• Sonuç bulunamadı

Dua ile Zor Durumdan Kurtulma ve Beddua

7. EL-FEREC BA‟DE‟ġ-ġĠDDE‟DEKĠ HĠKÂYELERĠN ÖZETLERĠ (ĠLK

1.2. Düğüm Motifleri

1.2.23. Dua ile Zor Durumdan Kurtulma ve Beddua

Dua etme insanın güven duyduğu ve iman ettiği varlığa olan güvenini gösterir. Nitekim “sosyal pisikolojide inanç, güven kelimesinden hareketle Ģöyle tanımlanır: Ġnanç bir Ģeyi doğru sayma tutumudur.”200

Güvenilen, dolayısıyla inanılan varlığa yapılan duanın kabul olacağını düĢünme, insan psikolojisindeki inanma ihtiyacının getirdiklerindendir. Semavi olan ve olmayan dinlere tabi bütün insanların anlatılarında duaya ve duanın kabul edileceğine dair inanç izleri görülür. Bu izler, inanç sistemlerinin gereklerine uygun bir Ģekilde metinlere yerleĢtirilir. Bu bakımdan her inanç sistemindeki anlatmalarda dua ve duanın kabul edileceğine dair olan inanç, diğerlerinden farklı, fakat kendi içinde tutarlıdır.

Ġslamiyetin yaygın olduğu toplumların anlatılarında oldukça önemli bir yer tutan dua ve duanın kabulü sonunda sıkıntıdan kurtulma, Ferec hikâyelerinin de oluĢturulma felsefesini meydana getirir. Dua ile zorluktan kurtulma, „Zorluktan sonra ferahlığa ulaĢmak, bazen elden bir Ģey gelmediğinde edilen dua ile olur.‟ düĢüncesinin yansıması olarak kabul edilebilir. Aynı durum beddua için de geçerlidir. Genellikle anne babanın, mazlum, hakkı yenen ve horlanan kimselerin beddualarının kabul olacağına inanılır. Bundan ötürü bu kimselerin bedduası alınmamaya çalıĢılır. Halk anlatılarında edilen dualar ve beddualar genellikle kabul olur.

200Turgay ġirin, “Metafizik Varlıklardan Cinlere Ġnancın Psiko-Sosyal Boyutları”, Ġstanbul,

YayımlamamıĢ Yüksek Lisans Tezi, 2006, s.16‟dan Orhan Hançerlioğlu, “inanç” , Felsefe Ansiklopedisi, C. III, Ġstanbul, 1976–1980, s.82.

Han Mahmut hikâyesinde, Mahmud, ġad ırmağına atılır. Irmaktan çıkarıldıktan sonra yeniden kendine gelir. Kendisine yardımcı olan uhrevi kiĢiden sazı alıp yedi aĢığa Ģöyle beddua eder:

“Âşık ġardaş ġara yüzüň ağ olsun Hak dedin de Mevla’m hakkını versin Yedi aşığın on dört gözü kör olsun Görmesin dünyayı hak emriyinen”

Mahmut‟un bu bedduasından sonra yedi aĢığın gözleri kör olur.201

Özellikle efsaneler dua ve beddua motifi bakımından oldukça zengindir. Hacı Abdullah Efendi efsanesinde, Hacı Abdullah bağını hırsızdan korumak için dua eder ve duası kabul olur. Abdullah Efendi‟nin bağının etrafı kale gibi kapanır.202

Ejderha TaĢı efsanesinde bir kadının ejderhaya yaptığı beddua kabul olur ve ejderha taĢ kesilir.203 Pepuk KuĢu ve Keko KuĢu efsanelerinde kızkardeĢini öldüren abla kendine ettiği beddua sonucunda Pepuk ve Keko kuĢuna dönüĢür.204

Ayı efsanesinde bir dilenci kadın, ağadan yün ister. Ancak ağa yün vermez. Bunun üzerine kadın beddua eder ve ağa ayıya dönüĢür.205

Gölcük II efsanesinde, dilenci kadına gittiği Ģehirde tuz veren bir evin dıĢında kimse yardımda bulunmaz. Kadın, tuz veren ev hariç bütün evleri su alması için beddua eder ve kadının bedduası kabul olur. Kendisine tuz veren ev hariç bütün evler su altında kalır.206

ġeyh Abdurrahman Türbesi efsanesinde, ġeyh kendisini bırakıp giden eĢine Ģöyle beddua eder: “ĠnĢallah dünyaya karıĢamayasın.” ġeyhin bedduası tutmuĢ ve kadın yeniden evlendiği kiĢiyle bir araya gelememiĢtir.207

Koyun TaĢları efsanesinde yoksul kadın, çocuklarına süt vermeyen koyun sahiplerine beddua edince hem koyunlar hem de sahipleri taĢ kesilir.208

ġimdi Ferec‟teki dua ile zor durumdan kurtulma ve beddua motiflerini verelim:

201 Görkem, age., s.220.

202 Görkem, Elazığ Efsaneleri, s.159. 203 age., s.176.

204

age., s.178-179.

