• Sonuç bulunamadı

A. Coğrafi ve Jeopolitik Konumu

1. Coğrafi Konumu

Gürgenç şehri'nin coğrafi konumu hakkında kaynaklarda farklı bilgiler bulunmaktadır. Bunun sebebi ise, şehrin zaman içerisinde gelişip genişlemesi; tarih boyunca birkaç kez yıkılıp, tekrar kurulması, Amuderya'nın suyunun bazen çoğalıp, bazen azalması, nehrin yatağının değişmesi gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Günümüzde harabeleri bulunan şehir Türkmenistan'ın Daşoğuz vilayetinin merkezi şehri ve vilayet ismini taşıyan Daşoğuz şehrinin 105 km kuzeybatısında bulunmaktadır. Daşoğuz vilayeti Türkmenistan'ın kuzey bölgesinde sınır olup, kuzeyinde Özbekistan'a bağlı Karakalpakistan özerk cumhuriyeti, doğusunda Özbekistan'ın Harezm vilayeti, batısında Üstyurt, güneyinde Karakum çölü bulunmaktadır.175

Gürgenç şehri coğrafi konumu itibariyle saldırılara karşı savunmayı kolaylaştıracak bir yapıya sahipti. Bunu sağlayan en önemli etken daha önce de değindiğimiz gibi bizzat Amuderya nehri idi. Harezm bölgesi Amuderya'nın sağı ve solu olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Sağ tarafı Harezm'in Mâverâünnehir tarafı olup, başkenti Kât iken Horasan tarafının başkenti Gürgenç olarak bilinmektedir.176

Buna göre H. IV/M. X. yüzyılda şehir Harezm'in kuzeyinde, Amuderya'nın sol kıyısında bulunmaktadır.177

H. VII/M. XIII. yüzyıla ait bazı kaynaklarda ise yön belirtmeksizin Ceyhun'un (Amuderya'nın) kıyısında178; Harezm'in en büyük

175

Yusupov, Putevoditel po Arheologo-Arhitekturnım Pamyatnikam Taşauzskoy Oblasti, ss. 3, 24. 176

Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, s. 255. 177

İbn Rüste, el-A'lâku'n-Nefîse, s. 91.

Güney yönünde diye tasvir edenler de vardır. Bkz: İstahrî, el-Mesâlik ve'l-Memâlik, s. 299; İbn Havkal, Sûretü'l-Arz, s. 395.

178

şehirlerinden179

diye bahsedilir. Düşman saldırıları söz konusu olduğunda Amuderya'nın su bentlerini açıp bölgeyi sular altında bırakmak suretiyle şehre düşmanın yaklaşması yavaşlatılabiliyordu. Nitekim şehre yapılan saldırılarda bu yöntemin kullanıldığı görülmektedir.180

Reşîdüddîn Vatvât genel olarak Harezm'e düşman saldırılarının eksik olmadığını, ama dışardan gelen düşman ordusunun şehri savunan halkla beraber aynı zamanda tabii engeller ve nehirle de mücadele etmek zorunda kaldııklarını belirtmektedir.181

Harezm bölgesindeki şehirlere su imkânı sağlanması için Amuderya'dan kanallar açılmıştır. Bunlardan Gürgenç'e gelen kanal Vedak ve Beveh diye isimlendirilmektedir. Bu kanallar Gürgenç yakınlarında birleşmekte ve her ikisinden de gemiler Gürgenç'e gelmektedir182

şeklinde bahsedilmesi Gürgenç'in nehrin kenarında olduğunu göstermesine rağmen, şehrin nehrin ana yatağının mı yoksa başka bir kolunun üzerinde mi bulunduğu hususu tartışma konusudur. Barthold'a göre, H. IV/M. X. yüzyılda Amuderya'nın sol kıyısında bulunan Gürgenç, H. VII./M. XIII. yüzyıl başlarında Harezmşahlar imparatorluğunun başkenti olduğu dönemde büyüyerek nehrin ya da kanalın bir birine köprü ile bağlı iki sahiline yayılmıştır.183

Mesafe olarak Gürgenç ile Amuderya arası bir fersah (6.23 km)184 olduğuna göre, şehrin Amuderya'nın ana yatağının değil de bir kolu üzerinde kurulduğu kanaatine varmak mümkündür.

