• Sonuç bulunamadı

Gaziantep İlinin Jeolojik ve Jeomorfolojik Özellikleri

Gaziantep ili, Dış Torosların güneyindeki Arap Platformuna ait araziler üzerinde bulunan ve ge-nellikle tersiyer yaşlı tortul kayaçlardan meydana gelmiş ve kabaca Gaziantep-Adıyaman Ön Çukuru Sedimantasyon Havzası olarak tanımlanan (Kesici, 1994) Gaziantep Platosu üzerinde bulunmaktadır.

Bitlis-Zagros bindirme kuşağının kayma yönünde kalan Gaziantep ilinde birçok otokton karakterli jeolojik birim yanında allokton karakterli olanlara da rastlanmaktadır. Genellikle serpantinit, volkanik kaya, kumtaşı, silisli şeyl, killi kireçtaşı, radyolarit gibi kayaçların bir arada yoğun bulunduğu Üst Ju-ra-Alt Kretase yaşlı Karadut ve Koçali karmaşıkları ile bunları tektonik olarak örten Üst Kretase yaşlı ofiyolit napı başlıca allokton karakterli formasyon-lardır (Usta ve Beyazçiçek, 2006). Otokton karak-terli birimler olup ve aynı zamanda yörede yaygın bulunan formasyonlar ise geçmişten günümüze doğru Alt Eosen yaşlı çakıllı marn-kireçtaşlarından

oluşan Gercüş Formasyonu, Alt ve Orta Eosen yaşlı killi çakıllı marn ve çakıllı kireçtaşlarından oluşan Aslansuyu ve Ardıçlıtepe Formasyonları, dolomi-tik-çörtlü kireçtaşından oluşan Hoya Formasyonu, Üst Eosen-Oligosen yaşlı, kireçtaşı ile tebeşirli ki-reçtaşından oluşan Gaziantep Formasyonu, Oli-gosen-Alt Miyosen yaşlı resifal kireçtaşından olu-şan Fırat Formasyonu, Orta-Üst Miyosen akarsu ve göl çökellerinden oluşan Şelmo Formasyonu ile Üst Miyosen yaşlı Yavuzeli Bazaltı ve Pliyosen yaşlı akarsu ve göl çökellerinden oluşan Harabe Formasyonu şeklinde sıralanabilir. Üst Miyosen ve Plio-Kuaterner yaşlı bazaltlar ise Yavuzeli ilçesi ve yakın çevresi ile yer yer de Gaziantep şehrinin gü-neyindeki Karataş bölgesinde yukarıda bahsedilen formasyonların üstlerini kapatmıştır (Şekil 2).

Şekil 2'de görüldüğü gibi Gaziantep Şehri ve yakın çevresinde Eosen yaşlı kireçtaşı, killi kireçtaş-ları ve tebeşirli kireçtaşkireçtaş-larından oluşan Gaziantep Formasyonu yoğunluktadır. Gaziantep, İslahiye, Araban, Karkamış, Nurdağı ve diğer ilçe

merkez-Şekil 2 Gaziantep ili Jeoloji haritası

lerinin bulunduğu alan büyük oranda Kuvaterner yaşlı alüvyonlardan meydana gelirken, diğer önemli ilçe merkezi olan Nizip Eosen yaşlı neritik kireçtaş-larından müteşekkil bir sahada bulunmaktadır, Ya-vuzeli ilçesinin doğu, güney ve kuzey kesimlerinde ise Yavuzeli Bazaltları olarak da bilinen Üst-Miyo-sen yaşlı bazaltlarla kaplıdır (Şekil 2).

İlin geneline baktığımızda Gaziantep şehrinin batısından başlayıp doğuda Fırat nehrine kadar olan ve Gaziantep Platosu olarak adlandırılan sa-hanın güneyinde büyük ölçüde Eosen, kuzeyinde ise Miyosen yaşlı kireçtaşlarının geniş alan kapla-dığı görülmektedir. İlin batı kesiminde İslâhiye yerleşmesinin de bulunduğu ve Antakya-Maraş Grabeninin orta kesimini oluşturan depresyon-da, kuzeydoğu-güneybatı yönlü Kuvaterner yaşlı alüvyonlar geniş alan kaplarken, Amanos dağları-nın doğu eteklerinde Pliyosen yaşlı bazaltlar, dağın daha üst kesimlerine doğru ise Orta Jura-Kretase yaşlı kireçtaşlarına geçilmektedir. İslâhiye'nin için-de bulunduğu için-depresyon alan ile Gaziantep Plato-su arasında kalan yüksek kesimlerde ise ofiyolitler geniş alan kaplamaktadır. Yine Gaziantep Plato-su'nun batı kesimi ile ofiyolitlerin bulunduğu saha arasında Kretase yaşlı kireçtaşları, doğuda Fırat va-disi boyunca güncel alüvyonlar ile karasal kırıntıla-rın geniş yer kapladıklakırıntıla-rını görmekteyiz (Şekil 2).

