• Sonuç bulunamadı

GAZİANTEP'TE İLK TUNÇ ÇAĞI (MÖ 3000-1200)

İnsanlık tarihinde MÖ 3000-1200 yılları ara-sındaki dönem Tunç Çağları adıyla anılır. Bu dö-nemde insanlar, bakırın yanısıra diğer madenleri de keşfetmişler, bunları eritecek ve alaşım yapacak tek-nolojiye ulaşmışlar ve Tunç/Bronz denilen bakır-ar-senik ve bakır-kalay alaşımını elde etmişlerdir. Bu yeni madde, hem çok sert ve hem de paslanıp çü-rümeyen bir alaşımdır. Bu çağda, silahlar, yemek takımları, müzik aletleri, heykelcikler, süs eşyaları, mühürler gibi kullanılan her şey tunçtan yapılmış olduğu için çağa adı verilmiştir.

Gaziantep yöresinde, Kalkolitik döneme oranla daha ileri bir yerleşmeyi temsil eden İlk Tunç Çağ buluntularına, Gedikli, Tilmen, Sakçagözü ve Zin-cirli kazılarında rastlanmıştır. 1964'te başlayan kazı çalışmaları, Gedikli'nin İlk Tunç Çağ'ından bu yana sürekli bir yerleşim yeri olduğunu ortaya koymuş-tur. Höyükte ilk katman, sekiz evreli III. katmandır ve İlk Tunç Çağ'a tarihlenmektedir. Kazılarda, taş temelli, kerpiç üst yapılı ve sıkıştırılmış toprak ta-banlı yapılarla karşılaşılmıştır. Ortaya çıkarılan ka-lın bir savunma duvarı ise Gedikli, Sakçagözü ve İs-lahiye halklarının, İlk Tunç Çağ III sonunda güçlü bir düşmanla karşı karşıya kaldıklarını göstermek-tedir. Bu yapılar, sarayla benzerlik göstermekgöstermek-tedir.

Halep'ten sonra, bir süre Yamhad'ın başkenti de olan Alalah'taki saray, Kral Yarim Lim'in sarayıdır.

Tilmen Höyük'teki kazılarda yazılı belge ele geç-memiş, yerleşme tarihi ancak Mezopotamya'da, Fı-rat Irmağı'nın kıyısındaki Mari'de bulunan tablet-lerle aydınlanabilmiştir. Buna

göre, Yamhad Krallığı 20 kraldan oluşan bir birlik-tir ve Tilmen Höyük'deki saray da bu krallardan bi-rinin sarayıdır.

Gedikli İlk Tunç Çağ çanak-çömlekleri, ge-nellikle, çark yapımıdır.

Kase, tabak, pitos gibi günlük kullanım kap-ları, dışı paralel yatay oluklarla bezeli bej ha-murlu kaplar, boyalı yerel üretim kap-ları,

be-zeksiz ya da geometrik bezekli kırmızımsı portakal renkli kaplar. İlk Tunç Çağ çanak - çömlek örnek-lerini oluşturmaktadır. Bunların yanı sıra, kazıda bezekli kaplar, çan biçiminde ayaklı kaplar, yayvan meyvelikler, kaseler ve küçük testiler oda mezarla-rında İlk Tunç çağ II sonundan ya da İlk Tunç Çağ III'den kaldığını göstermektedir. Ölülerin yakıldık-tan sonra konduğu kaplar da MÖ 2300-2100'lere yani İlk Tunç Çağ III'e tarihlenmektedir.

Yöredeki bir başka İlk Tunç Çağ yerleşimi Til-men Höyük'tür. Buradaki kazı çalışmaları 1959'da başlamıştır. I. ve II. yerleşmelerin altında yer alan MÖ 3000 İlk Tunç Çağ yerleşmesi katmanlarıyla temsil edilmektedir.

Tilmen Höyüğün İlk Tunç Çağ buluntuları arasında mezarlar önemli yer tutmaktadır. MÖ 2000'in ilk yarısına tarihlenen Tilmen Höyük Sa-rayının iç avlusunda bulunan bir mezarın çevresi orta boy taşlarla örülmüş, üstü büyük basalt tek bir taş levhayla kapatılmıştır. Doğu ve batı uçla-rında iskelet kalıntıları bulunmuştur. Höyükteki küçük buluntular, evler ve başka yapı kalıntıları, Tilmen Höyük'ün, MÖ 3000'in sonlarında yoğun nüfuslu bir yerleşme olduğunu göstermektedir.