Makdîsî'nin eserindeki tarifine göre şehrin konumu şöyle tasvir edilmektedir: "Gürgenç (Cürcâniyye): Horasan bölgesinin başkentidir. Ceyhun nehri üzerindedir ve her bir yanı nehirle temas hâlindedir. Ahşap ve kütüklerle nehrin yatağını değiştirmek için çok gayret sarfetmişler ve sonunda nehir yönünü doğuya çevirmişler, ama ondan sonra tuhaf bir şey olmuş ve su Baratekin istikametinde

179

Yâkût el-Hamevî, Mu'cemu'l-Buldân, c. II, s. 395; Ebü'l-Fidâ, Takvîmü'l-Büldân, s. 477. 180

İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi't-Târîh, c. X, ss. 39-40; Cüveynî, Târîh-i Cihângüşâ, c. II, ss. 371-372; Reşîdüddîn, Câmiü't-Tevârîh, c. I, s. 344.

181

Vatvât, Reşîdüddîn Muhammed b. Abdilcelil el-Ömerî el-Fârûkî, Resmi Hatlar, (Türkmenceye çev: Kakajan Janbekov), Miras, Aşkabat, 2004, s. 18.

182

İstahrî, el-Mesâlik ve'l-Memâlik, s. 302-303; İdrîsî, Nüzhetü'l-Müştâk, c. II, s. 698. 183

Barthold, Türkistan, s. 482. 184

bozkırda tek taraflı akmış. Böylece halk oradan şehir kapıları boyunca akıp giden kanallar açarak su ihtiyaçlarını karşılamıştır. Fakat kanallardan akan suyun tazyiki fazla olduğu için şehre girmemektedir. Zaten şehir de her gün genişlemektedir".185

Ayrıca Makdîsî, Amuderya (Ceyhun nehri) üzerindeki geçitleri sayarken Kât geçidinden sonra Cürcâniyye (Gürgenç) geçidinin de bulunduğunu; nehirden kanallar açıldığını, bu kanallardan (nehirlerden) birinin Gürgenç'e giden kanal olduğunu ve gemilerin bu nehir üzerinden seyr-ü sefer hâlinde Gürgenç'e geçtiklerini yazmaktadır.186

Mesûdî de büyük bir şehir olan Gürgenç'in nehrin sahilinde bulunduğunu ve bu nehrin Hazar'a kadar gittiğini belirtir ki mevzubahis nehir Amuderya'dır. Bu bilgilerden Amuderya'nın H. IV/M. X. yüzyıldan önce Hazar denizine döküldüğü anlaşılmaktadır.187

İdrîsî eserinde Gürgenç'in Harezm'in en büyük şehri olduğunu; nehrin yakasında iki şehir olduğunu; iki şehir arasındaki ulaşımın gemilerle sağlandığını; doğudaki şehrin isminin Dergaş (Kât), batıdaki şehrin adı ise Cürcâniyye (Gürgenç) olduğunu; şehrin büyük ve güzel olduğunu, pazarlardan, dış mahallelerden, kaleden ve dış mahallelerde yaşayanlardan oluştuğunu; şehrin uzunluğunun da dokuz milden fazla olduğunu belirtmektedir.188

Amuderya'nın suyunun taştığını gösteren bir diğer bilgi ise İbn Havkal'ın eserinde bulunur. Müellifin belirttiğine göre Harezm'in merkezi olan Kât'i Amuderya'nın taşması sonucu şehirle beraber hem şehri hem kuhendizini ve arkasındaki camiyi harap etmiş, şehir ciddi zararlar görmüştür.189

Bunun neticesinde Kât önemini yitirmiş ve başkent olmak avantajını da Gürgenç'e kaptırmıştır. 185 Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, ss. 255-256. 186 Makdîsî, Ahsenü't-Tekâsîm, ss. 258-259. 187

Mes'ûdî, et-Tenbîh ve'l-İşrâf, s. 57. 188

İdrîsî, Nüzhetü'l-Müştâk, c. II, ss. 696-697. Ayrıca bkz: Himyerî, Muhammed b. Abdülmün'im,

Ravzü'l-Mi'târ fî Haberi'l-Aktâr, (thk: İhsan Abbas), İkinci Baskı, Mektebetü Lübnan, Beyrut, 1984, s.

