• Sonuç bulunamadı

Üç Genç ile YaĢlı Adam ve PadiĢahın Kızı

7. EL-FEREC BA‟DE‟ġ-ġĠDDE‟DEKĠ HĠKÂYELERĠN ÖZETLERĠ (ĠLK

7.10. Üç Genç ile YaĢlı Adam ve PadiĢahın Kızı

Hikâyeye göre eski zamanlarda bir pir ile üç genç yoldaĢ olurlar. Yayan yollara düĢen bu kiĢiler, yorulunca biraz dinlenmek için otururlar. Uzakta bir köĢk görürler. Daha sonra yollarına devam ederler. KöĢke dört ok atımlık bir mesafe kalır. Ancak yorgunluktan yollarına devam edemezler. Sonra bir antlaĢma yaparlar. AntlaĢmaya her biri bir hikâye anlatacaktır. Hikâyesi en acayip olanı, diğerleri omuzlarına alarak köĢke kadar götürecek. Gençlerden biri hikâyesini anlatmaya baĢlar: Ben Ebu Dülef-i kebir soyundanım. Ebu Dülef‟in Ġsfahan‟da iki ateĢperest kardeĢ ile ortak bir köyü varmıĢ. Ebu Dülef ateĢperest kardeĢlerden köyün diğer yarısını satın almak ister, fakat kardeĢler buna yanaĢmaz. Bir gün Ebu Dülef, isimleri Behram ve Ürmüzd olan ateĢperest kardeĢlerle aynı yerde otururken Ürmüzd‟ün parmağındaki yakut taĢlı yüzüğe bakar. Yüzüğün çok güzel olduğunu fakat üzerindeki nakĢın, yüzüğün güzelliğini bozduğunu söyler. Ürmüzd nakĢın yüzükten daha değerli olduğunu söyler. NakıĢta Ģu söz yazmaktadır: “Âlemin meliklerine boyun eğdirdin, âlemin malını da topladın, sonra ne olacak?” Bu sözden çok etkilenen Ebu Dülef, köyün diğer yarısını da ateĢperest kardeĢlere verir. Kalan ömrünü ibadetle geçirir.”

Bu hikâyeyi beğenirler. Ġkinci genç anlatmaya baĢlar: “Ben henüz yeni yetme bir genç idim. Bir gün çölde gusül abdesti almak zorundaydım. Haccac‟ın köĢkünün altındaki suya girdim. Haccac‟ın cariyelerinden biri beni o esnada görüp sevmiĢ. Kız suya bir elma atınca yukarıya baktım ve kıza âĢık oldum. Yerimi, adresimi söyledim. Üç gün sonra bir haberci gönderen kızla kendimize uygun bir yer belirleyip sürekli görüĢmeye baĢladık. Bir gün Haccac nedimlerine, yemeklerden hangisi hoĢtur diye sorar. Nedimlerden biri, “ovacuk kuĢunun içine Ģeker, badem, karanfil, yonca otu, ceviz koyup yanında ekmekle kuĢu kendi yağında, ateĢte kavurursam ondan lezzetli yemek olmaz.” der. Haccac nediminin bu söylediğini merak eder ve ondan bu yemeği yapmasını ister. Nedim yemeği yapar ve içine altın doldurup Haccac‟a verir.

Haccac cariyesini çok sevdiğinden yemeği ona verince o da tavuğu bana gönderdi. Bir dostumla yemek için oturduk. Tavuğun içinden pek çok altın çıktı. Yanımdaki dostum haset edip olanları Haccac‟a anlatır. Beni ve cariyeyi derhal Haccac‟ın huzuruna çıkardılar. Cariye ile beraber Haccac‟a aramızdakilerin aĢktan dolayı olduğunu söyledik. Bunun üzerine, doğru söylediğimiz için cariyeyi bana bağıĢladı, bize aracılık eden kiĢiyi azat etti ve beni Haccac‟a fitneleyen dostumu astırdı. Akıbet o cariye ile birlikte yaĢadık. Bir yıldan beridir öldü. Ben de böyle yollardayım.”

