• Sonuç bulunamadı

AĠHS‟nin 10. maddesinde ifade özgürlüğü düzenlemiĢtir.Maddenin düzenlemesine göre;

1) Herkesifade özgürlüğü hakkına sahiptir.Bu hak,kamu makamları tarafından müdahale edilmeksizin ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın,görüş sahibi olma,bilgi ve düşünceleri edinme ve yayma özgürlüğünü içerir.Bu madde devletlerin yayıncılığı,televizyon veya sinema işletmelerini izin alma koşuluna bağlamasını engellemez.

2)Bu özgürlüklerin kullanımı, beraberinde ödev ve sorumlulukları getirdiği için, ulusal güvenlik,toprak bütünlüğü veya kamu emniyeti menfaatlerine,düzensizliğin veya suç işlenmesinin önlenmesi,sağlık veya ahlakın korunması,başkalarının şöhret veya haklarının korunması,gizli olarak elde edilen bilgilerin açıklanmasının önlenmesi veya yargı organlarının otorite ve tarafsızlığının sürdürülmesi için yasa tarafından öngörülen demokratik toplumda gerekli olan

396

AYM, T. 25.06.2014, E. 2014/256. 397

kısıtlamalara veya cezalara tabi tutulabilir.

Bu hakkın içine düĢünce özgürlüğü dıĢında haber ve düĢünce alma ya da verme özgürlüğü de girmektedir. Söz konusu maddenin 1. fıkrası ifade özgürlüğünün radyo, sinema ya da televizyon yayınlarının izne bağlanmasına engel olmayacağı hükmünü içermektedir. SözleĢmeye göre ifade özgürlüğünün kullanılmasında birtakım sınırlamalar öngörülebilir. Bu durumlar ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün, kamu güvenliğinin ve kamu düzeninin korunması olabileceği gibi, suçun önlenmesi, sağlığın, ahlâkın ve baĢkalarının ünü ve haklarının korunması da olabilmektedir.

SözleĢmenin 10. maddesinde “kanaat sahibi olma, bilgi ve kanaat açıklama, bilgi ve kanaatlere ulaĢma özgürlüğü, basın özgürlüğü, radyo ve televizyon yayıncılığı özgürlükleri” koruma altına alınmıĢtır. Bu madde kapsamında fikirleri ifade etmek maksadıyla resimler, görüntüler veya eylemler gibi beĢ duyuya hitap eden ve diğer kiĢilerde farkındalık oluĢturabilecek seviyedeki irade açıklama türleri de korunmaktadır. Bu açıdan ifade özgürlüğü sadece yazılı bir metnin veya bir konuĢma ya da söyleĢinin korunmasından çok daha geniĢ bir perspektifte değerlendirilmelidir.

SözleĢme‟nin imzalandığı tarihte radyo ve televizyon yayıncılığı hususunda ruhsat verme hakkı, teknik yetersizlik ve frekans sayısının sınırlılığı nedeniyle taraf devletlerin tekelinde bulunmaktaydı. Ancak günümüzde teknoloji ilerlemiĢ ve teknik altyapı hizmetlerindeki geliĢmeler, devletlerin bu noktadaki hâkimiyet alanına müdahale etmeyi gerektirmiĢtir. AĠHM, devletlerin 10. maddede öngörülen izin hakkının ancak teknik sebeplere dayanabileceğini öngörmekte, teknik sebepler haricinde hiçbir surette taraf devletlerin bu haklara müdahale etme hakkının olmadığını düĢünmektedir398

. Mahkeme‟nin bu düĢüncesi ifade hürriyetinin kiĢi lehine yorumlanması ve özgürlük kapsamının geniĢ tutulması açısından önemli bir geliĢmedir.

Demokratik toplumlar açısından ifade özgürlüğü oldukça önemlidir. Ġfade

398

özgürlüğü, kapsam olarak eleĢtiri hakkını da bünyesinde barındırmaktadır. EleĢtiri hakkı olumlu ve olumsuz olmak Ģekilde iki farklı Ģekilde tezahür edebilir. Devlet veya toplumun belli bir kesimi için saldırgan nitelikteki veya rahatsız edici olan söylem ve fikirler de bu kapsamda koruma altındadır399

.

