• Sonuç bulunamadı

Büyütülecek tohumun seçimi

Belgede Yeniçeriler Godfrey Goodwin (sayfa 29-33)

İslamiyet'i kabul eden hiçbir çocuk özgür isteği dışında aske-re alınmazdı, eğer yaşamla ölüm arasındaki seçime özgür istek de-nebilirse (tarihte dinî inançlann bir tutku olduğu ve savaşarak öl-menin istekle kabul edildiği dönemler herhalde böyleydi). Doğru olduğu kuvvetle muhtemel bir diğer husus da dul bir kadının tek oğlunun ya da bir köyün gençlerinden belirli bir oranın üstünde askere alınmaması kuralıydı. Bu yalnızca merhamet duyguların-dan kaynaklanmıyordu, Balkanla r'daki topraklarda tarımın geri-lememesi gerekirdi. Uygulanan politika bir yönden de siyasî hu-zursuzluğu ortadan kaldırıyordu. Şöyle ki, erkek çocuklardan en yetenekli olanların seçilmesiyle lider niteliği taşıyanlar alınıyor, böylece geriye yumuşak başlılar kalıyordu. Devşirme, şehirlere uygulanmazdı. Oysa Atina'da en az iki kez yapılmıştı, ancak XVI.

yüzyılda buranın nüfusunun köyden az büyük bir düzeye inmiş olduğunu hatırlamak gerekir. Şehirlerin halkına, sahip olduklan zanaatlar nedeniyle ihtiyaç vardı, Aynca bunlar yumuşak huylu

insanlar olduklarından kırsalda yaşayanlar kadar güçlü ve daya-nıklı değillerdi. Evli olan gençler alınmazdı. Bunun doğal sonucu olarak aileler erkek çocuklarını on iki yaşında evlendirirdi.3 Büyük bir sadakatle bağlı olduklan sultanla aralarına başka tür bağlılıklar girmesini önlemek için yeniçerilerin emekli olana kadar evlenme hakkı yoktu. Romanya vasallık olduğundan, halk sultanın kulla-rından sayılmaz ve burada devşirme yapılmazdı. Eflak ve Boğdan da hasatm dışmdaydı. Yahudiler ve Çingeneler de alınmazdı. Ya-hudiler şehirliydi. Doktorluk yaparlar, paşaların büyük arazilerini yönetirler ve buraların hesaplarını tutarlardı. Bunlar Müslümanlar gibi dinlerine sıkı sıkıya bağlıydılar. Çingeneler ise açıkça hor gö-rülürdü. Ermeniler başlangıçta bu uygulamanın dışmda tutuldu-larsa da zaman içinde aralarından bazıları askere kabul edildi.

Rumlar pek rağbette olmamalarına rağmen aralarından seçkin pa-şalar bile çıktı. Devşirme düzeni giderek Anadolu'ya da uzandı, ancak buradan askere alınanlar Balkanlar'dan toplanan Slavlar ka-dar rağbet göımedi.

Bazı aileler oğullarının İslamiyet'i kabul edip savaşlara sürül-mesinden korkuyordu. Kendi çocuklan yerine gidecek başka ço-cuklar bulmaya çalışmak, kayıp olduğu iddia edilen gençler için konmuş kurallar ve papazın kalbi uygun biçimde yumuşatılarak ki-lise kayıtlarından silinmiş isimler duyulan bu korkunun kanıtlan-dır. Devşirme işlerini yürüten ağa, cambaz (beygir taciri) ya da sü-rücü gibi kaba isimlerle anılırdı.

