• Sonuç bulunamadı

454

BOYAR, Hakkın ve Yetkinin Kötüye Kullanılması Yasağı, s. 96. 455AZRAK,A.Ülkü,”Ġptal davalarının Objektif niteliği Üzerine DüĢünceler”OnarArmağanı,Ġstanbul :Fakülteler Matbaası,1977,s.152. 456ġirin,age,s.596.

görülmesini engelleyecek nitelik taĢıyanbaĢvuruların hakkınkötüye kullanımı anlamına geleceği, ancak bu tip değerlendirme yapılırken mümkün olduğunca sınırlandırıcı yaklaĢılmaması gerekir.457

S) Hakların Sınırlanmasının Kapsamı

AĠHS‟nin 18. maddesinde; “Bu sözleşmenin hükümleri gereğince, sözü edilen hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamalar ancak öngörülen amaçlar için uygulanabilir.”hükmü yer almaktadır. Bu madde ile sözleĢmede korunan hakların sınırlanmasında ancak madde metninde belirtilmiĢ sınırlama sebeplerine baĢvurulabileceği belirtilmektedir. Bu sebeplere sadık kalınmaması durumunda sözleĢme ihlal edilmiĢ olacak ve sözleĢmede düzenlenen hangi hak veya özgürlüğün sınırlama sebebine riayet edilmeksizin bir sınırlama söz konusu olmuĢ ise,o hakkın ihlalinin varlığından bahsedilebilecektir.

Bu maddedeki düzenleme bir yasağı içermektedir. Bu yasağın ihlal edilebilmesi için sözleĢmede düzenlenmiĢ olan hak veya hürriyetlerden birinin ihlali gerekmektedir. Dolayısıyla hakların kısıtlanmasında öngörülen amaçlara riayet edilmediğinden yola çıkılarak salt bu maddeyi içeren bir ihlalden bahsedilemez. Bu maddenin ihlali ancak sözleĢmedeki diğer maddelerden birinin ihlali ile birlikte söz konusu olabilecektir.

II. 1982 Anayasası’ndaTeminat Altına AlınmıĢ Temel Hak

veÖzgürlüklerden Türkiye’nin Taraf Olduğu Ek Protokollerde Yer Alan Hak ve Özgürlükler

A. Genel Olarak

6216 sayılı yasanın 45. maddesinin1. fıkrasına göre, AnayasaMahkemesi‟ne bireysel baĢvuru”…Anayasa‟da güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerden, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve buna ek Türkiye‟nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla…” yapılabilir. BununsonucuolarakTürkiye‟nin taraf olduğu AĠHS‟de yeralan haklardan

Anayasa‟da hüküm altına alınmıĢ olanların dıĢında,ek protokollerde yer alan temel hak ve özgürlükler de bireysel baĢvuru hakkının kapsamı içerisinde yer alacaktır.458

B. Ġnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair SözleĢmeye Ek 1 No’lu Protokolde Yer alan Hak ve Özgürlükler

1 No‟lu ek protokol, Türkiye tarafından 18.05.1954 tarihinde, 10.03.l954 tarih ve 6366 sayılı Ġnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair SözleĢme ve Buna Ek Protokolün tasdiki hakkında Yasa ile onaylanmıĢ ve 19.03.1954 tarih ve8662 sayılı Resmi Gazete‟ deyayımlanmıĢtır. Bu protokol ile sözleĢmeye üç hak eklenmiĢ olup bu haklar mülkiyetin korunması, eğitim hakkı ve serbest seçim haklarıdır.

1-Mülkiyet Hakkı

Anayasa‟nın mülkiyet hakkını düzenleyen 35. maddesi: “Herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz” Ģeklindedir.

Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‟ne Ek 1 No‟lu protokolün mülkiyetin korunması baĢlıklı 1. maddesi, “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ya da yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.

Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenleme veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez” Ģeklinde düzenlenmiĢtir.

Anayasa‟nın 35. maddesi ve 1 No‟lu protokolün 1. maddesi paralel düzenlemelerle mülkiyet hakkına yer vermiĢtir. Her iki düzenlemede de mülkiyet

458

hakkıyla ilgili üç kural yer almaktadır. Ġki düzenlemenin ilk cümleleri herkese mülkiyet hakkını tanımakta, ikinci cümlesi ise mülkiyet hakkının hangi koĢullarla sınırlandırılabileceğini ya da mülkünden yoksun bırakılabileceğini hüküm altına almaktadır.