Boğazköy'de (Hattuşaş) bulunan Naram Sin tab-letlerinden Amanos bölgesindeki bir kraldan söz edilmektedir. "Sedir ormanlarıyla kaplı dağların kralı İskippi" diye tanımlanan kişi, İslahiye bölgesi kralı Tilmen Höyük ise, bu krallığın

başlı-ca kentlerinden biri, büyük bir olasılık-la başkentidir.

Eski Tunç Çağı Oyuncak Arabalar

Gaziantep İli Nizip İlçesi'nin 15 km kadar kuzeyinde, Birecik'e 25 km mesafede, Toydemir (Acemi) Köyü'nün 1.8 km doğusunda Horum Höyük bulunmaktadır. G. Algaze

başkanlığındaki yüzey araştır-maları sırasında saptanan

Fırat'ın kıyısında yer alan höyüğün

çev-resiyle birlikte 21 hektarlık bir alanı

kapladığı sula-rı altında kalacak yerleşme yerlerini ve kalıntılarını sap-tamak amacıyla G.

Algaze başkanlığında yapılan 1989 yılı yüzey araştırmasında saptan-mıştır. Tepede ve aşağı şehirde yapılan sistemli

yüzey araştırmasında toplanan çanak

çöm-lek parçalarına göre höyük ve çevresinin Obeid Dönemi'nden

İslam Dönemi'ne ka-dar yerleşim gördüğü ileri sürülmüştür.(Al-gaze, 1994)

Yerleşmenin Bire-cik baraj suları altında kalacağının anlaşılma-sı üzerine, baraj yapılana kadar dört yıl sürecek bir kurtarma kazısının yapılması planlanmıştır. Fransız Arkeoloji Enstitüsü'nden Aksel Tibet ve Cat-herine Marro'nun bilimsel yönetiminde, Gaziantep Müzesi başkanlığında 1996 yılın-dan itibaren kazılmıştır. Kazılar 1999 yılında sona ermiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından

ha-zırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır. Algaze yönetimindeki yüzey toplama-larında İlk Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Hellenis-tik, Roma ve İslam dönemlerine ait çanak çömlek parçalarının yanısıra Obeid ve Uruk kültürlerine ait çanak çömlekler de ele geçmiştir. 1996 yılındaki ilk kazı mevsiminin ilk sonuçlarına göre, Horum Höyük'te en geç dönem 12-14. yüzyıla tarihlenen Ortaçağ'dır. Bunun altında Orta ve Son Tunç Çağı en altta ise Orta ve Son Kalkolitik çağlar yer alır.

2005 yılında Fikri Kulakoğlu ve ekibi tarafın-dan gerçekleştirilen "Gaziantep ve Adıyaman İlleri Kültür Envanteri Projesi'nin yüzey araştırmaları kapsamında Gaziantep İli Şehitkamil İlçesi Koçlu Köyü sınırları içinde Eskiharabe adıyla halk arasın-dan bilinen höyük ve çevresinde yapılan araştırma-larda Geç Kalkolitik, İlk Tunç Çağı, Klasik Çağ, Orta Çağ, Geç Osmanlı dönemlerine ait buluntu-lar ele geçirilmiştir. Oldukça taşlık bir arazide yer alan höyük üzerinde çeşitli ebatta duvar kalıntıları kısmen plan vermektedir. Güney eteğinde yer alan tarlalar içindeki taşlar öbekler halinde toplanmıştır.

Etekteki evlerin ve bahçe duvarlarında çeşitli sütun kalıntıları göze çarpmaktadır.

Anadolu'daki büyük höyüklerden birisi olan Til Başar Höyüğü, Kalkolitik Çağ'dan (MÖ 4.

binyılın sonu) Orta Tunç Çağı'na kadar devamlı iskan görmüş olup, sahip olduğu birikimle oldukça yüksek bir kültür seviyesi gösterir. Yerleşim yerinin Orta Tunç Çağı'nın sonlarında terkedildiği ve Or-taÇağ'da yeniden yerleşildiği anlaşılmaktadır. Hö-yük ve çevresindeki ilk yerleşim olan en alttaki Eski Tunç Çağı yerleşmesi çok geniş bir alanı kapsamak-ta olup MÖ 3000-2850 yıllarını işaret etmektedir.

Bu tarihten sonra MÖ 2600 yıllarında görülen ilk büyük yerleşim ise, Eski Tunç Çağı'nın plânlı kent-leşme örneği ile Orta Tunç Çağı yerkent-leşmeleridir.

Yamhad Krallığı'nın yanı sıra, Güney Anado-lu'daki en önemli kent devletinden biri de Kar-kamış'tır. Türkiye-Suriye sınırındaki Karkamış'ta, kazı çalışmaları XIX. yy.'da başlamıştır. 1911'de R. Compbell Thompson ve D. G. Hogart, daha sonra da, Sir Leonard Wooley kazı yapmıştır.