Bu düzenin başarısını, devşirilenler arasından yetenekli kim-selerin devlet yönetiminde en yüksek mevkilere gelebilmiş olması açıkça göstermektedir. Öyle ki, Müslüman aileler devşirilen Hıris-tiyanlara karşı zamanla haset duymaya bile başladılar. Böylece XVI. yüzyılda Hıristiyan çocukların Müslümanlarla değiştirilmesi bir tür ticarete bile dönüştü. Ancak bunun akıllıca yapılması gere-kirdi zira Müslüman çocuklann çoğu o zamana kadar sünnet edil-miş oluyordu. XVII. yüzyıla gelindiğinde kurallara aykırı olması-na rağmen yeniçerilerin oğullan ve Müslüman doğmuş olanlar açıkça ocağa alınmaya başlandı. Bu uygulama doğal olarak Yeni-çeri Ocağı'nın niteliklerini de değiştirdi. 1515'te Bosna ve Saray-bosna'dan alınan 1 000 devşirme doğuştan Müslüman'dı, ancak babalan Müslüman doğmuş olmadığından bunlara bütünüyle öz-gürlük tanınmamıştı.4 Bu örnek Bogomil Balkanlar'da devşirme

55

işlerinin ne kadar hız kazandığını göstermektedir. 1550 yılında Fi-listin'deki tımar sahiplerinin giderek askerlik hizmetinden kaçtığı ve bölgedeki şehirli halkın Yeniçeri Ocağı'na alındığı kaydedilmiş-tir. Yani bunlar ulufelerini almışlar, fakat baştaki subaylan razı ederek özel yaşamlarını da sürdürebilmişlerdi.5 Ancak bu gibi uy-gunsuz davranışlar daha çok eyaletlerdeki mahallî yeniçeriler ara-sında meydana gelmiş, başkentteki düzenle pek ilişkili olmamıştır.

1564'te çıkanlan bir fermanla Müslüman doğumlu ve sünnetli ol-sa bile Bosna ile Saraybosna'da devşirilen erkek çocukların ocağa alınmaları yasalaştınldı. Bu ferman Bosnalıların yaptığı başvurula-nn yanıtıydı ve yıllar önce başlatılan kanundışı uygulamayı res-men onaylamış oluyordu.

Devşirme yedi yılda bir yapılırdı, ancak XVI. yüzyıldaki bü-yük savaşlar süresince ordunun asker ihtiyacını karşılamak için ça-resiz kalınarak daha sık tekrarlandı.6 O dönemde kendisi de yeni-çeri olan Ramberti, yüzyılın ilk çeyreğinde her dört yılda bir devşir-me yapıldığından bahseder. Ancak bu ender bir uygulama olup ka-nıtlanmamıştır.7 XVI. yüzyıl başlarında çıkanlan bir fermanla dev-şirme adedi kırk evden bir çocukla sınırlandırıldı. 1573'te Balkanlar ve Anadolu'dan devşirilen çocuk sayısı 8 OOO'di. Bu rakam yüzyılın başlarına oranla bir miktar azalma göstermektedir.

1637'deki devşirme işleminden sonra uygulamaya 12 yıl ara verildi. Ancak IV. Murad'ın ihtirasları hudutsuzdu ve Yeniçeri Oca-ğı'nda reformlara başlamıştı. Bu nedenle bir yıl sonra yeniden dev-şirme yapıldı. Aynı dönemde yaşayan ve IV. Murad'a yakın olan Evliya Çelebi, devşirmenin her yedi yılda bir yapıldığını ve 8 000 ki-şinin ocağa alındığını yazmaktadır (bunlar doğrudan ocaklara ya da kışlalara gönderildiğinden çocuk olamazdı). 1666'da Enderun için özel olarak devşirme yapılmış ise de son önemli devşirme uy-gulaması 1663'tedir.8 Bir diğeri on yıl sonra yalnızca Yunanistan'a uygulandı ve Köprülü Ahmed Paşa 3 000 çocuk toplamakta büyük güçlükler çekti. Paşa, hücum taburlarına moral verir düşüncesiyle topladıklarının arasına akrobatlan ve hokkabazlan da katmıştı. IH.

Ahmed 1705 yılında 1000 çocuğu ocağa aldığı zaman, devşirmenin özünden tamamen uzaklaşılmışü.