205 Görkem, age., s.179-180. 206 age., s.190.

207 Helimoğlu Yavuz, age., s.91. 208

BeĢinci hikâyede, Ferruh-Ģad‟ın rüyasında âĢık olduğu kızı ona getirmekte olan Ferruh-ruz‟un ardından düĢman gelmektedir. DüĢmanların bir kısmını sihir ile bir kısmını da savaĢarak öldürürler. Fakat düĢman askerlerinin ardı arkası kesilmeyince Ferruh-ruz bu zor durumdan kurtulmak için Allah‟a dua eder:

El-ĥāśıl, Ferruħ-rūz üzerine ĥāl ķatı oldı. Yüz Ĥaķķ’a ŧutdı, eyitdi: “İy çāre-i bį-çāregān ve iy dest-gįr-i dermāndegān! Meded ve Ǿināyet senden, bize meded eyle.” didi. Ol yigidüñ duǾāsı oķı icābet hedefine irişdi. Hemān dem Ġaznįn ŧarafından bir toz belürdi. Toz içinden bir süvār belürdi, polāda ġarķ olmış. Ŧoġrı geldi, muśāfgāha girdi. (5.H/123)

Bu arada Ferruh-ruz’dan haber bekleyen Ferruh-şad ava çıkma bahanesiyle Kişmir yolunu gözlemeye başlar. Ferruh-ruz ve yanındakilerin düşmanlarla savaştığını gören Ferruh-şad hışımla gidip düşman askerlerinin arasına dalar. Böylece Ferruh-ruz’un duası kabul olmuş olur.

Dokuzuncu hikâyede elleri ve ayakları doksan dokuz kardeşi tarafından kesilen Huza-dad öylece bırakılır. Huza-dad’a, ilk eşi yardımcı olur, onu Samire’ye götürür. Ama oranın Samire olduğunu bilmemektedirler. Kız, Huza-dad’a merhem bulmak için onu Samire yakınlarında bırakıp gider. Samire, Huza-dad’ın büyüdüğü yerdir. Huza-dad’ı fark eden bir bağban onu evine götürüp bakımını yapar. Bu kişinin evi aynı zamanda Huza-dad’ın amcasının evinin yakınındadır. Huza-dad ile beraber büyümüş olan amcasının kızı komşu evden gelen inleyişlere bacadan bakar. Huza-dad’a benzeyen birinin elleri ayaklarını kesilmiş bir şekilde görür. Samire emirinin kızı bu durumu babasına söyler. Huza-dad’ı kendi evlerine götürürler. Kız, Huza-dad’ın bakımını yapar. Kadir gecesi, Huza-dad kızdan ricada bulunarak dua etmesini ister. Ġkisi birlikte Huza-dad‟ın elleri ve ayaklarının yerine gelmesi için dua ederler. Duaları kabul olur:

Ħuźā-dād bir gice ol ķıza duǾālar, ŝenālar ķıldı, eyitdi: “Ĥaķ Tañrı saña cezā-yı ħayr virsün didi, ħiźmet bābında hįç daķįķa mühmel ķomaduñ, didi. Beni rāĥata bıraķdun, didi. Velįkin ķatuñda bir ĥācetüm vardur. Bu gice şeb-i ķadrdür, bozorgvār gicedür. Ben bir elden varmış kişiyem, sen bir śāliĥa Ǿavratsın. Ħuźā kerįm ve

raĥįmdür. Āb-dest al, baña daħı āb-dest aldur. Ǿİbādet idelüm, yüz yire ķoyalım Tañrı’ya yalvaralum, Bārį TeǾālā, bu bį-çāre ķuluña iki eylükden birini rūzį eyle, ya elümi ayaġumı dürüst eyle, ya cān-ı şįrįni ķabż eyle, diyelüm.” didi. Ķız ŧurdı, āb-dest aldı. Ħuźā-dād’a daħı āb- dest aldurdı. Ol gice teveccüh-i tāmmıla Ǿibādete meşġūl oldılar, ĥācetlerini dilediler. Seĥerde buları uyķu alur, uyurlar. Ħuźā-dād düşinde görür ki bir sebz- pūş kişi gelür, eydür: “İy üftāde, muştılıķ kim Ĥaķ TeǾālā feyż-i fażlından seni esirgedi, elüñi ayaġuñı saña baġışladı.” didi ve elini Ħuźā-dād’uñ eline ve ayaġına sürdi. Ķudret-i Ħuźā, Ħuźā-dād’un eli ayaġı dürüst oldı. Ħuźā-dād uyandı çaġıru ŧuru geldi. Ķız anuñ üñinden uyandı. Gördi kim el ayaķ bitmiş güç bedene gelmiş. Reng-i erġuvānį yüzine gelmiş. (9.H/196–197)

Huza-dad‟ın elleri ve ayakları dua sonucu yerine gelince, hikâyenin sonu da bir nevi gelmiĢ olur. Huza-dad, Samire emiri ile beraber, olup bitenleri babasına anlatır. Bunun üzerine Harran meliki, doksan dokuz oğlu için darağacı hazırlattırır. Fakat Huza- dad‟ın isteği üzerine doksan dokuz kardeĢ öldürülmez.

