• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

3.2 Avrupa Hun Tarihi Anlatısı

3.2.1 Siyasi Tarih Anlatısı

3.2.1.2 Attila Dönemi Olayları

3.2.1.2.2 Galya Seferi

Attila dönemi siyasi olayları kronolojisinde, Batı Roma ile girişilen mücadele çerçevesinde öne çıkan ilk olay Galya Seferi ve seferin sonunda gerçekleşen Şalon (Chalons) Savaşıdır. Bu sefer süresince Attila kalabalık ordusuyla448 günümüzün Fransız topraklarını çiğneyerek geçmiştir. Yürüyüş sırasında Hunların Orleans şehrini muhasara edip, ele geçirmeleri hemen hemen tüm çalışmalarda anlatılan bir olay olmuştur449. Kaleyi ele geçirebilme yeteneği, Hunların muhasara güçleri ve

yaşam tarzları hakkında tarihçilerin vurgulamak istediği ‘göçebe olunmadığı’ iddiasını güçlendirecek bir delil olarak da düşünülmelidir. Orleans muhasarası,

445 T.A., s. 193. Benzer bir tutum Hüseyin Namık tarafından da yakalanmaya çalışılmıştır. Hüseyin

Namık Orkun, a.g.e., s. 59-61.

446 TTAH, s. 377.

447 Hüseyin Namık Orkun, a.g.e., s. 79; Attila, T.A., s. 195. Hüseyin Namık, Marcianus’un yanı sıra

Kafkasya’daki Alanların isyanının da geri çekilmede payı olduğunu ekler.

448 Tarih II, s. 25’te 700 bin kişilik bir ordudan bahsedilmektedir. Bu rakam, hiç şüphesiz bir hayli

abartılıdır. Ahmetbeyoğlu bu konuda, Hun askeri gücünün 30 ile 50 bin asker civarında olduğunu söylemektedir. Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun..., s. 97.

Attila’nın güçleriyle, Roma Generali Aetius’un kuvvetleri karşı karşıya gelmeden önceki son duraktır.

Şalon Savaşı, Hun ve Roma orduları arasında gerçekleşmiş ve öğleden sonra üç sularında başlayıp gecenin karanlığına kadar sürmüştür450. İncelenen anlatılarda bu

savaşı öne çıkartan unsur, savaşın nasıl neticelendiği ile ilgili ortak bir noktada buluşulamamış olmasıdır. 1929 yılında yazılmış olan Ahmet Refik’in Umumi

Tarih’inde Chalons Savaşında Hunların mağlup olduğu yolundaki ibare ile konu

hakkındaki yorumlar başlar451. Benzer bir ifadeye Türk Tarihinin Ana Hatları’nda da

rastlanmaktadır. Buna göre savaş başarısızlıkla neticelenmiş ve Hunlar Fransa’yı terke mecbur olmuştur452.

Ancak, Anahatlar’dan bir yıl sonra yazılan Tarih ders kitaplarında bu ifadenin değişmiş olduğu göze çarpar. Buradaki anlatıda, çetin geçen muharebelerden sonra her iki taraf da devam edecek gücü kendinde bulamaz ve iki ordu da savaş alanından uzaklaşır. Savaş kazananı belirsiz şekilde sonuçlanmıştır453. Tarih kongresinde Afet Hanım’ın (İnan) sunduğu tebliğde de savaşın kat’i neticeye bağlanamadığı söylenir454. Hüseyin Namık’ta savaş anlatısını kesin bir sonuca bağlamamıştır455. Bu

savaşın değerlendirildiği iki çalışma olan Attila maddesi ve Mustafa Baydar’ın Attila’sı da savaşın sonuçsuz kaldığı şeklinde görüş sunmuşlardır456.

