Hezarpare-nin anlamı "bin parça" demekti ve bu lakap kendisine, kısa süre soma bir suikast sonucu parça parça doğrandıktan sonra verile-cekti. Bunun üzerine İbrahim, ileri gelen yeniçeri subaylannın ida-mım emretti. Ancak bu emri önceden haber alan subaylar kışlala-rındaki camiye sığınarak yeniçeri birliklerini yanlanna aldılar, hat-ta sipahiler de onlara katıldı. Ulema, bükemediğin eli öpmek ge-rek düşüncesiyle isyancılan destekledi. Bunun üzerine şeyhülis-lam, İbrahim'in tahttan indirilmesi için gereken fetvayı verdi. Söy-lentiye göre İbrahim, şeyhülislamın kızma tutulmuştu. Çılgınlığı son haddindeydi. Babasının nefretinden zor kurtanlmış olan IV.

Mehmed, 1648'de, altı yaşındayken tahta geçirildi. Sipahiler, hak-lı olarak, bir çocuğun sultan olmasına karşı çıkınca isyancılar bu-nu hayretle karşıladılar. Öte yandan vezirler İbrahim'in yeniden tahta getirilmesinden korkuyorlardı. Hiç vakit kaybetmeden sağır ve dilsiz cellatları onun odasına yolladılar. Kulaklan bütün yalvar-malara tıkalı olan cellatlar ipek bir kordonla 32 yaşındaki İbra-him'i susturdular.

IV. Murad saltanatının ilk yıllarına hâkim olan kanunsuzluk,

IV. Mehmed döneminde de süıdü. Yalnızca kişiler değişikti. Küs-tah yeniçeriler yine de her şeye burunlarını sokuyordu.3 Çekin-dikleri tek güç, rakipleri olan sipahilerdi. Bir defasmda Anadolu askeri İstanbul üzerine yürüyerek korkak bir sadrazamla yeniçeri ağasını alaşağı etti. Hükümet, Halep ve Kahire'deki ayaklanmala-rı, ordudan çok düzensiz bir kalabalık olan birliklerle ve de büyük rüşvetler vererek bastırdı. Donanma gereken cesareti göstermedi-ği için yenilgiye uğradı. Kandiye kuşatması, İstanbul'daki yedek-ler banş için halkı ayaklandırınca, savaşmaktan vazgeçen yeniçe-riler yüzünden kaldırıldı. Bu itaatsizliğin kurbanı kendilerinin seçtiği Sadrazam Sofu Mehmed Paşa'ydı. Eğer isyancılar araların-da sürtüşmelere düşüp birbirlerine ihanet etmeselerdi, Mehmed Paşa'mn Anadolu'da kaynayan isyanı bastırma girişimi olumlu sonuç vermezdi. Sultan ibrahim'in devrilmesindeki ana sebep Hazine'nin tükenmiş olmasıydı. Aynı durum şimdi de IV. Meh-med'i tehdit etmekteydi. Sadrazam, şeyhülislam ve hükümetin ileri gelenleri azledilip yerlerine yenileri getiriliyordu. Değişme-yen tek husus devletin içinde bulunduğu acıklı durumdu. Valide sultanlar, yaşlısı genci, aralarındaki rekabeti ölümüne sürdürü-yorlardı. Yaşlı Mahpeyker Kösem Sultan, IV. Mehmed'in Rus asıl-lı annesi Turhan Sultan'a sadık olan kadınlara komplolar hazırk-yordu. Bir çatışmada, üstü başı parçalanan Kösem Sultan odasın-dan yerde sürüklenerek çıkarılmış ve Hadımlar Camii'nin kapısı-na getirilerek burada bir perde kordonuyla boğulmuştu. 1651 ile 1656 yıllan arasında durmadan yeni sadrazamlar tayin ediyor ve yeniçeriler bunlan kuka oynar gibi deviriyorlardı. Ekonomik du-rum ise berbattı.4

Yalnızca yeni vergiler konmakla yetinilmeyip, bunlar iki yıl önceden almıyor, fakat toplanan gelir yine de savaşmaya gönlü ol-mayan bir ordunun masrafını karşılamaya yetmiyordu. Sefer hazır-lığına girişildiğinden yeni bir devalüasyonu önlemek mümkün ola-madı. Bu şartların yeniden ayaklanmaya yol açması ve yeniçeriler ile sipahileri henüz ocağa alınmamış küçük esnafla bir araya getir-mesi kaçınılmazdı. Divanın ne gücü kalmıştı ne de etkisi. 1656 yılı-nın mart ayında isyancılar kellelerini istedikleri devlet büyüklerinin ve subayların adlarını ilan ettiler. Şehir yedi gün yağmalandı, sara-ya saldınlar düzenlendi, vezirler azledilip Hazine talan edildi. IV.

Mehmed aşağılanmıştı.

183

Belgede Yeniçeriler Godfrey Goodwin (sayfa 173-177)