A. Coğrafi ve Jeopolitik Konumu
3. Gürgenç'e Bağlı Yerleşim Birimleri
Ele aldığımız zaman diliminin geniş olmasından dolayı Gürgenç'e bağlı yerleşim birimlerinin tarih sahnesinde olduğu dönem hakkında net bir bilgi bulmak mümkün değildir. Dolayısıyla biz H. IV/M. X. yüzyılda mevcut olan ve Gürgenç'e bağlı olduğu İslâm coğrafyacıları tarafından kaydedilen beldelere dair söylenen bilgileri zikretmekle yetineceğiz. Muhtemelen bu yerleşim birimleri daha sonra mücavir alandaki diğer vilayetlere de bağlanmıştır.
Kaynaklarda H. IV/M. X. yüzyılda Gürgenç'e bağlı birçok yerleşim birimlerinin olduğu görülmektedir. Makdîsî Gürgenç'e bağlı şehirleri şöyle sıralamaktadır: Nûzvâr, Zemahşer, Evzârmend, Vezârmend, Deskahân-ı Has, Hoşmîsen, Medâmisen, Hîve, Kerderânhâs, Hezâresb, Cikerbend, Câz, Dargân, Cît, Cürcâniye es-Suğra (Küçük Gürgenç), diğer Cît, Sedfer, Mesâsân, Kârdâr ve Enderestân.239 Biz bu yerleşim birimleri hakkında kaynaklarda geçen bilgileri
aktarmakla yetineceğiz.
Ardeku: Gürgenç'e bir günlük mesafede bir köydür. İbn Fadlân bu yer
hakkında "halkına "Kerdeliler" derler. Konuşmaları kurbağaların vakvaklarına benzer. Her namazdan sonra Ali b. Ebû Talib'e lanet ederler" diye belirtmektedir.240
Artahuşmîsen /Hoşmîsen: Zenginliği ve tüccarlarıyla meşhur küçük bir
şehirdir.241
Bu kasaba Abbâsî Halifesi Muktedir zamanında (H. 296-312/M. 908-924) halifenin veziri İbn el-Furât'ın malikânesi imiş.242
Gürgenç'e üç günlük mesafede
239
Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, ss. 254-255. 240
İbn Fadlân, Risâle, s. 82. Ramazan Şeşen, bahsi geçen Kerdeliler hakkında kesin bir bilgi olmadığını; halkın namazdan sonra Hz. Ali'yi lanetlemeleri ise onların koyu mu'tezile olduklarını gösterdiğini belirtmektedir. İbn Fazlan Seyahatname, (haz: Ramazan Şeşen), Bedir Yayınevi, İstanbul, 1995, s. 30.
241
Hudûdü'l-Âlem, s. 78. 242
olan bu şehirden Yâkût el-Hamevî Gürgenç'e giderken geçtiğini, o zaman nehrin buz kütleleri ile kaplı olduğunu ve buranın mamur bir şehir olduğunu belirtmektedir.243
Câz: Kalesinin çevresi hendekle çevrili, köprüsü olan büyük bir şehirdir. İç
şehir bir baştan öbür başa kadar uzanır. Ana yol şehrin bir kenarından geçer. Camisi de yolun kenarında idi.244
Cît: Büyük bir şehirdir. Kırsal alanları geniştir ve bozkıra doğru uzanır.
Burası, Oğuzların (Guzların) sınırı olup üzerinde müstahkem kalesi olan bir sınır şehridir. Oğuzların topraklarına bu sınır şehrinden geçilerek gidilirdi.245
Cikerbend: Tıpkı Hîve gibi o da nehir kenarındadır. Ağaçları ve bahçeleri
çoktur. Pazarı büyük ve gelişmiştir. Camisi pazar tarafındadır. Ana yol şehrin içinden geçer.246
Dargân: Gürgenç bölgesinin en büyük şehridir. Öyle muhteşem ve göz alıcı
bir camisi vardır ki, bu bölgede onunla kıyaslanabilecek başka bir cami yoktur. Değerli taşlarla bezelidir. Şehrin sahil boyunca uzanan beş yüz üzüm bağı vardır ve bağların uzunluğu iki fersahtır. Bol miktarda üzüm yetiştirilir.247
Şehrin koordinatları seksen altı derece yirmi dört dakika boylam, kırk derece otuz dakika enlemdedir.248
Halican: Bu tarafta yerleşim olmasa da bundan sonrasında Oğuzlar vardır.