162. 189

İbn Havkal, Sûretü'l-Arz, s. 395.

Bîrûnî de Ceyhun'un (Amuderya) suyunun taştığını ve Kât (Fîl) şehrinin duvarlarının harap olduğunu belirtir. Bkz: Bîrûnî, el-Âsâru'l-Bâkıye, s. 35.

"Türkistan'ın kapısı" olarak nitelendirilen Gürgenç'in190

zamanla çok genişlediğine de kaynaklarda vurgu yapılır. Nitekim coğrafyacılara göre, Merv, Nîşâbur ve Belh büyük olmalarına rağmen, büyüklük konusunda Gürgenç'le boy ölçüşemediklerini, çünkü Gürgenç'in çok büyük bir şehir olduğunu belirtmektedirler.191

Harezm'in kuzey tarafında bulunan Gürgenç'in ikliminin özellikle kış aylarında çok soğuk olduğu bilinmektedir.192

Hatta Amuderya kışın donar ve üzerinden yüklü arabalarla geçilebilirmiş. Donma olayı Harezm civarından başlayıp bittiği yere kadar gidermiş.193

Seyahati sırasında Gürgenç'te de bulunan İbn Fadlân ise, Ceyhun (Amuderya) nehrinin baştan başa donduğunu; buzun kalınlığının on yedi karış olduğunu194; atlar katırlar, eşekler ve arabaların yoldan geçer gibi buzun

üzerinden geçtiğini; buna rağmen buz tabakasının olduğu gibi kalıp, yerinden bile oynamadığını; buzun bu şekilde üç ay kaldığını belirtmektedir.195

Soğuğun çok şiddetli olduğunu belirten İbn Fadlân, Gürgenç'ten cehennem soğuğundan bir kapının (zemheri) açıldığını zannettiğimiz bir ülke gördük diye bahsetmektedir.196 Şiddetli soğuklar yüzünden Gürgenç'te fazla kaldıklarını belirten İbn Fadlân, Gürgenç'te soğuk yüzünden çarşıların ve pazarların bomboş olduğunu; hamamdan çıkıp eve gelene kadar sakalının donduğunu; soğuğun şiddetinden yerlerde büyük yarıkların açıldığını; büyük ve eski bir ağacın ikiye ayrıldığını; iki kişinin ormana odun

190 Hudûdü'l-Âlem, s. 78. 191 Himyerî, Ravzü'l-Mi'târ, s. 162. 192

Merkezi Gürgenç olan Harezm'in çok soğuk olduğunu Hamdullah el -Müstevfî de belirtmektedir. Bkz: Hamdullah el-Müstevfî, Nüzhetü'l-Kulûb, s. 251.

193

İstahrî, el-Mesâlik ve'l-Memâlik, s. 304; İbn Havkal, Sûretü'l-Arz, s. 397. 194

Ya'kut el-Hamevî, bunun yanlış olduğunu, nehirler donsa da buzun beş altı karıştan geçmediğini, bunun nadiren olduğunu ve üç karıştan geçmediğini, insanların buzu kırıp içmek için su ihtiyaçlarını karşıladıklarını bölgenin kendi halkından duyduğunu belirtmektedir. Yâkût El-Hamevî, Mu'cemu'l-

Buldân, c. II, s. 397-298. Fakat Ya'kut el-Hamevî'nin dediği gibi İbn Fadlân'ın yalan söylediğini

düşünmek doğru değildir. İbn Fadlân'ın seyahatından iki yüz sene sonra Ya'kut el-Hamevî o bölgeye gitmiştir. Dolayısıyla bu zaman zarfında iklim değişikliği yaşanmış olabilir. Zira o coğrafya da şimdiki iklim değişikliğinde bile kış aylarında eksi otuz-otuz beş dereceye kadar varan soğukluklar olmakta, bazı dönemlerde ise Amuderya donmaktadır.

