• Sonuç bulunamadı

Bireysel BaĢvuru Hakkına Sahip Olanların Taraf ve Dava Ehliyeti

B) Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel BaĢvuru Hakkına Sahip Olanlar

2- Bireysel BaĢvuru Hakkına Sahip Olanların Taraf ve Dava Ehliyeti

6216 sayılı yasada,Anayasa Mahkemesine bireysel baĢvurularda,taraf ve dava ehliyetine iliĢkin düzenlemeler bulunmamaktadır.Ġlgili yasanın 49. maddesinin 7. fıkrasında “bireysel başvuruların incelenmesinde,bu kanunun ve içtüzükte hüküm bulunmayan hallerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır”düzenlemesi bulunmaktadır.Buna göre taraf ve dava ehliyetleri ile ilgili, ĠYUK‟ un 31.maddesi ile HMK‟nın atıfta bulunduğu Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre çözüm bulunacaktır.

Hukukta kiĢiler; gerçek kiĢiler ve tüzel kiĢiler olmak üzere iki farklı türe ayrılmaktadır509. Genel itibariyle kiĢi kavramı, hukuk düzeni tarafından hak ve borç sahibi olabilecek varlıklar için kullanılmaktadır. Gerçek kiĢiler, sağ ve tam doğmak kaydıyla insanlardır. Tüzel kiĢiler ise kendilerine hukuk düzeni tarafından kiĢilik tanınmıĢ olan bir takım mal ile Ģahıs topluluklarıdır. Anayasa‟nın hem gerçek hem de tüzel kiĢilere bireysel baĢvuru hakkı tanıdığı kuĢkusuzdur. Tüzel kiĢilerin ancak temsilcileri niteliğindeki gerçek insanlar vasıtasıyla iĢlem yapabilmesinden dolayı baĢvuru Ģekli ve usulü farklı olmaktadır510

.

Gerçek kiĢiler ile tüzel kiĢiler aynı hak ve borçlara sahip olsalar bile tüzel kiĢilerin ancak temsilcileri aracılığıyla iĢlem yapabilme kabiliyetlerinden dolayı, onlara hususi bir prosedür düzenlenmesi bir mecburiyettir. Bu durumun bir örneği Anayasa Mahkemesi‟ne bireysel baĢvuru yapılmasında da kendini göstermektedir. Dolayısıyla baĢvuru hakkına sahip olanların, baĢvurucuların niteliklerine göre ayrı ayrı incelenmesinde fayda görmekteyiz.

Öncelikle bir kiĢinin adlî ve idarî makamlar önünde herhangi bir hakkını

509

AYAN, s. 89. 510

kullanabilmesi için dava ve taraf ehliyetine sahip olması gerekir. Taraf ehliyeti,davada taraf olabilme ehliyetidir.Taraf ehliyeti medenî(maddi) hukuktaki medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin medeni usul hukukundaki büründüğü Ģekildir.Gerçekten,kimlerin taraf ehliyetine sahip bulundukları Medeni Kanuna göre belirlenecektir. Buna göre,medeni hakları kullanma yani hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kiĢi davada taraf olabilme ehliyetine sahip olacaktır. (HMK.50)Ancak gerçek ve tüzel kiĢilerin taraf ehliyeti bulunup yalnız bunlar hak ve borç sahibi olabilir. Bu sebeple haklarının korunması için yalnız bunlar dava açabilecektir.511

Türk Medeni Kanunun 8.maddesi düzenlemesine göre,her insanın hak ehliyeti bulunmaktadır.Hak ehliyeti, haklara ve borçlara sahip olabilme yeteneğidir.Gerçek kiĢiler için kiĢilik, sağ olarak doğumlabaĢlar ve ölümle sona erer.Bu sebeple de hak ehliyeti ölümle sona erecektir.512

Tüzel kiĢiler, yasanın aradığı özel hükümler uyarınca kiĢilik kazanırlar ve kanunda aranan Ģartların gerçekleĢmesi ile kiĢilikleri sona erer.(TMK. m.47).Tüzel kiĢiler,kiĢilik kazandıkları andan itibaren hak ehliyetine(insana özgü nitelikler dıĢındaki bütün haklara ve borçlara) sahiptirler.(TMK. m.48)Hak ehliyetine sahip oldukları için taraf ehliyetine de sahip olurlar.513