Her iki düzenlemenin üçüncü cümleleri ise farklı Ģekilde ele alınmıĢtır. Anayasa‟da mülkiyet hakkının kullanımının toplum yararına aykırı olamayacağı Ģeklinde hakkın kullanımına iliĢkin genel bir ilkeye yer verilirken, ek protokolde ise devletlerin mülkiyeti kamu yararına düzenlemeleri ile vergiler ve diğer katkılar ile cezaların tahsili konusunda gerekli gördükleri yasaları uygulamaya koymalarının mülkiyet hakkının ihlali kapsamına girmediği belirtilmektedir

Mülkiyet hakkı kapsamında sahip olunan Ģeyden anlaĢılacak olan,mevcut bir Ģey olabileceği gibi,malvarlığına iliĢkin değerlerdeolabilir.Bu kapsamda alacak haklarıda mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilecektir..Ancak alacak haklarının mülkiyet hakkı kapsamında korunabilmesi için,ya bir mahkeme hükmü,hakemkararı,idari karar gibi bir iĢlemle yeterli derecede icra edilebilir kılınmıĢ olması459

ya da en azından bunlarla bağlantılı olarak meĢru bir beklentinin bulunması gerekmektedir.MeĢru beklenti objektif temelden uzak bir beklenti olmayıp bir kanun hükmü,yerleĢik bir yargısal içtihat veya ayni menfaatle ilgili hukuki bir iĢleme dayalı beklentidir460

Mülkiyet hakkının kapsamını taĢınır ve taĢınmaz mallar ile sınırlamamak gerekir. Somut ve soyut varlıklar, hisse senetleri, patent, telif hakları, gelir elde etme hakkı, meslek icra etme hakkı gibi değerler de mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmektedir.461

Mülkiyetten yoksun bırakan bir müdahale kamu yararı amacına yönelik olmalı, hukukilik koĢuluna uymalı ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun

459Bkz.AĠHM,Burdov/Rusya,B.no:59498/00,KT.07.05.2002,Prg.28;Moskal/Polonya,B.No: 10375/05,15.09.2009,Prg.45.

460

Bkz. AĠHM, Kopecky/Slovenya,B.No:44/912/98,289.09.2004,Prg 45-52 ; Saghinadze ve Diğerleri/Gürcistan,B.No:18768/05,27.05.2010,Prg.103.

461

olmalıdır. Ayrıca orantılılık ilkesi gereğince yoksun kalınan mülkiyete karĢılık kiĢiye uygun bir tazminat ödenmesi gerekecektir.

Mülkiyetten yoksun bırakılmaya yönelik müdahalelerden en önemlileri kamulaĢtırma ve devletleĢtirmedir. Bunların dıĢında el atma, kamulaĢtırmasız el atma ve tapu iptallerinden bahsetmek mümkündür.

KamulaĢtırma bedel tespiti davasının 29.05.2003 tarihinde açıldığı ve Develi Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından sekiz yıl sekiz ay sonra 12.01.2012 tarihinde baĢvuruculara faiz iĢletilmeksizin karar verildiği, bu süre zarfında Merkez Bankası verilerine göre enflasyonda meydana gelen artıĢın % 104,63 olduğu, bahsedilen değer kaybı oranı dikkate alındığında, baĢvurucuların üzerine idarenin ulaĢmak istediği meĢru kamu yararı ile haklı gösterilmeyecek Ģekilde orantısız ve aĢırı yük bindiği, baĢvurucuların mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıĢtır.462

KamulaĢtırma bedelinin dava açıldığı tarihteki değeri ile ödendiği tarihteki değeri arasında gözlemlenen fark ve kamulaĢtırma bedeline faiz eklenmemesi, bireyin mülkiyet hakkının korunması ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengeyi bozarak Anayasa‟da yer alan ölçülülük ilkesine aykırı bir Ģekilde bireylerin mülkiyet hakkını ihlal etmektedir.463