195

İbn Fadlân, Risâle, s. 83. 196

Ya'kut el-Hamevi, bunun da yalan olduğunu, gerçekten öyle bir soğuk varsa orada insanlar nasıl yaşayabiliyorlar demektedir. Yâkût El-Hamevî, Mu'cemu'l-Buldân, c. II, s. 397.

getirmeye gidip yanlarına çakmak taşı almadıkları için on iki develeriyle birlikte şiddetli soğuktan dolayı donup öldüklerini belirtmektedir.197

İbn Havkal eserinde en soğuk, en karlı yerin Bamyan ve Harezm olduğunu belirtir.198 İbn Battûta da, Amuderya'yı cennetten çıkan dört ırmaktan biri olarak zikreder199 ve soğuk mevsimlerde İtil200 gibi donduğunu, halkın ırmağı yol gibi kullandığını, beş ay buz olan nehrin baharda havaların ısınmasıyla birlikte yavaş yavaş çatladığını ve bazılarını ansızın yakalayıp boğduğunu belirtir.201

Bütün bu bilgilerden Moğol istilasından önce Gürgenç'in Amuderya'nın sol kıyısında olduğunu, kanallarla nehrin yatağından şehrin yakınına kadar sular geldiğini, doğusunda Amuderya ve Kât şehri, kuzey, batı ve güneyinde ise şehre bağlı yerleşim yerleri Nuzvar, Zemahşer ve Hîve'nin bulunduğunu ve etrafının çöllerle kaplı olduğunu söyleyebiliriz. Zira Gürgenç'in etrafındaki kum çölü Mısır'daki çöle banzetilmektedir.202

Moğol istilasından sonra Gürgenç takriben aynı bölgede yeniden kurulup büyük bir şehir olmuş203

ve yine Amuderya'nın kıyısında kurulmuştur.204 Bu dönemde de Gürgenç, Harezm'in merkez şehri205

konumunda olmaya devam etmiştir. Fakat Moğol istilasında sonra kurulan şehrin aynı bölgede olup olmadığı da yine bir tartışma konusudur. Moğol istilasından önceki Gürgenç'te bulunan yapılarla, daha

197 İbn Fadlân, Risâle, ss. 83-86. 198 İbn Havkal, Sûretü'l-Arz, s. 377. 199

İslâm müelliflerine göre, özellikle Orta Çağda kaleme alınmış kaynaklarda dünyadaki dört nehrin cennetten çıktığına inanılırmış. Bunlar: Nil, Ceyhun (Amuderya), Dicle ve Fırat nehirleridir. Mamedov-Muradov, Srednevekoviye Pismenniye İstoçniki, s. 28.

200

İtil nehri günümüzde o bölge halkı tarafından Volga olarak bilinmektedir. Mamedov-Muradov,

Srednevekoviye Pismenniye İstoçniki, s. 28.

201

İbn Battûta, er-Rihle, c. I, s. 366. 202

Kazvînî, Âsârü'l-Bilâd, s. 521. 203

İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi't-Târîh, c. X, s. 490. 204

İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâliku'l-Ebsâr, c. III, s. 157. 205

sonraki dönemlerde yapılanların aynı bölgede olması, Gürgenç'in aynı bölgede kurulduğunu, fakat eski bölgesinden Kuzeye doğru genişlediğini göstermektedir.206

Timurlular döneminde de şehrin yine Amuderya'nın (veya bir kolunun) kıyısında olduğunu Timurlu dönemi tarihçileri de belirtmektedirler. Amuderya'nın Moğol istilasını müteakiben daha eski dönemlerde olduğu gibi Hazar denizine döküldüğü, tekrar Aral gölüne dökülmesinin ise M. XVI. yüzyıllarda gerçekleştiği kabul edilmektedir.207 Nitekim Timur'un Harezm seferlerinden bahsedilirken şehrin "Eski Öküz" diye de isimlendirilen Amuderya'dan geçilip kuşatma altına alındığından bahsedilir.208