(HMK. m.50)Dava, tüzel kiĢi adına,tüzel kiĢiyi temsile yetkili organlar tarafından açılır. Tüzel kiĢinin organı sıfatını taĢımayan üyeleri veya ortakları tüzel kiĢi adına dava açamazlar. Tüzel kiĢiliğin son bulması ile taraf ehliyeti de sona erer.514

b.Dava Ehliyeti

Dava ehliyeti, kiĢinin kendisi veya yetkili kılacağı bir temsilci (vekil) aracılığı ile bir davayı takip edebilme ve usul iĢlemlerini yapabilme

511

KURU, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt I, Ankara 1979, s. 604. 512 KURU, s. 606. 513 KURU, s. 628. 514 KURU, s. 630.

ehliyetidir.515(HMK. m.71)

HMK‟nın 51. maddesine göredava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. Medeni hakları kullanma (fiil, eylem) ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kiĢiler,dava ehliyetine de sahiptir.Yani dava ehliyeti,medeni hakları kullanma (fiil ve eylem) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü Ģekildir.516KiĢi, davaya konu edilebilecek temel hakkı tek baĢına kullanabiliyorsa, bu hak bakımından dava ehliyetine sahiptir.517

Fiil ehliyeti, bir kimsenin kendi eylem ve iĢlemleri ile kendi lehine hak ve borç yaratabilme yeteneğidir.518

Medeni Kanun‟un 10. maddesine göre ayırt etme gücüne sahip olan ve kısıtlı olmayan her ergin kiĢinin fiil ehliyeti vardır. Maddeye bakıldığında, gerçek kiĢiler için fiil ehliyetinin ikisi olumlu, biri olumsuz olmak üzere üç Ģartının bulunduğugörülmektedir. Olumlu Ģartlar, “ayırt etme gücüne sahip olmak” ve “ergin olmak”; olumsuz Ģart ise “kısıtlı (mahcur) olmamaktır.” Bu Ģartları taĢıyan kiĢiler, tam ehliyetlidir. Tam ehliyetlilerin dava ehliyeti vardır. Dolayısı ile bunların, Anayasa Mahkemesi‟ne bireysel baĢvuruda bulunmaları mümkündür.519

Medeni Kanun‟un 14. maddesine göre, ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti bulunmamaktadır.Dolayısı ile bu kiĢiler, tam ehliyetli değildirler. Sorun ayırt etme gücüne sahip olmayanların,(tam ehliyetsizlerin) ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlıların(sınırlı ehliyetsizlerin) ve tam ehliyetli olup kanun koyucunun bazı iĢlemleri yapabilmesi için belli bir kiĢinin rızasını ve görüĢünü almayı zorunlu kıldığı kiĢilerin(sınırlı ehliyetlilerin), Anayasa Mahkemesi‟ne bireysel baĢvuruda dava ehliyeti açısından nasıl değerlendirileceğidir? BaĢka bir ifade ile “tam ehliyetsizler”, “sınırlı ehliyetsizler” ve “sınırlı ehliyetliler” açısından dava ehliyeti meselesi, Medeni Kanuna göre mi çözülecek/çözülmelidir yoksa 6216 sayılı Kanunda hüküm bulunmamasına rağmen 515 KURU, s. 673. 516 KURU, s. 673. 517

KILINÇ, Bahadır /ÇAĞATAY/ Mustafa/ATASOY Hakan, Türkiye Adalet Akademisi 2011-2012 Ders Notları,s.1

518

AKINTÜRK, Turgut, Medeni Hukuk, Ġstanbul 2001, s. 116. 519

bu konuda Anayasa Mahkemesi‟nce anayasa yargısının özelliğinden dolayı içtihat yoluyla,farklı bir yol mu izlenecek/izlenmelidir?520

Tam ehliyetsizler, ayırt etme gücüne sahip (mümeyyiz) olmayanlardır. Tam ehliyetsiz gerçek kiĢilerin, dava ehliyetine sahip olup olmadıkları meselesini, Medeni Kanun‟un hükümlerini esas alarak çözüme kavuĢturacak olursak; tam ehliyetsizler adına hukuki iĢlemleri ancak kanuni temsilcilerinin yapabileceğini dolayısı ile bunların dava ehliyetlerinin olmadığını kabul etmek gerekir.521