,

BaĢvuruya konu kamulaĢtırma bedelinin tespiti davasında dava tarihine göre belirlenen kamulaĢtırma bedelinin baĢvurucuya 27 ay sonra faiz iĢletilmeden ödendiği, bu süre zarfında Merkez Bankası verilerine göre enflasyonda meydana gelen artıĢın %22,52 olduğu, bahsedilen değer kaybı oranı dikkate alındığında, baĢvurucunun üzerine idarenin ulaĢmak istediği meĢru kamu yararı ile haklı gösterilemeyecek Ģekilde orantısız ve aĢırı yük yüklediği sonucuna varılmıĢtır. Belirtilen nedenlerle, baĢvurucunun Anayasa‟nın 35.maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmiĢtir.464

.Bu sebeple baĢvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin orantılı olabilmesi için ödenen

462

AYM, 19.12.2013 tarihli 2013/817 Esas sayılı kararı 463

AĠHM, YetiĢ/Türkiye, B. No:40349/05, KT 6/7/2010, § 56 464

tutarların enflasyon etkilerinden arındırılarak güncelleĢtirilmesi, yani kamulaĢtırma tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süredeki hissedilir değer kaybını telafi edecek biçimde faiz uygulanması gerekir465

2-Eğitim Hakkı

Anayasa‟nın eğitim hakkını düzenleyen 42. maddesi; “Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.

Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.

Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz. İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır.

Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.

Devlet, maddi imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.

Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.

Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar yasala düzenlenir. Milletlerarası antlaşma hükümleri saklıdır.” Ģeklindedir.

Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‟ne Ek 1 No‟lu protokolün eğitim hakkını düzenleyen 2. maddesi; “Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yüklediği görevleri yerine getirirken, anne ve babaların çocuklarına kendi dini ve felsefi inançlarına uygun bir eğitim ve öğretimin verilmesini isteme haklarına saygı gösterir.” Ģeklindedir.

BirleĢmiĢ Milletler Ġnsan Hakları Evrensel Bildirisi‟nin eğitim hakkını konu edinen 26. Maddesi ise; “Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleki eğitim herkese açıktır. Yükseköğretim, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır.” Ģeklindedir.

Protokol ile eğitim hakkının güvenceye alınmasının yanı sıra eğitim hakkı ile bağlantılı diğer haklar da güvence altına alınmaktadır. Bu madde kapsamına eğitimden yoksun bırakılmama hakkı, ebeveynin tercihlerine saygı hakkı, ebeveynin dini veya felsefi tercihi, ebeveynin dil tercihi de girmektedir. Ülkemizde gündeme gelen „ana dilde eğitim sorunu‟ bu madde kapsamında değerlendirilmektedir.

Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde verilen öğretimin objektiflik ve çoğulculuk kriterlerini ve ayrıca baĢvurucunun Alevi inanca sahip babasının, ki ders içeriğinde bu konu açıkça eksiktir, dini ve felsefi inançlarına saygılı olma gereğini karĢılar nitelikte görülemeyeceği sonucuna varmaktadır. Ayrıca Mahkeme, muafiyet usulünün uygun bir yöntem olmadığı ve bu usulün öğretilen konunun okul ile ana ve babanın değerleri arasında bunlara bağlılık yönünden çocuklarda çeliĢkiye yol açabileceğini haklı olarak düĢünen ana ve babalara yeterli bir koruma sağlamadığı görüĢündedir. Bu, özellikle de Sünni Ġslam dıĢında bir dini veya felsefi inanca sahip ana ve babaların çocukları için uygun bir seçenek bulunmayan durumlarda böyledir;

bu durumda muafiyet prosedürü, ana ve babayı ağır bir yük altına sokabilir ve çocuklarının din derslerinden muaf tutulması için kendi dini veya felsefi inançlarını ifĢa etmek zorunda bırakabilir.466

3-Serbest Seçim Hakkı

Serbest seçim hakkı, Anayasa‟nın 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiĢtir. Anayasanın 67. maddesi; “Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk oylamasına katılma hakkına sahiptir” Ģeklindedir.

Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‟ne Ek 1 No‟lu protokolün serbest seçim hakkını düzenleyen 3. maddesi; “Sözleşmeci taraf devletler yasama organının seçimi için, halkın düşüncelerini serbestçe ifade etmesinin güvence altına alındığı şartlarda, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt eder” Ģeklindedir.

