• Sonuç bulunamadı

DüĢünce, Din Ve Vicdan Özgürlüğü

H) Özel Hayata Ve Aile Hayatına Saygı Hakkı

I) DüĢünce, Din Ve Vicdan Özgürlüğü

AĠHS‟nin 9. maddesinde din ve vicdan özgürlüğü düzenlenmiĢtir. Buna göre; “Herkes düşünce vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din ya da kanaat değiştirme özgürlüğünü ve tek başına ya da topluca, açıkça ya da özel biçimde ibadet, öğrenim, dinsel ödev ve törenler yoluyla, dinini ya da kanısını açığa vurmak özgürlüğünü kapsamı içine alır. Dini ya da inancını açıklamaözgürlüğü, sadece yasa ile öngörülen ve demokratik bir toplumda ancak kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlık veahlâkın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için zorunlu olan sınırlamalara tabi tutulabilir.”

AĠHM içtihatları ile düĢünce, vicdan ve din özgürlüğünün sınırları tayin edilmiĢtir.Buna göre,inanç kavramı sözleĢmenin 10.maddesindeki “görüĢ” veya “fikir”kavramlarından farklı yorumlanmaktadır.Mahkemeye göre bir görüĢün”inanç” olarak nitelendirilebilmesi için iki ayrı Ģartın gerçekleĢmesi gerekir.Ġlk olarak, görüĢün belirli bir ikna edicilik,ciddiyet,uyum ve önek seviyesini karĢılaması gerekir.Ġkinci olarak,inancın insan yaĢamının ve davranıĢlarının ağırlıklı ve önemli

378

ġerife Yiğit /Turkey, B.N. 3976/05. 379

HAMDEMĠR, s. 128. 380

bir boyutuyla ilgili olması ve Avrupa demokratik toplumu açısından korumaya değer bulunması gerekir.Bu bağlamda ötenazi 9.madde bağlamında inanç sayılmamıĢtır.Buna karĢılık,pasifizm,ateizm ve agnostisisizm “inanç”olarak kabul edilmektedir.Din kavramının tanımında da AĠHM bunun sınırlı tanımı vermekten kaçınmakta, belirli inanç veya uygulamaların soyut anlamda din olarak tanımlanmasını kendi görevi saymamaktadır.381

Madde kapsamında düzenlenen herkesin düĢünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahip olması, hiçbir surette müdahale edilemeyen mutlak bir hak olarak düzenlenmiĢtir. Madde devamında öngörülen sınırlama sebepleri ancak dinini ve kanılarını açığa vurma özgürlüğü için belirlenmiĢtir382. Dolayısıyla dinini ve kanılarını açığa vurma özgürlüğünün mutlak bir hak olmayıp madde metninde sayılı sebeplerle sınırlandırılabileceği söylenebilir. Madde, sadece dini bir inanca sahip insanlar açısından koruma sağlamamakta aynı zamanda ateist, deist gibi farklı düĢüncelere sahip insanlarıda koruma kapsamına almaktadır383

.

KiĢinin iç dünyasında kalıp dıĢarıya yansıtılmayan düĢünce, inanç ve kanıları mutlak bir korumaya sahiptir384. KiĢiler,iç dünyasında neler yaĢadığını, nasıl bir düĢünce veya inanca sahip olduğunu hiçbir suret ve gerekçeyle açıklamaya zorlanamaz. Zorlama ile söz konusu olan irade beyanlarına itibar edilemez ve bu beyanlara istinaden iĢlem yapılamaz. Ancak bu dini inanca iliĢkin takip edenlerin uymakla yükümlü olduğu her davranıĢ sözleĢme kapsamında korunmamaktadır. Ġç dünyadaki iradenin dıĢ dünyaya aktarılması sırasında bireyin tasarrufu belli gerekçeler ile sınırlandırılabilir. Zira mahkeme, laik bir ülkede yükseköğrenim öğrencilerinin giyim kuĢamlarını, idari bir düzenlemeyle belirlenen Ģeklin dıĢında dini gerekliliklere göre yapmak istemelerininengellenmesinin vicdan özgürlüğünü

381

TOKUZLU, Lami Bertan, “DüĢünce Vicdan ve Din Özgürlüğü”, Ġnsan Hakları Avrupa SözleĢmesi ve Anayasa, Anayasa Mahkemesine Bireysel BaĢvuru Kapsamında Bir

Ġnceleme içinde, (Ed.:Sevtap YokuĢ), Ġstanbul 2013, s. 333-334. 382

AĞIRBAġLI, ġennur, “Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi Çerçevesinde Din Ve Vicdan Özgürlüğü”, TBB Dergisi, S. 101, Y. 2012, s. 84 – 85.