Sınırlı ehliyetsizler, ayırt etme gücüne sahip küçükler ile ayırt etme gücüne sahip kısıtlılardır. Sınırlı ehliyetsizler, kural olarak dava ehliyetine sahip olmamakla beraber, istisnaihallerde, dava ehliyetine sahiptirler. Bu istisnalardan biri de kiĢiye sıkı sıkıya bağlı haklardır. Temel hak ve hürriyetler devredilmez ve vazgeçilmez nitelikte haklar olduğundan, esasen bu hakları kiĢiye sıkı sıkıya bağlı haklar arasında değerlendirilip, sınırlı ehliyetsizlerin Anayasa Mahkemesi‟ne bireysel baĢvuruda dava ehliyetine sahip olduklarını kabul etmek gerekir.522

Sınırlı ehliyetliler ise ayırt etme gücüne sahip, ergin ve kısıtlanmamıĢ kiĢilerdir. Ancak kanun koyucu bunlara, menfaatleri icabı bir danıĢman atanmasını uygun görmüĢtür. Bu kiĢilerin, Medeni Kanun‟un 429. maddesinde sayılan hukuki iĢlemleri yapabilmek için danıĢman onayını almaları zorunludur.523

Bu iĢlemler arasında “dava açmak” da vardır. TMK‟daki bu hükümden yola çıkarak, sınırlı ehliyetlilerin danıĢman onayını almadan Anayasa Mahkemesi‟ne bireysel baĢvuruda bulunamayacaklarını kabul etmek, bireysel baĢvuru kurumunun amacı ve iĢlevi ile bağdaĢmamaktadır.524

6216 sayılı yasanın gerçek kiĢiler açısından dava ehliyetini kullanmada temyiz kudretine sahip olma ve reĢit olma Ģartlarını aramadığı görülmektedir.

520

HAMDEMĠR, s. 235. 521

KURU, Baki/ ASLAN, Ramazan/ YILMAZ, Ejder, Medeni Usul Hukuku, Ankara 2000, s. 275.

522

HAMDEMĠR, s. 236. 523

ÖZTAN, Bilge, Medeni Hukukun Temel Kavramları, Ankara 2006, s. 272. 524

Anayasa Mahkemesi‟nin bu konuda nasıl bir yol izleyeceği uygulamaya bırakılmıĢ durumdadır. Örneğin reĢit olmayan bir kiĢinin yasal temsilcisi olmaksızın yaptığı bir baĢvurunun akıbeti Ģu an için bilinmemektedir.Mesela Federal Almanya Anayasa Mahkemesi, reĢit olmayan ancak askerlik hizmeti yapmaları gereken kiĢiler açısından vicdani ret, disiplin cezaları ve askerlikle ilgili diğer konularda yapılan bireysel baĢvurularda dava ehliyetini tanımıĢtır.

Özel hukuk tüzel kiĢileri madde metninde belirtildiği üzere sadece tüzel kiĢiliğine ait hakların ihlâl edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi‟ne baĢvurabilirler. Tüzel kiĢiliğe ait AĠHS‟de öngörülen haklar, örgütlenme ve hak arama hürriyetinden ibarettir. Bu bağlamda özel hukuk tüzel kiĢilerinin üyelerinin haklarına yönelik yaptıkları baĢvurular kabul edilebilirlik aĢamasında komisyonlarca yapılan incelemelerde reddedilecektir. Bunun dıĢında özel hukuk tüzel kiĢileri faaliyet alanlarıyla ilgili olan ve tabiatları gereği sahip oldukları eĢitlik, konut dokunulmazlığı ve mülkiyet hakkı gibi konularda bireysel baĢvuru hakkını kullanabileceklerdir.525

Yabancılar ise sadece Türk vatandaĢlarına tanınan sınır dıĢı edilmeme, kamu hizmetine girme haklarıyla ilgili bireysel baĢvuruda bulunamayacakken, kendilerine sınırlı bir Ģekilde tanınan toplantı ve gösteri yürüyüĢü hakkı ile yerleĢme ve seyahat özgürlüğü konularındaise anayasada kendilerine uygulanan kısıtlamalar dâhilinde bireysel baĢvuru yapabileceklerdir.526