Sulh sağlandığı zamanlarda Oğuzlar buradan geçip Beratekin/Karatekin köyüne (kasaba), ordan da Gürgenç'e gelmektedirler. Halican ve Beratekin/Karatekin
243
Yâkût el-Hamevî, Mu'cemu'l-Buldân, c. I, ss. 141-142. 244 Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, s. 256. 245 Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, s. 256. 246 Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, s. 256. 247
Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, s. 256; Yâkût el-Hamevî, Mu'cemu'l-Buldân, c. II, s. 451.
Şimdiki Türkmenistan'ın Lebap vilayetinde bulunan "Dargan Ata" isimli Ebû Müslim Horasanî'ye ve Darganababa isimli bir şahsa atfedilen türbenin bulunduğu yerin burası olduğu tahmin edilmektedir. Bkz: Kakajan, Bayramov, Türkmenistanın Meşhur Zıyaratlık Yerleri, Ilım, Aşkabat, 2012, ss. 293- 298.
248
kasabaları sınır bölgesidir.249
Halican Aral gölü sahilinde bulunduğu için burada bolca balık tutuluyor ve bütün Harezm şehirlerine ihraç ediliyordu.250
Hîve: Hayvak/Hivak diye isimlendirilen ve Harezmliler tarafından Hîve
adıyla bilindiği kaydedilen, bir suru bulunan ve Gürgenç'e ait olan küçük bir şehirdir.251
Bozkırın hemen kenarında yer alan bu ferah şehir nehir sahili üzerindedir. Güzel bir camisi vardır. Modern kapıları ve hendekleri olan Kerderânhâs ve Hezâresb'e benzer.252
Kârdâr/Kürder/Kerder: Çok nüfuslu, tarım yapılan küçük bir şehirdir.
Buradan bol miktarda kuzu derisi getirilir.253 Ayrıca Kerderenhâs, Has/Derhas, Deh-i Karategin: çok tarım yapılan, ancak nüfusu az olan üç küçük şehir olduğu da belirtilir.254 Kerder Yâkût el-Hamevî'ye göre halkı ayrı bir dil konuşan, birkaç köyden oluşan şehirdir.255
Mezminiyye: Amuderya'ya 4 fersah uzaklıkta Gürgenç'e bağlı bir şehirdir.256 Mezdahkan/Merdacekan/Müzdakhan: Amuderya'ya 2 fersah uzaklıkta
olan bu şehir Gürgenç hızasındadır.257
Hemen hemen Gürgenç kadar büyük olan şehrin abartıı olmakla birlikte on iki bin kalesi (evi ?) olduğu belirtilir.258
İbn Rüste ise Amuderya'ya 24 fersah uzaklıkta olduğunu kaydederek çok daha uzun bir mesafeyi göstermektedir.259
249
İstahrî, el-Mesâlik ve'l-Memâlik, s. 303; İbn Havkal, Sûretü'l-Arz, s. 397. 250
İbn Rüste, el-A'lâku'n-Nefîse, s. 92. 251
Yâkût el-Hamevî, Mu'cemu'l-Buldân, c. II, s. 415. 252
Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, s. 256. 253
Hudûdü'l-Âlem, s. 79. 254
Hudûdü'l-Âlem, s. 78; İdrîsî, Nüzhetü'l-Müştâk, c. II, s. 699. 255
Yâkût el-Hamevî, Mu'cemu'l-Buldân, c. VI, s. 450. 256
İstahrî, el-Mesâlik ve'l-Memâlik, ss. 303, 342; İbn Havkal, Sûretü'l-Arz, s. 396; İdrîsî, Nüzhetü'l-
Müştâk, c. II, s. 698.