Ocağa alınanlarda yaş sınırının ne olduğu pek açık değildir ve elmanın bir mevsim bol bir mevsim kıt olması kadar farklılıklar göstermiştir. Ramberti bu gençlerin 10 ila 20 yaşlan arasında

oldu-ğundan bahseder. Oysa Lybyer'in araştırmaları en gencin 12 yaşın-da, Reşad Ekrem Koçu ise sadece üstün yetenekli olanların 20 yaşı-na kadar askere alındığını belirtmektedir.9 Koçu muhtemelen bu yaşlarda devşirilmiş olan Mimar Sinan Abdülmennan'la ilgili ko-nuya açıklık getirmek amacını güdüyordu. Sinan, doğum yeri olan Ağımas'tan (Mimarsinanköy) uzaklaşmak isteyen diğerleri gibi sü-rücüyü rüşvetle kandırmış olabilirdi. Osmanlı kaynaklan 1601'den sonra devşirilenlerin genelde 15 ila 20 yaş arası olduğunu kaydeder.

Bazı dönemlerde Enderun eğitimine başlangıç yaşının 13 olduğunu belirten farklı bilgilere de rastlanmaktadır. Çocukların çok genç yaş-larda devşirilmesinin uzun vadeli bir politika izlendiği takdirde mümkün olabileceği açıktır.

Devşirme için özenle hazırlık yapılır ve buna aylar önce baş-lanırdı. Her bölge 40 çocuk çıkarmak zorundaydı. Yayabaşı (sipa-hi subayı) ve sürücübaşı ağa bir yerden diğerine yanlarında bir kâtip ve seçilmiş çocuklarla birlikte giderdi.10 Bu konvoy aakmış, susamış ve yorgun olarak bir köye girdiğinde, beklentileri ne olur-sa olsun, aileler mutsuz bir gün yaşardı. Papaz, vaftiz listeleri elin-de, çocuklar da babalanyla hazır beklerken anneler ve kız kardeş-ler evkardeş-lerinde gözyaşı dökerdi. Sonra her aday bedenî ve aklî yön-den muayene edilirdi. Balkanlar kırsalındaki yaşamın verdiği ni-telikler nedeniyle sağlam yapılı gençler bulmak zor olmazdı. Ye-tenekli görülmeyenlerin yerini sırada bekleyen bir diğeri kolayca alırdı. Zekâ düzeyinin ölçülmesinde, bu konudaki deneyimin ve gözlemin yanı sıra frenolojik11 yöntemler de uygulanıyordu. Oy-sa kafatası yoklanarak yetenekli görülen köyün aptalı ne kadar ümit vaat etse de kayda geçirilmezdi. Aralarında böyleleıine sık rastlanırdı.

Seçim işi tamamlanınca iki nüsha tutanak hazırlanır, bunlar-dan birini yayabaşı diğerini sürücü alırdı (bunun nedeni köleler de-ğer taşıdığından, dürüst olmayan sürücünün çocuklardan maddî çıkar elde etmesini önlemek için kontrolün iki kez yapılmasını sağ-lamaktı). Her sürücü Balkanlar'dan topladığı çocuklan 100 ila 120 kişilik gruplar halinde İstanbul'a getirirdi.12 Şimdi sıra gözyaşlarına gelmişti ve aynlığm verdiği hüzün en yoğun biçimde yaşanıyor ol-malıydı. Oysa tozlu yollan arkadaşlanyla yan yana yürüyerek çiğ-neyen çocuklar yeni bir maceranın başlangıcında hissedilen heye-canlarla doluydu. Onlar yükselmeyi ve zengin olmayı düşlerken

37

köydeki aileleri, oğullarından kuşkusuz çok daha uzun süre gözya-şı dökerek tarlalarına dönerlerdi. En azından yedi yıl sonra tekrar-lanacak bir ziyarete kadar rahatlardı.

Belgede Yeniçeriler Godfrey Goodwin (sayfa 29-33)