Ġhlâle yol açan eylem, iĢlem ya da ihmalin baĢvurucunun güncel ve kiĢisel bir hakkını doğrudan etkilemesi gerekmektedir. KiĢisel hak ihlâli menfaat ihlâlinden daha dar ve kiĢiye özgü bir kavramdır. Çünkü kiĢisel hak ihlâli, bir bireyin hakkına doğrudan yapılan bir saldırıyı ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu nedenle hakkı ihlâl edilen bireyler, yapılan iĢlem ya da eylemden direkt zarar görmektedir. Burada hak ihlâlinin güncelliğiyle ise baĢvuru yapıldığı zaman veya karar esnasında devam

525

ÇINAR, Ġbrahim, “Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‟nin Yargı Yetkisi ve Mağdurluk Statüsü”, Bireysel BaĢvuru Ġnceleme Usulü ve Kabul Edilebilirlik Kriterleri: Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi içinde, (Ed: Musa Sağlam), Ankara 2013, s. 182-184.

526

eden bir zararın varlığı anlatılmak istenmektedir.527 3-Bireysel BaĢvuru Hakkına Sahip Olanlar a. Gerçek kiĢiler

Günümüz modern hukuk düzenlerinde her insan ırk, yaĢ, vatandaĢlık gibi durumları gözetilmeksizin hukuk karĢısında bir hak süjesidir. Bu sebeple de bir kiĢi olması hasebiyle hak ehliyetine sahiptir.528

Bu durum TMK‟nın8.maddesinde;“Her insanın hak ehliyeti vardır” Ģeklinde ifade edilmiĢtir.

Gerçek kiĢiler, hukukun esas muhatabıdır. KiĢilik, çocuğun sağ olarak doğduğu anda baĢlar ve ölümle birlikte sona erer529. Her kiĢi hak sahibiolabilir ve borç altına girebilir. Bu durum hak ehliyeti olarak ifade edilir. Eski yasada medeni haklardan yararlanma ehliyeti olarak da ifade edilen bu durum tüm kiĢiler açısından hukuken verilmiĢ olan bir statüdür.Hak ehliyeti,kiĢinin iradesine ve fiillerine bağlı olmaksızın kazanılan bir ehliyettir.530

Hak ehliyetine sahip olan herkes, Anayasa Mahkemesine bireysel baĢvuru yapabilmektedir. Her ne kadar hak sahibi olan herkes kiĢi kabul edilse de yine de bu durumun istisnaları mevcuttur. Dolayısıyla bireysel baĢvuru açısından bu durumların incelenmesi gerekmektedir.

KiĢilik, sağ ve tam doğumla baĢlasa da hak ehliyeti henüz kiĢi sağ ve tam doğmadan önce baĢlamaktadır. Sağ ve tam doğmak kaydıyla cenin, hak ehliyeti sahibidir531. Dolayısıyla cenine karĢı iĢlenen temel hak ve hürriyet ihlalleri, bireysel baĢvuru açısından önem arz etmektedir. Henüz ana rahminde bulunan bir çocuğa karĢı bir takım temel hak ve özgürlük ihlalleri tezahür etmiĢ olabilir. Ceninin sağ ve tam doğmasına engel olunması yaĢama hakkının ihlalini oluĢturabilir veya mirasçılık sıfatıyla sahibi olduğu malvarlığına karĢı gerçekleĢtirilenbazı hareketler mülkiyet

527

GÖZÜBÜYÜK, ġeref, Yönetsel Yargı, Ankara 2009, s. 167, 185. 528

Her insanın hak ehliyetine sahip olduğu ve hukuk üzeni karĢısında kiĢi olarak görüldüğü 10.12.1948 tarihli Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile BirleĢmiĢ Milletler TeĢkilatı tarafından da açıkça beyan edilmiĢtir. Bkz. AKINTÜRK, Turgut/AKĠPEK, Jale, Türk Medeni Hukuku BaĢlangıç Hükümleri KiĢiler Hukuku C. I, Ġstanbul, 2007, s. 237. 529

AYAN, s. 90. 530

HELVACI, Serap, Gerçek KiĢiler, Ġstanbul 2012, s. 41. 531

hakkını ihlal edebilir. Her ne kadar hukukumuz açısından henüz böyle bir baĢvuru yapılmamıĢsa da,Almanya‟da olduğu gibi532

yasal temsilci veya vasisi aracılığıyla ceninin temel hak ve özgürlüklerinin korunması sağlanabilir.