Sonuç olarak Gaziantep şehrinin üzerine yayıl-dığı plato sahası büyük oranda Tersiyer kökenli ki-reçtaşlarından meydana gelmiş olup, hemen hemen tamamen düz veya çok hafif eğimlidir (Stchepinsky, 1943). Bölgedeki tortul kayaçların büyük kısmı Eo-sen Denizi dönemindeki birikimin eseridir. Nitekim Gaziantep merkez ile diğer ilçe merkezlerinin (Nizip hariç) çekirdek alanları Üst Eosen yaşlı killi kireçta-şı, kireçtaşı ve tebeşir serilerinden meydana gelen bir temel üzerine yayılmış olan Kuaterner alüvyonların-dan meyalüvyonların-dana gelirken, diğer önemli bir kısmı ise Alt Eosen yaşlı killi-çakıllı kireçtaşı ve tebeşirden meyda-na gelmiştir. Plato sahası her ne kadar yer yer alüv-yonlar ve Plio-Kuaterner yaşlı bazaltlarla örtülmüşse de temelde büyük kısmı Eosen yaşlı kireçtaşlarından meydana gelmektedir. Dolayısıyla Gaziantep Plato-su aynı zamanda bir kireçtaşı platoPlato-su olarak da ta-nımlanmaktadır (Sönmez, 2012). Bunun yanında Gaziantep Platosu, Üst Miyosen ve Pleistosen döne-minde meydana gelen faylanmalarla çeşitli yerlerin-den yarılmış ve bu yarıklardan yer yer bazalt çıkışları meydana gelmiştir. Bazalt çıkışlarının Kuaternerde de devam etmiş olması nedeniyle plato sahasının üst kesimlerinin geniş bir kısmı genç bazaltlarla örtül-müştür (Kesici, 1994). Nitekim Gaziantep şehrinin

gelişme alanı içinde yer alan Karataş bölgesi ismini bazalt renginden almış ve son yıllarda şehir bu alan üzerinde hızlı bir gelişme göstermektedir (Sönmez, 2012). Stchepinsky (1943) Gaziantep şehri sınırları dâhilindeki kalan ve yüksek alanları örten bu bazalt akıntılarını Miyosen oluşumlarını kestiğinden Ku-aternerde meydana gelen faylarla ilişkilendirmiş ve bunları Pliyo-Kuaterner olarak yaşlandırmıştır (Stc-hepinsky, 1943).

Gaziantep ilinin jeomorfolojik özelliklerini mor-folojik birimlere göre yüksek dağlık kesimler, plato sahası ve ovalık alanlar olarak ayırmak mümkündür.

Sof dağının da içinde yer aldığı Kartal dağları ile Amanosların doğu yamaçları ilin yüksek kesimlerini, Barak Ovası (Nizip ve Karkamış ovaları), İslahiye, Yavuzeli, Araban ve bir kısmı Kilis ili sınırları dâ-hilinde kalan Tilbeşar ilin ovalık alanlarını oluştur-maktadır. İlin büyük kısmı ise Gaziantep Platosu ve plato sahasının içinde yer alan karstik depresyonlar-dan oluşmaktadır.

İlin en önemli yükseltisini oluşturan Kartal dağları (Sof dağı) batıdaki Antakya-Maraş grabeni ile doğudaki Gaziantep platosunu birbirinden ayır-maktadır. Yaklaşık 1500 m yükseltiye sahip olan bu dağlık alan büyük oranda Eosen sonrasında meyda-na gelen faylanmalarla yükselmeye uğramıştır. Bu dağlık alan aynı zamanda sol yanal atımlı Ölü Deniz Fayı ile Doğu Anadolu Fayı'nın birleşme alanında bulunmaktadır. Böylece gerek yanal atımlı faylan-malarla ve gerekse normal faylarla Kartal ve Amanos dağları yükselirken diğer taraftan Antakya-Maraş grabeni oluşmuştur. Gaziantep iline bağlı İslahiye ve Nurdağı ilçeleri bu graben ile dağlık alanların bir ara-da yayıldığı kesimde yer almaktadır. Her iki ilçenin de yerleşim alanları büyük oranda graben sahasında yer almaktadır. Nitekim Gaziantep ilinin en önemli ovalarından biri olan İslahiye ovası da bu graben sa-hasında yer almakta olup son derece verimlidir. Ak-tif fayların bulunduğu bu saha sismik açıdan da faal durumdadır.