Serbest seçim hakkı, sözleĢmenin güvence altına aldığı tek siyasi haktır. Bu madde, devletlere belirli bir seçim sistemini kabul etme zorunluluğunu getirir tarzda yorumlanamaz. Bu düzenlemedeki koĢullara uymak kaydıyla, devletler seçim sistemini belirleme noktasında serbesttir.

Bu madde kapsamında devletlerin bir takım sorumlulukları bulunmaktadır. Seçimler halkın kanaatlerini özgürce açıklamasını sağlayacak koĢullar içerisinde gerçekleĢtirilmelidir.467

Seçimler serbest olmalıdır. Gizli oy usulü benimsenmelidir, makul aralıklarla seçimler yapılmalıdır.468

Bu madde ile demokratik bir devlet yapısının temel taĢını oluĢturan serbest seçim hakkı güvence altına alınmıĢtır. Böylece yasama organının hür seçimlerle oluĢturulması kuralı devletlere yüklenmiĢtir. Bireyler, yasama organı seçimlerinde oy kullanmak ve aday olmak hakkına sahiptirler.

Seçimlerden önce seçim barajı 2839 sayılı yasa‟nın 33. maddesinde yer

466

Hasan ve Eylem Zengin, T. 09.10.2007 B.N. 1448/04. 467

Avusturya, T. 22.04.1965, B.N. 1718/62. 468

aldığından baĢvurucuların aldıkları oy ne olursa olsun partilerin barajı geçememesi halinde seçilemeyeceklerini biliyor olmaları, meĢru amaç, barajın mecliste aĢırı bölünmeyi engelleme ve yönetimde istikrarı sağlama gibi meĢru bir amaca sahip olması, orantılılık, barajın toplumdaki siyasi alternatiflerin doğmasını engellememiĢ olması, barajın amacının küçük partilere kendilerini ülke düzeyinde ortaya koyma ve böylece ulusal siyasal projenin bir parçası olma imkânı tanıması, Türkiye‟deki % 10‟luk seçim barajının seçim barajı uygulayan Avrupa ülkeleri içinde en yükseği olması, buna göre istikrarlı parlamento çoğunluklarını ortaya çıkarma amacından ödün vermeksizin barajın düĢürülmesi veya çeĢitli siyasal eğilimlerin temsili için düzeltici karĢı ağırlıklar getirilmesi arzu edilebilir olmakla birlikte devletlere yeterli takdir alanı bırakılması gerekir.469

Anayasa‟nın 67. maddesinde de seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma hakkı güvence altına alınmıĢtır. Seçimler ve siyasi haklar Anayasa‟nın 2.maddesinde ifadesini bulan demokratik devletin vazgeçilmez unsurlarıdır.470

Benzer Ģekilde AĠHM‟ de „‟serbest seçim hakkı‟‟nı Avrupa kamu düzeninin temel unsuru olan demokrasinin en önemli ilkelerinden biri olarak kabul etmektedir. AĠHM, SözleĢme‟ye Ek 1 No.lu Protokol‟ün 3. Maddesinin koruduğu hakların, hukukun üstünlüğüne dayanan etkili ve anlamlı bir demokrasinin temellerinin kurulması ve sürdürülmesi için hayati öneme sahip olduğunu belirtmiĢtir.471

Anayasa‟nın 67.maddesinin 1.fıkrasında yer alan haklar demokrasiyi hayata geçirme hedefi ile doğrudan bağlantılıdır. Siyasi haklar, seçimlerde oy kullanma, aday olma ve seçilme haklarının yanında siyasi faaliyette bulunma haklarını da kapsar.472Parlamenter demokrasi de halk ile yönetim arasındaki bağlantıyı ve parlamentonun siyasi meĢruiyetini, demokratik usul ve esaslara göre belirlenen 469 Yumak ve Sadak/Türkiye, T. 08.07.2008, B.N. 10226/03. 470 AYM, E.2002/38, K. 2002/89, K.T. ,8.10.2002 471

Bkz. Mathieu-Mohin ve Clerfayt, B.No: 9267/81, 2.3.1987, Prg47; Danoka/Letonya (BD), B.No: 58278/00, 16.3.2006, Prg103; Yumak ve Sadak/Türkiye(BD), B.No: 10226/03, 8/7/2008,Prg105.