257
Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, s. 255; İstahrî, el-Mesâlik ve'l-Memâlik, s. 303, 342; İbn Havkal,
Sûretü'l-Arz, ss. 396-397, 425.
258
Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, s. 255. 259
Nûzvâr: Küçük bir şehirdir. Bir kalesi vardır ve kale çevresi hendekle
çevrilidir. Kapıları demirdendir. Ana yollar iki kapısı olan şehrin içinden geçer. Kale köprüsü her gece kaldırılır. Batı kapısı tarafında çevrede benzeri bulunmayan hamamlar vardır. Şehrin camisi, kalenin içindedir ve küçük bir kısmı hariç tavanı kapalıdır.260
Nûzkâs: Gürgenç'e yakın olan bir şehirdir. Yâkût el-Hamevî'ye göre, "Nuz"
kelimesi Harezmlilerin dilinde "yeni" demektir, Kâs (Kât) isminde bir şehir daha önce varolduğu için bu şehri "Yeni Kâs" anlamında Nûzkâs diye isimlendirmişlerdir.261
Rûzevend: Çevresi hendekle çevrili, orta büyüklükte bir şehirdir. Bir kalesi
vardır. Ana yol şehrin içinden geçer. Cami pazar tarafındadır. İçme suyunu kaynaklardan temin ederler.262
Zemahşer: Gürgenç'e bağlı küçük bir şehir veya köydür.263
Kalesinin çevresi hendekle çevrilidir ve kapıları demir kaplamadır. Hendek üzerindeki köprü her gece kaldırılır. Ana yol şehrin içinden geçer. Pazar tarafında yer alan camisi çok güzeldir. Bir hapishanesi vardır.264
Koordinatları seksen dört derece seksen dakika boylam, kırk bir derece kırk beş dakika enlemdedir.265
Zemahşer Gürgenç'e dört günlük uzaklıktadır.266
Köy şimdiki Türkmenistan'ın Daşoğuz vilayetinin Tagta ilçesinin267 yanındadır.268
Genellikle H. IV/M. X. yüzyılda mevcut olan ve bu dönem kaynaklarında çoğunlukla rastladığımız Gürgenç'e bağlı bu yerleşim birimlerinin çoğu Moğol
260
Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, s. 256.
Hudûdu'l-Âlem'de "Nujaban" diye geçmektedir. Hudûdü'l-Âlem, s. 78. 261
Yâkût el-Hamevî, Mu'cemu'l-Buldân, c. V, s. 310. 262
Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, s. 256. 263
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi't-Târîh, c. IX, s. 330; Yâkût el-Hamevî, Mu'cemu'l-Buldân, c. III, s. 147. 264
Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, s. 256. 265
Kalkaşendî, Subhu'l-A'şâ, c. IV, s. 455.
Ebü'l-Fidâ biraz daha karışık koordinatlar vermektedir. Bkz: Ebü'l-Fidâ, Takvîmü'l-Büldân, ss. 478- 479.
266
İbn Battûta, er-Rihle, c. I, s. 366. 267
Yeni İsmi Köroğlu ilçesidir. 268
istilasından sonra bir daha yeniden kurulmamıştır. Nitekim Altın Orda Devletinin hâkimiyeti altında bulunan Gürgenç'i ziyaret eden İbn Battûta, Gürgenç ile Buhara arasında tek bir belde hariç hiç bir insanın yaşamadığını belirtir.269
Buna rağmen yukarıda zikrettiğimiz bazı yerleşim birimlerinin aynı veya farklı bir isimle tekrar canlandığı da görülmektedir. Hamdullah el-Müstevfî eserinde bu şehirleri saydıktan sonra, bunların yanı sıra birçok şehir ve kasabaların daha olduğunu belirtir.270
Müellifin her ne kadar eserini daha önceki coğrafya kaynaklarından istifade ederek hazırladığı bilinse de bu isimleri taşıyan yerlerin H. VIII/M. XIV. yüzyılda da mevcut olduğu söylenebilir. İbn Battûta'nın ifadeleri ya büyük bir ihtimalle kendi gözlemlerine dayanmakta veya o dönemde metruk bölgelerden geçmesinden kaynaklanmaktadır.