Chalons Savaşı ile ilgili değinilmesi gereken son yorum Nejdet Sancar’dan gelmektedir. Sancar, muharebe anını anlatırken Hun askerlerinin, Romalıları püskürtüp ovaya hâkim olduğunu söyler. Anlatısında kaybeden bir Hun imajı asla yoktur457. Savaşı neticelendirirken, belirsizlik düşüncesinin Hunların zaferine daha

yakın bir sonucu gizlediğini ima etmek istemiş olmalıdır. Sancar’ın bu anlatısı, tarihi kurgulama noktasında, benimsenmiş olan düşüncelerin ifadelerin seçimini nasıl

450 Ahmetbeyoğlu, a.g.e., s. 97. 451 Ahmet Refik, a.g.e., s. 92. 452 TTAH, s. 377.

453 Tarih II, s. 26.

454 Afet İnan, a.g.t., BTTK, s. 412.

455 Hüseyin Namık Orkun, a.g.e., s. 73-74.

456 Attila, T.A., s. 193; Mustafa Baydar, a.g.e., s. 23. 457 Nejder Sancar, a.g.e., s. 18.

etkileyebildiğini göstermesi açısından son derece karakteristik bir örnek oluşturmaktadır.

Savaşın sonucuyla alakalı orijinal bir değerlendirme de Afet Hanım’dan gelmiştir. O, bu savaşın sonuçlarını sunmakta olduğu tebliğde değerlendirirken; “Attila bu meydan muharebesini kat’i zaferle neticelendirseydi, bütün Avrupa’yı bir idare altında birleştirmek imkânını elde etmiş olacaktı. Bu takdirde Avrupa’nın umumi manzarası, bugün görüldüğünden başka bir çehrede inkişaf edebilirdi.

Tarihte Şalon Meydan Muharebesi’ne benzer daha iki muharebe vardır: Biri Puvatya Meydan Muharebesi (732)458, diğeri de İkinci Viyana Muhasarası (1683)459. Puvatya’da Abdurrahman, Viyana’da Kara Mustafa kat’i netice kazanabilselerdi, aynı suretle Avrupa’nın bugünkü mahiyeti ve çehresi behemehâl başka türlü olacaktı.”460

Afet Hanım’ın tarihi bilgiye, tarih kongrelerinin birincisinde getirdiği bu yorumda, Türk tarihi içimde önemli bir yer verilen, büyük bir kahraman olan Attila’nın yaptığı eylem İslam ordularına kumandanlık yapan Abdurrahman’ın ve Osmanlı Seraskeri Kara Mustafa’nın eylemlerini ortak bir paydada buluşturarak değerlendirmektedir. Bu durum, Türk tarih tezinde İslam tarihinin ve Osmanlı tarihinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tavrının, tarih tezi üzerine gölgesini düşürmesi neticesinde görmezden gelindiği ve ihmal edildiği iddiasına karşın, aksi yönde bir tavrın varlığına referans sunmaktadır. Bu referansla birlikte, Attila’nın başarı sağlayamamasına -onu sahiplendiği için- hayıflanan zihniyetin söz konusu

458 İslam kaynaklarında bilinen adıyla Belatüşşüheda (Şehitler Yolu); Abdurrahman El Gafikı

kumandasında Fransa içlerine doğru ilerleye İslam ordularıyla, Charles Martel’in Frank kuvvetleri arasında gerçekleşen savaş. İslam ordularının Franklara mağlup olması neticesinde Fransa içlerine ilerleyiş durmuş, Pirene dağları İslam ve Hristiyanlık arasında Batıdaki doğal sınırı oluşturur hale gelmiştir. Abdülkerim Özaydınlı, “Belatüşşüheda”, DİA, C. 5, s. 391-392.

459 Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idaresindeki Osmanlı ordusu tarafından 1683 yılında

gerçekleştirilen askeri girişim. Kuşatma; Osmanlı’nın başarısızlığıyla sonuçlanması kadar, ordunun geri çekilişi ve bu esnada Avrupalı güçlerce oluşturulan birleşik ordunun Osmanlı Devletine savaş açmasıyla, 1684-1699 yılları arası 15 yıl sürecek bir savaşın başlangıcı sayılması ile de önemlidir. Bu savaşlar silsilesinin ardından Osmanlı çok ağır hükümleri olan Karlofça Antlaşması’nı imzalamaya mecbur kalmıştır. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi III. Cilt I. Kısım II. Selim’in Tahta

Çıkışından 1699 Karlofça Andlaşmasına Kadar, 4. Basım, TTK Yayınları, Ankara 1988, s. 445 vd;

Meryem Kaçan Erdoğan, II. Viyana Kuşatması, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı, İstanbul 2001.

durum Abdurrahman ya da Kara Mustafa için geçerli olunca da benzer bir duygu içerisine girdiğini göstermektedir.