• Sonuç bulunamadı

Despot sultan

Belgede Yeniçeriler Godfrey Goodwin (sayfa 112-115)

Halk ve onu bir bakıma devlet katında temsil eden yeniçeriler H. Murad'ın 1446'da geri gelişini memnuniyetle karşıladı. Bunun nedeni kendisinin gösterişsiz yaşam tarzına duyulan saygıdan çok oğlunun sevilmemesiydi. Herkesle konuşmaya açık olan Murad, demokrat ruhlu Osmanlı sultanlarının sonuncusu, oğlu E. Mehmed ise despot sultanların ilkiydi. Konstantinopolis'i aldıktan sonra ken-dini bilinçli olarak tebaasından uzak tuttu. Bizans'ın törensel kural-larım benimsemişti. Bunun bir nedeni çevresinde başka bir impara-tor modeli bulunmamasıydı. Bir diğeri de Yeni Roma'yı, Eski Ro-ma'yı da ele geçirmek için bir hareket noktası, bir basamak olarak kullanmak gayesiyle fethetmiş olmasıydı.3 Buradan, bu yeni pante-ondan dünyaya, hiç değilse bir kısmına hükmetmeyi düşlüyordu.

Ancak buna daha vakit vardı. Genç Mehmed'in erken yaşlarda edindiği kötü şöhret, bir bakıma ona avantaj sağlamıştı. Askerleri-nin onu sevmediğini bilen Bizans, bu hovarda şehzadeyi küçümse-miş ve dolayısıyla kendini güvence alfanda hissetküçümse-mişti.

Mehmed'in tahta dönüşü kolay olmadı. Sadrazam, II. Mu-rad'ın ölümünü gizli tuttu ve bu politika sonradan sultanların ölü-münde bir kural haline geldi. Haber Manisa'da vali olarak bulunan veliahta ulaşana kadar Halil Paşa bu sırrı on beş gün saklamıştı. Ba-basının öldüğünü böylece öğrenen Mehmed, yıldırım hızıyla yola

düşmüştü. Hazırlanmasını beklemediği maiyetinin büyük kısmı kendisine ancak Gelibolu'ya ayak bastığında ulaşabildi. Mehmed burada kendini güvende hissettiğinden iki gece kalıp dinlenerek yeniden yola çıktı. Büyük süratle yol alan veliaht, Meriç Nehri kıyı-sında bir gece daha mola vererek başkentteki karşılama hazırlıkla-rının tamamlanmasını bekledi.

Mehmed'e naiplik yaptığı sıra aralan açılmış olan Sadrazam Halil Paşa, yeni sultandan hoşlanmayan yeniçerileri kontrol altında tutmakta zorluk çekiyordu. Mehmed şehre girdiğinde Edirne'de gergin bir hava vardı. Yeni sultan, Halil Paşa'nın düşmanı olan

göz-118

de veziri Sabahaddin Paşa tarafından karşılanırken kendi akıbetle-rinden kuşkulu olan devlet büyükleri kenarda duruyorlardı (Halil Paşa 10 yıl önce Sabahaddin Paşa'run konağını yeniçerilere yağma-latmıştı). Oysa Sultan Mehmed, sadrazama duyduğu öfkeyi gizle-yerek bütün vezirlerin makamlarında kalacaklarını buyurdu. Halil Paşa, kendilerini sultan seviyesinde gören bazı beyleri kendine bağ-lamıştı. H. Mehmed bu eski düşmanını Konstantinopolis'i fethetti-ğinde ortadan kaldıracaktı. Ordunun gözbebeği olan İshak Paşa, Sultan Murad'm naaşım Bursa'da hazırlanan türbesine götürmek üzere büyük bir askerî birliğin başmda yola çıkü. Paşa'ya verilen emirlerden biri de bazı vilayetlerdeki ayaklanmalan sindirmekti.

Bu görev, yeniçerilere entrikalarla uğraşıp isyan hazırlamak yerine yeni ganimetler elde etme ümidi vermişti.

Sultan Murad'm dul kansı da îshak Paşa'yla gidiyordu. İsken-deroğlu ailesinden gelen bu orta yaşlı kadın, kocasının defin töre-ninde bulunacak ve aynı zamanda, Shakespeare'in Gertrude'u gibi, Mehmed'in emriyle İshak Paşa'yla evlenecekti. Öte yandan Meh-med, babasının bu kadından olan oğlu (ve kendisinin üvey karde-şi) Küçük Ahmed Çelebi'yi boğdururken annesinin ortalıkta olma-sını istemiyordu. Küçük şehzadenin hayatta kalması ileride karga-şalara yol açabilirdi. Dönme olan Evrenos Paşa'run oğlu Ali Bey, ço-cuğu bir yay kirişiyle vahşice boğmak yerine ipek kordonla boğazı-nı sıkarak öldürdü. Küçük Ahmed Çelebi'nin ölümüyle kardeş kat-li acımasız bir yasa olarak sürdü. XVII. yüzyıla kadar Osmanlılar bununla, aile içindeki düşmanlıktan ve başkaldırmaları, hatta birbi-rine rakip kardeşlerin babalan henüz hayattayken çatışmasını önle-meye çalıştılar.