1982 Anayasası‟nda ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek hak ve özgürlükler; düĢünce ve kanaat hürriyeti (m. 25), düĢünceyi açıklama ve yayma hürriyeti (m. 26), bilim ve sanat hürriyeti (m. 27), basın hürriyeti (m. 28), süreli ve süresiz yayın hakkı (m. 29)‟dır. Bunun dıĢında Anayasa‟nın 74. maddesinde400

yer alan bilgi edinme hakkını da ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek mümkündür401.

AĠHS‟nde hertürlü ifade için gündeme gelecek tek bir sınırlama rejimi söz konusudur. Sınırlama sebepleri açısından yapılacak bir karĢılaĢtırma sonucunda Anayasamızda mevcut olan“cumhuriyetin temel nitelikleri” ve “devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü”gibi sınırlama sebepleri AĠHS‟nin 10.maddesindeki meĢru amaçlar arasında yer almamaktadır. Ancak AĠHM bölünmez bütünlük kavramını “toprak bütünlüğü” Ģeklinde ifade edilen meĢru amaç kapsamında görmektedir. Ayrıca cumhuriyetin temel nitelikleri kapsamında gündeme gelen laiklik ilkesi de meĢru amaç olarak değerlendirilmiĢtir402

.

Ġfade özgürlüğü, demokratik toplumun temellerinden biri olup toplumun geliĢmesi ve bireyin kendisini geliĢtirmesi ve gerçekleĢtirmesi için vazgeçilmez

399

ÖZBEY, Özcan, “Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi IĢığında Ġfade Özgürlüğü Kısıtlamaları”, TBB Dergisi, S. 106, Y. 2013, s. 72.

400

“VatandaĢlar ve karĢılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye‟de ikamet eden

yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve Ģikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi‟ne yazı ile baĢvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili baĢvuruların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine baĢvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin iĢleyiĢiyle ilgili Ģikâyetleri inceler…”

401

KARAN, UlaĢ, “Ġfade Özgürlüğü Hakkı”, Ġnsan Hakları Avrupa SözleĢmesi ve

Anayasa: Anayasa Mahkemesine Bireysel BaĢvuru Kapsamında Bir Ġnceleme içinde, (Ed.: Sibel ĠNCEOĞLU), Ġstanbul 2013, s. 369.

402

koĢullar arasında yer alır. Hakikat ıĢığı, fikirlerin çarpıĢmasından doğar. Bu bağlamda toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düĢüncenin barıĢçıl bir Ģekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Aynı Ģekilde birey, özgün kiĢiliğini düĢüncelerini serbestçe ifade edebildiği ve tartıĢabildiği bir ortamda gerçekleĢtirebilir. Ġfade özgürlüğü, kendimizi ve baĢkalarını tanımlamada, anlamada ve algılamada, bu çerçevede baĢkalarıyla iliĢkilerimizi belirlemede ihtiyaç duyduğumuz bir değerdir.Ġfade özgürlüğünün sözü edilen toplumsal ve bireysel iĢlevini yerine getirebilmesi için, AĠHM'nin de ifade özgürlüğüne iliĢkin kararlarında sıkça belirttiği gibi, sadece toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü "haber" ve "düĢüncelerin" değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlıĢ bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düĢüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir. Ġfade özgürlüğü, çoğulculuğun, hoĢgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın demokratik toplumdan bahsedilemez.403

Anayasa'da sadece düĢünce ve kanaatler değil, ifadenin tarzları, biçimleri ve araçları da güvence altına alınmıĢtır. Anayasa'nın 26. maddesinde düĢünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımında baĢvurulabilecek araçlar "söz, yazı, resim veya baĢka yollar" olarak ifade edilmiĢ ve "baĢka yollar" ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiĢtir. Bu bağlamda ifade özgürlüğü, Anayasa'da güvence altına alınan diğer hak ve özgürlüklerin önemli bir kısmı ile doğrudan iliĢkilidir. Görsel ve yazılı medya araçları yoluyla fikir, düĢünce ve haberlerin yayılmasını güvence altına alan basın özgürlüğü de düĢünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılma araçlarından biridir. Basın özgürlüğü, AĠHS'nde ifade özgürlüğüne iliĢkin 10. maddesinde koruma altına alınmıĢken, Anayasa'nın 28- 32. maddelerinde özel olarak düzenlenmiĢtir.