Gaziantep ilinin en önemli ovasılarını ise tekto-nik kökenli olan İslahiye, Araban, Yavuzeli ve Barak ovaları oluşturmaktadır. Bu ovalardan en önemlisi olan İslahiye Ovası aynı zamanda tektonik bir çö-küntü alanı olan Antakya-Maraş grabeni içinde yer almakta ve kuzeydoğu-güneybatı yönlü Ölü Deniz ve Doğu Anadolu fayların kontrolünde gelişmiştir.

Diğer ovalardan Araban ve Yavuzeli ovaları ise kaba-ca doğu-batı yönlü faylar tarafından kesilerek ortaya çıkarılmıştır. Birer tektonik çöküntü alanı olan bu ovalar zamanla akarsular tarafından hem drene

edil-miş hem de bu alanlara bol miktarda alüvyon dolgu-nun birikmesi sağlanmıştır. Böylece sulanma imkân-ları gelişmiş ve kalın alüvyal dolgu ile kaplı verimli ovalar ortaya çıkmıştır.

İlin büyük kısmını oluşturan Gaziantep Plato-su, kuzeydoğuda Hatay-Maraş Grabenine, kuzeyde Araban Ovasına, doğuda Fırat Vadisine, güneyde Türkiye-Suriye sınırına kadar yayılır (Kalelioğlu, 1971). Plato, Arap bloğunun kuzeye doğru hare-ketiyle kıvrılma, faylanmalara uğramış ve yer yer de plato yüzeyindeki kırıklar boyunca volkanizma olayları meydana gelmiştir. Yöredeki Eosen ki-reçtaşları sakin denizel ortamda çökelmiştir. Üst Eosenden itibaren meydana gelmiş olan olası bir regrasyon ile bölge karasal ortama geçmiştir (Yeşil-nacar, vd., 1998). Çalışma sahası Üst Miyosen'de kuzey-güney yönlü sıkışmaya uğramış, blok tekto-nizmasıyla yükselerek, yörede karasal ortam şartla-rının hâkim olmasına neden olmuştur. Bu duru-mun bir sonucu olarak yörede akarsu aşındırması etkili olmaya başlamıştır (Atalay, 1987). Böylece plato sahası, Fırat ve kolları tarafından yarılmış ve bir birinden ayrı gibi duran birçok sırttan meydana gelmiştir. Bu sırtlar, çok kere doğu-batı yönlü sade kıvrımlar halindedir (Yücel, 1987).

Bunun yanında Gaziantep platosunun jeomor-folojik gelişimi önemli oranda son Plio-Kuaterner volkanizması ve akarsular tarafından şekillendi-rilmiştir. Nitekim Gaziantep şehrinin bulunduğu alan gerçekte karstik kökenli bir depresyon olup, batı-doğu doğrultuda akan Bağırsak deresinin bir kolu olan Alleben deresi tarafından boşaltılmıştır.

Bunun yanında Gaziantep platosunda kabaca ba-tıdan doğuya ve kuzeyden güneye doğru gidildi-ğinde yükselti değerlerinin düşmesi akarsuların bu doğrultularda akması ve geri aşındırma süreciyle ilgilidir. Özellikle Plato sahasından Fırat Nehrine doğru Nizip ve Karkamış ilçelerinde yükselti de-ğerleri 400 m'nin altına düşer. Buna karşılık plato yüzeyinde kuzeye doğru gidildikçe yükselti artarak, şehir merkezinde 850 m ve şehrin kuzey batısında Sof Dağı civarında 1500 m civarlarına (1496 m.) çıkar. Benzer durum doğudan batıya doğru gidil-diğinde de karşımıza çıkmaktadır. Platonun doğu sınırını oluşturan Fırat Nehri vadisinde 500 m'nin altına düşen yükselti değerleri batıda Sakaltutan Dağı civarında 1000 m.'nin üstüne çıkmaktadır.