383

AĞIRBAġLI, s. 87. 384

ihlal etmeyeceği kanaatindedir385 .

Söz konusu maddede düĢünce din ve vicdan özgürlüğü hem bireysel hem de topluca ifade edilebilecek bir hürriyet olarak düzenlenmiĢtir. 9. maddede yer alan özgürlüğün kolektif boyutuna iliĢkin müdahaleler arasında ibadethane kurulması, dini cemaat üyelerinin ibadet amacıyla toplanması veya temsilci tayin edilmesi gibi uygulamalarının sınırlanması hüküm altına alınmaktadır386

.

1982 Anayasası‟nın 24. maddesi, din ve vicdan hürriyetini düzenlemektedir387

.25. maddede düĢünce ve kanaat hürriyeti, 26. maddede ise düĢünceyi açıklama ve yayma hürriyeti açıklanmaktadır. Ayrıca Anayasamızın temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının durdurulması baĢlıklı 15. maddenin 2. fıkrasında kimsenin din, vicdan, düĢünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı ve bunlardan dolayı kınanamayacağı belirtilmektedir.

AĠHM‟nin devletin, dini inancı ayrı olan kiĢilere karĢı ayrımcılık yapamayacağı konusunda verdiği kararlar,Anayasamızın 10. maddesindeki eĢitlik ilkesiyle de yakından ilgilidir. Aynı zamanda AĠHM‟nin düĢünce, din ve vicdan özgürlüğünü geniĢ yorumlayarak film ve sanat eserlerini de bu kapsamda değerlendirdiği görülmektedir. Bu bağlamda bilim ve sanat özgürlüğü, AĠHS içinde yer almamasına rağmen bu hakkın kapsamında değerlendirilmektedir.388

Konuya ülkemiz açısından bakıldığında ise, din ve vicdan özgürlüğünün lâiklik ilkesi ile olan bağlantısından dolayı oldukça tartıĢmalı bir husus olduğu 385 GÖZÜBÜYÜKLÜ/GÖLCÜKLÜ, s. 353. 386 TOKUZLU, s. 336-337. 387

“Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14. madde hükümlerine aykırı olamamak Ģartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya zorlanamaz, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve

suçlanamaz. Din ve ahlâk eğitimi ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dıĢındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kiĢilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır. Kimse Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kiĢisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan Ģeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.” 388

görülmektedir. Bu nedenle 1982 Anayasası‟nda bu konuda AĠHS‟nden daha kapsamlı bir düzenlemeye gidilmiĢtir389

.

Sonuç olarak,düĢünce,vicdan ve din özgürlüğü konusunda Anayasa‟daki temel düzenleme, 24.madde de yer almakla birlikte,Anayasa‟nın 5, 10, 13, 14, 15ve 68. maddelerinde de sözkonusu temel hakkın koruma ve sınırlama rejimine iliĢkin doğrudan ve dolaylı düzenlemelere yer verilmektedir.Bu sayılanların dıĢında,Anayasa‟daki temel haklar rejiminin dıĢında kalan,136 ve 174.maddeler de bu özgürlüğün,Türk hukuk uygulamasındaki çerçevesini tayin eder niteliktedir.