472

seçimler aracılığıyla halın temsilcisi olarak seçilen milletvekilleri gerçekleĢtirirler.473 Bununla birlikte seçilme hakkı sadece seçimlerde aday olma hakkını değil, aynı zamanda ilgilinin seçildikten sonra milletvekili sıfatıyla temsil yetkisini de fiilen kullanabilmesini de kapsar. Bu bağlamda seçilmiĢ milletvekilinin yasama faaliyetine katılmasına yönelik müdahale, sadece onun seçilme hakkına değil, aynı zamanda seçmenlerinin serbest iradelerini açıklama hakkına474

ve siyasi faaliyette bulunma hakkına yönelik bir müdahale teĢkil edebilir.475

Anayasa‟nın 83. maddesi, milletvekillerinin hiçbir baskı ve tehdit altında kalmadan serbestçe yasama faaliyetlerini yürütebilmeklerini temin etmek için yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığı kurumlarına yer vermiĢtir. Bu bağlamda milletvekillerine yasama faaliyetleri sırasındaki oy ve sözleri nedeniyle mutlak bir sorumsuzluk tanınmıĢtır. Ayrıca milletvekillerinin iĢledikleri iddia edilen suçlar nedeniyle tutulma, tutuklanma, sorgulanma ve yargılanmaya karĢı, yasama faaliyetlerine aksatmadan katılmalarını temin etmek maksadıyla dokunulmazlık yoluyla koruma altına alınmıĢlardır. Bu güvenceler, milletvekillerine tanınan bir ayrıcalık ya da imtiyaz olmaktan ziyade, temsil ettikleri seçmenlerinin görüĢ ve düĢüncelerinin siyasal alanda gereği gibi yansıtılmasını sağlamaya dönük koruyucu tedbirlerdir. Nitekim Anayasa Mahkemesi 30.12.1997 tarihli kararında dokunulmazlığın amacını „‟yasama organı üyelerini, görevlerini tam olarak yerine getirmelerini engelleyecek gereksiz suçlamalardan korumak‟‟ Ģekline ifade etmiĢtir.476

Bununla birlikte Anayasa‟nın 83.maddesinde yasama dokunulmazlığına bazı istisna ve sınırlamalar getirilmiĢtir. Buna göre dokunulmazlık kural olarak milletvekilliği süresiyle sınırlıdır. Yine bu süre içerisinde, seçimden önce veya sonra herhangi bir suç iĢlediği iddiasıyla bir milletvekilinin dokunulmazlığının Meclis kararıyla kaldırılabilmesi mümkündür. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ile

473

AYM, B.No: 2012/1272, 4/12/2013, Prg127. 474AYM, Sadak ve diğerleri/Türkiye,

B.No:25144.94.26149.95.26154.95.27100.95.27101.95, 11.6.2002, Prg.33-40) 475

AYM, B.No: 2012/1051,KT.20.2.2014, Prg.67. 476

seçimden önce soruĢturmasına baĢlanılmıĢ olmak kaydıyla Anayasa‟nın 14.maddesindeki durumlar ise dokunulmazlık kapsamı dıĢında tutulmuĢtur. Davaya bakan mahkemenin gerekçesinden, baĢvurucunun durumunu Anayasa‟nın 14.maddesi kapsamında kaldığı yönünde değerlendirdiği anlaĢılmaktadır.477

Öte yandan seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile ifade özgürlüğü arasında da önemli bağlantılar vardır. Nitekim AĠHM, milletvekili-seçmen iliĢkisinden hareketle, ifade özgürlüğünün halkın seçilmiĢ temsilcileri için özellikle önemli olduğunu, zira milletvekilinin seçmeni temsil ettiğini, onların taleplerine dikkat çekerek menfaatlerini savunduğunu, dolayısıyla muhalif bir milletvekilinin özgürlüğüne yönelik müdahalenin daha sıkı bir denetimi gerektirdiğini vurgulamıĢtır.478

Yasama yetkisinin sahibi olan parlamento ve onu oluĢturan milletvekilleri anayasal sınırlar içinde toplumda var olan farklı siyasi görüĢlerin temsilcileridirler. Serbest seçimlerde halkın adına karar alma yetkisi verilen milletvekillerinin asli görev alanı parlamento olup, sahip oldukları görev alanı üstün kamusal yarar ve önem içermektedir.479