İlin en önemli yüksek alanları Amanos dağları-nın etek kesimleridir. İslahiye ilçesine bağlı Huzur (Hınzırlı) yaylasının da yer aldığı bu kesimde

yük-Şekil 3 Gaziantep ili Jeoloji haritası

selti değerleri 2000 (1936 m) metreye yaklaşmak-tadır. (Şekil 3) Bu yüksek alanlar kabaca ilin Os-maniye ve Hatay ile batı sınırını oluşturmaktadır.

İl sınırları dâhilinde ve merkezi kısımda kalan en önemli yükselti ise Kartal dağlarının devamı olan Sof dağıdır. Gaziantep şehrini doğu-batı doğrul-tuda boydan boya kesen Bağırsak deresi ve kolları ile güneydeki Tüzel suyunun oluşturduğu 700 m civarındaki yükseltileriyle vadiler plato yüzeyindeki en alçak alanları oluşturmaktadır. İlin en alçak ke-simleri ise ilin doğu ve güneydoğusunda Fırat Neh-ri vadisine yakın kesimlerde bulunmaktadır. 350-400 metre civarlarındaki bu alanlar Barak ovasının doğu kesimlerine denk düşmektedir.

Gaziantep ilindeki alçak alanlar ise büyük oran-da faylanmalar, akarsuların aşındırma faaliyetleri ve karstlaşmayla meydana gelmiştir. İrili ufaklı küçük dolinler yanında özellikle Alleben, Kızılhisar ve Tü-zel gibi akarsular karstlaşmanın etkisiyle yataklarını lateral olarak hızla genişletmişler ve birçok uvala, polye gibi karstik şeklin meydana gelmesinde etkili olmuşlardır. Nitekim Gaziantep şehrinin üzerin-de geliştiği alan geçmişte bir polye tabanına üzerin-denk gelirken, Bağırsak deresinin geriye doğru aşındır-masıyla dış drenaja bağlanmış ve polye karakterini büyük oranda kaybetmiştir. Benzer durum çalışma sahasının güney kesimindeki Tüzel suyunun boşalt-tığı alan için de geçerlidir. Bu alanlar geçmişte birer polye iken akarsuların plato sahasını büyük oranda parçalamaları neticesinde dış drenaja bağlanmışlar-dır. Plato sahasının top yekûn yükselmesi ve akar-sular tarafından derin yarılmaya başlanması birçok karstik şeklin erozyonla ortadan kalkmasına ve erozyona duyarsız sahaların hızla boşaltılmasında etkili olmuştur. Özellikle killi kireçtaşlarının yoğun bulunduğu alanlarda aşındırma faaliyetleri daha şiddetli cereyan etmiş ve sahanın dalgalı bir yüzeye sahip olmasında etkili olmuştur (Sönmez, 2012).

Sonuç olarak Gaziantep ili ve yakın çevresi üçüncü zamanda, Gaziantep yöresinin de içinde yer aldığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin büyük kısmı ile Basra Körfezini de içine alan Eosen Denizi kaplamıştır. Yöredeki karbonatlı çökellerin büyük kısmı bu dönemde birikmiştir. Neojen döneminde tekrar deniz altında kalan alan, Post-Alpin hareket-lerden önemli ölçüde etkilenmiş ve daha hafif kıv-rılmak suretiyle topyekûn yükselmiştir (Atalay ve Mortan, 2007). Özellikle Kuaternerde meydana ge-len volkanik sokulumlar Gaziantep ilinin bulundu-ğu alanın yükselmesinde ve jeomorfolojik gelişimi üzerinde etkili olmuştur. Nitekim çalışma sahasının bazı kesimleri yüzey volkanizması ile yükselmiş ve

devamında akarsular tarafından boşaltılmış ve ya-rılmıştır.

Gaziantep ilinin morfolojik özellikleri açısın-dan bir diğer önemli unsur ise eğim değeridir. İl genelinin alçak ve yüksek düzlüklerden oluştuğunu söylemek mümkündür. Alçakta kalan düz alanlar il içindeki önemli ovaları oluştururken, yüksekte ka-lan düz aka-lanlar ise plato sahasına denk gelmektedir.

