• Sonuç bulunamadı

GAZİANTEP KALESİ

Gaziantep Kalesi, Türkiye'deki kaleler içinde ayakta kalabilmiş, muhteşem görünümünü koru-yabilmiş kalelerden biridir. Kale'nin kuzey, kuzey-doğu ve kuzey-doğu yamaçları kısmen kayalık bir yapıda-dır. Güney, güneybatı ve batı yamaçları ise höyük üzerinde yer alır. Kalenin kuzeyinde Alleben De-resi, doğusunda ve güneydoğusunda ise Türktepe mahallesi yer almaktadır. Güneyinde bulunan Lala Mustafa Paşa Hanı (Hışva Hanı) kaleye tarihsel bir zenginlik katmaktadır.

Kalenin ilk yapım tarihi konusunda kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, MS II. yy'dan sonra yapılmış olabileceği düşünülmektedir. Güneyinde ve güney batısında yapılan kazı çalışmaları sonu-cunda günümüzden 7000 yıl öncesinde yerleşim görmüş bir höyük üzerine kurulmuş olduğu düşü-nülmektedir. 2004 yılında yapılan kazı çalışmala-rında Eski Tunç Çağına ait yerleşimler ve sonraki dönemlere ait sur duvarları bulunmuştur. Bölge-deki diğer kale ve burçlar ile birlikte değerlendiril-diğinde, 20 km güney batısındaki Burç Kasabası Kulesi ve Karadinek Kulesi, 55 km güneydeki Kilis ili sınırları içindeki Ravanda Kalesi, 15 km kuzey batıdaki Boynooğlu Köyü Kulesi, 20 km kuzeyde-ki Karacaburç Köyü kulesi, 20 km kuzeydoğudakuzeyde-ki Mazmanburcu dönemin yol güvenliğini ve asayişi-ni sağlamak amacıyla yapılmış savunma yapılarıdır.

Kalenin kutsal Dülük antik kentinin ve yolunun güvenliğini sağlamak üzere Roma döneminde ileri karakol olarak yapılmış olduğu düşünülmektedir (Ergeç, 1999).

MS IV. yy.'da askeri açıdan kalelerin önemi-nin artması üzerine kaleler mimarı olarak ünlenen Bizans İmparatoru I. Justinyanus (MS 527-565) Gaziantep kalesinde büyük çapta onarımlar yap-tırmış, yeni yapılar yaptırıp, galeriler açtırarak kalenin kullanım sahasını genişletmiştir. Gazi-antep'in bulunduğu bölge ortaçağda oldukça karışıktır. Miladi 636 yılında Antep ve çevresi-nin İslam egemenliğine girmesiyle uzun süre Bi-zans-İslam çekişmesine sahne olmuştur. Şehrin sürekli el değiştirmesi, yeni yönetimin kalede bir takım değişikliklere gitmesine sebep olmuştur.

(Çam, 2006). Abbasiler (MS 782), Bizanslılar, Hamdaniler (951) Nurettin Zengi (MS 1155) Selçuklular (1084), Eyyubiler (1183) Memluklu-lar (1277) MoğolMemluklu-lar (1281), Dulkadırler (1390), Timur (1400), Karakoyunlular ve tekrar Dulkadır Beyliği idaresine geçen şehir uzun süre Memluk-larla Dulkadıroğulları arasında mücadeleye konu

olduktan sonra 1516 Mercidabık Zaferinden iti-baren Memluklardan Osmanlı egemenliğine geç-miştir. Bu dönemde yeni burçlar takviye edilerek sur bedenleri yükseltilmiştir. 1481 yılında kale Mısır Sultanı Kayıtbay tarafından ikinci defa ele geçirilmiştir. Ana kapı ve kale köprüsünün iki ya-nındaki kuleler Osmanlı Devleti döneminde Ka-nuni Sultan Süleyman tarafından 1557 yılında ye-Dr. Burhan BALCIOĞLU

Hititolog

niden yaptırılmıştır. Melik Salih Ahmet Bin Melik Süleyman kaleye yeni burçlar ilave etmiş camii ve çeşitli binalar yaptırmıştır. 15. ve 16. yy. dan sonra ateşli silahların gelişimi ve ülke sınırlarının deği-şimi nedeniyle kale savunma görevinden çok bir yönetim merkezi, stratejik konumu nedeniyle de Geç Osmanlı döneminde askeri depo ve zindan olarak kullanılmıştır. (Çam, 2006)

1517 Osmanlı egemenliği ile kente yeniçeri yerleştirilmiştir. Bundan önce şehrin idarecileri Memluk Şerifleri olup Halep vilayetine bağlıyken Osmanlı egemenliği ile birlikte şehrin yönetimine yeniçeriler gelmiştir. Tüm bu mücadelelere şahit-lik etmiş olan Gaziantep Kalesi en son mücadeleyi Kurtuluş Savaşıyla vermiştir. Savaştan harap bir şe-kilde çıkan ve yıkılan yerlerinin taşları alınarak yeni

Gaziantep Kalesi

inşa edilen binalarda kullanılan kalenin ilk onarımı 1950'li yıllarda zamanının belediyesince gerçekleş-tirmiştir. Bu onarım ile kalenin yıkık vaziyette olan sur ve beden duvarları kısmen onarılmış, kalenin et-rafında bulunan hendek ile kale içindeki tünel, oda gibi tehlike arz eden mekanların içi doldurulmuş, kalenin üzerinde, etrafında ve galerilerinde yaşayan halk bu alanlardan çıkarılmıştır (Ergeç, 1999).