AĠHM‟nin yerleĢik içtihatlarında din ve vicdan özgürlüğüne iliĢkin düzenlemelerde devletlerin geniĢ bir takdir hakkının bulunduğuifade edilmektedir. GeçmiĢte benzer konuda AĠHM‟ne yapılan baĢvurularda AĠHM‟nin iç hukukta yer alan kısıtlayıcı bazı düzenlemelere ve yargı kararlarına dayanarak takdir hakkı doktrini çerçevesinde değerlendirmeler yaptığını, ancak son yıllarda hükümetlerin demokratikleĢme ve özgürlük alanlarının geniĢletilmesi neticesinde baĢörtüsü de dâhil olmak üzere kılık ve kıyafete iliĢkin sınırlandırmaların kaldırıldığı belirtilmiĢtir. Bakanlık görüĢünde kılık kıyafet serbestisine iliĢkin olarak Kamu Kurum ve KuruluĢlarında ÇalıĢan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinde yer alan "Elbise, pantolon, etek temiz, düzgün, ütülü ve sade, ayakkabılar ve/veya çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı, görev mahallinde baĢ daima açık, saçlar düzgün taranmıĢ veya toplanmıĢ, tırnaklar normal kesilmiĢ olur" ibaresinin 4/10/2013 tarih ve 2013/5443 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile metinden çıkartıldığı bildirilmiĢtir. Söz konusu Bakanlar Kurulu kararından sonra kadınların kamu kurum ve kuruluĢlarında baĢları örtülü olarak görev yapabilmeleri mümkün hale gelmiĢtir.

Din ve vicdan özgürlüğü Anayasa'nın 2. maddesinde ifadesini bulan demokratik devletin vazgeçilmez unsurlarındandır. Benzer Ģekilde AĠHM de din ve vicdan özgürlüğünü Avrupa kamu düzeninin temel unsuru olan demokrasinin en önemli ilkelerinden biri olarak kabul etmektedir. AĠHM, sözleĢmenin 9. maddesindeki özgürlüğün çoğulcu demokratik toplum açısından önemini Ģu Ģekilde

389

ortaya koymuĢtur:"9. maddede korunan düĢünce, vicdan ve din özgürlüğü, sözleĢmedeki anlamıyla demokratik toplumun temel taĢlarından biridir. Bu özgürlük dini boyutuyla, inananların kimliklerini ve yaĢam biçimlerini Ģekillendiren en önemli unsurlardan biri olmanın yanı sıra, aynı zamanda ateistler, agnostikler, septikler ve din karĢısında kayıtsız kalanlar için de çok kıymetli bir değerdir. Yüzyıllar süren bir mücadele sonucunda, büyük bir bedelle kazanılan ve demokratik toplumun ayrılmaz bir unsuru olan çoğulculuk da bu özgürlüğe dayanmaktadır."390

Din ve vicdan özgürlüğünün demokratik toplumun temellerinden biri olmasının kökeninde dinin hem bir dine bağlı olan bireyler tarafından hayatı anlama ve anlamlandırmada baĢvurdukları temel kaynaklardan biri olması hem de toplumsal yaĢamın Ģekillenmesinde önemli bir iĢlev görmesi bulunmaktadır. Bu iĢlev sebebiyle uluslararası düzlemde dinlerin özgürlükler karĢısındaki konumlarından bağımsız olarak bireylerin belli ölçüler içerisinde din ve inanç özgürlüklerine sahip olduğu kabul edilmiĢtir. Diğer özgürlükler gibi din özgürlüğü de uzun ve zorlu bir sürecin sonucunda belli yasal ve anayasal güvencelere sahip kılınmıĢtır. Nitekim din özgürlüğü, evrensel ve bölgesel düzeyde insan haklarına iliĢkin uluslararası bildiri ve sözleĢmelerin birçoğunda korunan bir haktır391

.

Din özgürlüğü bağlamında "tanıma", devlet-birey iliĢkilerinde devletin, tüm din veya inanç gruplarının varlıklarını eĢit Ģekilde kabul etmesini gerektirir. Devletin çoğulcu bir tanıma siyaseti, bir yandan devleti toplumda herkese karsı eĢit mesafede durmaya zorlarken öte yandan, devletin herhangi bir dini ya da ideolojiyi resmen benimsemesine izin vermez. Çoğulculuk ise herkesin kendi kimliğiyle ve kendisi olarak toplumsal ve siyasal yaĢama katılmasıyla mümkündür. Farklılıkların ve farklı olanların tanınmadığı ve tehditler karĢısında korunmadığı bir yerde çoğulculuktan bahsedilemez. Çoğulcu toplumda devlet, bireylerin kendi dünya görüĢlerinin ve inançlarının gereğine uygun olarak yaĢamalarını sağlamakla yükümlüdür. Devlet, toplumda var olan görüĢlerden veya yaĢam tarzlarından birini "yanlıĢ" kabul etme yetkisine sahip değildir. Bu bağlamda Anayasa'da yer alan sınırlama sebepleri