İshak Paşa Anadolu'daki ayaklanmalan bastırdı ve karargâhı-nı Ankara'dan Kütahya'ya taşıdı. Bu karargâh imparatorluğun orta-dan kalktığı 1923 yılına kadar Kütahya'da kaldı. Ardınorta-dan İshak Pa-şa, Sultan Mehmed'le buluşmak üzere Bursa'ya hareket etti. Sultan buraya geldiğinde yeniçeriler arasında huzursuzluk baş göstermiş-ti. Sabahaddin Paşa pek akıllıca olmayan bir düşünceyle sultarun tahta çıkışı şerefine onlara keselerle akçe dağıtarak öfkelerini yumu-şatmayı önerdi. Pek hoşa giden bu davranış o tarihten sonra her sul-tarun tahta çıkışında uygulanan bir âdet halini aldı, fakat aynı za-manda Osmanlı ekonomisinde sorun yarattı, hatta hükümdan de-virmek için bir neden bile oldu. Sultan Mehmed hiç istekli

olma-makla birlikte öneriyi kabul etmek zorunda kaldı. Ancak kendisini rahatsız eden bu uygulama yüzünden hırsını yeniçerilerin küstah komutanından çıkararak Kazana Doğan Ağa'yı görevinden azletti.

Mehmed ortalan yeniden düzene sokmaya başladı ve onlan sarayın içoğlanlanyla takviye ederek sayılanın artırdı. Bu binlerce doğana ve kapıkulu birlikleri, ilk seğmen bölüklerini (zağaralar) oluşturdu. Devşirme yoluyla alınanlan eğitecek zaman yoktu. Sı-nırlardaki kalelerin korunması için buralara asker gönderilmesi ge-rekiyordu. II. Mehmed öte yandan en büyük düşü olan Konstanti-nopolis'in fetih hazırlıklanyla uğraşmaktaydı. Sınır boylarındaki birlikler yerel valiye bağlı olmayıp divana karşı sorumluydu. Böy-lelikle yerel yöneticilerin başkaldırma olasılığı kontrol altında tutu-luyordu. Aynca küçük yeniçeri birliklerinin imparatorluğun dört köşesine dağıtılmış olması da, bunların başkentteki ortalarla işbirli-ği yaparak ayaklanmasını önlüyordu. Bir diğer önlem de kalelerde-ki garnizonlarda görev süresinin kısa tutulması ve buralardakalelerde-ki as-kere dağıtılan ulufenin artmlmasıydı. Zira buralardaki yeniçeriler iaşelerini kendileri temin etmek zorundaydı.

Sipahiler ise kendilerine tımar olarak verilen arazilerin kısıtlı olması nedeniyle en az piyadeler kadar sorun yaratıyordu. Bu ne-denle Sultan Mehmed İslamiyet'i kabul etmiş Bizanslı toprak sahip-leri ile Müslüman derebeysahip-lerine ait arazilere el koydu ve bunlan ya-şam boyu kullarıma hakkıyla süvari sağlayan tımarlara bölerek Ha-zine'yi de bu yükten kurtardı. Sultan aynca ulemanın gücünü de kırmakta kararlıydı. Bu kimseler dinî vakıflar yoluyla üstü örtü-lü bir miras düzeni yaratarak, mal ve mülkün daimî bir irat olarak vârislere geçmesini sağlıyordu. Hayır kuruluşlarına, görevlerini ge-reği gibi yapmalarına ve destek veren ailelerin onlan korumasına rağmen, sonuçta ülke topraklarının ve kentlerin yansından çoğu dağıtılmak üzere devlete geçti. Büyük araziler, yeteneksiz olanlarla başan gösteren 2 000 kadar subay arasmda sürekli el değiştirdi. Bu uygulama soyluluğa karşı bir hareketti. Sultan giderek 20 000'den fazla köye el koydu ve buralardaki ulemayı, dervişleri ve yönetici-leri etkisiz kıldı.4

Reformlar orduda disiplini sağladıktan başka askere güç ka-zandırdı. Gelecek yıllar büyük zaferlere ve birkaç yenilgiye gebey-di. En büyük zafer ise 1453'te kazanılacaktı. XI. Korıstantinos, buda-laca bir davranışla iki yıl önce tahta çıkmış olan sultandan büyük bir

120

meblağ talep etti. Tersi durumda kullanacağı koz, elinde tutsak ola-rak bulunan H. Mehmed'in amcası Orhan'ı serbest bıola-rakıp karşısına rakip olarak çıkarmaktı. Bu davranışı Konstantinopolis'e yapılacak saldınyı hızlandırmaktan başka işe yaramadı. Hazırlıklar Karaman Beyliği'ne karşı girişilecek bir sefer adı alfanda kısmen gizlenmeye çalışıldı. Boğaziçi'nin Avrupa yakasındaki Rumelihisan için de bu seferin karargâhı olacak denildi. Buradaki kalenin yapımı 1452'de tüm Bizans dünyasında büyük endişe yaratmıştı. Sultan Mehmed inşaat sırasında bizzat taş taşımış, maiyeti ondan aşağı kalmamış ve böylece yeniçerilerin sadakat duygusunu pekiştirmişti. Ankara'da birliklerini teftiş etmesinin yankılan çok geçmeden yayıldı. 4 000 seçkin piyadesini izlerken, "Bu rakamın 10 000 olması için çok şey-den vazgeçerdim" demesi üzerine yanındaki uyanık biı solak, ken-disinin değil 10 000 böyle 20 000 piyadeye layık olduğunu söylemiş ve bundan büyük mutluluk duyan sultan bu askeri 100 altınla ödül-lendirmiş ti.

Belgede Yeniçeriler Godfrey Goodwin (sayfa 112-115)