Kale ikinci onarımı ise 1960'lı yılların sonunda 1970'li yılların başında yine dönemin belediyesi ta-rafından yapılmıştır. Bu çalışma ile kalenin güney eteklerinde bulunan harap vaziyetteki galeri kısmen çökertilerek sembolik bir galeri yapılmış, sonraki yıllardaki onarımlarda eksik kalan beden duvarları tamamlanarak günümüzdeki görünüm kazandırıl-mıştır.

Gaziantep Kalesi'nin fiziksel görüntüsü hak-kında Evliya Çelebi, seyahatnamesinde "...Kalesi, şehrin ortasında bir kudret kayası üzerinde yuvarlak bir kaledir. Etrafı 1300 adımdır. Hendeği 40 (30 m) enli ve 20 (15 m) arşın derindir. 26 kule, 1001 be-dendir. Batıya bakan bir kapısı vardır ama yedi kat demir kapıdır. Kale içinde kırk ev, bir cami, bir ha-mam, birkaç buğday ambarı vardır. Sanki bu kale Halep kalesinin oğludur." (Çelebi E., Seyehatname IX. ) ifadelerine yer vermiştir. Bir başka yazılı kay-nakta ise çevresinin 540 kulaç ve altı kule, iç kale-nin çevresi 66,5 kulaç ve üç kule, merkez altındaki başura 307 kulaç ve 5 kule, orta kale 343 kulaç, kü-çük başura 234 kulaç, oturulan büyük kale bölümü 282,5 kulaç, kapının çevresi 105 kulaç ve 3 kuleden oluştuğu anlaşılmaktadır. Kayıtlarda bir kale Hen-değinin varlığı, 30 arşın (22 m) genişliğinde ve 20 arşın (15 m) ifadesi yer almaktadır. Ayrıca kale hen-değinin Şirvani Camisi üstünde bulunan bir kay-naktan dolduğu ifade edilmektedir (Çam, 2006).

Mimari yapı yönünden Kale dört bölümden oluşur. Üst Kale (İç Kale), Giriş Kuleleri, Dış Sur-lar ve Eğimli Yüzeyler. 12 burcu ve surSur-ları ile 30 m yüksekliğinde 200 m çapında ve 1200 m çevre genişliği ile daire şeklinde bir yapı kompleksidir.

Kuzeybatısında bulunan sivri kemerli taç kapıdan girilen kaleye hendek köprüsünden ulaşılır. Kale sur altı kapısından girilince kalenin iç kesimlerine ve üstüne çıkan iki yol bulunur. Bu yollardan di-rek devam edeni tonozlu dehliz, tünel yada galeri isimleri verilen 198 m uzunluğundaki yapı komp-leksidir. Bu yapı içinden burç altı odalarına ve zin-danlarına girilen kapılar bulunmaktadır. Kale ya-maçlarında ve kale kütlesi altında da çeşitli tüneller tespit edilmiştir. Yamaçta bulunan tünellerin kale

üzerindeki gizli geçitler sisteminin bir parçası olma-sı bakımından önemli bir yeri vardır. Kale kütlesi altındaki tüneller ağının da, kale dışındaki zamanın önemli merkezlerine geçitler olması bakımından önemi büyüktür. Ayrıca burada bulunan iki tünel kolu ziyaretçilerini acı ve tatlı su kaynaklarına götü-rür. Kazı ve temizlik çalışmaları tamamlandığında bu oda ve zindanların ziyaretçilere açılması plan-lanmaktadır. Esas kale kapısından sola açılan 30 m uzunluğunda taş döşeli yol kalenin üstüne (İç Kale) çıkar. Kale üsttü bir teras görünümünde olup şeh-rin en uzak uçlarını görebilen bir yüksekliğe sahip-tir. Bu özelliği ile kale şu anda şehri görebilen seyir terası durumundadır.

Gaziantep kalesinde ilk bilimsel kazı ve ona-rım çalışması Gaziantep Müze Müdürlüğü baş-kanlığında yapılmıştır. Bu çalışmada kazı ve res-torasyon bir arada uygulanarak uzun soluklu bir planlama olmuştur. 2000 yılında Kale Hamamı ve Mescidi kazılarak ortaya çıkarılmıştır. (Balcıoğlu, 2000) Anıtlar ve Rölöve Müdürlüğü'nün planla-masıyla kazısı yapılan hamamın üzeri uzay çatı ile kapatılarak koruma altına alınmıştır. 2002 yılın-da kazı çalışmalarına tekrar başlanılmış ve mescid çevresindeki Osmanlı Dönemi yapı kalıntıları kısmen ortaya çıkarılmıştır. Gaziantep Kalesinde 2003 ve 2004 yıllarında da kazı çalışmaları sürdü-rülmüş, yapılan arkeolojik kazılar sonucunda kale üstünde toprak altında kalmış iki hamam kalın-tısı, Kale Camii, Osmanlı koğuşları ve kale evleri açığa çıkarılmıştır.