390

Kokkinakis/Yunanistan, B. N. 14307/88, T. 25/5/1993, par.31. 391

bulunmadıkça, farklılıkların bir arada yaĢatılması, çoğunluğun ya da azınlığın hoĢuna gitmese de çoğulculuğun bir gereğidir. Din ve vicdan özgürlüğünü koruyan üçüncü anlayıĢ ise bireylerin din ve vicdan özgürlüğünün eĢit düzeyde korunmasının teminatı olan laiklikten doğan tarafsızlıktır392

.

Anayasa'nın 24. ve sözleĢmenin 9. maddesi ile anlam ve kapsamı belirlenen din ve vicdan özgürlüğü, herkesin "din veya inancını açığa vurma özgürlüğünü", "din ve inancını değiĢtirme özgürlüğünü", kiĢilerin diledikleri inanç ve kanıya sahip olmalarını ve herhangi bir inanç ve kanaate sahip olmamalarını güvenceye almaktadır.393

BaĢka bir anlatımla kiĢiler, dini veya vicdani kanaatlerini açıklamaya ve herhangi bir tarzda ibadet etmeye, dini uygulamaya ve ayine katılmaya zorlanamayacakları gibi ibadetleri ve dini uygulamaları ile açıklamıĢ oldukları dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamazlar394

.

Türk hukukunun bazı alanlarında, hâkimin yarattığı hukuk, hukukun bir kaynağı olarak kabul edilmekle birlikte insan hak ve hürriyetlerinin sınırlandırılması gibi tamamen biçimsel yasallık ilkesi temelinde örgütlenen bir alanda hiçbir zaman "yasa" niteliğinde kural özelliği kazanamaz. Öte yandan temel bir hak ve özgürlüğe yapılan müdahalenin süreklilik kazanarak ulaĢılabilir ve öngörülebilir hale gelmesi, müdahalenin dayanağı olan kamu gücü iĢlemini bir "yasa" haline getirmez. Aksi bir düĢüncenin kabulü, ulaĢılabilir ve öngörülebilir bir kamu gücü iĢleminden veya eyleminden kaynaklanan hak ihlallerinin "yasal" dayanaklarının olduğunun kabul edilmesi anlamına gelecektir395

.

Anayasa'nın 13. maddesine göre temel hakların sınırlandırılması için mutlaka yasaya ihtiyaç vardır. Avukatların duruĢmalara "baĢları açık" olarak katılacaklarına dair yasal bir sınırlama bulunmamaktadır. AĠHM'nin dayandığı ve Türkiye'de öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine iliĢkin uygulamanın dayanağı haline gelen Anayasa Mahkemesi‟nin kararları, Anayasa'nın 13. maddesindeki temel hak ve 392 AYM, T. 25.06.2014, E. 2014/256. 393 AYM, T. 16.09.1998, E. 1997/62. 394 AYM, T. 25.06.2014, E. 2014/256. 395 AYM, T. 25.06.2014, E. 2014/256.

özgürlüklerin ancak yasayla sınırlanabileceğine iliĢkin hükümde yer alan yasallık Ģartını taĢıyan kurallar olarak kabul edilemez396

.

Avukat sıfatıyla katıldığı duruĢmada ilk derece mahkemesinin baĢvurucunun baĢörtüsü takması nedeniyle duruĢmayı yapmayarak ertelemesi ve baĢvurucunun müvekkiline kendisine yeni bir avukat tutmak üzere süre vermesi Ģeklinde gerçekleĢen din ve vicdan özgürlüğüne yönelik müdahalenin yasallık Ģartını sağlamadığı anlaĢılmaktadır. Müdahalenin yasallık Ģartını sağlamadığı tespit edildiğinden, din ve vicdan özgürlüğüne yönelik bir müdahalenin varlığı halinde bulunması gereken ve Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen, Anayasa'nın ilgili maddesinde belirtilen meĢru amaçlardan biri kapsamında olma, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmama gibi kriterlere riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiĢtir. Anayasa'nın 24. maddesinde güvence altına alınan din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.397