Ġfade ve basın özgürlüğüne yönelik sınırlamalar konusunda devletin ve kamu makamlarının takdir yetkisine sahip olduğu belirtilmelidir. Ancak bu takdir alanı da Anayasa Mahkemesi‟nin denetimine tabidir. Demokratik toplum düzeninin

gereklerine uygunluk, ölçülülük ve öze dokunmama kriterleri çerçevesinde yapılacak denetimde genel ya da soyut bir değerlendirme yerine, ifadenin türü, Ģekli, içeriği, açıklandığı zaman, sınırlama sebeplerinin niteliği gibi çeĢitli unsurlara göre farklılaĢan ayrıntılı bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Öze dokunmama ya da demokratik toplum gereklerine uygunluk kriterleri, öncelikle ifade hürriyetiyle ilgili sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmalarını, baĢvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendilerini göstermelerini gerektirmektedir. Nitekim AĠHM de demokratik toplumda gerekli olmayı, "zorlayıcı sosyal ihtiyaç''' Ģeklinde somutlaĢtırmaktadır. Buna göre, sınırlayıcı tedbir, zorlayıcı bir sosyal ihtiyacın karĢılanması ya da gidilebilecek en son çare niteliğinde değilse, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilmemektedir. Aynı Ģekilde zorlayıcı sosyal ihtiyacın varlığı araĢtırılırken de soyut bir değerlendirme yapılmayıp, ifade edenin sıfatı, hedef alınan kiĢinin kimliği, tanınmıĢlık düzeyi, ifadenin içeriği, ifadelerin kamuoyunu ilgilendiren genel yarara iliĢkin bir tartıĢmaya sağladığı katkı gibi çeĢitli hususlar göz önünde bulundurulmalıdır.404

Ġfade ve basın özgürlüğünün sınırlandırılmasında, Anayasa'nın 26, 27 ve 28. maddelerinde özel sınırlama sebepleri bulunmaktadır. Bu kapsamda Anayasa'nın 28. maddesinin üçüncü fıkrasında basın özgürlüğünün sınırlanması ile ilgili 26 ve 27. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiĢtir. Böylece basın özgürlüğü, düĢünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile ilgili genel hüküm niteliğindeki 26. maddedeki ve sanatsal ve bilimsel ifadelerle ilgili 27. maddedeki sınırlama rejimine tabi tutulmuĢtur. Basın özgürlüğüne yönelik diğer sınırlamalar ise 28. maddenin 4. ve izleyen fıkralarında yer almaktadır. 26. maddeye göre ifade özgürlüğünün sınırlandırılma nedenlerinden birisi de baĢkalarının Ģöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut yasanın öngördüğü meslek sırlarının korunmasıdır.

Ġfade özgürlüğü konusunda devletin pozitif ve negatif yükümlülükleri bulunmaktadır. Kamu makamları negatif yükümlülük kapsamında Anayasa'nın 13.

404

AxelSpringer AG/Almanya, B.N. 39954/08, T. 7.2.2012; Von Hannover/Almanya, B.N. 40660/08 ve 60641/08, T. 7.2.2012.

ve 26. maddeleri kapsamında zorunlu olmadıkça ifadenin açıklanmasını ve yayılmasını yasaklamamalı ve yaptırımlara tabi tutmamalı; pozitif yükümlülük kapsamında ise ifade özgürlüğünün gerçek ve etkili korunması için gereken tedbirleri almalıdır.405