Siyasi faaliyetlerde her ülkenin kendi koĢulları içinde yasalar ile sınırlamalar getirebileceği söylenebilirse de, milletvekillerinin yasama faaliyetlerinde anayasal bir koruma alanına sahip olduğu açıktır.Aslolan halkın siyasi iradesinin engellenmemesi ve hakkın özününü etkisiz hale getirilmemesidir. SeçilmiĢ milletvekillerinin yasama faaliyetlerini yerine getirmelerini engelleyecek ölçüsüz müdahaleler halk iradesiyle oluĢan siyasi temsil yetkisini ortadan kaldıracak, seçmen iradesinin parlamentoya yansımasını önleyecektir.480

Öte yandan, seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları, mutlak olmayıp meĢru amaçlarla sınırlanabilir. Anayasa‟nın 67.maddesinde sınırlanma sebepleri öngörülmemekle birlikte bazı anayasal yasaklara yer verilmiĢtir. Öte 477 AYM,E.2012/1272,K.T:4/12/2013 Prg113. 478 Bkz. Castells/Ġspanya, B.No: 11798/85, 23.12.1992, Prg.42. 479 AYM, B.No: 2012/1272 KT.4.12.2013, Prg128. 480 AYM, B.No: 2012.1272.4.12.2013 Prg129.

yandan Anayasa‟nın 67.maddesinde siyasi haklara „‟kanunda gösterilen Ģartlara uygun‟‟ olarak sahip olunacağı belirtilmiĢtir. Böylelikle Anayasa, kanun yolu ile hakkın sınırlanabileceğini kabul etmiĢ olmaktadır. Kanun yolu ile sınırlandırmaya açık bırakılan düzenleme ile öngörülen sınırlandırma imkânlarının anayasanın bütünlüğü ilkesi kapsamında yine Anayasa‟nın 13.maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. BaĢka bir deyiĢle Anayasa‟nın 67.maddesinin birinci fıkrasında öngörülen özgürlüklere yönelik sınırlamalarında bir sınırının olması gerektiği açıktır. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında Anayasa‟nın 13.maddesindeki ölçütler göz önüne alınmak zorundadır. Bu sebeple seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına getirilen sınırlamaların denetiminin Anayasa‟nın 13.maddesinde yer alan ölçütler çerçevesinde ve Anayasa‟nın 67.maddesi kapsamında yapılması gerekir.481

Benzer Ģekilde, AĠHM de bu hakların sınırlandırılabileceğini kabul etmekte, ancak bu sınırlamaların‟‟yasama organının seçiminde halkın görüĢlerinin serbestçe açıklanması‟‟nı ve bu anlamda belli kiĢilerin veya grupların ülkenin siyasal hayatına katılımlarını engelleyici, söz konusu hakkın özünü zedeleyecek ve etkisini ortadan kaldıracak ölçüde olmaması ve öngörülen amaçla orantılı olması gerektiğini belirtmektedir. 482

Anayasa Mahkemesi yerleĢik içtihatlarında demokratik toplumu, ‟‟Demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniĢ ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamalar, demokratik toplum düzeni gerekleriyle uyum içinde sayılamaz. Bu nedenle, temel hak ve özgürlükler, istisnai olarak ve ancak özüne dokunmamak koĢuluyla demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde ve ancak yasayla sınırlandırılabilirler.‟‟483Biçiminde tarif etmiĢtir. Diğer bir deyiĢle yapılan sınırlama hak ve özgürlüğün özüne dokunarak, kullanılmasını durduruyor ve aĢırı derecede güçleĢtiriyorsa, etkisiz hale getiriyorsa

481

AYM, B.No: 2012/1272, 4.12.2013 Prg131. 482

Bkz. Mathieu-Mohin ve Clerfayt/Belçika B.No: 9267/81, 2/3/1987, Prg52; Tanase/Moldova(BD), B.No:7/08, 27/4/2010 Prg157,158,161.

483

veya ölçülülük ilkesine aykırı olarak sınırlama aracı ile amacı arasındaki denge bozuluyorsa demokratik toplum düzenine aykırı olacaktır.484

Hak ve özgürlüklere yapılacak her türlü sınırlamada devreye girecek bir