MÖ 2000'lerden kalma yazılı belge bulunmadı-ğından, kentin tarihi, Boğazköy (Hattuşaş), Mari ve Ugarit arşiv belgeleri yardımıyla aydınlanabil-miştir.

MÖ 1650'lerde Hitit Krallığı'nın başında I.

Hattuşili bulunmaktaydı. Hattuşili, Orta Anado-lu'da güvenlik ve birlik sağlandıktan sonra,

krallı-ğının sınırlarını Toroslar'dan daha güneye, Kuzey Suriye'ye kadar genişletmeye karar vermiş, ilk olarak Aruvar, Karkamış ve Urşu gibi Güneydoğu Anadolu kentlerini alarak Kuzey Suriye yolunun güvenliğini sağlamıştır. Ardından, Amik Ovası yoluyla Halep (Yamhad) krallığı'na karşı bir sefe-re girişmiştir. Sefer sonunda yapılan antlaşmanın Boğazköy arşivinde Hititçe ve Akadça olmak üze-re 2 kopyası bulunmuştur. Tilmen Höyük Sarayı-nın da, bu sefer sırasında I. Hattuşili tarafından yıkılıp yakıldığı sanılmaktadır. Alalah'da (Açana/

Hatay) bulunan bir tabletten elde edilen bilgiler, bunu doğrulamaktadır. Tilmen Höyük Sarayı, bu yangından sonra onarılmış, eski bölümlerinden bazıları yeniden kullanılmış hatta yeni bölümler eklenmiştir.

Halep Seferi, Hattuşili'nin MÖ 1620'de öl-mesiyle sonuçsuz kalmıştır. Ölüm nedeni bilin-miyorsa da yerine geçen oğlu I. Murşil'in babası-nın öcünü almak için Halep'e sefer düzenlemesi, Hattuşil'in Kuzey Suriye seferinde ölmüş olabi-leceği savını güçlendirmektedir. Nitekim, Halep Antlaşması'nın Hititçe kopyasında "Murşil Halep Kenti'ne giderek, babasının öcünü aldı." Akadca kopyasında da "Büyük Kral Murşil, Halep Ülkesi Krallığını yok etti." denmektedir.

Bu dönemde, Kuzey Suriye'de, Ha-lep Krallığı'nın başında Sami kökenli bir sülale, Karkamış ve Halep'in güney-batısındaki Katna'da ise, Mari'ye bağlı kral-lıklar vardı. Hammurabi döneminde Babil egemenliğinde olan Mezopotamya ve kuzey Suriye, ondan sonraki dönemde bu gücünü ve saygınlığını yitir-miştir. Kuzey Suriye'yi topraklarına katmak olan Murşili için zor değildi. I. Mur-şili, önce Halep'e girdi, sonra da Harran, Asur ve Mari yoluyla Babil'e yürüdü. Bir Hi-tit tabletinde, I. Murşili'nin bu seferi söyle anlatılmaktadır.

"Halpa'ya (Halep) karşı savaş açtı. Halpa'yı ve Babil'i yakıp yıktı. Tutsakları ve mallarını Hattu-şa'ya götürdü." Bu tabletten anlaşıldığına göre, Murşili Mezopotamya'da kalmayarak seferden elde ettiği ganimetlerle birlikte Hattuşaya dön-müştür. Böylece, Halep Hitit egemenliğine gir-miştir.

Kuzey Suriye-Güneydoğu Anadolu'daki bu küçük krallıkların Hitit devleti'ne bağımlılıkları, Murşili'nin öldürülmesiyle ortaya çıkan karışık-lılıklara kadar sürdü. Murşili'den sonraki krallar döneminde de sürüp giden karışıklıktan yararlanan pek çok küçük kent, Hitit Devleti'ne başkaldırdı.

Böylece, Hititler'in Kuzey Suriye'deki egemenliği ortadan kalktı. Bazı Kentler Hurri-Mitanni Devle-ti'nin eline geçti. Kuzey Suriye'de o dönemin çeşitli yerleşmelerinden elde edilen, Hurri-Mitanni kül-türünün etkisini yansıtan çanak-çömlek ve bulun-tular, bu tarihsel bilgileri doğrulamaktadır. Kuzey Suriye kentlerinin, III. Tutmosis (MÖ 1493-1440) döneminde Mısır egemenliğine geçtiği, onun ölü-münden sonra yine Mitanni egemenliğini kabul ettiği de bilinmektedir.