Bu hikâyeyi de beğenirler. Üçüncü genç hikâyesini anlatmaya baĢla: Ben DımıĢk‟tanım. Maddi durumum iyi idi. Fakat talihim ters döndü, fakir duruma düĢtüm. KomĢularımdan biri Bermeki‟lere gitmemi, onların bana ihsanda bulunabileceğini söyledi. Annemi, kız kardeĢimi, çoluk çocuğu alıp Bağdat‟a gittim. Yanımdakileri bir mescide bırakıp ava çıktım. Hiçbir Ģey avlayamadan geri dönerken insanların toplanıp bir yere doğru gittiğini fark ettim. Onları takip edip bir saraya girdim. Saraydakilerden biri bana nereli olduğumu, neden geldiğimi sordu. Ben de hikâyemi anlatıp Bermeki‟lerden himmet ummak için geldiğimi söyledim. Bir yiğit çıkıp geldi ve bana iki yıllık nimet, on asker köle, on beĢ cariye, bin dinar kızıl altın ve iki köyün mülkiyetini verdi. Bu arada ailem de sarayda idi. Huzurlu bir Ģekilde yaĢarken Bermeki‟lerle halifenin arası açıldı. Mal mülkten el çekmek zorunda kaldım. O günden beri derviĢ gibi gezerim.”

Bu hikâyeyi de beğenirler. YaĢlı adamdan bir hikâye dinlemek isterler fakat adam, anlatacak hikâyesinin olmadığını söyler. Bunun üzerine hepsi sırayla adamın sırtına binerek köĢke kadar giderler. KöĢk, o yörenin padiĢahının kızına aittir. Kız olanları izler. Bunları yanına çağırtıp, yaĢlı bir adamın sırtına bindikleri için azarlar. Fakat gençler aralarında bir antlaĢma olduğunu söyleyince, kız bunun doğru olup olmadığını yaĢlı adama sorar. Adam tasdik eder. Bunun üzerine yaĢlı bir adamın baĢından hikâye geçmemesine ĢaĢıran kız, kendi baĢından geçen bir hikâye anlatmaya baĢlar: “Ben on üç yaĢında pazardan geçerken bir oğlana âĢık oldum. Oğlanı katıma getirtip, temiz kıyafetler giydirip yemekler yedirdim. Sonra oğlanı kendime çekip öpmek isteyince oğlan bana kızdı. Elimde et kestiğim bıçağı yanlıĢlıkla oğlanın bağrına soktum. Oğlan öldü. Bunu bir kilime sardık. Oğlandan kurtulmak için Mukbilek isimli birini çağırdık. Kilimi ona verip Ģehrin dıĢına atmasını söyledim. Fakat o, kilimde neyin olduğunu öğrenmek istedi ve ısrar etti.

Söylemek zorunda kaldık. Daha sonra adamın kim olduğunu öğrenmek istedi. YaĢadıklarımı anlattım. Bunun üzerine Mukbilek kendisiyle olmamı istedi. Buna da mecbur kaldım. Daha sonra Mukbilek‟i zehirleyerek öldürdüm.

Bir zaman sonra babam beni bir melike verdi. Ġlk gece melikten utanmayayım diye çare aradım. Kendime benzer bir cariye buldum. Cariyeyle antlaĢıp onu sadece ilk geceliğine melikin koynuna soktum. Gece cariyeyi uyandırıp kaldırmak istedim. Ancak cariye, er erimdir deyip çıkmadı. Dama çıkıp bir ateĢ yaktım. Ev halkı uyanıp geldi. Cariyeyi ateĢe itip, cariyem yandı diye ağlamaya baĢladım. Melik beni öpüp, “ben sana daha iyi bir cariye alırım” diye teselli etti. O günden beri eĢimle mutlu bir hayat sürüyorum.

Ondan sonra kız hepsini yollarına gönderdi. Bu hikâye onlardan yadigâr kaldı.