Fakat bu dönemde Amuderya Aral Gölüne değil de Hazar denizine dökülüyordu ve Hazar denizinden yola çıkan bir gemi Gürgenç'e kadar gidiyordu.209 Dolayısıyla Moğol istilasını müteakip M. XIV. yüzyılda Amuderya'nın hâlâ Hazar denizine aktığını, kıyısında bulunan Gürgenç şehrinin de bu dönemde yine nehrin ana yatağının veya bir kolunun kıyısında olduğu şüphesizdir.210 Fakat bu dönemde Gürgenç'in nehrin güneyinde olduğunu İslâm coğrafyacısı Ebül-Fidâ belirtmektedir.211 Dolayısıyla Harezm'in en büyük şehri olan Gürgenç'in beşinci

206

Nitekim Yakubovkiy, İbnü'l-Esîr'in Moğollardan sonra bir başka yerde şehrin kurulduğunu söylediğini, fakat onun Gürgenç'te bulunmadığı için başkalardan duyduğunu yazdığını, dolayısıyla da "başka yerde" diye bahsettiğini, aslında aynı yer olduğunu belirtmektedir. Yakubovskiy, Razvalinı

Urgença, ss. 14-15.

Spuler ise, istiladan sonra kurulan Gürgenç'in daha önceki Küçük Gürgenç'in yerinde olduğunu söylemektedir (Bertold, Spuler, "Gurgandj", The Encyclopedia of Islam, Brill, Leiden 1991, c. II, s. 1142; Ayrıca bkz: Strange, a.g.e., ss. 447-448). Fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi daha önce Harezmşahlar Devleti döneminde yapılan binaların daha sonra Altın Orda hâkimiyeti döneminde yapıan mimari yapılarla aynı yerde olması, şehrin aynı bölgede kurulduğu hakkında şüphe bırakmamaktadır.

207

Strange, a.g.e., ss. 455-456; Togan, "Amu-Derya", ss. 420-421; Esin, a.g.m., s. 98. 208

Şâmî, Zafernâme, s. 79; Yezdî, Zafernâme, c. I, s. 477. 209

Yezdî, Zafernâme, c. I, s. 692. 210

Timur'un Harezm seferleri sırasında Gürgenç'in yakınında "Kavun arkı" ("Cuy-i Kavun") su geçidinden bahsedilir ki (Şâmî, Zafernâme, s. 67; Yezdî, Zafernâme, c. I, s. 427) bunun şehrin yakınındaki üzerinden geçilebilen nehrin bir kolu olduğu da anlaşılmaktadır.

Ayrıca Venedik Cumhuriyetinde yaşamış İtalyan kartograf Frau Mauro'nun 1459 senesinde çizdiği dünya haritasında "Organso" diye isimlendirilen Gürgenç'in eski tarif edilen bölgede olduğu da belirtilir. Muhammed Şarip, Kıdırniyazov, Materialnaya Kultura Gorodov Horezma v XIII-XIV vekah, Karakalpakistan, Nukus, 1989, s. 11.

211

Ebü'l-Fidâ, Takvîmü'l-Büldân, ss. 477-479; Ayrıca bkz: Kalkaşendî, Subhu'l-A'şâ, c. IV, s. 455. Eserini daha önceki coğrafyacıların bilgilerinden de alıntılar yaparak hazırlayan Ebü'l -Fidâ, Gürgenç'in daha önce Amuderya'nın batısında olduğunu söyleyenlerin de olduğunu belirterek, Moğol öncesi Gürgenç'in yukarıda belirttiğimiz konumuyla ilgili bilgilere de vurgu yapmaktadır. Ebü'l -Fidâ,

iklimde seksen dört derece bir dakika boylam ve kırk iki derece elli yedi dakika enlemde konumlandığı belirtilmektedir.212

M. 1576 yılında ise Amuderya mecrasını değiştirip, Aral gölüne dökülmesi ve nehrin yeni yatağının Gürgenç'ten çok uzaktan (aşağı yukarı 40 km) geçmesi şehrin önemini kaybetmesine sebep olmuştur.213

H. 1055/M. 1645 veya H. 1056/M. 1646 yılında ise Ebulgazi Bahadır Han'ın Hîve'nin kuzeydoğusunda Yeni Gürgenç (Ürgenç) şehrini kurmasıyla da artık tarihi şehir Eski Gürgenç şehri olarak kalmış ve her alanda olduğu gibi coğrafi önemini de kaybetmiştir.214