Hak ehliyeti ölümle son bulur533. Doğal olarak, ölen kiĢiler hak ehliyetine sahip değillerdir. Hak ehliyetinin sona ermesi, temsil veya vekâlet iliĢkisini de sona erdireceği için, ölenin iradesi temsil olunamaz. Gerek Anayasa‟daki gerekse Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‟ndeki hakların tamamı kiĢiliğe sahip insanların etkin korunması için düzenlenmiĢtir. Ancak Federal Almanya Anayasa Mahkemesi, insan onurunun, insanın ölümünden sonra da belli bir müddet varlığını sürdüğünü,bu sebeple ölülerin de anayasa Ģikâyetinde taraf ehliyetlerinin bulunduğu yönünde bir içtihatgeliĢtirmiĢtir.534

Bireylerin etkin bir Ģekilde korunması amaçlandıktan sonra, Ģayet kiĢilik henüz kazanılmadan veya kiĢilik kaybedildikten sonra karĢı karĢıya kalınan bir temel hak ve özgürlük ihlali söz konusu olabilecekse o halde cenin veya ölülerin bireysel baĢvuru açısından taraf ehliyetine sahip olduklarını kabul etmek modern hukuk anlayıĢına uygun düĢecektir. Almanya Federal Anayasa Mahkemesi‟nin kararları bu açıdan hem aydınlatıcı hem de kiĢi lehine özgürlüklerin etkin korunumu sağlamaktadır. Ayrıca ceninin veya ölünün taraf ehliyetinin muhafazası sadece onları değil, ceninin müstakbel ailesi ve ölünün geride bıraktığı mirasçıları için önem arz eden bir takım ihlallerin sonlandırılmasını sağlayabilir.

AĠHS‟nin 34.maddesi düzenlemesine göre, gerçek kiĢilerin mahkemeye baĢvuru hakkı bulunmaktadır. SözleĢmenin 1.maddesindeki hükmüne göre taraf devletler sözleĢmeyi imzalamakla kendi yetki alanında bulunan herkese sözleĢme muhteviyatındaki hak ve özgürlükleri tanıdıklarını kabul etmiĢ sayılırlar.535

Bu kapsamda Ģikâyette bulunulan devletin yargı yetkisi altında bulunan herkes mahkemeye baĢvurabilir.Yani sadece ilgili devletin vatandaĢları değil, aynı zamanda üye veya üye olmayan ülke vatandaĢları ile vatansızlar da mahkemeye baĢvurabilecektir.

532

GÖZTEPE, Anayasa ġikayeti, s. 50 – 51. 533

AYAN, Mehmet/AYAN, NurĢen, KiĢiler Hukuku, Konya 2014, s. 137 – 139. 534

GÖZTEPE, Anayasa ġikayeti, s. 51. 535

“Herkes” ifadesi, vatandaĢ veya yabancı ayrımı yapılmaksızın tüm kiĢileri kapsamaktadır. Ancak 6216 sayılı yasanın 46. maddesinin 3. fıkrasında yabancıların Türk vatandaĢlarına tanınan haklarla ilgili olarak bireysel baĢvuru yapamayacağı düzenlenmiĢtir. Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‟ne baĢvuruda olduğu gibi Anayasa Mahkemesi‟ne baĢvuruda da herkese baĢvuru hakkı tanınması etkin bir hukuki koruma sağlamaktadır. Metindeki yabancı kavramını geniĢ bir yorumla, vatandaĢ olmayan herkes olarak yorumlamak gerekmektedir. Mülteciler, vatansızlar ve sığınmacıların da bu hakka sahip olduğu gerçeğini kabul etmek gerektedir. Aksi halde Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi öncesinde insan hakkı ihlalini inceleyecek etkin bir mekanizma, iĢlevsiz kalacaktır.