Birinci ciltte geçen beddua motifleri ve iĢlevleri Ģöyledir.

On dokuzuncu hikâyede KiĢmir melikinin kızı kendisini isteyen Kınnevc melikinin oğluna varmayınca oğlan aĢkından yataklara düĢer ve ölür. Bir gece KiĢmir melikinin kızının rüyasına girip ona bedduada bulunur:

Bunuñ üzerine bir ķaç gün geçdiginden śoñra bir gice düşümde görürem ki bir çeşmesār kenārında bir gülzārda bir sarāy var. Ben ol sarāya girürem, śoffa kenārında bir taħt urulmış. Üzerine cāme- ħvāb-ı ħıtābį döşenmiş. Üzerinde bir yigit yatur başın ķaldurdı, baña

baķdı, eyitdi: ‘İy duħter-i şūm-aħter, Tañrı TeǾālā benüm göñlümüñ dādını sen žālime-i sitem-kār-ı nā-bekārdan ala.’ didi. Andan yüzin benden gizledi. Benüm içüm yandı, cānuma cigerüme od düşdi. Başum ŧaġıtdum, başumı yüzümi dögdüm, feryād eyledüm. Gendü ġalebemden uyķudan uyandum. (19.H/328)

Bu beddua üzerine kız, Kinnevc melikinin oğluna âĢık olur. Durumu annesine bildirir ve erkek kılığına girerek Kınnevc‟e doğru gider. Vardığında Kınnevc melikinin oğlunun öldüğünü görür. Daha sonra kızın baĢına pek çok bela gelir. Çocuğun rüyada ettiği beddua tutmuĢtur. Bu bedduadan kaynaklanan bazı belalara, anlatı esnasında sebep uydurulmuĢsa da bazılarına uydurulmamıĢtır. Adeta bunların bedduadan kaynaklandığı belirtilmek istenmiĢtir. Bu ifadeler Ģöyle geçmektedir:

Nā-gāh bir ħar-bende, ġāv-zūr, ġavġa-şūr ardumdan yitişdi. Bir ķaç muşt-ı muĥkem başuma, yüzüme, gözüme vurdı. İletdi benüm elüme bir süpürge virdi. ‘Bu ķatırlaruñ altını süpür.’ didi, süpürdüm. Elüme saŧıl virdi “Var, ırmaķdan śu getür, buları śuvar.’ didi. Śu getürdüm, śuvardum. Andan ħar-bende bir işe dümük oldı, ben saŧlı bıraķdum, ķaçdum. Bir ev ķapusına yitişdüm, gördüm ķapu açıķ. Ħar-bende ķorķusından içerü girdüm, ķapuyı yapdum, oturdum. Gözümi uyķu almış, uyumışam. Uyandum, gördüm irte olmış, yanumda bir cüvān yatur. Başı gevdesinden ayırtlanmış. Çün ol ĥāli gördüm, cān başuma śıçradı, ķorķdum. Kimse gelmedin ķaçayın, didüm. Ķapuya vardum ki açam, gördüm ķapunuñ ġalaķı düşmiş, muĥkem kilįdlenmiş, dermānde oldum. Nā-gāh ŧaşradan ġalebe geldi, ķapuyı śıdılar, içerü girdiler. Beni bu ĥālde gördiler. Ol cüvānı ol Ǿalāmet ile buldılar. Ġırįv itdiler, beni ŧutdılar. Elümi baġladılar, boynuma ip daķdılar, yitdiler ve ol ķüştei götürdiler. Bir eve getürdiler. Anda bir kişi śoffa üzerinde oturur. Ser ü pā-bürehne palās geymiş. Ķatında çoķ ħalķ var. Küştei öñine getürdiler. Beni ber-ā-ber ŧutdılar, eyitdiler: ‘İy Ħuźāvend çoķ cüst ü cūy tek ü pūy eyledük tā oġluñı bir evde küşte bulduķ. İş bunı ķatında bulduķ.’ didiler. Ol kişi baña baķdı, eyitdi: ‘İy kūźek-i bedrek, ben Ķınnevc şehrinüñ reyisiyem. Bir gün bir gicedür ki bu nāzenįn oġlum nā- bedįddür. Bu gün bunı bu ĥālde buldum, seni bunuñıla bile gördüm. Ŧoġrı di ki bu bį-günāhı niçün öldirdüñ, (19.H/332–333)

KiĢmir melikinin kızı kendisine edilen beddua sonucunda pek çok sıkıntıyla karĢılaĢır. Babasının yanında iken yaĢadığı mağrurlu hayat sona erer.

Pek çok kere ölümden döner. Melik kızı iken cariye konumuna düĢer. Kızın yaĢadıkları, edilen bedduanın sonucudur.