Bu durum il genelinde eğim değerlerinin nispeten daha düşük olmasını sağlamıştır. Nitekim Gazi-antep ilinin yaklaşık 3055,8 km2'sini (%44,3'ü)

%0-5 eğime sahip alanlar oluştururken, yaklaşık 1511,5 km2 'sini (% 21,9'u) %5-10 ve 884,7 km2 sini (% 12,8'i) ise % 10-15 eğime sahip alanlar oluşturmaktadır. % 15'in altındaki eğimli arazi-lerin toplamı ilin yaklaşık % 79'una (5452 km2) tekabül etmektedir. Bu durum il genelinde plato ve ovalık alanların oldukça geniş yer kapladığının en açık delilidir. Geriye kalan arazilerin 523,5 km2'si (%7,7'si) % 15-20 eğim değerlerine, 918,5 km2'si (% 13,3'ü) ise % 20'den daha yüksek eğim değerle-rine sahiptir (Tablo 1).

Gaziantep ilinde eğim değerlerinin en yüksek olduğu kesimler il genelinde yükseltisi de fazla olan Kartal dağlarının bulunduğu alan ile Huzur (Hın-zırlı) yaylasının da yer aldığı Amanos dağlarının etekleridir. Bunun yanında Gaziantep ili genelinde eğimin yüksek olduğu bir diğer saha ise akarsu va-dilerinin yamaç kesimleridir (Şekil 4). Bu durum Gaziantep ilinin topyekün yükselmeye uğraması ve akarsular tarafından derin yarılmasının bir sonucu ve aynı zamanda kanıtıdır. Ayrıca ilin kuzeydoğu-sundaki ovaların yamaç kesimleri de yüksek eğime sahiptir (Şekil 4). Bu kesimlerde eğim değerleri-nin yüksek olmasında faylanmalarla çökmelerin ve yükselmelerin oluşması ile volkanik faaliyetlerle buraların yükselmesi etkili olmuştur.

Hidrografya

İlin en önemli akarsuyu doğusunda yer alan Fırat Nehri'dir. İlin doğu sınırını oluşturan bu nehir aynı zamanda Türkiye'nin en önemli nehri konumundadır. İl sınırları içinde irili ufaklı birçok başka akarsu da bulunmaktadır. Bu akarsuların en

Eğim (%) Alan (km2) Oran (%)

Gaziantep ili eğim

değerlerinin alansal ve oransal dağılımı.

önemlilerinden biri kaynağını Sof dağından alan ve ilin güneydoğusunda Fırat nehrine karışan Nizip Çayıdır. Bunun dışında plato yüzeyinde Gazian-tep şehrinin içinde bulunduğu polyeyi de boşaltan Bağırsak deresi, şehrin güneyindeki Tüzel ve Sabun suları diğer önemli akarsulardır. İlin doğusunda-ki ovaları boşaltan ve besleyen çaylar ise Karasu ve Merzimen'dir. Bunlardan Karasu Çayı Araban ovasını, Merzimen Çayı ise Yavuzeli ovasını boşalt-maktadır (Şekil 5). Bunun yanında ilin batı kesi-mindeki graben sahasında irili ufaklı birçok akarsu bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi İslahiye ovasını boşaltan ve üzerinde tahta köprü barajının da bulunduğu Karasu çayıdır.

İl genelinde akarsular kuzeybatı-güneydoğu yönlü olup Fırat havzasına akarken graben saha-sında bulunan Karasu çayı güneye doğru Asi nehri havzasına akmaktadır. Dolayısıyla ilin suları hem Basra Körfezi hem de Akdeniz havzalarına boşal-maktadır. Genel olarak kaynağını Sof dağından alan bu akarsuların büyük bir kısmı (Nizip çayı ve Bağır-sak deresi hariç) mevsimliktir. Sonbahar mevsimin sonlarına doğru su tutmaya başlayan bu dereler, kış mevsiminde yataklarını doldurmakta ve çabuk

gelen kuraklık ile yörede kar yağışının düşüklüğü sebebiyle ilkbahar ortalarından itibaren kurumakta-dır. İl genelinde birçok yapay göl bulunmaktakurumakta-dır.

İslahiye ilçesi sınırları içinde kalan Tahtaköprü ile Karakamış'ın batısındaki Hancağız barajları il sı-nırları dâhilinde kalırken, Fırat nehri üzerindeki Birecik ve Karkamış barajları ilin faydalanabileceği diğer önemli barajlardır.