b. Tüzel KiĢiler

Tüzel kiĢiler, yasada öngörülen Ģartlara sahip oldukları anda kiĢilik kazanırlar ve yine yasada öngörülen Ģartların gerçekleĢmesi durumunda kiĢilikleri son bulur.536 KiĢilik kazandıkları anda hukuk düzeni tarafından hak ve borç sahibi olabilirler.537 Her tüzel kiĢi, Anayasa Mahkemesi‟ne bireysel baĢvuru yapamaz. 6216 sayılı yasanın 46. maddesinin 2. fırkasında, tüzel kiĢiler;özel hukuk tüzel kiĢileri ve kamu hukuku tüzel kiĢileri olarak ikili ayrıma tabi tutulmuĢtur.

Özel hukuk tüzel kiĢileri ile kamu hukuku tüzel kiĢileri arasındaki ayrıma dikkat etmek gerekmektedir. Uygulamada Anayasa Mahkemesi, baĢvuranın kamu hukuku tüzel kiĢisi olması sebebiyle esas incelemesine girmeden dosyayı reddetmektedir. Bu kapsamda Ġhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi538, Doğubayazıt Ticaret ve Sanayi Odası539

ileBüğdüz Köyü‟nün540 yapmıĢ olduğu bireysel baĢvurular, baĢvurucuların kamu tüzel kiĢisi olup bireysel baĢvuru yapmaya hakkı olmadıklarından yola çıkılarak kiĢi yönünden yetkisizlik gerekçesiyle reddedilmiĢtir.

Kamu hukuku tüzel kiĢileri ile özel hukuk tüzel kiĢileri arasındaki temel 536 AYAN, s. 90. 537 AYAN, s. 90. 538 AYM, B.N. 2013/1430, T. 21.11.2013. 539 AYM, B.N. 2012/743, T. 05.03.2013. 540 AYM, B.N. 2012/22, T. 25.12.2012.

farklılık, kuruluĢ esasında ortaya çıkmaktadır. Özel hukuk kiĢileri, belli bir gaye etrafında toplanan serbest irade sahibi gerçek kiĢiler tarafından kurulabilir iken, kamu hukuk tüzel kiĢileri, devlet tarafından üstün kamu yararı gözetilerek, yasa ile veya yasanın verdiği yetkiyle ilgili merci tarafından kurulurlar. Kamu hukuku tüzel kiĢileri, gerçek kiĢiler ve özel hukuk tüzel kiĢilerinden, sahip oldukları kamu gücü ayrıcalıkları ve sağlamakla yükümlü oldukları kamu yararı ve kamu hizmeti ile ayrılmaktadırlar541

.

Kamu hukuku tüzel kiĢilerinin iradesi belli bir noktada sınırlıdır. Çünkü devlet hiyerarĢisinde yer alan bu kurumlar, idari vesayet anlayıĢı çerçevesinde bazı hususlarda emir ve talimatlar da alabilirler. Lakin özel hukuk tüzel kiĢileri tamamıyla bağımsız bir iradeyi temsil etmektedirler.

Hukukta asıl olan özel hukuk tüzel kiĢiliğidir. Dolayısıyla bir tüzel kiĢiliğin kamu hukuku tüzel kiĢisi mi yoksa özel hukuk tüzel kiĢisi mi olduğu noktasında bir ikileme düĢülmesi durumunda, bu tüzel kiĢiliğin anayasa veya yasalar tarafından bir kamu tüzel kiĢiliği olarak nitelendirilip nitelendirilmediğine bakmak gerekmektedir. ġayet böyle bir durum yoksa o zaman tüzel kiĢiliği kuran iradenin mahiyeti ve tüzel kiĢiliğin sağlamakla yükümlü olduğu bir kamu yararı veya hizmetinin olup olmadığı incelenmelidir542.Kamu tüzel kiĢilerinin 6216 sayılı yasanın 46. maddesinin 2. fıkrasına göre bireysel baĢvuru yapamayacakları açıkça öngörülmüĢtür.Bireysel baĢvurunun kamu gücünün kullanılmasından kaynaklanan hak ihlallerine karĢı tanınan bir yol olması nedeniyle,kamu tüzel kiĢilerine bireysel baĢvuru hakkı tanınmasıbu anayasal kurumun hukuki netliği ile bağdaĢmayacağından dolayı kabul edilmemiĢtir.

Ülkemizde belli alanlarda özerk bir yapıya sahip kamu hukuku tüzel kiĢileri bulunmaktadır. Bu kamu hukuku tüzel kiĢileri, kamu gücünü kullanmaksızın ve kendilerine tanınan bir takım kamusal ayrıcalıklardan faydalanmaksızın yapmıĢ oldukları, kendilerini koruma altına alan hak ve özgürlükler, hukuki iĢlemler açısından bireysel baĢvuru yapabilmeli ve taraf ehliyetini kabül edilmesinde fayda

541

GÖZLER, Ġdare Hukuku Dersleri, s. 79. 542

bulunmaktadır.543

Kanaatimizce özerk idari yapılanmaya sahip olan YÖK ve TÜBĠTAK gibi belli bir amaca özgülenmiĢ ve bu faaliyetlere yönelik bir takım özerk yönetim yetkileri ihtisas edilmiĢ olan kurumlara bireysel baĢvuru hakkının tanınması, bireysel baĢvurunun etkinliğine ve hukuk düzeninin korunmasına yardımcı olacaktır.

Tüzel kiĢinin baĢvurucu olması yönünden yabancıya da taraf devletin vatandaĢlığında olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Gerçek kiĢilerde olduğu gibi tüzel kiĢilerde de vatandaĢ olma, yabancı olma veya taraf devlet ülkesinde mukim olma gibi Ģartlar aranmaz.544

Anayasa Mahkemesinin bireysel baĢvuruları kabul etmeğe baĢladığı 23 Eylül 2012 tarihinden bu yana vermiĢ olduğu iki ilke kararı özel önem taĢımaktadır.25.12.2012 tarih ve 2012/95 baĢvuru numaralı ilk kararında mahkeme,Ģikâyetçinin baĢvurusunun tüzel kiĢiliğe ait hakları ilgilendirmediğini,özel hukuk tüzel kiĢisinin tüzel kiĢiliği üzerinde bir etki doğurmadığını,aslında iĢlemin derneğin üyelerinin durumlarını etkilediğini tespit ederek bu gerekçeyle kabul edilmezlik kararı verirken 13.06.2013 tarih ve 2013/757 baĢvuru numaralı ikinci kararında ise baĢvurucunun tüzel kiĢiliğe ait mağdur vasfını tartıĢmaksızın iddialarını incelemiĢ ve mülke yönelik müdahale olarak görmüĢ ve yapılan baĢvuruda mağdurluk statüsü açısından bir sorun görmemiĢtir.545

c.Yabancı Uyruklu KiĢiler

6216 sayılı yasanın 46. maddesinin 3. fıkrasında yabancıların Türk vatandaĢlarına tanınan haklar ile ilgili olarak bireysel baĢvuru yapamayacağı düzenlenmiĢtir. Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‟ne baĢvuruda olduğu gibi Anayasa Mahkemesi‟ne müracaatta da herkese baĢvuru hakkı tanınması etkin bir hukuki koruma sağlayacaktır. Metindeki yabancı kavramını, geniĢ bir yorumla, vatandaĢ olmayan herkes Ģeklinde yorumlamak gerekmektedir. Mülteciler, vatansızlar ve

543

KILINÇ, Bahadır/ÇAĞATAY, Mustafa/ATASOY Hakan, Türkiye Adalet Akademisi Ders Notları, s.1

544

ANAYURT, Ömer, Avrupa Ġnsan Hakları Hukukunda KiĢisel BaĢvuru Yolu, Ankara 2004, s. 165.

545

SAĞLAM, Musa, “Özel Hukuk Tüzel KiĢilerinin Bireysel BaĢvuru Hakkı, HUKAB, S. 8.

sığınmacıların da bu hakka sahip olduğu gerçeğini kabul etmek gerekir. Aksi halde Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi öncesinde insan hakkı ihlalini inceleyecek etkin bir mekanizma iĢlevsiz kalacaktır. Bu sebeple,“herkes” ifadesine, vatandaĢ veya